bourbon

kendisine nedense mike diye hitap etmekten kendimi alamadığım komik kişilik.ayrıca yaşadığım şehirde birlikte bişeyler yapmaktan zevk aldığım sevdiğim nadir şahıslardandır kendisi.kendisi ve çevresindekilerce yaşanmış olduğunu rivayet ettiği hikayeleri beni ayrı bi güldürür.

sol zihniyetle uzaktan yakından alakası olmayan bir okadarda siyasetten anlamayan chp gibi demokrat bir patiye kök salan ve kendisine muhalefet olan başkan adaylarını partiden ihraç etmeyi çok seven başkan adaylarının siyasi görüşlerini pek sallamayıp gerekirse belden aşşağı sataşmalarda bulunan parti başkanlığına giden yolları kendi zihniyetinden yandaşlarıyla doldurmuş her şeçimden sonra bir bahanesi olan chp ye yakıştıramadığım şahsiyet.

(bkz: mustafa kemal atatürk)

hem kitabını hem tarihin ta kendisini yazmıştır.

bazen allahım bir ikinciye ne gerek vardı dedirten ikizim.ayriyetten her gün bana "kime çekti lan bu?" sorusunu en az bikere sordurtur.pek tembel ve mayışıktır.şuan eli kesik olduğu için bana acıktım yemek yap yada oda çok dağınık topla gibi iğrenç telkinlerde bulunuyor.hea birde küçükken biz bunla çok kavga ederdik ama gün itibariyle gerek fiziksel gerekse zihinsel üstünlüğümü kabullenmiştir kendisi.unutmadan ekleyeyim nicki "taşşağına denk" fln değil yalan söylüyo.

ülkerin amerikada geçen cola turka reklamlarının esinlendiği kitap.kitabın önsözünde bahsi geçen hayal reklama uyarlanmıştır.güya türkçe dünya dili olmuştur ve amerikada bile artık türçe konuşuluyordur.güzel bi hayal ama sonuçta sadece bir hayal.

bugun tv de gördüğüm silikonlu dudaklarıyla ve turuncu saçlarıyla bana mide bulantılarının her çeşidini yaşattırmış olan sanatcı bozması.

her filminde ince zekasına tekrar tekrar hayran olduğum farklı yönetmen.farklı olduğu çıkardığı işlere bakıldığındada kolaylıkla anlaşılabilir.ilginçtir bu başarılı ve bol ödüllü şahsiyet hayatında amerikaya ayak basmamıştır.ayrıca kendisinin adult filmlere karşı ayrı bi merakı varmış.zaten kendisine ait zentropa şirketine bağlı adult film şirketide vardır.nitekim bu şirket erotik film sektöründede pek başarılı işler çıkarmaktadır.dogma porno olurmu demeyin gayette güzel oluyo.

(bkz: anadan dogma porno)

genellikle modern ve klasik rock çalan arada farklı türlerdende harika parçalar çalan playlistleri aşmış tüm gün sıkılmadan dinlenilebilecek reklamsız radio.dinliyoruz dinletiyoruz.

http://www.radioparadise.com

erkeğin üreme ihtiyacının genellikle bol alkolün etkisiyle doruk noktasına çıkıp ve birde hoş bir hatun kişisi bulunup(hoş olup olmadığı sabah daha iyi anlaşılır) gerçekleştirilen olay artı seksten insanı bi haftaya kadar soğutabilen olgu. genellikle sabahleyin naptım ulen ben denilir ama bu tabiki bidaha yapılmıcak anlamına gelmez.

burçlara inanmadığım halde kova erkeğinin özelliklerini her okuduğumda bana yok artık ebenin amı sami dedirten ve bir tarafımın kalkmasına neden olan burçtur kendisi.

izledikten sonra insanı düşünmeye ve ağlamaya sevkeden muhteşem müzikleriyle beni benden alan lars von trierin harika filmi.filmin başlarında kamera kullanımı biraz yorar insanı ancak ilerleyen dakikalarda alışılır.senoryosu türk filmlerininkine benzetilebilr ama filmi genel olarak türk filmine benzetmek denyoluktur kanımca.

demokrasiyi kökten baltalamanın diğer bir adıdır.tepeden gelme demokrasiyle bu ülkenin daha iyi yerlere geleceğini zanneden beyninden zoru olan kimi kendini bilmez kişilerce geçmişte gerçekleştirilen ülkemizin belkide şuan içinde bulunduğu duruma büyük ölçüde sebebiyet veren şeydir.

pek hoş bişey olmasada her insanın başına gelebilecek bir durumdur.genelikle bir anda yani öncekine söylemeye fırsat olmadan gerçekleşir.
(bkz: hiç hoş şeyler değil bunlar)

yaklaşık bir yıldır ana dili almanca olan bir ülkede yaşamama rahmen bir kez bile küfür olarak duymadığım belkide hiç duymadığım söz öbeği.

yaşadığın ilişkiden birşey anlamak için yaptığın seksten zevk almak için sevmediğin biriyle birşeyler paylaşıp sonra her aklına geldiğinde pişmamlık duymamak için evet önce sevmek lazım.

lakin filmi öle büyük bir beklentiyle izlemedim evet bu senenin en iyi film oscarını aldı oscar ödüllerini pek sikleyen bi insan olmadığım için artı filmi izlemeden önce filmi beğenmeyen "bu film nasıl oscar ödülü aldı" diyen bir çok kişiyle konuştuğumdan pek bi beklentim yoktu açıkcası.ancak filmi izlerken aklıma hiç "ulan bitsede gitsek" gibi bir düşünce gelmedi aksine tamamen yavşamış bi şekilde tarif edemediğim duygular eşliğinde bitirdim.evet farklı bir film müzik hiç kullanılmamış artı filmin geçtiği mekanlar beni ayrı bi etkiledi neden bilmiyorum.javier bardem’in çok iyi iş çıkardığı ortada nedense filmde her göründüğünde kalp atışlarımda bı hızlanma yüzümde amaçsız bi gülümseme hissettim.birde tabiki piskopatımızın diyalogları var javier bardemin benzincideki bozuk para muhabbeti ve filmdeki carla jean moss karakteriyle grdiği diyalog beni benden almıştır ve kanımca efsaneler arasına girmiştir.imdb deki puanını hakediyor mu bilmiyorum ancak filmin boş bir film olmadığı kesin.

porno film izlerken babama yakalandığım taktirde aniden babamın yüzünde manasız bir gülümseme göreceğimi düşündüğüm yada öle temenni ettiğin olay.ee tabi olaylar farklıda gelişebilr.

aga bu ingilizler melankoliden anlıyo dedirten ve son zamanlarda nezaman birşeler dinlemek istesem aklıma gelen ilk gruptur kendisi ve o an radiohead dinleme yada dinlememe kararım tamamen o anki geçmiş günleri yad edip hüzünlenme isteğimle yada gelecekte kurduğum planları düşünüp hem mutlu olma hemde bir tutam hüzünlenme tutkusuyla yada derin,hüzünlü bazen anlamsız şeyler düşünme isteğimle doğru orantılıdır.bence öle durup dururken sırf birşeyler dinlemek için dinlenilecek grup değildir radiohead insanı düşünmeye bazı şeyleri sorgulamaya iter.en azından bendeki etkileri böle onun dışında yıllar geçtikçe yıllanmış şarap gibi lezizleşen her albümleriyle bizim gibi melankoli bağımlıları için farklı tatlar sunan ve bence çoktan efsaneler arasına girmiş olan gruptur .

(bkz: ötesi var mı ülen)

kısa vadeli sermayede denilebilir.iktisat yazınında genel kesin bir tanımı yoktur.faiz oranlarının yüksek olduğu ülkeler sıcak para için ideal ülkelerdir ve sıcak para akımları dediğimiz dalga yani kısa vadeli yabancı sermaye bolluğu kısa dönemli döviz birikimi sağlar bu da döviz kurunda ulusal paranın aşırı değer kazanmasına yol açar.böylelikle ithalat malları ucuzlar ihracat geriler ve cari açık artar.bu koşullarda sağlanan iktisadi büyüme ise tamamen dışa bağımlı ve yapay bir büyümedir ve ani bir çöküntüye uğrayabilir.

(bkz: ekonomik kriz)