sabah portakal suyu sıkıp ablasına getirerek uyandıran kardeş modeline size anne diyebilir miyim şeklinde karşılık vermek.
(bkz: yaran başlıklar)
yeni bir bilgiç. hoşgelmiş.
hoşgelmiş bilgiç.
çocuklar karanlıktan korkar öcüden korkar hayaletten korkar vs vs
benim çocukluk korkum jawstı. geceleri beşinci kattaki ve gayet kuru ortamdaki evimizde jawsın gelip beni yiyeceğini düşünürdüm korkudan uyuyamazdım.
babam jaws geliyor diye bana oyun yaptığında kaçıp saklanırdım.
benim çocukluk korkum jawstı. geceleri beşinci kattaki ve gayet kuru ortamdaki evimizde jawsın gelip beni yiyeceğini düşünürdüm korkudan uyuyamazdım.
babam jaws geliyor diye bana oyun yaptığında kaçıp saklanırdım.
geceleri pencereden gördüğüm uçakları ufo zannedip korkardım.
ben küçükken çok saftım.
yalan söylemezdim.
insanların yalan söyleyebileceğine ihtimal vermezdim.
inanırdım hep.
yalan söylemezdim.
insanların yalan söyleyebileceğine ihtimal vermezdim.
inanırdım hep.
siz
senlere benlere karşı tepkisiz
beni dahil etmeden
beni karıştırmadan
içinde sen olan
ama onların ardına saklanan
tek de olan
çok da olan
siz
isimlere karşı tepkisiz
hatta belki isimsiz
sadece bir zamirsiniz
senlere benlere karşı tepkisiz
beni dahil etmeden
beni karıştırmadan
içinde sen olan
ama onların ardına saklanan
tek de olan
çok da olan
siz
isimlere karşı tepkisiz
hatta belki isimsiz
sadece bir zamirsiniz
(bkz: tim burton s corpse bride)
hissedebilmeyi istediğim; sıcağında gizli ılığın
yağmurlu gecelerin iç kıpırtısı gibi
kara yaslara boğulmuşken içimdeki tek damla ışık gibi
varlığımın lezzetini her solukta tattığım gibi
her göz kırpışı anında düşünceyle zamanı delip geçmek gibi
ve kaybolmak sende
mutluluğun çırpınışlarına kulak vermek gibi
sözcükler yetersiz kaldığında ifade edememek gibi
gözlerle iletişmek
susmak sanatını keşfetmek
sessizliğin büyüsünü yudum yudum içmek gibi
derin anlamlı; en gerçek sebep gibi
her şey sende başladığı gibi
sende bitiyor.
bir tek sen
bileklerimde beliren yeşil damarların
içinde akan hayat sıvısı
her nabız atışım
kanımın her damlasının akış hızı
her şey sende başlamıştı
sende sürüyor
boşlukta ayağın yere değmeden yer çekimine kapılmak gibi
durmadan durulmadan
akarcasına çağlarcasına
hissedebilmeyi istedim seni;
sonsuzluk!
yağmurlu gecelerin iç kıpırtısı gibi
kara yaslara boğulmuşken içimdeki tek damla ışık gibi
varlığımın lezzetini her solukta tattığım gibi
her göz kırpışı anında düşünceyle zamanı delip geçmek gibi
ve kaybolmak sende
mutluluğun çırpınışlarına kulak vermek gibi
sözcükler yetersiz kaldığında ifade edememek gibi
gözlerle iletişmek
susmak sanatını keşfetmek
sessizliğin büyüsünü yudum yudum içmek gibi
derin anlamlı; en gerçek sebep gibi
her şey sende başladığı gibi
sende bitiyor.
bir tek sen
bileklerimde beliren yeşil damarların
içinde akan hayat sıvısı
her nabız atışım
kanımın her damlasının akış hızı
her şey sende başlamıştı
sende sürüyor
boşlukta ayağın yere değmeden yer çekimine kapılmak gibi
durmadan durulmadan
akarcasına çağlarcasına
hissedebilmeyi istedim seni;
sonsuzluk!
zaten yeterince acımasızdı sensizlik..
ağlamadan,
konuşuşunda gülüşünde öfkende saklı gözyaşı
kaç damla olduğunu bilmediğim
tuzlu yada tatlı diyemediğim
ama kokusunu hiç koklamadan ezberlediğim
göz yaşın
sonra dokunuşun
elinin işleyişi ve işledikleri
aslında’ diye başlayan her cümle gibi
aslında hayat bir muz gibi
elinde kabuğu kalıyor sonunda
geri dönüşü yok
parmak izlerini arayabileceğim az şey
çok az
gerisini suyla sabun çalmış
koklasam da yalanmış
ne seni buldum
ne kokunu duydum
sadece gözlerini yorduğun anları
yaptıklarını ve emeklerini anlamak var
belki sen bir masal anlattın
ben dinledim
bir masalın gerçek olmasını
çocuk kalbimle diledim
oldu da
ama sonra
gittin
masal bitti
gözlerin emeğin suskunluğun
günlerin sözlerin ellerin
elimde kala kala bir kabuk kaldı
aslında hayat da bir kabuk kadardı
ağlamadan,
konuşuşunda gülüşünde öfkende saklı gözyaşı
kaç damla olduğunu bilmediğim
tuzlu yada tatlı diyemediğim
ama kokusunu hiç koklamadan ezberlediğim
göz yaşın
sonra dokunuşun
elinin işleyişi ve işledikleri
aslında’ diye başlayan her cümle gibi
aslında hayat bir muz gibi
elinde kabuğu kalıyor sonunda
geri dönüşü yok
parmak izlerini arayabileceğim az şey
çok az
gerisini suyla sabun çalmış
koklasam da yalanmış
ne seni buldum
ne kokunu duydum
sadece gözlerini yorduğun anları
yaptıklarını ve emeklerini anlamak var
belki sen bir masal anlattın
ben dinledim
bir masalın gerçek olmasını
çocuk kalbimle diledim
oldu da
ama sonra
gittin
masal bitti
gözlerin emeğin suskunluğun
günlerin sözlerin ellerin
elimde kala kala bir kabuk kaldı
aslında hayat da bir kabuk kadardı
faydalı ve güzel bir alışkanlıktır.
sağlığa bilumum faydaları vardır.
fazla şişmanlamayı engeller.
sindirim sistemine faydalıdır.
metabolizmayı hızlandırır.
sinir ve stresi azaltır.
rahatlatır.
keyif vericidir.
dumanını izlemek keyif verir.
denemeyeni çok azdır.
sağlığa bilumum faydaları vardır.
fazla şişmanlamayı engeller.
sindirim sistemine faydalıdır.
metabolizmayı hızlandırır.
sinir ve stresi azaltır.
rahatlatır.
keyif vericidir.
dumanını izlemek keyif verir.
denemeyeni çok azdır.
anne misafirlikte yaramazlık yapan velete kızmaktadır.
anne- eve gidelim sorcam ben sana!
velet-sooor, ben cevap vermem ki.
anne- eve gidelim sorcam ben sana!
velet-sooor, ben cevap vermem ki.
aşkım isyandır benim
en güzel yokluğunda taşar
en güzel yokluğunda taşar
tiyatro izler gibi izliyordum dünyayı
faili meçhul
seri yalanlar söyleniyordu çocuklara
faili meçhul
seri yalanlar söyleniyordu çocuklara
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?