daphnemyrha

olsa da yesek...

hiç bir zaman sonu gelmeyecek rezilliklerinden sadece bir tanesi.

uzak durulası, sevimsiz, doyumsuz, sonsuz saflıkla yapılan ağlama eyleminde bile aşırı bir iticilik hissettiren insan modelidir kendisi.

ahh geçmeyen şey mi var acaba diye sorar durur yorgun zihin...

neyini sevimli bulurlar hala anlamıyorum, koca kırmızı burnu, boyalı,gülümserken birden ağzını açıp karşısındaki minnağı yiyecekmiş gibi duran takma gülümsemesiyle çocukken çok korktuğum hatta şimdi bile dehşet içinde uyandığım kabuslarımın baş kahramanı.

-hadi parti falan var , takılcaz bak ne güzel cuma gecesi hadi atraksiyon!
-yok abi ben iyiyim ya atraksiyon ben olmuşum siz takılın iyi eğlenceler
-sen napıyosun bakiyim orda, bırbır kime yazıyosun yine bişeler?
-insanlığa canım, sözlüğe!
-siktirme sözlüğünü..!

uzak durulası insan modelidir.
yorar, kırar, sonra özür de diler ancak;
kaçınız, kaçtırınız.

(bkz: benim sevgilim insan olamaz )
düşünüldüğünde iltifat olarak kabul edilebilecek ancak edilmese ve söylenmese ikili ilişkiler açısından daha hayırlı olacak söz öbeği.
mi?

’kimse mükemmel değildir’den ziyade ’birileri mükemmel olmalı mıdır?’ sorusunu çağrıştıran yine genelleme hep genelleme.
(bkz: genellemeler hataya gebedir )

uzak durulmalı ya da üstüne atlanmalıdır.herhangi bir erkektir. ya da gayet özeldir.
çünkü;
(bkz: genellemeler hataya gebedir )

imkansızdır.
o anda yazılmış, içten kopup gelendir.
bir s.ke benzemediğini düşünen hayatında daha hiç gerçekten s.k görmemiştir.

zaman zaman- ki bu zaman zamanlar büyük duygu yoğunluklarının insana ’ehhhh yeter ama’ dedirttiği, bir köşeye çekilip sadece durmak isteğinin şiddetle anıldığı anlardır- tek başına kalma durumlarının, ’ben ne yaptım?, bu neden böyleydi, yanlış oldu, yok olmadı, peki ya ben?’ cümlecikleri ve sorgulamalarının sonunda ’ahh evet ya!’ dedirten biraz hüzün bırakıp ayrımsamanın verdiği küçücük hazza dönüşen birşeyciklerdir.

yurt diyarlarından ayrı yaşadığım süre zarfında yetmeyen kelime dağarcığımın en büyük ilacı olan seslisozluk.com da gecenin bir vakti gezinirken eğlencelik sözlük adı altında görmüştüm.
iyi ki görüp,farketmişim.
(bkz: farkındalıklar)

çoğu zaman yanlış anlaşılma,hatta anlaşılamama ve bazen hiç bir şekilde iletişememeye sebebiyet veren program. özellikle çok yakın olunan insanlarla zaman zaman zor anlar yaşatan,’ iyi ki mail var, tek taraflı yazım var,üstüne yazışma var, mektup yazar, ateş yakar öyle bile iletişirim’ dedirten bünyelere zararlı olduğu tecrübeyle ispatlanmış chat programı.. adı üstünde ’chat’!

avrupa’nın küçücük bir kasabasının kitapçısında rubailerinin olduğu kitabına rastlanınca, memleketinden uzaktaki kişiyi hayretlere düşürtüp,göz pınarlarını hafiften doldurtan insan. hatta ve hatta çevrilen dili bilmediğinden hiç birşey anlamayacak olmasına ragmen,bu fazlaca gaza gelmiş kişinin adını bile anlamadığı bir kitabı almasına sebep olan yüce insan. ruhuna bi kadeh şarap ve en güzelinden gülüşler...

sürekli yeni birşeyleri arzuladığını düşündüğünden aslında ne istediğinin hiç bir şekilde farkında olmayan, bu şekilde doyumsuz olduğu sürece de yanından güneş bile geçse farkında olmayacak, ne yazık ki olamayacak,sonra da ne kadar yanlız olduğunu farkedecek insancık.(bkz: çok kadın hiç kadındır)

sürekli yeni birşeyleri arzuladığını düşündüğünden aslında ne istediğinin hiç bir şekilde farkında olmayan, bu şekilde doyumsuz olduğu sürece de yanından güneş bile geçse farkında olmayacak, ne yazık ki olamayacak,sonra da ne kada yanlız olduğunu farkedecek insancık.<bkz:>çok kadın hiç kadındır.

irlanda’nın bağrından kopmuş zamanında juniper isimli grupla çalmış şöz yazarı- yorumcu. bu grupla ’weatherman’ isimli single a imza atmış ancak albüm çalışması yapamamış olduğundan gerek 1999 martının esintili bi akşamı kendini avrupa yollarına vurmuştur. o dönem sokaklarda gezen şanslı insanların damien’ın deli bestelerini beleş dinleme fırsatı buldukları söylenir. ertesi yıl, kafasını ve kalbini bütünleştirip dublin’e, yurdunun semalarına geri dönerek- belki de ne kadar iyi olduğunun bilincine varıp- borç harç bulduğu paralarla demosunu koltugunun altına alıp david arnold (bjork, james bond)’un kapısını çalmıştır. arnold amca damien’a bayılmış ve ona finansal destek sağlayarak 2002’de lisa hannigan hanımefendiyi de yanına alıp ’o’ isimli ilk albümünü çıkarmasını sağlamıştır. kendisini burdan saygıyla anıyoruz.
şimdilerde sanatçımız yeni albümü için birbirinden güsel şarkılarını kaydediyor, yine evinde, kendi stüdyocuğunda, biraz irlanda viskisi ve gözyaşlarını içmek amaçlı amie isimli bayandan aldığı üç tanecik sigarayla. sevenlerine duyurulur; seviniz, sevdiriniz (bi bildiğimiz var ki anlattık o kadar).

deneyimler ve gözlemler düşünüldükten sonra kızlar tabi ki votka içer dedirten ancak bu varsayımdan sonra akıllara ’kızlar votka içmeli mi?’ sorusunu ve sonrasında ’içtikten sonra ne olur?’ sorunsalını getiren gereksiz genellleme.

hatun kişi kendi başına pink floyd dinlememeli mi, yanına ek bişiler mi lazım ya da şayet dinlerse ayıp mı olur dedirten ve üstüne böyle bi kız modeli neden bu kadar ilgi çekici gelir bünyelere diye düşündürüp dur lan bi de ben deneyim dedittiren başlık.