kalelerine daha az gol yemişlerdir.
onca kalabalığın içinde yapayalnız olmak,herkes çok mutlu olduğunu zannederken içinde en büyük derdi yaşamak ve bunu kimseyle paylaşamamak.çok dostun olduğunu zannederken aslında hiçkimsen olmadığını farketmek.dönüp aynada yaslı ve yaşlı gözlerine bakıp kendi kendine acımak... evet kendi kendine acımaktır aslında hayata dair en iç burkan an.
doğru yolu bulan insanın o güzelliği tattıktan sonra ağzından çıkacak cümle.allah herkese nasip etsin.
bu mide muhteşem bir organ abi yaaa.nası da öğütmüş benim parçalayamadığımı.
freud’un 28 yaşında nişanlısına yazdığı bir mektup(henüz psikiyatri bölümüne girmeden önce):
henüz doğmamış ve alınlarında talihsizliğin yazılı olduğu bir grup insanın keskin bir şekilde hissedeceği bir kararı uyguladım az önce.kimi kastettiğimi anlamayacağın için söyleyeyim: benim biyografimi yazacak insanlardan söz ediyorum.son on dört yıla ait bütün günlüklerimi tahrip ettim;mektuplarımı,bilimsel notları ve yayımladıklarımın taslaklarını. yalnızca aile mektuplarını ayırdım.seninkiler bitanem tehlikede değillerdi.bütün eski arkdaşlıklarım ve dostlarım gözlerimin önünden bir kere daha geçip kıyamet günlerini yaşadılar...genel olarak dünyayla ilgili bütün düüncelerim ve duygularım ve özellikle dünyanın beni nasıl endişelendirdiğinin hayatta kalmaya kalmaya değmeyeceğine karar verildi.şimdi yeni baştan düşünülmeleri gerekiyor.ve oldukça fazla miktarda şey yazmıştım.fakat bunlar beni sarıpp sarmalıyordu,tıpkı kumun sfenks’i sardığı gibi ve kısa süre kısa süre içinde yalnızca burun deliklerim kağıt yığınının üzerinde kalacaktı. burada yaşayamam ve kendimi bu kağıtlardan kimin ortaya çıkacağı şeklindeki rahatsız edici düşünceden kurtarmadan ölemem.üstelik;hayatımdaki kararlı aradan öncesine,yani bizim bir araya gelmemizden ve benim meslek sçimimden öncesine düşen herşeyi arkamda bıraktım:uzun zamandır ölülerdi zaten ve onurlu bir şekilde defnedilmelerini esirgememek gerekiyor.bırakalım biyografi yazarları uğraşsınlar.nırakalım her biri kendi ’kahramanın gelişiminin başlangıcı’ nda haklı olduğuna inansın.yollarını nasıl şaşıracakları düşüncesi beni şimdiden eğlendiriyor.
henüz doğmamış ve alınlarında talihsizliğin yazılı olduğu bir grup insanın keskin bir şekilde hissedeceği bir kararı uyguladım az önce.kimi kastettiğimi anlamayacağın için söyleyeyim: benim biyografimi yazacak insanlardan söz ediyorum.son on dört yıla ait bütün günlüklerimi tahrip ettim;mektuplarımı,bilimsel notları ve yayımladıklarımın taslaklarını. yalnızca aile mektuplarını ayırdım.seninkiler bitanem tehlikede değillerdi.bütün eski arkdaşlıklarım ve dostlarım gözlerimin önünden bir kere daha geçip kıyamet günlerini yaşadılar...genel olarak dünyayla ilgili bütün düüncelerim ve duygularım ve özellikle dünyanın beni nasıl endişelendirdiğinin hayatta kalmaya kalmaya değmeyeceğine karar verildi.şimdi yeni baştan düşünülmeleri gerekiyor.ve oldukça fazla miktarda şey yazmıştım.fakat bunlar beni sarıpp sarmalıyordu,tıpkı kumun sfenks’i sardığı gibi ve kısa süre kısa süre içinde yalnızca burun deliklerim kağıt yığınının üzerinde kalacaktı. burada yaşayamam ve kendimi bu kağıtlardan kimin ortaya çıkacağı şeklindeki rahatsız edici düşünceden kurtarmadan ölemem.üstelik;hayatımdaki kararlı aradan öncesine,yani bizim bir araya gelmemizden ve benim meslek sçimimden öncesine düşen herşeyi arkamda bıraktım:uzun zamandır ölülerdi zaten ve onurlu bir şekilde defnedilmelerini esirgememek gerekiyor.bırakalım biyografi yazarları uğraşsınlar.nırakalım her biri kendi ’kahramanın gelişiminin başlangıcı’ nda haklı olduğuna inansın.yollarını nasıl şaşıracakları düşüncesi beni şimdiden eğlendiriyor.
bir ara elle dergisi üzerinde elle yazan t-shirtler dağıtmıştı. gayet ilgi çekiciydi..
sakalının içinde süpermarket olan adam.
çan eğrisi olan okullarda sınavdan önce göze kestirilen en inek öğrenciyi sıkıştırılıp söylenecek hatta uygulanabilecek söz.
(bkz: maçonun aşkı)
istanbul şiiri ne de güzeldir:
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
niksarda evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak.
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti.
yine kamyonlar kavun taşır,
fakat içimdeki şarkı bitti.
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
niksarda evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak.
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti.
yine kamyonlar kavun taşır,
fakat içimdeki şarkı bitti.
hayattan sıkılmış trakyalı vatandaşın isyan etme şekli.
içinde kurusun. sıçamayasın.
(bkz: evlilik sözleşmesi imzalamak)
geçen sene ziyaretine gidip çok beğendiğim allahım bana da nasip et yarebbim dediğim ve bu sene kazanıp gideceğim okul.
öss ye hazırlanan gencin kendisini kare kökün içinde rehin kalıp ordan çıkamadığını görmesi.
dersten yırtmanın yanı sıra kapıda dikilip öğrenci giriş çıkışlarını denetlerler.ama ne denetlemek: tenefüste bahçeye çıkan öğrenciler birdaha tenefüs bitimine kadar sınıfa gitmeye kaltıklarında kapıda nöbetçiyle karşılaşırlar.nöbetçi onların içeri girişini engeller(bunun mantığını hala çözemedim).nöbetçi kapıda adeta siper olur içeri girmeye çalışan öğrencilere. öğrenciler de inatla içieri girmeye çalışırlar ve bi iteleşme kakalaşma başlar.aradan ufak tefekler sıyrılıp içeri girerler. sınırı geçmenin verdiği mutlulukla dışarda kalan arkadaşlarına bakıp nöbetçiye inatla nanik nanik bak nası geçtim ama derler. bir tenefüs böyle geçer.sora ders zili çalar. bu defa da nöbetçi bahçedeki öğrencileri sınıflara toplamaya çalışır.bu defa da o tenefüste zorla içeri girmeye çalışan öğranciler sınıflarına gitmezler.zordur işleri.acımak lazımdır nöbetçi öğrencilere.
en heyecanlı ve güzel aşk şeklidir.hele bir de imkansız olan kişiye duyulmuşsa bu aşk,işte o zman gerçek aşkın sızısını hisseder kişi yüreğinin içinde.bu aşkta heyecan hiç bitmez.
sadece ramazan ayında müslüman olduğumuzu hatırlıyoruz. ve sadece ramazan ayında müslümanlığımız hatırlatılıyor.yazık...
doğum gününü boynuna sarılıp yanaklarından öperek kutlamak istediğiğm yazardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?