chavez

ülkemizde toplum yaşamının her alanında karşımıza çıkan olgudur. çünkü taraf olmak, aidiyet ihtiyacı hissetmek az gelişmiş toplumların bireylerinin sığınağıdır.

türbanlı - başı açık
dinci - laik
türk - kürt
alevi - sünni
sağcı - solcu
hrant’ız - değiliz
%46.7 mensubuyuz - %53.3 mensubuyuz
ab’ye girelim - girmeyelim

ve bunlar dönem dönem moda olup tartışma ortamı yaratmaktadır. öyle ciddi sonuçlar doğurabilir ki bu tartışmalar, zaman zaman kan döküldüğü olur.

okumadık, yazmadık, düşünmedik, eleştirmedik, başkaldırmadık. ondan sonra en kolay yola kaçtık bahane bulurken. yeni gelin gibi sarıldık, dış mihraklar bahanesine...

sakın bunlar dış mihrakların oyunu yalanına inanmayın...
galatasaray - fenerbahçe kutuplaşmasını da a.b.d. mi yarattı?

sorun turban kültürünün kimden geldiği, neden türban takıldığı değildir. bunları tartışmak olsa olsa sosyologların işidir. sorarsın bir sosyoloğa turban ülkeye nasıl yerleşti, nasıl yaygınlaştı diye, anlatır sana uzun uzun...

tamamen farklı, 180 derece zıt bir felsefi ve siyasi bir duruşa sahip biri olarak diyorum ki, insanlar özgürdür ve istedikleri gibi giyinme tasarrufuna sahiptir.

efendim, dinde turban yokmuş... sana ne? insanların dinlerini hissettikleri gibi yaşama hakları vardır ki aslında turbanı yasaklamak laikliğe vurulmuş bir darbedir.

efendim, türban arap kültürü imiş... eee... ayağımıza giydiğimiz jeanlerden, izlediğimiz dizilere, gittiğimiz mekanlardan, dinlediğimiz müziğe kadar hepsi amerikan kültürü. madem bu kadar öz kültür meraklısısın onlara da karşı çık...

kaldı ki, bu ülkeyi sol iktidar yönetirken de vardı bu turbanlılar. kamusal alanda yasak, dışarda serbest, yok evde olabilir, bakkala giderken tavsiye edilmez gibi bir saçmalığa gireceklerine serbest bıraksalardı şu an iktidardaki tatlı su kurnazlarına prim vermemiş olurlardı.

unutmayalım ki, başı açık ve türbanlı aynı haklara sahip vatandaşlardır. başı kapalı olduğu için kimsenin okuma hakkı elinden a-lı-na-maz.

bu ülkede kapatılmayacak üç çeşit yapı vardır. camiler, stadlar, kahvehaneler. çünkü din, futbol ve çay, sigara, tavla üçgeni bu halkın bir nevi uyuşturucularıdır. çünkü yıllardan beri hakkettiği yaşamın çok uzağında olan insanlar için din futbol ve amaçsız aylaklık tutunacak son dallardır.
camiye, maça ya da kahveye gitmeyen insan ne yapar? okur, yazar,düşünür, eleştirir, akıllanır, mazallah devrim bile yapar. sanat okulu da neymiş, henüz yeteri kadar kuran kursu yokken?

(bkz: öldü mü ne demek babam hamına bile kodu)

(bkz: said nursi)

sapık ve dayakçı öğretmenlerden eğitim istememekten farklı olan olgudur. çünkü sapıklık ve dayak psikolojik bozukluktur. türban ise siyasi ve dini bir simgedir.
bir türbanlı öğretmen bir çocuğun ateist olabileceğini kabul edip din dersinden muaf tutarsa bir gün ya da türbanlı veli çocuğunun ateist bir hoca tarafından eğitim almasına ses çıkarmazsa, o gün zaten türban artık bir sorun değil, toplumun bir rengi olur.

gayet doğal bir istektir. eğitim almak her bireyin doğuştan hakkıdır, ve bunu nasıl alacağına karar vermek kendisinin ya da velisinin tasarrufunda olmalıdır.
10 sene sonrasını görür gibiyim. bu sözlükte, cüppeli öğretmenler tarafından eğitim istememek şeklinde başlıklar görmek ütopik değildir.

fenerbahçe’ye adalet isteyen yönetici.
#757342
hakkında yolsuzluktan 30 yıl hapis istemi ile dava açılmıştır ki bu ironinin ağa babasıdır.
kısacası fenerbahçe’nin hakkını araması gereken en son kişidir.

25 senedir fenerbahçe’nin türkiye kupası maçlarını yönettiğinden şüphelendiğim hakem. yoksa fenerbahçeli yönetici bu kadar tantana yapmazdı. gözlemcinin verdiği 7.1 notu haklıdır, çok kötü maç yönetmiştir o ayrı. fakat asla tek taraflı bir yanlışlık içine girmemiştir.

federasyonun ibne, hakemlerin orospu çocuğu olduğunu iddia eden fenerbahçe taraftarları, yöneticileri ve sporcuları.

rüştü’nün başına gelenler kendi başına gelmesin diye lincoln’e saldırıp taraftarın sevgilisi olmaya kalkmış, görünen o ki başarmıştır. portekizce ve almanca’dan başka dil bilmeyen lincoln’den duyduğu küfürü "tekrar et" desek mıh gibi kalır o ayrı. madem öldürülecek laf söyledi bu lincoln, öldür de görelim o küfen yüreğin yüzünden mi büyük, yoksa fener’in zencileri yüzünden mi?

fenerbahçe iki sene önce 4-0 yenerken de, dün galatasaray 2-1 yenerken de maçı yöneten hakem. köprünün altından çok sular aktı... bir zamanlar kral idi bu sıra, şimdi kaldı çorap ile hasıra...

27 subat 2008 galatasaray fenerbahce macinda, fenerbahçe’nin attığı golün başlangıcında barış’a yapılan faulü göremeyecek kadar kör gözlere, lincoln’ün volkan’a küfür ettiğini duyacak kadar keskin kulaklara sahip hakemdir. küfür ettiğini tahmin ettiyse medyum olmalıymış. nitekim fransa - italya finalinde zidane’in kafa attığı materazzi’ye kart göstermeyen hakem yanlış yapmıştır. lugano’nun teklif ettiği gözlükleri alsaydı bunlar olmazdı.

galatasaray öne geçince, oyunu soğutmak için volkan’la dalaşan ve ondan sonra bilinçli olarak kaçan ve volkan’ın yaptıklarını herkesin gözüne sokan futbolcudur. şu da bir gerçektir ki galatasaray tribünleri golün sevincini yaşarken ne olduğunu dahi görememişlerdir. yoksa volkan’ı tükürükle boğarlardı.
(bkz: adamın götünden kan alırlar kamil kan)

27 şubat 2008 galatasaray - fenerbahçe maçında, eski açıktaki galatasaray taraftarının, fred çakmaktaş’ın sarı lacivert giyinmiş ve parmak kaldırmış şekildeki portresi eşliğinde yaptıkları tezahurat ve şovdur.

"kaldırsın kaldırsın,
parmak kaldırsın.
bu kupayı görenler,
parmak kaldırsın."

galatasaray’da forma giyen a.b.d. vatandaşı basketbolcu. şutu olsa, nba oyuncusu olması işten değildir.

0-1 biten maçtır. galatasaray, rakiplerinin kazanamadığı hafta kazanmama geleneğini sürdürmüştür. aferindir.

-sayın dümen,
kinder sürpriz yumurtamdan prezervatif çıktı. hamile kalır mıyım?
-bana asıl sürpriz senin gibi bir angutun varlığı oldu kızım. kal sağlıcakla..

aziz yıldırım’ı taklit etmesinden korktuğum başkan. aman döneklik etmeyesin.. "gidiyorum" dedin, git!!!

rengiyle, modeliyle çevrenin göz zevkini bozmayan mayolardır. bu model yüzerken herhangi bir fayda sağlamaz.