istanbul nedir? yanlız bir şehir. hayatımın önemli bir parçası. benim doğduğum, yaşadığım ve öldüğüm şehir. ben istanbulum ve istanbul biraz ben. istanbul koca bir ülke, büyük bir kültür demek. istabul yanlız ama cihana bedel. ona kimse sahip olamadı. o sahiplenilmeyi sevmez. istanbul önemlidir. insanların sadece kendine aşık olmasını ister. bencildir. yağmalanabilir. ama asla kendini yaşayanı eğitmekten, değiştirmekten, dönüştürmekten vazgeçmez. istanbul bir yerde denizdir, denizde bir yerde istanbul. tek başına bir şehir nasıl olurda cihanın özeti olabilir. istanbul olur. cihanda olur, evrende olur, güneş bile kıskanır onu. istanbul biraz kadındır, biraz şarap ama ne kadındır ne şarap.
protein eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. nitekim zihni geliştirmek için en önemli besin kaynağı protein. özellikle çocuk yaşlarda eksik alındığında bu tür sonuçlar ortaya çıkabilir. merak edilecek bir durum yok.
"boşaltın memleketi kardeşim! kalabalık etmeyin. biz zor sığıyoruz, bir de sizinle uğraşmayalım." bu minvalde bir açıklamadır.
çikolata paketi gibi olan kadın. sıkıca sarınıp sarmalanmış. bir kafasında fiyongu eksik.
mozart, başkadır. ötekidir. hayatın anlamını bulmak istiyorsanız, önce bir şişe şarabı gövdeye indirmeli ardından mozartın eşsiz bestelerini dinlemelisiniz. mozart uçurur, başka diyarlara, hiç bilmediğiniz yerlere savurur sizi. şarap ve mozart ikileminde yitmek, gitmek, belki de hiç dönmemek gerekir.
sonuçta milliyetçiliktir. uzak durmak gerekir.
evrim teorisine isteyen inanır isteyen inanmaz. zaten olaya inanç tabanında yaklaşmak, hiç yaklaşmamaktır. veya yanlış yerden yaklaşmaktır. zaten bizim yanlış yerden yaklaşıyor olmamız bu konuyla ilgilenen bilim insanlarını bağlamaz, onlar çalışmaya ve araştırmaya devam eder. bizde bu tip lafazanlıklarla vakit geçirmiş oluruz. ayrıca din ile iman ile bu konunun hiç bir ilgisi yoktur bunlar tamamen farklı disiplinlerdir.
23 nisanda kuran okunamaz gibi bir kanun veya kural olmadığına göre, okumasında hiç bir sakınca yoktur. buyrun okuyun, bol bol okuyun.
recep tayyip metallica dinleyebilirde, metallica onu dinler mi onu bilemem. diye değişip dönüştürülebilecek söz öbeği.
sinema dünyasının klasikleri arasına girmiş bir filmdir. kişilik demek tek bir kişi anlamına gelmez. insanda aynı anda farklı kişiler bulunabilir. insan beyni karmaşık bir yapıdır. insan psikolojik bir varlıktır. hem kendisiyle hem de çevresiyle sürekli olarak bir çatışma içinde yaşar. aslında insanın kendiyle ilişki kurması toplumla ilişki kurması kadar zordur. bütün bu karmaşık psikolojik yapının üzerine bir hikaye örmek ve bunu bu kadar güzel bir şekilde yapmak olağanüstü zor bir iş olduğunu düşünüyorum. yönetmen ve oyuncular bütün bu zorluğun altından son derece başarılı bir şekilde kalkmışlar. ortaya böylesine etkileyici bir film çıkmış. bu arada kapitalizme gönderilen oklar yerinde ama yetersizdir, eksiktir, biraz üstün körüdür ama hiç olmamasından iyidir şeklinde geçiştirilebilir.
fiyatlar düşecekse girsin, yok eğer düşmeyecekse boşuna kafa göz yarmayalım.
bir ara 500 günde iki anahtar vereceğiz diyerek milleti kandırmıştı. genç bakış programında bu vaadiyle ilgili bir soru sorulduğunda, gayet pişkin bir şekilde "tamam böyle bir vaat verdik ama bunu yapmak tabii ki mümkün değildi" diyebilmiştir. nasıl bir insan evladıdır ki her sözü yalandır, dolandır ama her ne hikmetse milleti kandırmayı bir şekilde başarmıştır. bu adamda değil bizde var bi problem diyesi, düşünesi gelir insanın.
insansız, eşyasız olduğundan aynı zamanda duygusuz olduğu izlenimi uyandıran ev.
demokrasi size bir boy büyük geldi bunun yerine memokrasi verelim diyen açıklamadır. hayırlara vesile olsun diyelim, ama daha önceki tecrübeler pek hayırla anılmıyor. neyse nedir ama sonuçta ortalığı şenlendireceği kesin olan bir beyandır.
olayları biliyor, konuya çok vakıf, yalamış yutmuş pozlarında, sürekli gülümsemeye çalıştığı bir programı var. ama ne yazık ki yetersiz bilgisi ve anlamakta zorlandığı için çok komik durumlara düşüyor. yazık ona.
erişemediklerimiz listesine kayıt olan güzide site.
bireyin çeşitli güç odakları tarafından belirli bir forma sokulması. bireyin yapabileceklerinin sınırlı olduğuna bireyi inandırmak.
ekşi sözlüğü kapatarak bize hepimize şunu göstermiş oldular. kapalı kapıların ardında büyük, çok büyük, bir o kadar güçlüler ve tek bir hareketle her türlü yaşam alanınızı kolayca ortadan kaldırabilirler. onlardan korkmamızı istiyorlar, karanlık odalarında otururken onlara tanrı gibi tapacak insanlar olsun diye çalışıyorlar.
uydu anlamına gelen sözcük.
kendi gibi düşünmeyen herkesi öldürmeye programlanmış insanların yaşadığı ülkemden manzaralar. onları, ötekileri, bizden olmayanları, öldürelim çünkü bizi ancak ölüm paklar. biz ancak onlar ölürse biz olabiliriz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?