dün garajistanbulda konseri olan britanya çıkışlı müzisyen. sesi o kadar çabasız ve doğal ki dokusu olsaydı onunki kesinlikle kadife derdim. neyse.. biz bu harika sözyazarı, bestekar, gitarist ve mızıkacı kişinin konserine iyi ki gitmişiz böylece kanlı canlı there she goes, fuck forever, maybelline, last of the english roses,sheepskin tearaway veee what katie did dinleyebildik. konserin sonunda gitarın insanların üstüne fırlatılması mı dersin, petein kucağına zıplayanı mı ararsın, sahneye fırlayıp adama sana aşığım diyen kız erkek-fanlar mı, kendini yere atanlar mı, ağlayanlar mı ararsın hepsi vardı.cümbüşlü cümbüşlü eğlendik. sahneden ayrılırken de siyahlı gotik iki arkadaş kızımızı guardlara gösterip içeri aldırttı, ardından herkes çıkınca türkiyemizin ünlü simaları ve kezbanlar,müzik yazar ve eleştirmenleri de kapı sırasında backstagee alınmayı beklediler. nitekim pıtır pıtır alındılar 10 dakika içinde.
ateşe tutunca yanandır. ardında petrol kokusu bırakır.
vogue türkiyenin ’bugün ne giydim’ mayıs ayı konuğu.daha önce yer alan hiçbir konuk beni kendisine bu kadar çekip, acaba nasıl devam etmiş diye meraklandırmamıştı. oysa ezgi bozkurt kendisini tanımayı başarmış ve stilini üzerine oturtmuş. fotoğraflara baktığınız zaman olmak istediği gibi giyinen bir kadın değil kendini tanıyan ve olmuş bir kadın görüyorsunuz. tebrikler.
(bkz: godotlet)
godot’le’t
dedi ki ne zaman uyusam, uyandırıyorsun.ne zaman yıkansam tekrar yıkanmam gerekiyor. ne zaman yatsam, yeniden kalkmam.
-neden?
-godot’yu bekliyorum.
godot’yu bekliyorum.aradım.2 buçuk saatten önce gelemez, 5 dakikaya aşağı in dedi. tabii cihangir* tehlikeli yer, gören olur. godot bizim torbacımızın takma adı ve ben hiç ot kullanmam. ama godot’yu beklemek hep farklı bir heyecan. hep aynı heyecan. milyonlarca heyecanın aynılaşması.
ben godot’yu beklerken ,düşünüyorum; o gelince artık bunları düşünemem ve onu bekleyemem. ”şu perdedeki çizgili kravat* takan sinek benim annemin yediği ( yiğoo) amcam mı?”annem bu evde doğdu, hepimiz hatırlıyoruz: o gün godot gelmişti! annemi hastaneye yetiştirirken godot’yu biz kaçırdık.
amcam heyecanla patates püresinin üstüne kondu.onu yememi istiyor.böylece tekir’le olan birlikteliklerini onaylayacağım.
o böyle düşünüyor.
benim tek derdim de bu : )
peki onu yersem nasıl hala babam olabileceğini sanıyor ki? sarsak düşünce ,saçma bir adam.onu tanımasaydım salak derdim. ama o da godot’yu beklemek zorunda. godot’dan kaçamaz. onu öldürmek bu kadar kolay olamayacak kadar godot.
ve ben onun godot’yu beklediğini görmeliyim.acısını uzun uzun tatmalı sinek hayatının. önce kanatları kopmalı, pervasız pervasız uçamamalı etrafta.**tanınmaz hale gelmeli.öyle tanınmaz olmalı ki, annem önce onunla oynamalı, sonra can çekişirken horm diye mideye indirmeli.
annem babamın yanlışlıkla yuttuğu bir korniş*** olduğunu söylüyor ”üzgünüm..onu kusmak zorundaydım.hey elindeki şey tavuk suyuna batırılmış ekmek mi?” babamdan bahsettiği ancak bu kadar.anlatayım, annem kafayı(babamı) yemeden önce bizden biriydi, amcam onun hergün pencereden bakan yalnız halinden faydalanmasaydı da asla bir sinekle evlenmezdi.biliyorum. biraz da ‘godot’nun suçu..
annem godot’yu bekliyor , sinekle tanışıyor.
amcam godot’yu bekliyor böylece acıkıp ona baba diyeceğim.
ben godot’yu bekliyorum, annem babamca’yı mideye indirecek.
saat bir tık daha geriledi.yine şimdiki zamandayız.akrep meridyen hesabınca bir süre daha sabit. ertesi gün yine godot’yu beklediğimizi söyledi.
——————————————————————————————————————————————-
*amcama çizgili kravatı ,1935’yılında kadınların maskulen olmaya çalıştığı dönemsel moda fırtınası sebebiyle türk güzellik kraliçesi tarafından verilmiş.
**(yaa..yok anneme konuyor yok gözüme girmeye çalışıyor, vızıldak, iğrenç , yapış yapış bir canlı..onu bir tek dali anlayabilir, o da onun gözlerinden. haydi yallah barselonaya!)
***korniş: babamın geridönüşüme uğramadan önceki son formu. şimdi onu görenler ‘selam mr.pellet!’ diyor.
*(tek ilk yıldız)cihangir : hepimiz godot’let’iz.
dedi ki ne zaman uyusam, uyandırıyorsun.ne zaman yıkansam tekrar yıkanmam gerekiyor. ne zaman yatsam, yeniden kalkmam.
-neden?
-godot’yu bekliyorum.
godot’yu bekliyorum.aradım.2 buçuk saatten önce gelemez, 5 dakikaya aşağı in dedi. tabii cihangir* tehlikeli yer, gören olur. godot bizim torbacımızın takma adı ve ben hiç ot kullanmam. ama godot’yu beklemek hep farklı bir heyecan. hep aynı heyecan. milyonlarca heyecanın aynılaşması.
ben godot’yu beklerken ,düşünüyorum; o gelince artık bunları düşünemem ve onu bekleyemem. ”şu perdedeki çizgili kravat* takan sinek benim annemin yediği ( yiğoo) amcam mı?”annem bu evde doğdu, hepimiz hatırlıyoruz: o gün godot gelmişti! annemi hastaneye yetiştirirken godot’yu biz kaçırdık.
amcam heyecanla patates püresinin üstüne kondu.onu yememi istiyor.böylece tekir’le olan birlikteliklerini onaylayacağım.
o böyle düşünüyor.
benim tek derdim de bu : )
peki onu yersem nasıl hala babam olabileceğini sanıyor ki? sarsak düşünce ,saçma bir adam.onu tanımasaydım salak derdim. ama o da godot’yu beklemek zorunda. godot’dan kaçamaz. onu öldürmek bu kadar kolay olamayacak kadar godot.
ve ben onun godot’yu beklediğini görmeliyim.acısını uzun uzun tatmalı sinek hayatının. önce kanatları kopmalı, pervasız pervasız uçamamalı etrafta.**tanınmaz hale gelmeli.öyle tanınmaz olmalı ki, annem önce onunla oynamalı, sonra can çekişirken horm diye mideye indirmeli.
annem babamın yanlışlıkla yuttuğu bir korniş*** olduğunu söylüyor ”üzgünüm..onu kusmak zorundaydım.hey elindeki şey tavuk suyuna batırılmış ekmek mi?” babamdan bahsettiği ancak bu kadar.anlatayım, annem kafayı(babamı) yemeden önce bizden biriydi, amcam onun hergün pencereden bakan yalnız halinden faydalanmasaydı da asla bir sinekle evlenmezdi.biliyorum. biraz da ‘godot’nun suçu..
annem godot’yu bekliyor , sinekle tanışıyor.
amcam godot’yu bekliyor böylece acıkıp ona baba diyeceğim.
ben godot’yu bekliyorum, annem babamca’yı mideye indirecek.
saat bir tık daha geriledi.yine şimdiki zamandayız.akrep meridyen hesabınca bir süre daha sabit. ertesi gün yine godot’yu beklediğimizi söyledi.
——————————————————————————————————————————————-
*amcama çizgili kravatı ,1935’yılında kadınların maskulen olmaya çalıştığı dönemsel moda fırtınası sebebiyle türk güzellik kraliçesi tarafından verilmiş.
**(yaa..yok anneme konuyor yok gözüme girmeye çalışıyor, vızıldak, iğrenç , yapış yapış bir canlı..onu bir tek dali anlayabilir, o da onun gözlerinden. haydi yallah barselonaya!)
***korniş: babamın geridönüşüme uğramadan önceki son formu. şimdi onu görenler ‘selam mr.pellet!’ diyor.
*(tek ilk yıldız)cihangir : hepimiz godot’let’iz.
yıllardır değişmeyen, müptelası bol kulüp. asmalımescidte yer alır. içerisinden kimin çıkacağı belli olmaz. diğer kulüplere göre içkileri biraz daha pahalıdır. yazın çok güzel olur küçük otto çok.
kapının girişi karınca sürüsü gibi olur haftasonları. kalabalık içeri girmek sıkıntılıdır. güzel yanı saat 5 e kadar açık olmasıdır. house çalar genellikle.
anlatayım;
amsterdam, smokey coffee shopda yediğim kahverenkli güzel tatlı kek. kendisi gayet lezzetli bir muffindir. 40 ila 60 dkda etkisini gösterir.
tecrübem : keki afiyetle yedim yanında ne içeceğim sorulduğunda her türk gibi bira istedim. 1 saat kadar bekledim bu sırada başka bira da istedim lakin tecrübeli garson arkadaş vermedi ve sakın benim verdiğim içkiden başka bir şey içme dedi. dedim bişey olmadı ki bana... dükkandan çıkıp hostele doğru giderken dengesiz hareketlerim baş gösterdi, sonra hostele vardığımızda bir anda kendimi nuhun gemisinde olduğuna inandırdım her yer kayıyordu gözlerim bir türlü odaklanamıyor zoom in zoom out şeklinde etrafı görüyordum, daha sonra konusmada zorlanmaya yürümede zorlanmaya basladım. bunları müteakip bi güzel kusup yatakta 1 saat kadar uyuyakaldım. ertesinde de paranoyaklık baş gösterdi.. alıcısına keyifler.
amsterdam, smokey coffee shopda yediğim kahverenkli güzel tatlı kek. kendisi gayet lezzetli bir muffindir. 40 ila 60 dkda etkisini gösterir.
tecrübem : keki afiyetle yedim yanında ne içeceğim sorulduğunda her türk gibi bira istedim. 1 saat kadar bekledim bu sırada başka bira da istedim lakin tecrübeli garson arkadaş vermedi ve sakın benim verdiğim içkiden başka bir şey içme dedi. dedim bişey olmadı ki bana... dükkandan çıkıp hostele doğru giderken dengesiz hareketlerim baş gösterdi, sonra hostele vardığımızda bir anda kendimi nuhun gemisinde olduğuna inandırdım her yer kayıyordu gözlerim bir türlü odaklanamıyor zoom in zoom out şeklinde etrafı görüyordum, daha sonra konusmada zorlanmaya yürümede zorlanmaya basladım. bunları müteakip bi güzel kusup yatakta 1 saat kadar uyuyakaldım. ertesinde de paranoyaklık baş gösterdi.. alıcısına keyifler.
hammurabi park
.
bu gece güneş bizden yana.
.
en güzel oyununu kaptım parkın,
annem kent pazarında
bak ben geldim! sesleniyorum ya sana.. ( belki ortaya çıkarsın diye)
öyle bir heyecan
davul gibi kalbim, davul! (nasıl duymazsın!)
çık ortaya!
.
bedenimden beş yüz metre önce görünüyor histerik halim,
güm!
güm!
acı kulaklarda.
acım kulaklarında.
.
sen, geldiysem kanma yanına ama.
.
orada burada ruhum,
ruhum bu salı kent pazarında.
şu hani,
kanlı canlı sana yürüyen şey var ya (kent pazarında)
ne zaman çıkmış topraktan?
-ayy, gözünün fer’i kaçmış.
(alıcısına sabırla)
.
şimdi türkçe şarkılar içinde kaybolunca
onların kelimeleri. (kendine has)
bak bunlar hep senin şarkılar.
bana hiç söylemediğin onlarca gün çığlık çığlığa.
-hoop!
-ayrılın!
onun bile alıcısı var.
.
şu mukaddes yanın tam ortası benim parkın
tahterevallinin pat diye yere çakılan anı.
bir çocuğun diğerine eşek şakası.
sonra çok boş bu ” sakin ol”lar.
davul gibi davul!
güm!
güm!
.
bu gece güneş bizden yana.
.
en güzel oyununu kaptım parkın,
annem kent pazarında
bak ben geldim! sesleniyorum ya sana.. ( belki ortaya çıkarsın diye)
öyle bir heyecan
davul gibi kalbim, davul! (nasıl duymazsın!)
çık ortaya!
.
bedenimden beş yüz metre önce görünüyor histerik halim,
güm!
güm!
acı kulaklarda.
acım kulaklarında.
.
sen, geldiysem kanma yanına ama.
.
orada burada ruhum,
ruhum bu salı kent pazarında.
şu hani,
kanlı canlı sana yürüyen şey var ya (kent pazarında)
ne zaman çıkmış topraktan?
-ayy, gözünün fer’i kaçmış.
(alıcısına sabırla)
.
şimdi türkçe şarkılar içinde kaybolunca
onların kelimeleri. (kendine has)
bak bunlar hep senin şarkılar.
bana hiç söylemediğin onlarca gün çığlık çığlığa.
-hoop!
-ayrılın!
onun bile alıcısı var.
.
şu mukaddes yanın tam ortası benim parkın
tahterevallinin pat diye yere çakılan anı.
bir çocuğun diğerine eşek şakası.
sonra çok boş bu ” sakin ol”lar.
davul gibi davul!
güm!
güm!
hayvan haklarına dikkat çekmek amacıyla çiğ etten kostumuyle 2010 yılında mtv müzik ödüllerine katılmış olan sanatçının ,ilk beyazperde deneyimi olacak olan ustura devam filminde, beyaz bir kurt kürküyle film afişi yapılması, femme fatale olmak , oyunculuk yapmak , denenmemiş şey kalmasın adına yapılan arsız hareketler bakımından gaganın içtenliği konusunda kafa karıştırdı.
at bi tekila
-
yaz geldi
bizim çocuklarda dağıtmak için
kaçtılar uzaklara.
tesadüf bu ya.. dünya küçük (4)
benim çöplüğün içine düştüler yine
bende onların çöplüğe düşünce..
çok fena karıştık.
-
yaz geldi
bizim çocuklarda dağıtmak için
kaçtılar uzaklara.
tesadüf bu ya.. dünya küçük (4)
benim çöplüğün içine düştüler yine
bende onların çöplüğe düşünce..
çok fena karıştık.
bi fırt
-
kışı erken çektim içime, bu kışı çağırdım özlemeden
her yer karanlık, kapım kapalı
fincanda acı bir kahve
acı acı gülümsüyorum hayallere
keyfe keder bir iki espri yapıyorum
zamansız
belki biraz ağır kaçıyor;
ayıp ediyorum geçmişe.
ama,
gitmeyecek diye emrettiğin biletler var ya;
beni yuvaya kavuşturdular, seni ona.
ama,
orada birşeyler bıraktık değil mi? (oyalayın beni)
yarım marım belki unufak
rüzgar götürmezse kalır orda önümüzdeki yaza.(ne bileyim belki kazan doğurur hani;
beni hatırlatır birşeyler sana)
biri kalbini çalmazsa.
-
demek bu kış bana sert çekecek; bol bol çarpacaksın yüzüme .. (oyalayın beni)
sevgiye aç göreceğim seni. (biliyorum)
kaybım muhtemel ,
kaybım yakın
..
yine de buradayım.
hiç sakin değilim ama nedenim var;
sen sevgiye açsın.
-
kışı erken çektim içime, bu kışı çağırdım özlemeden
her yer karanlık, kapım kapalı
fincanda acı bir kahve
acı acı gülümsüyorum hayallere
keyfe keder bir iki espri yapıyorum
zamansız
belki biraz ağır kaçıyor;
ayıp ediyorum geçmişe.
ama,
gitmeyecek diye emrettiğin biletler var ya;
beni yuvaya kavuşturdular, seni ona.
ama,
orada birşeyler bıraktık değil mi? (oyalayın beni)
yarım marım belki unufak
rüzgar götürmezse kalır orda önümüzdeki yaza.(ne bileyim belki kazan doğurur hani;
beni hatırlatır birşeyler sana)
biri kalbini çalmazsa.
-
demek bu kış bana sert çekecek; bol bol çarpacaksın yüzüme .. (oyalayın beni)
sevgiye aç göreceğim seni. (biliyorum)
kaybım muhtemel ,
kaybım yakın
..
yine de buradayım.
hiç sakin değilim ama nedenim var;
sen sevgiye açsın.
tektek atarken balıklara
odungullizin allahı
tıklatır tıklatır keser oltayı
keser oltayı gider.
baktın havada iş yok,
moralin de tırtır
yanaştır o tekneyi kıyıya,
sağdan sağdan eller cepte
bak çakıl taşları ne çirkin
bak o pembe sakız herkesin ağzında
bak bi;
bakarsın sokaklarda yalnızlık kalmamış
cıvık cıvık sakız olmuş yerler
ayşegül bile dalgasında..
...
sonra niye dersin
be adam!
al bu elmayı öp başına.
odungullizin allahı
tıklatır tıklatır keser oltayı
keser oltayı gider.
baktın havada iş yok,
moralin de tırtır
yanaştır o tekneyi kıyıya,
sağdan sağdan eller cepte
bak çakıl taşları ne çirkin
bak o pembe sakız herkesin ağzında
bak bi;
bakarsın sokaklarda yalnızlık kalmamış
cıvık cıvık sakız olmuş yerler
ayşegül bile dalgasında..
...
sonra niye dersin
be adam!
al bu elmayı öp başına.
chris isaakın wicked game isimli parçasının klibine muhteşemlik katan danimarkalı güzel. kahkullerini ve helena christensenı birbirine karıştırmadan söyleyebilirim ki , yaşlanınca benzemek istediğim başka bir suret yok.
inanılmaz bir insan. kendisi yılmaz özdil’in 2011 falı yazısında liboş burcunu birebir yansıtan kişidir. seçim özel programının sonunda kılıçdaroğlu’na nasıl beslendiğini sordu gerisi yoktur. bence biraz geç kalsada yakın zamanda(seçim sonuçlarına göre)kesin bir viraj alabilir. bakarsınız tekrar bir gazetenin genel yayın yönetmeni olur.program boyunca o kadar sessizdi ki az kalsın kendisini unutturacaktı. yalnız boğazında hafif bir yara kesik görür gibi oldum, gözüne de bir şeyler olmuştu, belki bu sessizliği bir ameliyahat ya da hastalıktan kaynaklandı.öyleyse geçmiş olsun. kendisinin viraj alma becerisini ve pusudaki yılan yeteneğini tebrik eder, ona bol abdullahlı günler dilerim.
(bkz: yılmaz özdil)
(bkz: liboş)
(bkz: yılmaz özdil)
(bkz: liboş)
trt 1de seçim öncesi yayınlanan program.şu anda iktidar yanlısı 5 gazeteci kemal kılıçdaroğluyla röportaj yapmakta. kılıçdaroğlu konu gelimi benim telefonlarım hukukdışı dinlendi diyerek bir örnek de verince , aaa bundan haberimiz yokmuş, olmaz o zaman aaa gibi embesil cevaplar verip konuyu değiştirdiler. savunabilecekleri bir durum olmadığı için kendilerini komik duruma düşürmekle meşguller. ergun babahan pek sessiz kaldı.
o kadar ingilizce bilmezler ki , ne istediğinizi anlatamazsınız. size böyle cümleler kurabilirler plis i neet you want more time phone me. ama katalan erkekleri, onlar , evet onlar aşırı seksidir.
3 makale daha çekebilir miyiz diye sorduğunuzda , gel abicik burası senindiyen fotokopicilere sahip şirin üniversite.
victorias secret modeli.bu aralar çok konuşulmakla birlikte kendisinin gelmiş geçmiş en güzel en farklı ve en akıllı victorias secret meleği olduğuna inanıyorum. transformers 3te meganfoxun yerini aldı.
akpnin kürsüde artık dizi yorumu yapacağının bildirisi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?