mini mini, zengin bir avrupa ülkeciği.
bir türlü sahip çıkmaya yanaşmadığımız postmodern romancı. (bkz: orhan pamuk)
en acısı da şudur ki galatasarayın şampiyon olması bile bizi milletçe daha çok biraraya getirmiştir. fakat görünen odur ki hiçbir türk genci bu zatın kitaplarından 20 sayfadan fazlasına tahammül gösterememiştir. buna karşılık yazarımız umberto eco, milan kundera gibi adaylar arasından ödülü almaya hak kazanmıştır. ben şahsen başarısını ve yaptığı açıklamada yaşar kemal, yahya kemal gibi büyük yazarlarımızı da anmasını tebrik ediyorum. kendisi bana ana dilimde nobel ödüllü roman okuma zevki tattırmıştır.
en acısı da şudur ki galatasarayın şampiyon olması bile bizi milletçe daha çok biraraya getirmiştir. fakat görünen odur ki hiçbir türk genci bu zatın kitaplarından 20 sayfadan fazlasına tahammül gösterememiştir. buna karşılık yazarımız umberto eco, milan kundera gibi adaylar arasından ödülü almaya hak kazanmıştır. ben şahsen başarısını ve yaptığı açıklamada yaşar kemal, yahya kemal gibi büyük yazarlarımızı da anmasını tebrik ediyorum. kendisi bana ana dilimde nobel ödüllü roman okuma zevki tattırmıştır.
(bkz: lütfen entari giyiniz)
üşengeçliğinden arabayla yolculuk yapan insandan farkı olmayan canlı türü.
(bkz: pipo içme pipin düşer)
kitsch nedir? sorusunun cevabı kunderanın varolmanın dayanılmaz hafifliğinde genişçe yer alır. açın okuyun.
pek şahane bir okuldur kanımca. avusturya lisesinde yaşam çok çok fevkaladedir.
kışın sabahları bahçede kahve içmek, tenefüste balkondan bahçeyi kesmek, osterbazaarda gizli gizli bira içmek ve müdür yardımcınızı piyangocu, fizik hocanızı fırıncı, biyolojiciyi de akordeon çalarken görmek, hitzefreilara her sene heyecanla gidip gene bir bok olmadığını görmek, kek günlerinde hayvan gibi yemek, beden için yeniköye gitmeye üşenmek, biyoloji salonunun arkasındaki odadaki yılanları, böcekleri ve iğrenç daha pek çok hayvanı keşfetmek, okuldaki sankt georg-konstantinopolis damgalı kitapları görüp şaşırmak, büyük tenefüste tuvalette sigara içmek, okulun altındaki marangozhaneye gizlice girmenin bir yolunu bulmak, matematik sınavı öncesi pergel ya da taschenrechner bulamamak, cumaları dansa kalmak, her sene almanca tiyatro ve dans gösterilerini izlemek, çıkışta mahzen, captain ahab, köprüaltı ya da tophaneye gitmek, yürüyerek istiklale çıkmak, mezuniyette vals yapmak, mezun olduktan sonra diploma almak için okula geldiğinde duvarlardaki resimlere bakıp hüzünlenmek standart bir avusturya liselinin yaşayacağı şeylerden birkaçıdır. ahh ahh pek bir güzeldir.
kışın sabahları bahçede kahve içmek, tenefüste balkondan bahçeyi kesmek, osterbazaarda gizli gizli bira içmek ve müdür yardımcınızı piyangocu, fizik hocanızı fırıncı, biyolojiciyi de akordeon çalarken görmek, hitzefreilara her sene heyecanla gidip gene bir bok olmadığını görmek, kek günlerinde hayvan gibi yemek, beden için yeniköye gitmeye üşenmek, biyoloji salonunun arkasındaki odadaki yılanları, böcekleri ve iğrenç daha pek çok hayvanı keşfetmek, okuldaki sankt georg-konstantinopolis damgalı kitapları görüp şaşırmak, büyük tenefüste tuvalette sigara içmek, okulun altındaki marangozhaneye gizlice girmenin bir yolunu bulmak, matematik sınavı öncesi pergel ya da taschenrechner bulamamak, cumaları dansa kalmak, her sene almanca tiyatro ve dans gösterilerini izlemek, çıkışta mahzen, captain ahab, köprüaltı ya da tophaneye gitmek, yürüyerek istiklale çıkmak, mezuniyette vals yapmak, mezun olduktan sonra diploma almak için okula geldiğinde duvarlardaki resimlere bakıp hüzünlenmek standart bir avusturya liselinin yaşayacağı şeylerden birkaçıdır. ahh ahh pek bir güzeldir.
öss2006yla bir senedir devam eden, yoğun olduğu kadar inişli çıkışlı ilişkimiz artık bir olgunluğa erdi diye düşünerek 18.06.2006 sabahı kendisiylen tamı tamına 3 saat 15 dakika süresince ateşli bir şekilde seviştim. aşkımızın meyvesi nurtopu gibi bir odtü mimarlık oldu. allah herkese nasip etsin inşallah. ama össnin benden başka 1 milyon tane daha sevgilisi varmış. gazetelere bile çıktı.
yatakta asabiyet nedir bilmemek. yatağa girince bir anda gevşeyip o günkü sinirini stresini üzerinden atıvermek ve kısa süre içinde zıbarıp bir saate kalmadan dudağının kenarından salya akmaya başlaması durumu. uykunun terapi edici özelliği ve sabah güne bir bebek kadar taze, bir kelebek kadar hayat dolu ve bir başka hayvan gibi zinde başlamak.
mümin arıların gündelik hayatta sık sık kurdukları cümle.
(bkz: bir arkadaşa bakıp çıkacağım)
100 ytl ederindeki küçücük fıçıcık kibrit dolu kutucuk.
nevizadede akdenizin yanında arz-ı endam eder. geceleri balkonunda oturması çok güzeldir. kendisi de pek fevkaladedir. bütün mobilyalar ikinci eldir. egzotik bir dekorastonu vardır anlayacağınız. hatta içerde fotoğraf çekmek yasaktı.
işletme fakültesinin bulunduğu itü kampüsü. benim de evime komşudur. ahh ahh istanbul. ayrıca hazırlıklar da burada okur.
duvara karşı isimli fatih akın filminde sibel ve cahit isimli karakterlerin dolma yedikten sonra gittikleri imajiner bar. ebru gündeşin fırtınalar adlı hiti çalıyordu bu nezih ortamda.
cekoslovakya diye bir ülke kalmayınca türkçedeki en uzun kelime olma rekorunu devretmiş kallavi sözcük. severek kullanırız.
bilgiç olmuş kendileri. hoşbulduk diye selamlar herkesi.
sanat için soyunanların kitlelere etkisi.
bunların bir de şişman ve gece omzunuzda uyuyan modelleri var.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?