confessions

devedikeni

- Yazar -

  1. toplam entry 197
  2. takipçi 1
  3. puan 47793

karate kid

devedikeni
bir çocuğun bazen sevdiği kızı kötü adamlardan kurtarmak bazen onu küçük düşüren birine ağzının payını vermek için elindeki japon yemek aparatı çöplerle sinek yakalayabilen bir senseyden ders alarak karate öğrenen ve sonra ortamın ve alemin kralı olan bir veledi anlatan filmdir. özellikle bahçe çitlerini boyaması esnasında aşağıdan yukarıya doğru elinin hareketi ve ayrıca tek ayağının parmak ucunda kartal şeklinde kollarını açarak durmak suretiyle tekme attığı ölüm vuruşu pek unutulmazdır.

jean claude van damme

devedikeni
çocukluk yıllarında tüm defter ve kitap kapaklarına stickerlarının yapıştırıldığı, tv de filmlerinin tekrar tekrar gösterildiği, şimdiki nesile bakıldığı vakit hiç bir çocuğun bir dövüş ustasına bu denli bir hayranlıkla bakmadıklarına şahit olup ’biz nasıl bir çocukmuşuz veya onlar nasıl çocuklar şimdi’ diye düşünmeye sebebiyet veren şahsiyet.

ayrıca bir de;

karate kid vardı.

michel de montaigne

devedikeni
montaigne ın denemeleri isminde bir kitabı olan, bir çok konudan kısa kısa fikirlerini sunduğu ve aslında bütün bunları bir bütün olarak düşündüğünüzde karakterini, yaşamını, geçmişini tüm çıplaklığı ile ortaya sunduğu, okuyan beyinlere konulara farklı bakış açısı getirebilme, beyin kıvrımlarını açabilme imkanı sağlayan yazardır. fransızdır ve 1500lü yıllarda yaşamıştır.ukdedir.

asker uğurlamak

devedikeni
ülkemizde genellikle iki birbirinden farklı uygulamanın gözlemlendiği olgudur. sade ve sessizce gitmek isteyen asker, evden bavulunu alır ve çıkar gider, uğurlama sadece evin kapısında annenin gözyaşları ve ’oğlum ne olur biz de gelelim bari gara kadar’ sözleri ile son bulur, bazıları bu gözyaşlarına dayanamaz ve uğurlama otobüs camından sallanan bir elin parmaklarından uçar gider. sessizliğin karakteri ile örtüşmediği insanların ise tercih ettiği yol ise daha farklıdır. öncelikle askerin evinin önünde tüm ahali, eş, dost, akraba toplanır ve konvoy halinde kornalar selektorler tamamen açık olmak suretiyle, hatta pencereden sarkan bir davul ve davulu çalan bir insan da mevcut olarak, gara varılır. bir çok grup gibi bir bölgeye yerleşilir otobüse yakın olan. çiğ köftenin tavana yapıştırılması ile tıptatıp benzer bir uygulama ile asker evladı havalara atılır arkadaşları tarafından, otobüs kalkmaya yakın tüm herkes ile sıralı bir şekilde kucaklaşma öpüşme faslı başlar ki yaklaşık yarım saat önceden buna girişilmelidir. asker evladı otobüse bindikten sonra, ki onun gibi bir çok asker vardır otobüste, dışarıdaki kalabalık otobüsün yolunu keser, şoför zaten olayın bilincindedir ve beklemeye başlar, tüm kalabalık bir ağızdan istiklal marşını söyler. eğer otobüste olan sizseniz, o istiklal marşı hayatınızda duyabileceğiniz en müthiş marştır...

birkenau

devedikeni
tahta barakalardan yapılmış, 52 at için tasarlanmış bir prefabrik ahır modeli olan fakat savaş yıllarında nazi toplama kampı olarak işlevini sürdüren yerdir. ünlü auschwitz toplama kampının hemen yakınında yer alan birkenau toplama kampında bu barakalarda 800 insan yaşamak zorunda idi. trenlerle getirilen savaş esirleri burada en ağır koşullarda ve işlerde çalıştırıldıktan sonra verimlilikleri minimuma inenler önce gaz odalarında zyklon b gazı verilerek 20 dakika içinde öldürülüyor, ardından da fırınlarda yakılarak imha ediliyordu.

that day

devedikeni
well that day, that day
what a mess, what a marvel
i walked into that cloud again and i lost myself
and i’m sad, sad, sad, small, alone, scared
craving purity, a fragile mind
and a gentle spirit

that day, that day
what a marvellous mess
this is all i can do, i’m done, to be me
sad, scared, small, alone, beautiful
it’s supposed to be like this
i accept everything
it’s supposed to be like this

that day, that day
i lay down beside myself
in this feeling of pain, sadness, scared, small
climbing, crawling towards the light
and it’s all that i see
and i’m tired and i’m right
and i’m wrong and it’s beautiful

that day, that day
what a mess, what a marvel
we’re all the same and no one thinks so
and it’s ok
and i’m small and i’m divine and it’s beautiful
and it’s coming and already here
and it’s absolutely perfect

well that day, that day
when everything was a mess
and everything was in place
and there’s too much hurt, sad, small
scared, alone and everyone’s a cynic
and it’s hard and it’s sweet
but it’s supposed to be like this

well that day, that day
when i sat in the sun
and i thought and i cried ’cos i’m sad
scared, small, alone, strong
and i’m nothing and i’m true
only a brave man can break through
and it’s all ok, yeah it’s ok

that day, that day
i lay down beside myself
in this feeling of pain, sadness, scared, small
climbing, crawling towards the light
and it’s all that i see
and i’m tired and i’m right
and i’m wrong and it’s beautiful

well that day, that day
what a mess, what a marvellous mess
we’re all the same but no one thinks so
and it’s ok
and i’m small and i’m divine and it’s beautiful
and it’s coming and it’s already here
and it’s absolutely perfect

(oh oh, ah ha)
that day, that day
(mmm) that day, that day

well that day, that day
when i lay down beside myself
in this feeling of pain, sadness, scared, small
climbing, crawling towards the light
and it’s all that i see
and i’m tired and i’m right
and i’m wrong and it’s beautiful

that day, that day
what a mess, what a marvellous mess
we’re all the same but no one thinks so
and it’s ok
and i’m small and i’m divine and it’s beautiful
and it’s coming and it’s already here
and it’s absolutely perfect

that day, that day
that day, that day
that day, that day
that day, that day

so sweet, can i feel it (mmm)
are you here, are you here with me
i can feel it
and it’s beautiful
that day, that day

hoşlanılan kişiden kaçmak

devedikeni
genellikle ortaokul ve lise yıllarında ortaya çıkan bir davranış olmakla birlikte iki farklı türde incelenmektedir.

birinci türde hoşlanılan kişiden aynı zamanda utanma durumudur. kişi karşı tarafın hislerini farketmesiden duyduğu korku ve utangaçlık nedeniyle köşe bucak kaçar. karşılaştığı zaman dilinin tutulması, kızarması, ellerinin terlemesi, heyecandan iki kelime edememesi hadiseleri baş göstereceğinden bunların meydana gelmemesi için karşılaşmamak için her yolu dener.

ikinci türde ise hoşlanılan kişi ile bir birliktelik söz konusu değildir. ütopik ve imkansız bir aşktır. kişi her karşılaştığında duyguları bir çağlayan misali tepe noktasına ulaşmaktadır. unutmak, bu imkansız aşktan kurtulmak, yerle yeksan olmamak için köşe bucak kaçar hoşlandığı insandan. onu görmemek onu unutmak demektir. gözden ırak olan gönülden de ırak olur demiş atalarımız.

edit: ukdedir.

frank zappa

devedikeni
asıl adı frank vincent zappa olan, 1940-1993 yılları arasında yaşamış, prostat kanseriden hayata veda etmiş, rock müziğinin duayeni, müzik endüstrisine bir çok müzik türünden çeşitli eserler katmış, aynı zamanda bir çok filmde yönetmen, oyuncu ve senarist olarak yer almış sanatçı.

tantuni

devedikeni
istanbuldaki versiyonlarının büyüklükleri 15 cm yi geçmezken mersinde kol kadarını çok daha ucuza yiyebileceğiniz, yanında şalgamı ve acı turşusu ile harikulade olan, düşünürken bile insanın ağzının suyunu akıtan, özleten yiyecek.
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol