en mal harekettir. günlük hayatta konuşmadığın birini sosyal hesaplardan niye takip edersin ki yani bu durum da aynı. etme abi takip falan çık git onun hayatından, o da senin hayatından.
başına "dil" ekleyince otomatik olarak kapına polis gelen sözcüklerdir.sözelin temeli de denebilir.iyidir güzeldir,kimisi için hobi gibidir.herkesin biraz bir şeyler bilmesi gerektiği alandır bence.
"susar mısın kedinin önünde kavga etmek istemiyorum" demektir.
allahın bir cezasıdır adeta.yavrum sen kim oluyosun da benim yaptığım koccaman formüle direç gösteriyosun? kimsin sen? öl git işte niye beni uğraştırıyosun? fikrin yok zikrin var,nerden vursam ordan direnç kazanıyorsun.neyse ben bunlara daha fazla bi şey demicem.
(bkz: diren bakteri)
(bkz: diren bakteri)
merak etmeyin tayyip dudaklarımıza işaret parmağını koyup "şşşş sakin ol ben şimdi kınadım" dedi. taze kınandı saldırı. kınandı yani. bu da yetmiyormuş gibi "terörle mücadele için milat olsun" dendi. sanki ilk patlamaymış gibi, sanki mücadele için bu kadar insanın ölmesi, kalanların delirmesi gerekiyormuş gibi. üstüne bir de "başka ülkenin başka şehrinde de olabilirdi" dedi. sakin olun arkadaşlar bize özel bi saldırı değil ya her yerde olabilecek normal bi saldırı. lütfen ya ne kadar abarttık. kınandı abicim daha ne olsun siz de amma çok şey istiyosunuz.
kendini övmesi. ya lütfen zaten övülecek bi şeyi olan erkek sayısı çok az, bir de övüp bitirme her şeyi. ya anlamıyorum senin övdüğün tüm özelliklerin bi anda yerle bir oluyo. bırak ya ben göriyim senin övülecek özelliklerini,ben fark ediyim ettikçe daha hayran oliyim. ama yok illa o okullar sayılacak,kitaplardan şirden söz edilecek,arkadaş çevresi övülecek,para meydana çıkacak.
(bkz: ben övdüm de geldim) karikatürü gibi ya
(bkz: ben övdüm de geldim) karikatürü gibi ya
ınstagram gibi "topluma hayatını reklam etme" araçları yüzünden artmış bir beyinsel problem.
şüphesiz dünyada mutlulukların en büyüğü aile mutluluğudur. dünyada para,kariyer gibi zevklerin asla vermediği bir mutluluktur bu. ne şanslıdır mutlu ailede doğanlar,anne babası iyi olanlar. ne şanslıdır eve geldiğinde anne babasının aşkına şahit olup "keşke ben de onlar kadar mutlu olacağım bir eş bulsam" diyenler.
bir de şöyle tip manyaklar var:
"canım ailemle pazar kahvaltısı", "canım kocamla akşam yemeği" gibi sosyal medya azgını.
ya da arkadaş ortamında "kızım benim babam annemi öyle bi kıskanır ki çok aşıklar birbirlerine" , "abim evlenmemi istemiyo benim sevgilim olunca çıldırıyo biz abimle yaşıcaz ilerde"
veyahut "ya bizim x varya, onun annesiyle babasının arası kötüymüş yazık ya acıyorum ona canım ya ne kötü. aynısını benim babam yapsa affetmem allahtan yapmıyo çok aşıklar bizimkiler biz her gün sevişme sesi duyuyoruz onların odasından"
en tuhaflardan biri "sevgilimden ayrıldım çünkü o varken aileme vakit ayıramıyordum"
bunlar genelde bana sorarsanız ailesini sevmeyen veya ailesinde sorun olup da bunu sırf elaleme rezil olmayayım korkusuyla dile getirmeyen sorunlu tipler.
bak canım benim eğer gerçekten mutluysan bunu sergilemeye ihtiyaç duymazsın. eğer gerçekten mutlu bi ailen varsa senin davranışlarından mutlu olduğunu anlarız. bi anlık psikolojin bize bunu söyler sen hiç merağlanma. ha yok senin derdin "hamarat , ailesiyle iyi geçinen , ideal gelin adayı profili " çizmekse o zaman git kendin gibi erkekleri oltaya düşür. beyinsiz bir çift olarak sonsuza kadar mutlu olun. hepinizin bi alıcısı var sonuçta.
çok iyi hatırlarım bi kız vardı. babasının işi baya az kazanacağı bi iş. kötü bi iş açıkçası. prestijli değil. annesi çalışmamakta. babası bi kere annesini dövmüştü kadın terk etmişti evi. bir kaç yıl ayrı yaşadılar. kız şimdilerde sürekli başörtülü olan annesinin ev halleriyle babasının fotoğraflarını facebooka yüklüyo "büyük aşk" diye. bak canım senin travmanı anlıyorum ama bu durum çok kötü. bu aslında yok anladın mı hiç yaşanmadı. acıları kabullencez. reel bakıcaz. ailen mutlu değilse değil anlıyo musun? fakirse fakir. sen mi seçtin? sen mi istedin bunları? niye böyle üzülüp de psikopata bağlıyosun.
sevgili sözlük ailesi inanın abartmayı çok isterdim ama abartmıyorum bunları duydu bu kulaklar.
şüphesiz dünyada mutlulukların en büyüğü aile mutluluğudur. dünyada para,kariyer gibi zevklerin asla vermediği bir mutluluktur bu. ne şanslıdır mutlu ailede doğanlar,anne babası iyi olanlar. ne şanslıdır eve geldiğinde anne babasının aşkına şahit olup "keşke ben de onlar kadar mutlu olacağım bir eş bulsam" diyenler.
bir de şöyle tip manyaklar var:
"canım ailemle pazar kahvaltısı", "canım kocamla akşam yemeği" gibi sosyal medya azgını.
ya da arkadaş ortamında "kızım benim babam annemi öyle bi kıskanır ki çok aşıklar birbirlerine" , "abim evlenmemi istemiyo benim sevgilim olunca çıldırıyo biz abimle yaşıcaz ilerde"
veyahut "ya bizim x varya, onun annesiyle babasının arası kötüymüş yazık ya acıyorum ona canım ya ne kötü. aynısını benim babam yapsa affetmem allahtan yapmıyo çok aşıklar bizimkiler biz her gün sevişme sesi duyuyoruz onların odasından"
en tuhaflardan biri "sevgilimden ayrıldım çünkü o varken aileme vakit ayıramıyordum"
bunlar genelde bana sorarsanız ailesini sevmeyen veya ailesinde sorun olup da bunu sırf elaleme rezil olmayayım korkusuyla dile getirmeyen sorunlu tipler.
bak canım benim eğer gerçekten mutluysan bunu sergilemeye ihtiyaç duymazsın. eğer gerçekten mutlu bi ailen varsa senin davranışlarından mutlu olduğunu anlarız. bi anlık psikolojin bize bunu söyler sen hiç merağlanma. ha yok senin derdin "hamarat , ailesiyle iyi geçinen , ideal gelin adayı profili " çizmekse o zaman git kendin gibi erkekleri oltaya düşür. beyinsiz bir çift olarak sonsuza kadar mutlu olun. hepinizin bi alıcısı var sonuçta.
çok iyi hatırlarım bi kız vardı. babasının işi baya az kazanacağı bi iş. kötü bi iş açıkçası. prestijli değil. annesi çalışmamakta. babası bi kere annesini dövmüştü kadın terk etmişti evi. bir kaç yıl ayrı yaşadılar. kız şimdilerde sürekli başörtülü olan annesinin ev halleriyle babasının fotoğraflarını facebooka yüklüyo "büyük aşk" diye. bak canım senin travmanı anlıyorum ama bu durum çok kötü. bu aslında yok anladın mı hiç yaşanmadı. acıları kabullencez. reel bakıcaz. ailen mutlu değilse değil anlıyo musun? fakirse fakir. sen mi seçtin? sen mi istedin bunları? niye böyle üzülüp de psikopata bağlıyosun.
sevgili sözlük ailesi inanın abartmayı çok isterdim ama abartmıyorum bunları duydu bu kulaklar.
sürekli tıfalete gidip içini boşalttığından,toksik maddelerden,fazlalıklardan arındığından mutlu olabilir.cildi parlaktır,elinde hep pet şişeyle gezer.genelde hep gezer zaten.
varoluş sancılarının populer sorusu "nereden geldik?"in yegane cevabıdır. evrimi hiç bilmemek yarım yamalak bilmekten daha iyidir. her insanın belletilmelidir. evrim teorisi olarak değil "evrimin teorisi" olarak düşünülmelidir. gelişmiş toplumlar evrim teorisi olarak değil de "evrim var ama nasıl gelişiyo bu olaylar" şeklinde bakıyolar olaya. gözlerinizi kulaklarınızı kapatsanız da evrim var . sizin yaşadığınız küçük bi dudak uçuğu bile evrimin en net göstergesi. geçen katıldığım bi etkinlikte kanserin evrimi üzerine dinlediğim konuşmada daha da pekiştirdim bu bilgiyi. bi de şöyle gelenler oluyo "teori ise gerçek değil uyduruktır" ya zaten sen canlısın, doğa canlı, kimi tutup kanun yasa haline getirebilriz ki. cehaletiniz ve bunu sevmeniz beni yordu. bizi yordu. sonuç olarak araştırmaktan en keyif aldığım,öğrendikçe kendimi ve dünyayı daha iyi tanıdığım bilimin en zevkli kısımladandır evrim.
diğer insanlardır. daha doğrusu diğer insanlara göre kendi içinde yaptığı değişimlerdir. duygusuzluğunu fark ettiğimde kendimden iğrendim. korktum. ben artık hiçbi zaman mutlu olamayacak kadar duygusuzdum. her şeye çözümsel yaklaşıyordum. başıma kötü bi şey mi geldi, nedir bunun çözümü diyip halletmeye çalışıyordum. hallolunca da mutlu olmuyordum. sadece halletmiş olmanın verdiği güven vardı. kaygım yoktu güvenim vardı. her gece düşünmeye başladım. hayata dair beni heyecanlandıracak bi şey var mıydı artık yoksa yaşayıp gebermek için mi burdaydım. krizler başladı. ömrümün en güzel yıllarında duygusuz hissiz biriydim. albert camusun yabancısı gibiydim. korktum kendimden. kendi gamsızlığımdan acımasızlığımdan gaddarlığımdan bencilliğimden. kendime hak vermek istedim. beni ayakta tutan şeyin, güçlü kalmamı sağlayan şeyin bu olduğunu,bunun benim zırhım olduğunu istediğimde bunu bi gömlek gibi üstümden çıkarıp atabileceğimi anlatmaya çalıştım kendime. kendime duygusuzluğumu kalkan yapmıştım diye avuttum kendimi. sadece duygularıma dokunmayı hak edecek insan yoktu çevremde bana göre. ben kimim? bunalımım arttıkça arttı. minik bi kedi görünce bile duygulanıp ağlayan zayıf karakter mi yoksa yanımda yardım bekleyen hastayı duymamış gibi yapıp uyuyan gamsız karakter mi? bunalımlarım arttı, gecelerim uzadı. kötülüğüm ve bencilliğim beni bitirmeye başladı. vicdanımın sesini bastıramıyordum. bi erkeği mi bekliyordum yoksa yakın bir dost muydu beni canlandıracak şey düşündüm. insanlara bağlamak çok yanlıştı. hepsinde olduğu gibi çözüm yine bendim. bu da bir sorundu ve yine çözümü bendeydi. buzları eritmeye çalıştım kalbimdeki. bi erkekten hoşlanmayı denedim. başardım bunu. bi sonuca bağlanmadı ama olsun hoşlanmıştım kırmıştım önyargıları. kafama göre biri diyebileceğim bi insana karşılıksız yardım etmeye başladım. bana iyi geliyordu. birini mutlu ettiğimi gördükçe ben de mutlu olmaya başladım. onun mutsuzluklarıyla mutsuz oldum. duygularım vardı. başını vicdanım çekiyordu tabi. büyük resme baktığımda değmeyecek insanlara çok fazla kaptırdığım duygular yüzünden,kendi kendime acı çektirdiğimi düşünüp kendimden tiksinmiştim. geçti zamanla. sancılıydı ama geçti. doğamız gereği var bu bencillik bu yabanlık elimizden gelen bi şey değil böyleyiz. bu bi adaptasyon bu bize zekamız tarafından sağlanan bi adaptasyon.
farmakoloji vizesinde aldığım nottan sonra düşündüğüm şey.bu 46 yok olan puan nerde hocam allasen?
senin başlığın benim başlığımın önünde diz çöker tövbe ister demek istemiş kişi beyanıdır.
öyle bir başlık aç ki bir daha kimse entry giremesin...
öyle bir başlık aç ki bir daha kimse entry giremesin...
zamanla öldüren bir zehir. yanlış durumlarda oluşuyor. bir müzik bi koku bile beni umutlandırmaya yetiyor. hayal kurdurtuyor umudum bana. özlüyorum. yaşamadığım şeyleri özlüyorum. yaşamayı istiyorum bilmediğim şeyleri. tüm bu hayallerde olan kişileri tek tek gözümde büyütüyorum. onları kutsallaştırıyorum. en doğru onlar en güzel onlarmış gibi. gerçeklikten uzak belki de. ulaşınca iğrençleşecek belki de bilmiyorum sadece en güzel haliyle onları umut ediyorum.
onunla olmayı,ona dokunmayı,yüzünü saçlarıma gömmesini,benimle güneşe karşı gün batımında yürümesini,bana şarkı söylemesini,benimle kütüphaneye gelmesini,ona kahve hazırlamayı,onu fiyakalı giydirip işe göndermeyi hayal ediyorum. sesini bana umut veriyor. bu eski binalar bu ankaranın melankolisi bile umuda dönüşüyor. monotonluğu onunla yenmek istiyorum. onun hakimiyetini istiyorum. doyasıya hissetmek istiyorum sesini tüm odada duyulsun.
sadece umut etmiştim beklemiştim bekliyorum. beklemeyi bırakamıyorum. umudum bitiriyor beni. hiç gitmediğim yerleri özlüyorum.
onunla olmayı,ona dokunmayı,yüzünü saçlarıma gömmesini,benimle güneşe karşı gün batımında yürümesini,bana şarkı söylemesini,benimle kütüphaneye gelmesini,ona kahve hazırlamayı,onu fiyakalı giydirip işe göndermeyi hayal ediyorum. sesini bana umut veriyor. bu eski binalar bu ankaranın melankolisi bile umuda dönüşüyor. monotonluğu onunla yenmek istiyorum. onun hakimiyetini istiyorum. doyasıya hissetmek istiyorum sesini tüm odada duyulsun.
sadece umut etmiştim beklemiştim bekliyorum. beklemeyi bırakamıyorum. umudum bitiriyor beni. hiç gitmediğim yerleri özlüyorum.
(bkz: doğum)
evet farkındayım siz de bu insanlarla sırf "iyi" oldukları muhattapsınız ama her koyun kendi bacağından asılacağı için yakın arkadaşlarınızı bu tiplerden seçmemelisiniz. gaddarlık demeyin ama bencillik diyebilirsiniz. hayat bu,günlük yaşam çok zor ilerliyor,zaten zar zor psikolojimizi ve hayat enerjimizi ayakta tutuyoruz, bi de kalkıp başkasını mı gaza getirelim yaşaması için. insan dediğin düzenle varoluyo ne yazıkki. böyle insanlar hayatınızı negatif etkileyip düzeninizi bozacaktır bakın dikkat edin bunlar doğru. hiç vicdanınız el vermiyorsa gidip konuşun,ben senin bu durumda olmanı istemem düzel diyin tavsiyede bulunun.
ya hepsini geçin anafikir şu: hayat çok kısa ve böyle şeylerle harcamaya değmez.
ya hepsini geçin anafikir şu: hayat çok kısa ve böyle şeylerle harcamaya değmez.
ter koktuğunu ve bitli olduğunu düşündüğüm populer kültür cismi. ne kadar meraklısınız bi şeyin içine düşmeye,onu göklere çıkarmaya,tapmaya. şu adama bi bakın lütfen ve bana özgün bi tavır söyleyin başka bi şey demiyorum size.
(bkz: şark kurnazı)
(bkz: mini çakal)
bu bkzlar burada dursun bunları yeri geldiğinde entirilerimizde bol bol kullanacağız
(bkz: mini çakal)
bu bkzlar burada dursun bunları yeri geldiğinde entirilerimizde bol bol kullanacağız
dizi/film yapımcılarının,yönetmenlerinin,senaristlerinin çokça suistimal ettiği bir başka şive.önce kürt şivesi ve töre dizileri,sonra karadeniz şimdi de ege.2 tl farkla siz de yaz dizinizi ege şivesiyle almak ister miydini? seçeneği gelmeli artık.(bkz: alpay erdem)im de bir şovunda iyice geyiğe aldığı bi şive karşıdakine sempatiklik kazandırmıyor değil ama.
yazarın çaresizliğidir.yazar hatalıdır,evet.ama yazarı buna iten nedir? kimdir?
şaka bir yana ironi mi turol mü karar veremediğim söz öbeciikleridir.
(bkz: ona küçük söz öbecikleri atın)
şaka bir yana ironi mi turol mü karar veremediğim söz öbeciikleridir.
(bkz: ona küçük söz öbecikleri atın)
bi ürün aldığınızda üzerindeki desenin hikayesini barındıran kitap ayracı çıkan marka.kutunun üzerinde de çizim var hatta.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?