confessions

dersaadet

- Yazar -

  1. toplam entry 157
  2. takipçi 1
  3. puan 8166

yaran fıkralar

dersaadet
new york`tan los angeles`e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın bir hanım yanyana oturuyorlar. avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. kabul görünce oyunu anlatıyor:
-size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.
ve ilk soruyu soruyor:
-ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış.
soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla asağı inen şey nedir?
adam dakikalarca düşünmüş. yanıtı bulamamış... cuzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-cevap ne?
kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış...

istanbul

dersaadet
fatih sultan mehmedin "ya ben onu alırım ya da o beni" dediği, fethi peygamberce müjdelenmiş kutlu şehir..
mihmandarı olduğu milyonlarca insan arasına katılamadım bi türlü, belki de, bi şehre sevdalı olmak o şehirde yaşamaktan evladır ama yine de inceden bir sitem mevcuttur sinemde..
ne ben onu alabildim, ne o beni..

çocukken yapılan deneyler

dersaadet
önce tavaya yağ konulur ve yüksek ateşte iyice kızdırılır, kızdırılııırr, kızdırılıııırr.. e alev çıkması gerekiyor ya az önce tv de yaptı aşçı amca. yanık yağ kokusu iyice kesifleşince yumurtalar kırılır, ve sonra..

anne kişisi:
- allah belanızı vermesin tavayı yakmışsınız, ortalık leş gibi yağ kokmuş, dolaptan buz alıp koy eline de su toplamasın yanan yer, müstehaktır sana, iyi olmuş..

çıldırtan sorular

dersaadet
+ sana bi fıkra anlatayım mı?
- anlat
+ anlat demekle olmaz sana bi fıkra anlatayım mı?
- anlatma ulan
+ anlatma ulan demekle olmaz sana bi fıkra anlatayım mı?
...
diye devam eden muhtemelen bi cinayet teşebbüsüyle bitecek olan diyaloglara vesile çıldırtan soru.

emine şenlikoğlu

dersaadet
"ben kimin kurbanıyım" adlı kitabını okumuştum yıllar önce,daha doğrusu teşebbüs etmiştim ama bitirememiştim..o tecrübeden sonra da konusu,üslubu,kurgusu ve sair cihetlerine binaen hiç bir kitabını alıp okumuşluğum yoktur,dinî hassasiyetim olmasına rağmen tasvip etmediğim,bi basitlik hafiflik var romanlarında etkileyici değil. ama buna rağmen azımsanamayacak bi okur kitlesi olduğunu da biliyorum, bi çok askadaşımın evinde serisi mevcuttur e.şenlikoğlu nun.

kendine kus olmak

dersaadet
hayatta küsülmesinden en şiddetle kaçınılası kişi, insanın kendisidir,küstüğü herhangi birinden kaçabilir, saklanabilir, barışmak istedi diyelim kompliman,demagoji, kolpa vs yapar ikna eder, ama ya kendisi.. bu kadar kuşatılmışken kendisiyle insan, nereye kaçabilir, ya da nasıl kandırabilir kendini..

büyüdüğünü anlamak

dersaadet
gün gelir anlarsin,
sadece ayağı takılınca düşmezmiş insan, kanayan yaralar kolda dizde dirsekte olmazmış hep, oyuncağını kırmak, saçını çekmekten ibaret değilmiş bir insanın bir diğerine yapabileceği kötülük, ölünce sevdiklerin geri gelmezmiş bi daha, acılar biriktiriyordur tuttuğun günlük..
ve öğrenirsin..anne koynunda uyumak kadar masum değilmiş hayat.. işte o zaman büyümüşsün demektir.. yükün dünyadan büyük..

yaran anılar

dersaadet
hiç unutmam bir keresinde.. diye başlamıcam çünkü bu başlığı okuyana ve hafızamı zorlayana kadar unutmuş olduğum bi anımdır.
çocukkene, ki neredeyse 15 yıl evvel, evimizin arkasında bulunan futbol sahasında abimle birlikte top oynuyorduk, daha doğrusu o kaleye şut çekiyordu ben de seyrediyordum - gidip hemcinslerimle evcilik oynamak varken neden ordaydım bilemiyorum- neyse.. sonra ben abime " o topu suratıma atamazsın ki" diyerek aptal bi iddia attım ortaya,o "kaşınma" falan dese de ben habire aynı cümleyi tekrarladım durdum. sonunda "git başımdan salak" dedi ve kaleye sert bi şut çekti, top önce kale direğine ve ordan -nasıl bi açıyla yön değiştirdiyse- benim suratıma zonk diye yapıştı, travmadan önce tek hatırladığım " git başımdan salak" cümlesidir.
"çocukluk aptallıktır", ya da "ben çocukken aptaldım" dedirtesi olay işte..

oruç tutmak

dersaadet
"sahurdan iftara kadar ne yemek yemek ne bisey icmek" orucu yalnızca bu cümle ile tanımlamak, bu kadar dar bir kalıba sokmak doğru değil, her ibadet gibi oruç ibadeti de nice hikmetler barındırmaktadır, öncelikle nefs terbiyesidir, nefsani isteklere dur diyebilmektir, iradeyi muhafaza edebilmektir, doymayan nefsimize açlığı, ve diğer zevklerden mahrum kalmayı öğretebilmektir, en önemlisi dinimiz olan islamın şartlarından biridir, ve dolayısıyla allah’a yakınlaşmaktır, inananların iç huzuruna vesiledir. islam sadece bir asrın insanlarına inmiş bir din değildir, allah "size din olarak islamı seçtim" buyurmuştur, akabinde islam peygamberinden sonra ne başka bir peygamber gelmiştir ne de başka bir kitap indirilmiştir, incil,tevrat gibi tahrif edilmemesi de o’nun mucizesidir. restorasyona ihtiyacı olan islam değil, onu hakkıyla algılayamayan ve her daim gericilik yaftasıyla sıfatlayan zihniyettir,dillerinden özgürlük ve inanca saygı sloganlarını düşürmeyen, fakat her fırsatta islama çamur atmaya çalışan örümcek beyinlilerdir.yazık ki çağı kurana uydurmak gerekirken, ne çelişkidir ki kuran çağa uydurulmaya çalışılıyor.
sigara sizin dininize göre günah değil midir ’e cevap: sigara içme konusunda muhtelif görüşler mevcuttur, ama yaygın kanaat hakkında haram ya da helal hükmü bulunmayan bir şeyin helal sayılmasıdır.

bilgiçlerin şiirleri

dersaadet
mağrur bir ırmak geçiyordu kalbimin coğrafyasından
her ırmak kadar asi
ve mahcub
günahlığından musdarib her günah gibi
ne vakit değse gözlerin gözlerime
içimde bir inşirah
belliki cennetten geliyordu
bir ırmak işte
her mevsim yağdıkça ben bahar tazeleğinde
mutedil bir akışla sana dökülüyordu

gittin
günüm gecem uykum
tadım tuzum bi yana
tenimin serinliğini alıp gittin
şimdi hangi su
hangi yağmur doldurur bu menfur boşluğu
gittin ve anladım
sırrı ateşmiş aşkın
ayrılıksa
bitimsiz bir çöl susuzluğu

sen gideli kalemime vuruyor efkârım
kırık dökük cümleler kuruyorum öznesi sen
sol yanımda kederli bir şair sancısı
ceplerimde aşka muhalif sloganlar
her satırda gidişinden dem vurup
umarsızlığına göndermeler yapıyorum
biliyorum beyhude
birşey söylemez kelimelerim biliyorum
öyle yabancıyımki aynalara
kendi dilimden ben bile anlamıyorum

sustun
bana yangın yeri sustuğun her söz
müzmin acılar düğümlendi canıma
korkuyorum
yanacak dokunduğum yerler
ateşten libaslar biçildi ruhuma
binlerce günaha bulaşmışken ellerim
cehennemin gölgesi düşmüşken ardıma
bilmem
yakışır mı dilime
serinliğim olur mu ibrahimî bir dua

yitik kuyuların mahkumu artık sende bulduğum yusuf
firari bir tebessüm içimdeki züleyha
omuzlarımda bunca ıstırap yükü
her gün biraz daha eksiliyorum
biraz daha küsüyorum mutluluk mefhumuna
söylesene sevdiğim
eski bir fotoğraf mı şimdi tüm yaşanmışlar
lügatlarda izahı bulunmazken halimin
hangi şiir hangi şarkı anlatsın beni
terkedilmiş evler gibi yalnızım
perişanım kaybedilmiş savaşlar kadar

islamda kadın anlayışı

dersaadet
islam erkeklerin evlenebileceği kadın sayısını 4 e çıkarmamış aksine indirmiştir, cahiliye döneminde kadın değersiz, yalnızca bi takım ihtiyaçları gideren, ve miadı dolduktan sonra kolayca kapı önüne konabilen bi meta olarak kullanılıyordu, fakat islam kadına hakettiği değeri vermiştir. 4 kadın meselesine gelince bu husuta öncelikle bilinmesi gereken, bu ruhsat kadını koruma amaçlıdır, savaş, fakirlik, hastalık, kıtlık vb sebeplerle kocasını kaybetmiş kadınların namuslarının tehlikeye düşmesine engeldir, günümüz de ham yobaz kaba softa tipler tarafından sırf uçkur derdiyle yapılmış çoklu evliliklere bakarak "kuran da geçen hükmü" eleştirmek doğru değildir. kaldı ki ayette erkeklere eşleri arasında adaletle davranabilmelerinin zor olduğu bildirilmiştir.
erkeklere mirasta iki hak düşerken kadınlara bir hak düşmesinin nedeni, onlara hem babalarından hem de eşlerinden miras kalacak olması neticesinde erkekler gibi iki hak alacak olmalarıdır.
erkeklerin birinin şahitliği yetiyorken kadın sayısının iki olması gerekmesinin sebebi ise kadınların duygusal olmaları, akıldan ziyade duygularıyla hareket etmeleri ve ekseriyetle duygu sömürülerine karşı hassas olup, ikna edilip bu yönde karar verebilmelerinin muhtemel olmasıdır.
islamda her hükmün, ayetin ve hadisin ikna ve ilzam edici hikmeti ve izahı vardır.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol