geçen akustikhanede bruno mars- grenade coverını dinledim. şahane, orijinalinden çok daha güzel hatta. sesi hakkaten muhteşem. bu kadın hangi kafayla hepside şarkı söylüyormuş arkadaş. gerçi hala aynı kafada sanırım, caz eğitimi alıyormuş ama pop müzik yapmaya devam edecekmiş. bak buradan sana sesleniyorum, harcama kendini ne olur, dandik pop şarkılarıyla bizi bu güzel sesinden mahrum bırakma be yavrucum.
türkiyenin en iyi kadın şairlerindendir. belki de en iyisi.
nüfusu ve sermayeyi türkleştirme politikalarının en acı halkasıdır 6-7 eylül olayları. azınlık tasfiyesinin ilk adımı nüfus mübadelesi, ardından gelen varlık vergisi, 6-7 eylül olayları ve yakın tarihte yaşanan hrant dink suikasti gibi gayrimüslim katliamları. gayrimüslimler bu toprakların insanlarıydı, bizden önce buradalardı. ama "türktün türkten başka dostu yoktur" anlayışıyla bu toprakları onlara dar ettik. malları yağmalandı, kiliseleri tahrip edildi, öldürüldüler. onlarsa ellerinde kalanı satmaya fırsat bile bulamadan kaçıp gittiler buradan. hatta kimisi yıllardır aynı mahalleyi paylaştığı türk komşusuna bıraktı evini. oraya giden rumlar türk diye dışlandı, buraya gelen türkler yunan dölü diye aşağılandı. sırf homojenize bir toplum yaratmak için güdülen bu ırkçı politika iki ulusa da zarar verdi aslında.
şimdi gayrimüslim mallarının iadesi gündemde. iyi de, kime?
şimdi gayrimüslim mallarının iadesi gündemde. iyi de, kime?
inti illimani- yamor
bende de böyle bir şey var. ve genellikle kadın poposuna karşı.
şaka şaka, sadece bakmakla yetiniyorum. ama napiyim kadın poposu daha güzel arkadaş. ondan ziyade daha çeşitli, daha yorumlanabilir falan filan. sonuç olarak kadınların popolarını kesiyorum evet.
şaka şaka, sadece bakmakla yetiniyorum. ama napiyim kadın poposu daha güzel arkadaş. ondan ziyade daha çeşitli, daha yorumlanabilir falan filan. sonuç olarak kadınların popolarını kesiyorum evet.
(bkz: viyolonsel)
en muhteşem enstrümandır bana göre.
polonyalı bir folk grubu. 2004 yılında çıkarttıkları rockhill adlı tek bir albümleri var. içindeki bütün şarkılar da birbirinden leziz. ne zaman yeni bir albüm çıkaracaklar diye merak ediyor insan.
#1021800
bu girdisini pek beğendim, burdan da belirtmek isterim. sözlükte pek alışık olmadığımız türden bir yazı.
ayrıyeten, kendisi pek sıcakkanlı bir insan. kocaman bir gülüşü var, hayat dolu maşallah. "aman sabahlar olmasın" moduna sokuyor herkesi. şu sıralar "hayat çok berbat" modlarındaysanız hemen en az iki gün takılmanızı tavsiye ederiz.
bu girdisini pek beğendim, burdan da belirtmek isterim. sözlükte pek alışık olmadığımız türden bir yazı.
ayrıyeten, kendisi pek sıcakkanlı bir insan. kocaman bir gülüşü var, hayat dolu maşallah. "aman sabahlar olmasın" moduna sokuyor herkesi. şu sıralar "hayat çok berbat" modlarındaysanız hemen en az iki gün takılmanızı tavsiye ederiz.
kemalizmle yoğrulduğu doğru olmakla beraber, kendisine kemalist demek pek doğru olmaz. deniz gezmiş sosyalizmi kendi okuduğu kadarıyla savunmuştur. sonuçta yeni kurulan bir cumhuriyet, ulusalcı duygular ve propogandalar gayet yaygın. atatürkçülük de çağdaş, ilerici, bir anlamda devrimci bir tutumu temsil ediyor. kemalizmin milliyetçi duygularla dillendirdiği amerikan emperyalizmine karşıtlığı var, ortak düşman. deniz gezmiş ve thko sosyalizmi mustafa kemalin ilericiliğiyle harmanlayıp savunmuştur, aslında ayırt edemeyerek desek daha doğru olur. bu kadar popüler olmasının en büyük sebebi de budur zaten. türkiyedeki sosyalist hareketi kemalizmden ayıran mahir çayandır. türkiye solu bu kopuştan sonra kendi yolunu bulmuştur esasen, thkp-c mirasını sahiplenerek.
deniz gezmiş için tereddütsüz söylenebilecek bir şey varsa, o da devrimci olduğudur.
deniz gezmiş için tereddütsüz söylenebilecek bir şey varsa, o da devrimci olduğudur.
gayet güzel geçen bir zirveydi efendim. mariomusunsenin doğum gününü kutladık, içtik, güldük eğlendik. şu dakikalarda rumuz pilis tiray egenin ofisinde independence,oksit, nys, goshenit, operada son cinayet( gerçi kendisi uyumakta) ve bir diğer arkadaşımız ile birlikte içmeye devam etmekteyiz. bizi konuksayan rumuz pilis tıray egeni poğaça almaya yolladık, taze taze. oksit de an itibariyle çay demlemeye yollanacak. evet, son havadisler bu şekilde.
evet ben de geliyorum. yazmam emredildi.
bi türlü hoşlaşamadığım hayvandır. yavruları makbul. bir de munchkinler! bacaksız kediler, gövdelerinden direk ayak çıkıyor. onlar çok tatlı, onlara laf yok.
önemli bir organımız. annelik babında olsun, salt cinsel babda olsun, olsun. zira erkek memesi de o kadar önemsiz değildir. eskiden, erkekte meme piercingi çok severdim ben. cılız bir vücutta, jim morrison vari. öyle tuhaf fantezimsi bir şeydi. şimdi geçti tabi, ama içimde hafiften bir ukte kalmış da olabilir. deneyip görmem lazım.
buralarda olmayan şey. sanırım mahallecek kafiriz.
çok rağbet gören, yazıları sürekli feysbukta orda burda paylaşılan köşeyazarlarımızdan biridir. neden bu kadar çok seveni var diye sormuyorum, nedeni belli çünkü. sivri dilli, lafı gediğine oturtan, cesur, esprili..yok yok ironi bile yapamayacağım lan.
bu kadar mı düz muhalefet olunur, çok manasız saldırgan yazıları var. bugünkü yazısında da kara mizah falan yaptığını sanmış kendisi. 10 yaşındaki çocuğa akpyi eleştiren bir yazı yaz desen bu ayarda bişey yazar sanırım. biraz daha yaratıcılık yılmaz ya, az bi derinlik bişey kat ya. öyle üç noktalı, beş boşluklu yazı yazmakla şekil yapmakla olmuyor ki her şey.
bir de böyle şakacı yazılarının yanı sıra, ciddi ciddi çatandk diye konuştuğu, yine mükemmel ironilerle döşediği yazıları var kendisinin. 29 temmuz tarihli yazısı misal. bu kadar mı tersinden okunabilir lan bir ülkenin profili? ya da bu kadar mı görmezden gelinir, çarpıtılır, başka şeylere yorulur yapılanlar? kendisi o yazısında demiş ki:
"ermenistan cumhurbaşkanı ağrıyı alacaz dedi, bizim nesil hepimiz ermeniyiz diye slogan attı." bravo yılmaz, bu ne müthiş ilişkilendirmedir yahu. çok iyi anlamışsın sen o sloganın anlamını, amacını. sanırım bu götoş medyaya rağmen bütün türkiye artık biliyor ki o slogan hrant için atıldı, ermenistan cumhurbaşkanı için değil. bu sloganı atanlar, ermenistan cumhurbaşkanı gibi işgalci, ırkçı tüm insanlara karşı duran kimseler, bunu da hatırlatalım.
bi de bizim rezil nesil yusuf halaçoğlunu türk tarih kurumu başkanlığından almış. asrın yanlışı! nasıl olur lan? vakanüvis vari tarihçilik yapan, 19. yüzyıl ulus devletlerin ideolojilerini haklı çıkarmak için oluşturulmuş bir tarihyazımını benimseyen bir tarihçi nasıl alınır türk tarih kurumu başkanlığından? ali birinci, diğer bir harikulade tarihçimiz nasıl getirilir bu göreve? sen de haklısın. yusuf halaçoğlu kafasında devam, zira çok az insan yetişmiştir bu ülkede onun gibi. bütün tarihçilerimiz öyle eleştirel, öyle nesneldirler ki..
"benim neslim, soykırım kongresine ev sahipliği yapan avrupa parlamentosunun heyetine ev sahipliği yaptı, tbmmde ağırlayıp ziyafet verdi, çini tabak hediye etti." etmesin de göriyim.
"lübnan, sözde soykırımı tanıdı, bizi bebek katili ilan etti.benim neslim...
lübnana türk telekomu verdi." e vermesin de göriyim.
tc dediğin bu zaten? ne bekliyordun ki? ulusalcı ideolojilerini bu topraklardaki ermenilere karşı uygulasın, ama mevzubahis "dışardakiler" olunca uluslararası prestijim sarsılmasın, diplomatik ilişkiler bozulmasın diye onun bunun yalakalığını yapıp sus pus olsun. yazık ki devlet denen şey böyle ikiyüzlü bir şey işte, onu da hatırlatalım.
kendisi obamaya yalakalık yapanları da eleştirmiş yazının sonunda. ne hoş. peki bu mudur senin tüm amerika karşıtlığın? obamayı pohpohlayanlara laf geçirmek. e çıkıp sokakta buna karşı direnmektense, köşende üç noktalı yazılarınla böbürlenmeni de anlıyoruz tabii.
yılmaz özdil gibi insanlardan basın dünyamızda bol bol var. ama şu yukarda bahsettiğim yazı beni çileden çıkardı ve bu başlığa şunları yazmama sebep oldu. böyle bir provokatörlük olamaz ya. resmen kışkırtıyor insanları, hem tarihi hem günceli çarpıtarak. hani hrant dink suikastı de gerçekleşti bu ülkede, hani 6. filoya direnen insanlar asıldı falan, "ermeni piçi" diye yaftalandı insanlar, "özgür" türkiye üniversitelerinde bu mevzuya yönelik konferanslara izin verilmedi. bizim nesil bunları da anımsar mı acaba? yoksa şu tip köşeyazılarıyla hemencecik unutmuş mudur yakın-çok yakın!- tarihini?
bu kadar mı düz muhalefet olunur, çok manasız saldırgan yazıları var. bugünkü yazısında da kara mizah falan yaptığını sanmış kendisi. 10 yaşındaki çocuğa akpyi eleştiren bir yazı yaz desen bu ayarda bişey yazar sanırım. biraz daha yaratıcılık yılmaz ya, az bi derinlik bişey kat ya. öyle üç noktalı, beş boşluklu yazı yazmakla şekil yapmakla olmuyor ki her şey.
bir de böyle şakacı yazılarının yanı sıra, ciddi ciddi çatandk diye konuştuğu, yine mükemmel ironilerle döşediği yazıları var kendisinin. 29 temmuz tarihli yazısı misal. bu kadar mı tersinden okunabilir lan bir ülkenin profili? ya da bu kadar mı görmezden gelinir, çarpıtılır, başka şeylere yorulur yapılanlar? kendisi o yazısında demiş ki:
"ermenistan cumhurbaşkanı ağrıyı alacaz dedi, bizim nesil hepimiz ermeniyiz diye slogan attı." bravo yılmaz, bu ne müthiş ilişkilendirmedir yahu. çok iyi anlamışsın sen o sloganın anlamını, amacını. sanırım bu götoş medyaya rağmen bütün türkiye artık biliyor ki o slogan hrant için atıldı, ermenistan cumhurbaşkanı için değil. bu sloganı atanlar, ermenistan cumhurbaşkanı gibi işgalci, ırkçı tüm insanlara karşı duran kimseler, bunu da hatırlatalım.
bi de bizim rezil nesil yusuf halaçoğlunu türk tarih kurumu başkanlığından almış. asrın yanlışı! nasıl olur lan? vakanüvis vari tarihçilik yapan, 19. yüzyıl ulus devletlerin ideolojilerini haklı çıkarmak için oluşturulmuş bir tarihyazımını benimseyen bir tarihçi nasıl alınır türk tarih kurumu başkanlığından? ali birinci, diğer bir harikulade tarihçimiz nasıl getirilir bu göreve? sen de haklısın. yusuf halaçoğlu kafasında devam, zira çok az insan yetişmiştir bu ülkede onun gibi. bütün tarihçilerimiz öyle eleştirel, öyle nesneldirler ki..
"benim neslim, soykırım kongresine ev sahipliği yapan avrupa parlamentosunun heyetine ev sahipliği yaptı, tbmmde ağırlayıp ziyafet verdi, çini tabak hediye etti." etmesin de göriyim.
"lübnan, sözde soykırımı tanıdı, bizi bebek katili ilan etti.benim neslim...
lübnana türk telekomu verdi." e vermesin de göriyim.
tc dediğin bu zaten? ne bekliyordun ki? ulusalcı ideolojilerini bu topraklardaki ermenilere karşı uygulasın, ama mevzubahis "dışardakiler" olunca uluslararası prestijim sarsılmasın, diplomatik ilişkiler bozulmasın diye onun bunun yalakalığını yapıp sus pus olsun. yazık ki devlet denen şey böyle ikiyüzlü bir şey işte, onu da hatırlatalım.
kendisi obamaya yalakalık yapanları da eleştirmiş yazının sonunda. ne hoş. peki bu mudur senin tüm amerika karşıtlığın? obamayı pohpohlayanlara laf geçirmek. e çıkıp sokakta buna karşı direnmektense, köşende üç noktalı yazılarınla böbürlenmeni de anlıyoruz tabii.
yılmaz özdil gibi insanlardan basın dünyamızda bol bol var. ama şu yukarda bahsettiğim yazı beni çileden çıkardı ve bu başlığa şunları yazmama sebep oldu. böyle bir provokatörlük olamaz ya. resmen kışkırtıyor insanları, hem tarihi hem günceli çarpıtarak. hani hrant dink suikastı de gerçekleşti bu ülkede, hani 6. filoya direnen insanlar asıldı falan, "ermeni piçi" diye yaftalandı insanlar, "özgür" türkiye üniversitelerinde bu mevzuya yönelik konferanslara izin verilmedi. bizim nesil bunları da anımsar mı acaba? yoksa şu tip köşeyazılarıyla hemencecik unutmuş mudur yakın-çok yakın!- tarihini?
1971de kurulmuş ve halen varlığını sürdüren progressive grubu. birbirinden leziz albümleri vardır. pek fazla ünlenmemiş, hakettiği değeri görememiştir nedense. ama progressive rock dinliyorum diyen birinin camel dinlememesi, dinleyip de sevmemesi ayıptır yahu.
gerçek ismi simon green olan ingiliz müzisyen ve dj. elektronik müziği bana iyiyden iyiye sevdirendir. hele ki black sands adlı bir parçası vardır ki, muazzamdır.
cesur adammış dediğim kişi. kemal kılıçdaroğlunun eveleye geveleye dolaylı yoldan söylediği- yani söyleyemediği- şeyi söylemiş işte adam.
bedava biletim olduğu halde gitmediğim festivaldir. üşendim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?