confessions

elbereth

- Yazar -

  1. toplam entry 103
  2. takipçi 2
  3. puan 4976

sevgilinin izlenesi halleri

elbereth
özenle vodka servisi yaptığı zamandır benim için şimdilik, teker teker şişeleri alır, her birine ilişkin bir şeyler mırıldanır, her seferinde farklı bir hikaye anlatır, ben de salak liseli kızlar gibi ağzının içine bakar onu dinler ve izlerim, bakalım kaç vakit sürecek bu durum, ne zaman sıkılıp gerçek hayata döneceğim, çok merak ediyorum.

salak sevgili

elbereth
sizi anlamaması başka bir olayken izlediği filmin sonunda bile "ne oldu ki şimdi?" diye soran gözlerle size bakıyorsa koşarak uzaklaşmanız gereken sevgilidir.

aslında dişi sevgili ve erkek sevgili olarak ikiye ayırmakta faide var bu sevgili türünü.

ben erkek olsam isterim ki sevgilim salak olsun, ne desem inansın, ağzımın içine baksın, çıkanı bilgi diye kapsın ama tutamasın her seferinde ona yeni ufuklar açmış hissi vereyim, egom tatmin olsun, erkekliğimin tadını çıkartayım, gönlüme göre takılayım ama onun ruhu duymasın.

ancak kadınken salak sevgiliye tahammül edemiyorum, sarışın bir sevgilim vardı, adamda pratik zeka sıfır, zaten ki bir erkekte tahammül edilemez bir durum, bir de üzerine salaklığı koyunca hiç çekilmiyor.

ha tabii benim burada bahsettiğim algı eksikliği, salaklık olarak adlandırılabilir mi bilemiyorum, kinaye yaparsın anlamaz, ince bir espri denk gelir, sana sorar, anlatırsın, sonra güler, aynı kitabı okursunuz, sana sorar o adam neden öyle yaptı ki diye vs. maksimum tahammül sınırı sevişmekten sıkılana kadar, sonrası mümkün değil.

uzun lafın kısası; ey salak sevgili, kadınlardan uzak dur, erkeklere yakın.

mobbing

elbereth
üşenmeyip okumak isteyen olursa 6098 sayılı borçlar kanunu açısından incelemesi aşağıdadır, üşenenler okumasın, sıkılmasın, izin veriyorum, hadi yine iyisiniz...

yeni borçlar kanunu ve psikolojik taciz (mobbing)
meclis’ten geçerek yasalaşan 6098 sayılı yeni borçlar kanunu’nun 417.maddesi psikolojik taciz olarak türkçeleştirilebilecek “mobbing” kavramını düzenlemiştir.818 sayılı halen yürürlükte bulunan borçlar kanunu’nun 332.maddesine karşılık gelen bu maddede işçinin kişiliğinin genel olarak korunması düzenlenmiştir.

yeni kanunun birinci fıkrası işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü olmasını getirilmiştir. maddenin ikinci fıkrası işverenin işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğunun da altını çizilmiştir. son olarak ise üçüncü fıkrada işverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi olduğundan bahsedilmiştir.

mevzuatımızda mobbing ile ilgili açık bir düzenleme olmadığı yönündeki eleştiriler karşısında borçlar kanunu’na getirilen bu hüküm ile bu eleştirilere de nispeten cevap verilmiş olunmaktadır. ancak elbette ki mobbing ile ilgili esaslı bir düzenlemenin iş kanunu’nda yer alması gerektiği şüphesizdir. halihazırda iş kanunun’da açıkça yer almasa da yargıtay kararlarına psikolojik taciz nedeniyle tazminat davası ve mobbing kelimesi açıkça yer almaktadır. yargıtay 9. hukuk dairesi’nin 2007/9154 e. 2008/13307 k. sayılı 30.05.2008 tarihli kararı bu açıdan incelemeye değer bir karar olup,bu çalışmanın da konusunu oluşturmuştur.

karara konu somut olayda, davacı vekili davalı aleyhine dava açarak, karadeniz teknik üniversitesi jeoloji mühendisliği’nden mezun olup 1999 yılında tmmob jeoloji mühendisleri odasında çalışmaya başlayan davacının sendikalı olarak çalışıp işyerinde çalıştığı 7 yıl boyunca görevini başarı ile yerine getirdiğini, 2004 mart ayında oda yönetiminin değişmesiyle yeni yönetimde genel sekreter olarak görev yapan ve davacının amiri durumundaki b.m.d. ile davacı arasında sebepsiz bir gerginlik yaşanmaya başlandığını, gerek sözlü uygulama gerekse yazılı işlemlerle davacı üzerinde manevi baskı uygulayıp kişilik haklarına saldırdığını davacıya adeta duygusal tacizde bulunduğunu, davacıdan 1,5 yıl boyunca 5 defa yazılı savunma isteyip alınan savunmaların ikisi sonucunda genel sekreter bahattin murat d.’nin de üyesi olduğu disiplin kurulu tarafından 02.03.2005 tarihinde uyarı, 23.11.2005 tarihinde de haksız olarak kınama cezası verildiğini, yazılı savunmaları ve ibraz ettikleri delillerde incelendiğinde verilen ce zaların haksız olduğunu ayrıca tis’nin disiplin kurulu uygulamalarına ilişkin ekinde de 1 yıl içinde aynı disiplin suçundan üç kez kınama cezası almış olmanın işten çıkarma nedeni olarak sayılması nedeniyle davacının haksız verilen cezalar nedeniyle işten çıkarılma ihtimalinin mevcut olduğunu verilen cezaların haksız olduğunu belirtmiştir.

yaşanan olaylar, haksız alınan savunmalar neticesinde verilen haksız disiplin cezaları ile davacının manevi olarak yıpranıp psikolojik sağlığının bozulduğunu, psikolojik rahatsızlığından dolayı 5 gün rapor alıp ilaç tedavisi uygulandığını, işverenin işçiyi gözetme yükümlülüğü işverenin işçinin kişiliğine saygı gösterme ve işçinin kişiliğini koruma borcunu da içerdiği halde davacının nedensiz yere işini yapmamakla suçlanması, yetersiz olarak değerlendirilip aşağılanması, en basit olaylarda dahi yazılı savunma istenerek taciz edilmesi işveren tarafından şahsi nedenlerle birlikte çalışmak istemediği işçiye psikolojik olarak yıpratıp onu işten ayrılmaya zorlaması iş hayatında yaygın uygulanan bir taktik olduğundan duygusal taciz ( mobbing ) nedeniyle de davacının manevi yıpranma için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 5.000 ytl manevi tazminatın da yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının açtığı davanın yerinde olmadığını tmmob jeoloji mühendisleri odasının anayasa ve özel kanunlara dayalı olarak kurulup ana yönetmeliğinde yazılı olduğu üzere jeoloji ve jeoloji mühendisleri ile ilgili konularda toplumu bilgilendirmek, kamuoyunu aydınlatmak, ülke yararına gerekli girişimlerde bulunmak ve meslek mensupları arasında koordine ve dayanışmayı sağlamak üzere örgütlenmiş bir anayasal kuruluş olduğunu büro hizmetlerinin yürütülüş sürecinde personelin görev ve sorumlulukları, hizmetin esasları oda yönetim kurulu tarafından genel kurul kararları ve oda danışma kurulu tarafından onanmış dönemsel çalışma raporu çerçevesinde ve günün ihtiyaçlarına paralel olarak düzenlendiğini uygulamanın sendika ve oda arasında imzalanan tis’ye uygunluk gözetilerek yapıldığını, davacıdan savunma alınmasının çalışma hayatıyla ilgili yasal düzenlemelerde ve tis’nin ilgili hükümlerinde de yer alan bir işlem olduğunu davacıdan savunma istenerek manevi baskı oluşturulmasının söz konusu olmadığını mobbing, ( ofis içi psikoloji şiddet ) bilinçli bir hareket tarzı olup oda yönetim kurulu merkez büro işleyişi ile ilgili olarak yazılı olarak tebliğ ettiği düzenlemeler yanında çalışma döneminin ilk aylarında tüm büro personelinin katılımı ile, daha sonra ise idari mali ve teknik büro temsilcileri ile düzenli toplantılar yaparak sorunların ve işleyişin ele alındığını davacının da önce büro amiri sonra ise idari büro sorumlusu olarak toplantılara katılıp görüş ve önerilerini sunduğu dikkate alındığında işyerinde davacıya yönelik mobbing ( ofis içi psikolojik şiddet ve tacizin ) söz konusu olmadığını disiplin cezalarının ise davacının savunmaları alındıktan sonra verildiğini haksız davanın reddine karar verilmesini belirtmiştir. sosyal-iş sendikası’nın davaya müdahale talebi kabul edilmiştir.

dava, disiplin cezalarının kaldırılması ve işyerinde duygusal taciz ( mobbing ) nedeniyle istenen manevi tazminat talebine ilişkindir. taraflar delillerini bildirmiş, tanıkların beyanları da alınmıştır. davacıdan son dönemde 5 kez savunma istenmiş, 02.02.2005 tarihinde uyarı, 23.11.2005 tarihinde de kınama cezaları verilmiştir. ilgili tis ekinde işten çıkarmayı gerektirir koşullar başlığında "bir yıl içinde aynı disiplin suçundan 3 kez kınama cezası almak" hükmü mevcuttur. mahkememizce yargılama sürerken, açıklanan koşulun oluşması nedeniyle davacının iş akdi fesh edilmiş, davacı işe iade davası açmış, işe iade davası halen devam etmektedir. mk 2. maddesine ilişkin iyiniyet kuralları, 4857 sayılı yasanın işverenin çalışanlara eşit davranmasına ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde işverenin işçisini koruma-gözetme sorumluluğunun bulunduğu açıktır. oysa dava konusu disiplin cezalarının verilmesine neden olan ve davacının kusuru bulunduğu iddia edilen olayların bir kısmında davacının sorumluluğunun olmadığı, bir kısmında ise izinli olduğu dönemlerde yapılması gereken işlerin yerine getirilmemesinden-aksamasından sorumlu tutulduğu görülmüştür.

davacı, kendisi ile ilgili problem çıkmasını önlemek adına bir alt görevde çalışmayı kabul ederek görevini yerine getirirken, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde amirlerinin uzaktan, yüksek sesle bağırarak, iş yapmasını söylemelerine, telefonla konuşurken, konuşmasına aldırılmadan emir ve görev vermelerine, yüksek sesle bağrılarak "sen bu işi beceremiyorsun" gibi sözlü saldırılara, hakaretlere maruz kalmıştır. kişilik hakları çiğnenmiş, çalışma arkadaşları arasında küçük düşürülmüştür. bu davranışlar mahkememizce işçiyi yıldırmaya, psikolojik baskı uygulayıp genellikle de işten ayrılmasını sağlamaya yönelik davranışlar olarak değerlendirilmiştir. yine tanık beyanıyla doğrulanan, davacının mesai sonrasında ağlama krizine girmesi, psikolojik tedavi görmesi, rapor alması da bu kanaati kuvvetlendirmektedir. ( mobbing ) kavramı, işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama vb., davranışları içermektedir. toplanan delillerden davacıya üstleri tarafından kötü muamele yapılıp aşağılanarak psikolojik taciz uygulandığı, verilen haksız disiplin cezaları sonucu tis’de yapılan düzenlemeye göre de iş akdinin feshi sonucuna kadar varıldığı dolayısıyla geçimini emeğiyle çalışarak kazanan davacı işçinin maddi ve manevi kayba uğratıldığı kanaatine varılmıştır. davacının üzüntüsünü bir ölçüde hafifletebilmek amacı ile davacı lehine 1000,00 ytl manevi tazminata hükmedilmiştir.

yeni borçlar kanunu’nun ilgili maddesi ile işveren artık bu tür davranışları yapamayacağı gibi çalışanını diğer çalışanlarına karşı da her türlü duygusal tacizden diğer adıyla mobbingden korumak zorunda kalacaktır. yani çalışanlarının işyeri ortamında psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları için gerekli tüm önlemleri alması gerekecektir. aksi halde kişilik haklarına saldırıdan dolayı çalışanının uğradığı tüm zararı ödemek zorunda kalacağını da hatırlatmak da fayda bulunmaktadır.

mobbing

elbereth
iş yerinde uygulanan fiziksel ve duygusal tacizi ifade etmekle beraber tam bir türkçe karşılığı olmayan uluslararası bir deyimdir.

mobbing yapmayı da sevmem, yapılmasına da karşıyım ama demek ki insan mecbur kalıyormuş,13 yıldır bu meslekteyim, 10 yıldır işveren pozisyonundayım, ilk kez bir haftadır yoğun şekilde mobbing uygulamak zorunda kaldığım bir çalışanım var ve beni had safhada rahatsız ediyor bu durum.

çalışma şevkim kaçıyor, işe elim gitmiyor çünkü neye el atsam bakıyorum eksiklik var, mail atıyorum eksikliğin sebebini soruyorum ve giderilmesini istiyorum, bir araba laf duyuyorum ve iş yapılmıyor, ben mobbing yapmayayım da kimler yapsın şimdi...

siirt

elbereth
24 ağustos 2014 günü tillo ilçesi’nin 5 kilometre doğusunda yeralan alkumru baraj gölünde biriken suların tahliyesi için kapakların açılması ve botan çayı’nda meydana gelen debi yükselmesi sebebiyle bölgede piknik yapan altı kişiden beşinin cesedinin bulunduğu, bir kişinin ise hala arandığı ildir.

vali tarafından yapılan açıklamada; piknikçilerin bulunduğu bölgenin girilmesi yasak bir bölge olduğu, bu sebeple duyuru yapılmadan baraj kapaklarının açıldığı bilgisi verilmiştir.

uzun lafın kısası, yine vatandaş suçludur çünkü girilmesi yasak bölgeye girip piknik yapmıştır.

tamam da arkadaşım, o yasak bölgeye kimseyi sokmamak kimin görevi, bu insanların sürekli piknik yaptığı bir yere sen artık yasak bölge diyemezsin çünkü kullanılmasına ses çıkartmıyorsun.

ayrıca yasak bölge dediğin yeri kendin belirlemişsin ama yasak olduğuna dair kimsenin bilgisi yok çünkü ne çevresinde tel var ne de uyarı levhası, sana göre yasak ama bunu bilen yok.

kaldı ki; telle de çevirmiş olsan, binlerce tabela da koysan o insanların oraya girmesini senin engellemen lazım, bu insanlar piknik için değil barajı patlatmak için girmiş kişiler de olabilirlerdi, hem halkın hem de barajın güvenliğini sağlamak için alınması gereken tedbirlerin hiçbiri alınmamışken, sen üzerine düşeni yapmamışken zaten yasak bölgede piknik yapıyorlardı, gebersin gavatlar deyip üste çıkıyorsun bir de.

gerçi biz bu ülkenin polisi tarafından işlenen aleni cinayetlerde, başçalanın "ne işleri varmış gezi’de, gitmeselermiş" dediğini bildiğimizden valinin söylediği çok da önemli gelmiyor şu anda, imam cemaaet ilişkisi...

pazartesi sendromu

elbereth
varlığı benim için şehir efsanesi olan, hiç bir zaman girmediğim sendromdur, aksine severim pazartesileri çünkü en sakin günümdür, ofiste toplantı günü, herkes ayağıma geliyor, toplantısı yapıp gidiyor, seviyorum pazartesileri, sendromlu arkadaşları da öpüyorum, yapmayın kendinize böyle şeyler, güzeldir pazartesiler.

yağmur

elbereth
iki damlasının düşmesi istanbul’un felç olmasına sebeptir.

sabah evden adımımı atmamla düşen iki damlanın ardından koşuyolu civarındayken bardaktan boşanırcasına beş dakikalığına yağdıktan sonra çiselenme şeklinde devam etti ama trafik felç, kimse gidemiyor, yine köprü girişinde iki üç araç kenara çekmiş, belli ki kaza olmuş vs. ne oldu, iki damla yağmur düştü, sanki nuh tufanı.

nasıl bir organizma bu istanbul denen şehir anlamlandıramıyorum kendisini, kadının karşısındaki erkek gibiyim, hareketleri manasız geliyor ama seviyorum be...

istanbul trafiği

elbereth
bu sabah itibariyle beni benden almış trafiktir. normalde evden 07:20 gibi çıkıp, 07:50 gibi ofiste olan bir insan evladı olarak bugün 07:00’da çıkıp 08:45’de ofise ulaşabildim, bu nasıl trafik yahu, tatilden niye döndünüz ki, güzeldi buralar, eminim oralar da güzeldir, kalsaydınız keşke, hepimiz için en faidelisi bu olacaktı zannımca...
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol