confessions

cevizlisucuk

- Yazar -

  1. toplam entry 310
  2. takipçi 1
  3. puan 10752

kimler var

cevizlisucuk
online uyeler
angelus (moderator) *
sergey (1. nesil bilgic) *
cinderella (1. nesil bilgic) *
ankakusu (2. nesil gammaz) *
sepulturk (moderator) *
huni_delisi (2. nesil bilgic) *
adrenokortikotropik (2. nesil bilgic) *
igor (3. nesil bilgic) *
mad (3. nesil bilgic) *
mitili (3. nesil gammaz) *
kitten (3. nesil bilgic) *
armour (3. nesil bilgic) *
kelly (4. nesil bilgic) *
janisbaby (4. nesil bilgic) *
phantom lord (4. nesil bilgic) *
önününkörü (4. nesil bilgic) *
hepimizhiçiz (4. nesil bilgic) *
matem (comez) *
nexus (4. nesil bilgic) *
dersaadet (4. nesil bilgic) *
cahnabal (4. nesil bilgic) *
durum (4. nesil bilgic) *
mechul (4. nesil bilgic) *
salome (4. nesil bilgic) *
kris kindle junior (4. nesil bilgic) *
nescafeee (comez) *
cevizlisucuk (4. nesil bilgic) *
incir çekirdeği (4. nesil bilgic) *
yaradatuzaşktankalan (4. nesil bilgic) *


$u anda yonetimden

jedi,
2 moderator,

uyelerden ise

1 lawyer,
1 gammaz,
0 editor,
23 bilgic,
2 comez,
0 okuyucu,

toplam 29 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar

(bkz: aman efendim kimler varmiş kimler varmiş)

bitişin cigligi

cevizlisucuk
kararınız ne olursa olsun acı çekeceğinizi bildiğiniz durumlarda, bir
karara varmak çok güçtür. özellikle sevgi ilişkilerini bitirirken,
ayrılıkların da başlangıcında. bir şey olur, bir şey yaşanır ya da olması
gereken gerçekleşmez. işte o zaman içinden bir parça kopar insanın.
"bu bana göre değil, hak etmiyorum ben bunları" diye düşünür.

aşk varsa, sevgi oluşmaya başlamışsa, başını hızla bir yere
vurduğunda hissettiği acıdan daha keskin bir acı kaplar ruhunu.
isyan etmek, bağırmak, çağırmak, "kendine gel, yaptığını fark
et" demek ister. ilk sarsıntı bazen bir kucaklaşmayla, bazen bir
özür ya da özrü sembolize eden bir davranışla, daha kötüsü bazen
hiç konuşulmadan geçer gider. ama ardı arkası kesilmiyorsa
incinmelerin ya da farklılıklardaki yansımaların, yürekteki
acı büyür iyice. ve başlar çatışma.

yürek, ilkel toplumlardaki tamtamların çığlığıyla sarsılırken,
akıl yüreği sakinleştirmeye, çözüm üretmeye çabalar. paramparça
hisseder kendini insan. benliğe, doğrulara, sağlıklı birlikteliğe
duyulan özlemle, sevgiliye duyulan özlem arasında takılı kalır.
ilkel çalgıların ve çığlığın ritmi artarsa eğer, yani var olanlara
yenileri eklenirse, akıl daha çok frene basar. bu kez "kendine
gel !" denen, kendisidir. çünkü aynada görülen, göz kapakları
düşmüş, dudakları sarkmış yüz, artık mutlu degildir.

yapılacak tek bir şey vardır. "ya olduğu gibi kabul et ve
acı çekme ya da çık git." bilir bilmesine bunu yürek de,
gitmeyi istemez. bedenini uzaklaştırmayı değil, onu
göğsüne sokmayı ister. sarılmak, daha çok bir olmak.

hele bir de paylaşılan zaman ve yaşam parçaları çoksa,
umutlar ve hedefler beraber konduysa, emek harcandıysa var
olmak için, daha da güçleşir gitmek. tüm bunlar yaşanırken
benlikte ve ruhta, artık bir arada oluşun da tadı kalmaz.
çünkü, ne, bir olunabilir bu sorularla, ne de gidilebilir bu
özlemle. tamtamın sopası, her soluğa denk düşer böylesi
zamanlarda. "seni seviyorum" o ilkel sestir aslında. sevgi
yener mi aklı? bazen. ama hep o incinmeye, yeniden hayal
kırıklığına uğramaya hazır oluş halde sürer ilişki. kişi,
bilir bir gün bağların kopacağını. sadece süreyi uzatmaya,
kopuşu geciktirmeye yarıyordur davranışları.

bazen de akıl galip çıkar, yüreği de yanına çekerek. "tamam"
diye düşünür insan. "onu çok seviyorum. bedeninin sıcaklığını,
sarılmasını özlüyorum. ama kumaşın dokuması farkli işte.
tutmuyor birbirini. farklılıklar, olanlar ya da olmayanlar bu
kadar sarsıyorsa beni; kendimi, ’ben’ime olan saygımı
korumak için bitirmeliyim ilişkimizi."

ve geriye dönüp yaşananlara bakar. "denemediğim yol
kalmış mı? yeterince süre vermiş miyim sorunların çözümü için?
çaba göstermiş miyim gerçekten?" diye sorar. her şey denenmişse
bile, son bir sanş vermeden ilişkiye, çıkıp gidemez. "şu olaya,
bu zamana kadar yaşarım, yaşatmaya çalışırım sevgimi. tekrar
oturur konuşur, anlatmaya, anlamaya çabalar,olamazlığına emin
olmadan koparmam içimdeki duyguyu"diye düşünür. ve yaşar.

eğer sevgi gerçekse, kişilikler sağlıklıysa, farklılıklar aşılamaz
boyutta değilse, çözülür sorunlar. ama aksi durumda, tek yol kalır
hayatta. gidiş. hem de gelişi olmayan bir gidiş. denenmiş elbisenin
provasının olmayacağını bilerek, geride hiçbir şüphe, akılda hiçbir
keşke, yürekte hiçbir ümit bırakmadan, çıkıp gidilir.

acı çekilmez mi? hem de nasıl çekilir. yine de bilir ki insan,
beraber olduğu sürece hep acı çekecek., acı çekme ihtimaline
karşı hep tetikte duracak, mutluluk,huzur üretemeyecek.

bu yüzden haykırır yüreğinin olanca gücüyle: "hadi şimdi vurun
bakalım tamtamlar. şimdi daha hızlı, daha güçlü çığlıklar atın.
başka ses duyamaz hale getirin beni. ama ben gidiyorum.
çünkü bir süre sonra susacağınızı biliyorum. alın bir vuruş
da benden. biten ilişkiye, gönderilen sevgiliye,
içimdeki acıya! yine de gidiyorum."
tayfun subaşi

kipti

cevizlisucuk
kıptiler, mısır’ın hıristiyanları olarak bilinir. arap dünyasındaki birçok hıristiyan kitlesi gibi kıptilerin de kendilerine özel bağımsız kiliseleri vardır. zaten kıpti hıristiyanlığı ortodoks bir ekol olduğundan, onların da katolikler gibi tüm cemaati temsil eden bir papaları olmadığından mısır’da kendilerine özel bağımsız bir papalık kurumlarının olması doğaldır. kıpti hıristiyanların dini liderliğini de uzun süredir papa şenude yapmaktadır.

yepyeni aşk

cevizlisucuk
bu sene iyi geçmedi söylemem lazım
kader beni seçmedi ama görmemem lazım
belki birden bire yeniden başlamam gerek
eskiden taptığımı bugün taşlamam gerek

yeni bir aşk yeni bir iş
yine gülecek bir neden lazım
yeni bir haber yeni bir kader
bunlar için bana şans lazım

yeni bir duruş yeni dokunuş
tek tek keşfetmem lazım
yeni bir hayat gerisi bayat
kendime yeni bir ben lazım

günler güzel geçmedi unutmam lazım
asıp yüzümü kalmışım azcık kırtmam lazım
hep içime atmışım anlatmam gerek
hepsini bir kazana atıp toptan kaynatmam gerek

ihanet

cevizlisucuk
lyndsey harris’in harika kitabı:
her şey kötüleşmeye başlamadan önce, aile hayatımızın hep istediğim gibi iyi gittiğini düşündüğümü hatırlıyorum. elbette mükemmel değildi: evini, işini, eşini ve iki çocuğunu çekip çevirmesi gereken birinin normal hayatının bir parçası olan küçük hayal kırıklıkları ve sıkıntılarla doluydu her gün - kimin hayatı mükemmel ki?

korkunç fırtına dinip de geçmişe bakınca, o zamanlar rahat ve sakin aile hayatımıza şahit olan birinin, her şeyin ne kadar karanlık ve tehlikeli bir hale dönüşmek üzere olduğunu tahmin edebileceğini sanmıyorum. kâbus hiç yoktan, ikazsız, açıklamasız ortaya çıkmıştı.

mutlu, sevilen, uyumlu bir eş ve anneydim. sonra birden hayatım parçalanmaya başladı ve değer verdiğim her şeyimi kaybetmenin eşiğine geldim.

git

cevizlisucuk
sen giderken
arkandan bakamadim
son bir kez yüzüne bakmaya
seni son kez içime çekmeye cesaretim yok
sevgi herşeyden üstündür
ama nerde o sevgi aşk
her seni sewiyorum diyen sevdi mi seni gerçekten
herşey sahte mi şu dünya da
benim dünyam sendin ve sen gittin
bu ayrilik mi saniyorsun
ben seni unutmak için sevmedim
eğer unutursam bunun nedeni
senin yokluğun değil senin kalbinde benim hiç olmamam
sen yokken sevdim
sen yokkende sevmeyi bilirim
12 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol