sosyalleşmeyi ön planda tutan "kişilerin" başka "kişilere" sosyalleşmekten başka bir amacı olmayan! masumane! teklifidir.
asılan erkeklere yüzüne karşı veya arkadaşlarına "ayyyh salak şey" diyip hem de içten içe bu duruma sevinen, hoşuna giden ama teklif gelince de düşünmeden kabul eden kız modelidir.
karşıdakini hem tencere yerine koyma (veya gerçekten tencereyle konuşma) sureti ile kendi götünü, tencereninkiyle kıyaslama sanatı!!!
şu an itibariyle, bu entryi oylamaya deger bulmadiniz mi kısmı acaba eh işte oyu verilince kayboluyor mu diye deneyerek, eh işte verdiğimizde entry puanının 1 puan arttığını (0ken 1 olduğunu) gözlemlemiş bulunmaktayım.
biraz daha dönerse yalama olacak, dikkat! bizi daha büyük tehlikeler bekliyor
elvis presley: love me tender amına koyim
duman: seni kendime sakladım amına koyim
oya küçümen: yusufu kaybettim amına koyim
oya & bora: giderim bu diyardan amına koyim
zülfü livaneli: bu benimki sevda değil amına koyim
haluk levent: zor aşk amına koyim
sezai karakoç, üniversiteden tutulduğu okul aşkı muazzez akkaya için yazdığı bu şiiri, yazın, onların evinin karşı bahçesinde bahçıvan olarak (muazzeze yakın olabilmek için) çalıştığı zaman yazmıştır. muazzeze her açılışında reddedilmiştir. okulun mezuniyet balosunda bu şiiri okuduktan sonra muazzez, bu teklifin hala geçerli olup olmadığını sormuş ve hala geçerli olmadığını öğrenmiştir. bunun ardından muazzez canına kıymıştır. sezai karakoç ise bu acıdan ötürü olsagerek evlenmemiştir.
sözlükcek çok etkilendiğimiz olaydır
kenan evrenin darbe sırasında ve sonrasında darbe hakkında gazetelerde çıkmış makalelerin yer aldığı övücü sözlerin ve sıkıyönetimden sonra aleyhinde (aynı yazarlar tarafından) yazılmış yerici sözleri bir arada topladığı kitap.
türk milleti için o an bayram olan olay.
kardeş kardeşi öldürmekten bıkmış olsa da türkiye’de kan davası haline bürünmüş olaydan bir türlü el-etek çekilemiyordu. onlar vurdu öyleyse biz de... biz de vurmalıyız. onlar komunist diye vuruyoruz, onlar faşist diye vuruyoruz.
derken biri geldi, ordudanmış, o da hepsini onlar anarşist diye tuttu içeri tıktı. sokakta büyük ve günler süren sessizlik ama gazetelerde bayram havası. yazarların, gazetecilerin; "yaşasın evren paşa" içerikli köşe yazıları...
o an için bu gerçekten türkiye cumhuriyetinin ikinci kurtuluşu olmuştu. sokaklar artık cesetlerle dolup dolup taşmıyordu. hapishaler ise biraz kalabalıklaş mıydı ne?
yaşasın evren paşa!!!
evren paşa bu alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. suçluları, hangi suçu olursa olsun, sağdan soldan asa asa geçti ve kendini ve milletini savundu; "asmayalım da besleyelim mi?"
evet sokaklar cesetlerle dolup dolup taşmadı ama ekmek kuyruğu gibi idam sehpası kuyruğu oluştu cezaevi bahçelerinde.
olan o kadar olaydan sonra bu darbe gereksizdi demek için kör olmak gerekiyor
sonra evren paşa yaşadıkça yaşatmadı. sağcıları, solcu polislere, solcuları sağcı polislere sorgulattı, evet. bu da daha fazla suçsuzun suçlu görünmesine sebep oldu. binlerce insan, aklını, ailesini ve evini darbeden önce kaybetmişse, bir o kadarı da darbeden sonra kaybetti.
herkes gördü ki, ülkede tepeden bir elin inmesi gerekiyormuş ama o el daha fazla orada kalmamalıymış. önceki acılar sonradan da yaşanmışsa, bu o elin tepeden inmesinden değil, o elin indiği yerde uzun süreli kalmasından olmuştur.
kenan evrenin bir de "ne dediler" isimli kitabı mevcuttur. bu kitapta, darbe sırasında alkış tutan gazetecilerin, sıkıyönetimden sonra kenan evrene yönelik suçlamalarını konu edinmiş, iyi bir çalışmadır.
kardeş kardeşi öldürmekten bıkmış olsa da türkiye’de kan davası haline bürünmüş olaydan bir türlü el-etek çekilemiyordu. onlar vurdu öyleyse biz de... biz de vurmalıyız. onlar komunist diye vuruyoruz, onlar faşist diye vuruyoruz.
derken biri geldi, ordudanmış, o da hepsini onlar anarşist diye tuttu içeri tıktı. sokakta büyük ve günler süren sessizlik ama gazetelerde bayram havası. yazarların, gazetecilerin; "yaşasın evren paşa" içerikli köşe yazıları...
o an için bu gerçekten türkiye cumhuriyetinin ikinci kurtuluşu olmuştu. sokaklar artık cesetlerle dolup dolup taşmıyordu. hapishaler ise biraz kalabalıklaş mıydı ne?
yaşasın evren paşa!!!
evren paşa bu alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. suçluları, hangi suçu olursa olsun, sağdan soldan asa asa geçti ve kendini ve milletini savundu; "asmayalım da besleyelim mi?"
evet sokaklar cesetlerle dolup dolup taşmadı ama ekmek kuyruğu gibi idam sehpası kuyruğu oluştu cezaevi bahçelerinde.
olan o kadar olaydan sonra bu darbe gereksizdi demek için kör olmak gerekiyor
sonra evren paşa yaşadıkça yaşatmadı. sağcıları, solcu polislere, solcuları sağcı polislere sorgulattı, evet. bu da daha fazla suçsuzun suçlu görünmesine sebep oldu. binlerce insan, aklını, ailesini ve evini darbeden önce kaybetmişse, bir o kadarı da darbeden sonra kaybetti.
herkes gördü ki, ülkede tepeden bir elin inmesi gerekiyormuş ama o el daha fazla orada kalmamalıymış. önceki acılar sonradan da yaşanmışsa, bu o elin tepeden inmesinden değil, o elin indiği yerde uzun süreli kalmasından olmuştur.
kenan evrenin bir de "ne dediler" isimli kitabı mevcuttur. bu kitapta, darbe sırasında alkış tutan gazetecilerin, sıkıyönetimden sonra kenan evrene yönelik suçlamalarını konu edinmiş, iyi bir çalışmadır.
dudullu-ümraniye-üsküdar hattında çalışan dolmuşlar, bilen bilir yolda çok beklerler. öndeki minibüse selektör yapıp onun bulunduğu yerde dururlar. gözlemlerime göre hep de aynı yerde dururlar (ya kontrol yok, ya da orada kontrol yok)
duracell bir gün bu minibüslerden birinde (ilk ve son seferinde)
malum yer gelir. şoför minibüsü durdurur ve önündeki araca selektör yapar.
belediyeye ne zamana varırız?
abi yürüyerek gitsen daha çabuk varırsın
genç söylenmektedir: hey yarabbim ya çaktık ha bu ne biçim iştir vs vs diyerekten iner.
minibüste 3 kişi kalmıştır.
oğlum beni namazgaha bıraksan da öyle dursan
amca baştan söyleseydin de öndeki minibüse bindirseydik seni
hep bir ağızdan
- ulan hareket etsene
- ne bekliyorsun bok mu var
- kaldır şu minibüsü sikerim ha
şoför korkmuştur cevap veremez lakin bu anda arkadan bir minibüs sellektör yapar;
aha abi işaret geldi tamam sinirlenmeyin gidiyoruz.
minibüs kalkar ve...
minibüs daha 20-30 metre gitmişken, inecek var diye bağırır.
bu kez şöför sinirlenmiştir:
- ulan madem burda inecektin ne demeye haretek etmeden inimiyorsun, bok mu var, al bok var...
gibisinden söverek (adam ineli çok oldu) di mi amca ama der ve arkasını döner, amcayla duracell kaşları çatmış adama pis pis bakmaktadır. ve normalde otobüsle 40 dakikaya aldığımız yolu bu minibüsle, bu andan sonra 15-20 dakikada ulaşmışımdır (amca namazgahta indi, ben de zaman kaybetmemiş oldum keza minibüs bu hızla aradaki zamanı telafi etti ve benim evden çıkmamdan 40 dakika sonra üsküdara vardı.)
duracell bir gün bu minibüslerden birinde (ilk ve son seferinde)
malum yer gelir. şoför minibüsü durdurur ve önündeki araca selektör yapar.
belediyeye ne zamana varırız?
abi yürüyerek gitsen daha çabuk varırsın
genç söylenmektedir: hey yarabbim ya çaktık ha bu ne biçim iştir vs vs diyerekten iner.
minibüste 3 kişi kalmıştır.
oğlum beni namazgaha bıraksan da öyle dursan
amca baştan söyleseydin de öndeki minibüse bindirseydik seni
hep bir ağızdan
- ulan hareket etsene
- ne bekliyorsun bok mu var
- kaldır şu minibüsü sikerim ha
şoför korkmuştur cevap veremez lakin bu anda arkadan bir minibüs sellektör yapar;
aha abi işaret geldi tamam sinirlenmeyin gidiyoruz.
minibüs kalkar ve...
minibüs daha 20-30 metre gitmişken, inecek var diye bağırır.
bu kez şöför sinirlenmiştir:
- ulan madem burda inecektin ne demeye haretek etmeden inimiyorsun, bok mu var, al bok var...
gibisinden söverek (adam ineli çok oldu) di mi amca ama der ve arkasını döner, amcayla duracell kaşları çatmış adama pis pis bakmaktadır. ve normalde otobüsle 40 dakikaya aldığımız yolu bu minibüsle, bu andan sonra 15-20 dakikada ulaşmışımdır (amca namazgahta indi, ben de zaman kaybetmemiş oldum keza minibüs bu hızla aradaki zamanı telafi etti ve benim evden çıkmamdan 40 dakika sonra üsküdara vardı.)
%90 yapamayacağı bir işi vaad ediştir. milletcek siyasetçiyizdir, yapamayacağımız eylemleri vaad eder eder dururuz.
matematik öğretmenleri için matematiği unutmama aracıdır.
-911 semih, ne işin var yavrum senin burda
-975 mehmet, olum niye çalışmadın
-854 süleyman, aileni yarın okula çağır
-*** ....., .mına koyim senin
hede hödö şeklinde hocayla aranızdaki iletişim bağının biricik kodlarıdır.
üniversitelerde durum değişmiştir. artık hocaların numarası ve harfleri vardır.
-abi kimin dersi var bugün?
-bus112 var
-beyler ben kaçtım!
-nereye?
-.mına koyim htr311 var, geç gidersen almıyor hoca
gibi gibi gibi...
-911 semih, ne işin var yavrum senin burda
-975 mehmet, olum niye çalışmadın
-854 süleyman, aileni yarın okula çağır
-*** ....., .mına koyim senin
hede hödö şeklinde hocayla aranızdaki iletişim bağının biricik kodlarıdır.
üniversitelerde durum değişmiştir. artık hocaların numarası ve harfleri vardır.
-abi kimin dersi var bugün?
-bus112 var
-beyler ben kaçtım!
-nereye?
-.mına koyim htr311 var, geç gidersen almıyor hoca
gibi gibi gibi...
tam da "aslan"a yakışan bir mekandır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?