sosyal statü olarak toplumda kendine saygıdeğer yer edinen, ufaktan aristokrat kesimle yakınlaşan ben ve benim gibi insanların siyasi düşüncelerini ortaya koymalarıdır, fiili saldırıya dönüşmediği sürece bir sıkıntı yaratıcak yanı yoktur. bahsi geçen benimde dahil olduğum kesim, fındık üreticisinin fındık fiyatından şikayet edip sonra da oyunu akp ye vermesini algılayamamaktadır. nasıl bir tutumdur ki bu bizi dehşete düşürür, madem ki fındık üreticisine düşman olamıyoruz o zaman akp ye düşman olmalıyız seçeneği bize kalmaktadır.
bahriye üçokun neden öldüğünü hepimiz unuttuk, bunları da unuturuz.
özellikle müslümanlar (hep onlarla beraber yaşadığım için başka dinleri bilmiyorum); oruç zamanları oruç tutan veya tutmayan kişiler, hemen onunla empati kurar eğer kendisi oruç tutmuyor ise hemen tutar tavır takınır. ticaret yapıp onu bunu çok pis kazıklayan biri, yan komşuyla cumya gittiğinde en kıral müslüman kesilir. işte bu örnekler dini inanışın zorunlu bir empati aracı olduğunu görüyoruz. neymiş efendim, toplumdaki insanlar diğerlerinin ne düşündüğünden utandığı ve dışlanmak istemediği için zaman zaman müslüman taklidi yaparmış. -"nerden mi biliyorum?" vakti zamanında refah partisinin güçlü adamlarının olduğu bir okulda okumak ve o eziyeti çekmek zorunda kaldığım için biliyorum, şimdi kimse çıkıp bana islamiyette zorlama yoktur demesin. çünkü islamiyette teslimiye şarttır ve teslim omayanı zorlamanın adı cihadtır. ancak bende gösterdiği gibi faydalı yönleri de olabiliyor bu din baskısından dolayı, gerçekleri irdeleyebilme sorgulayabilme yeteneği kazanıp, din kavramını yaratanları insanları bir arada tutup koyunların kavala inandığı gibi inanmayı sağlamak olduğunu görebiliyorsunuz.
rüyada peygamber görüldüğü takdirde cennete gitmeye vesile olacağı rivayet edilen rüya hadisesidir. lüt peygamberi görmekte buna dahilmidir diye uzun uzun düşünmeme sebep olan konudur.
bir şeyler yazmak isteyen, ancak bulamayan yazar kişisinin, ulen hazır yazılmış bişi var; "ee yıllarca bir türk olarak şakşakçılık yaptık", katılayım şuna da araya kaynayayım düşüncesi ile yaptığı harakettir. hoş görülmelidir. kendisine "ayşegül tatilde" serisiyle başlayan bir gelişim süreci önerilip yol gösterilmelidir.
sms ile salak yarışmalara oy atan bir ülkede, 8 milyon kişinin iktidarı belirlerken yapmadığı eylem.
buradaki sorun bu kızların yarattığı bir sorun değildir, onlara türbanı dayatan abi,baba, koca sıfatındaki erkek kesimdir. bu kesim her dişiye çiftleşmek arzusu ile baktığı için, diğer erkeklerinde bu şekilde kendi ailesindeki kızlara, kadınlara bakmasını istemediği için bir baskı oluşturur. sonuçta kız doğasının gereği olan kendini beğendirme çalışmasını açık olan tek yeri olan yüzü için yapmaktadır. eğer ki bu şekilde aşağılayıcı başlıklar ve alay eden entry ler girilirse bu sözlüklere, onların bu türbanı atma mücadelesine zarar vermiş evdeki sapık abi,baba,koca egemenliğine destek vermiş oluruz. herkes şapkasını önüne alsın düşünsün, topluma kazandırılabilecek insanları kazanmalımıyız, yoksa nasılsa bizim tuzumuz kuru deyip onları karanlığın kucağına mı atmalıyız?
yıllardır iyi çalıştıkları öne sürülen belediyelerin, on yıldır ciddi olarak bahsi geçen, küresel ısınmaya ve kuraklık sorununa ne kadar duyarsız olduğunun bir göstergesidir. ancak ankara halkı bununla uyanmayacaktır, susuz kaldık ozaman nostalji olsun diye, belirli merkezlere ellerinde bidonlarla gidip su getirecek ve gene mutlu olacaktır. gerçeği görmek istemeyenin gözüne de soksanız, görmek istemeyen görmez!!
merak edilen bir konu vardır, türban gerçekten zinayı önlermi? efendiler, eğer dini baskılar insanlırın kusursuz yaşamasını sağlasaydı, iranda insanlar hırsızlık, tecavüz, cinayet ve zina olaylarına karışmaz ve asılmazlardı. buradan görüyoruz ki bu dinin kuralları bu iş pek çözmemiş hatta azaltmamış bile. o zaman istatistiklere bakılır ve bu işi çözen refah düzeyi yüksek suç oranı düşük ilkeler gibi din kurallarının kişisel hayatta ve ibadethanelerde kalması sağlanır. eğer türban kadını saklamak için değil erkekte merakı uyandırmak için bir tetikleyici omaktadır. bu yüzden kullanımının yaygınlığının oluşturacağı kötü sonuçlar insanlara anlatılmalıdır.
hakkında yazılan çizilen ve içinde bulunan eski taşlardan çok yaşanması gereken şehir. hele üniversite okumak için seçmişseniz yapmış olduğunuz seöimin ne kadar doğru olduğunu oradan ayrılınca anlıyacağınız bir kennttir, nedendir bilinmez ama otobüse binip uzaklaşmaya başlayınca özlersiniz.
bu konu enteresan bir konudur. kişi güdümlü kurallar ve işimize gelince aradığımız adalet kavramları insan doğasının malesef vazgeçilmezleri arasındadır. bu eğitimle kişinin kendini yetiştirmesiyle aşılabilir bir durumdur. şeriatçılar, sağcılar,faşistler,ırkçılar,hümanistler,nazistler vb. bunların hepsi vardı, var ve var olacaklar.saygı ve tahammül ile geçinebildikleri sürecede bu böyle devam edecek. raftan indirilicek yeni veya eski kanunlar sadece tanımlamakla kalıcak, değiştirmeyecek.
dünyanın yönetim biçimi oligarşidir. yüzyıllardır süre gelen süreçte insanların gözünün içine soka soka oligarşi uygulamak insanların tepkisini çekmiş ve hep özgürlük hareketleri başlamıştır. bunlara karşı uyanan yönetim katmanı, kendilerini ortalıkta hiç göstermeyip normal halkın yaşadığı yerlere yanlışlıkla dahi gitmeyip başka bir dünya yaratmışlardır. bu kişiler beykoz konaklarında, acar kentte yaşaıyp cipleriyle işe gelip benim gibi zavlallıları çalıştırıp para kazanıp, ölmemem içinde bir miktar bana vermektedir. ben bu durumda özgür irademle yaşadığımı düşünüp oligarşinin farkına varamıyorum. işte bu durum bizde olduğu gibi bütün dünyada aynı.
atatürkün bursa nutkunun olmadığını söyleyen, devlet arşivlerini yalanlayan kişidir.
insanın içinde kötü bir his olmasından daha öte bir durumdur. bir adam iktidara geldiği ilk 2 yıl çıkardığı yasaları son bir yılında lav ediyorsa. hep bişeylerin üstü örtülüyorsa, dokunulmazlıklarından vazgeçemiyorsa. toplumun tamamında büyük bir rahatsızlık yaratması gerekirken, bu sadece bir kesmini etkiliyorsa; seçici rahatsızlık yaratma durumu mu? söz konusudur soru akla geliyor. (bkz: du bakalım ne olcek)
türkiye vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu kendi içinde demokrasiyi sevmediği, atalarından kalan baskıcı rejimi benimsediği için; türkiye demokrasi ile ilgili sorun yaşamaktadır. nedir efendim bu sorun?;
-yani demokratik olammak. benim elimde tuttuğum ve otoriter rejimimden birşeyler alıp gidecekse ben buna karşı çıkarım, ve karşı çıktığım şeyin ne olduğu önemli değildir. çückü benim olan elde etmiş olduğum bir şey den vazgeçmek istemem.
demokrasi kesinlikle bir çoğunluk rejimi değildir, yanlış anlaşılan bir şey var, "çoğunluğun kararını uygulamak" yönetim şeklidir. çoğunluğa dahil olmayanı, aykırı düşüneni tükaka ilan etmek faşizanlıktır. faşizanlık ırk için yapılmaz çıkar için yapılır. türk insanın tamımı demokratikleştiğinde yönetim zaten bu değişimle beraber müdahale olmaksızın bu yönde kendiliğinden değişmiş olacaktır.
-yani demokratik olammak. benim elimde tuttuğum ve otoriter rejimimden birşeyler alıp gidecekse ben buna karşı çıkarım, ve karşı çıktığım şeyin ne olduğu önemli değildir. çückü benim olan elde etmiş olduğum bir şey den vazgeçmek istemem.
demokrasi kesinlikle bir çoğunluk rejimi değildir, yanlış anlaşılan bir şey var, "çoğunluğun kararını uygulamak" yönetim şeklidir. çoğunluğa dahil olmayanı, aykırı düşüneni tükaka ilan etmek faşizanlıktır. faşizanlık ırk için yapılmaz çıkar için yapılır. türk insanın tamımı demokratikleştiğinde yönetim zaten bu değişimle beraber müdahale olmaksızın bu yönde kendiliğinden değişmiş olacaktır.
derdi puan almak, internet kalkanına sığınıp, olmadığı bir adam gibi görünüp artı oylar alıp,seks arsuzundaki kişiliğini entellektüel veya liberal kimliğe büründürme derdinde olmayan kişinin sözlük sakinlerine serzenişidir. (bkz: midyat seyfo gülün)
meğerse; saltanatın, hilafetin kaldırılmasını sağlayan düzenlemelerin anayasayla güvence altına alınması imiş!!!!
seni bu memlekete allah gönderdi
ümmetsiz sünnetsize dersini verdi
laikler de ortamı gerdikçe gerdi
tas-haklı lidersin aslanım tayyib.
bülent arınç bey meclis bülbülü
allah göndermiş sana abdullah gül’ü
tüzmen piyasalar yüzün güldürdü
işini bilen devlet adamı, supersin tayyib.
o gün şoferlerini dövesim geldi
arabada kalışında içim cız etti
imdada yetişen balyozu öpesim geldi
mübarek balyozuna sap olam tayyib.
hazineyi unakıtan abi paraya boğdu
dersin ki anasından eknomis doğdu
çuvalla döviz yurdu doldurdu
sırtın yere gelmez pehlivan tayyib..
amerikha israyil, herkeshi kolladın
kindar ab’yi bile yıkayıp yağladın
merkel gibi türk düşmanın bağladın
büyük bağlamacı cambazsın tayyib.
tüm türkiye senlen gurur duyuyor
gısganç layikler kendin yollara vuruyor
kışlası karakolu selam duruyor
siyasette özal’dan feriştah tayyib.
sana gıcık olan bir gıcık muhalefet
baykal, mumcu ise eğer siyaset
korkma sönmez ampulun ilelebet
yürü bee kim tutar seni, padişah tayyib.
bu arada evladın kosteri hayırlı olsun
işleri coşsun, allah paraya boğsun
öyle evlatlara helaller kısmetler olsun
miçoluga bile talibim, abimsin tayyib.
şu gısganç insanlar seni karikoter yapıyor
kah kedi, kahi ördek yılan kene ciziyor
bu şerefsizler madem kimseden korkmuyor
göster kendini şunlara kaplansın tayyib.
(pardon abi kaplansın dedim ağzımdan kaçtı, dava açma.)
farkındayım herkes küpünü doldurdu
cemaatten olan hasılata elini daldırdı
bir işaretin ile kimler, kimler kalkındı
işaret parmaana denk gelem, babamsın tayyib.
diyorlar ki milyarlarca eurosu dalorları var
çalışıp onlar da kazansın, emme büzükleri dar
daha da çok versin önünde zamanların var
sen bence gönlünle karun’sun tayyib.
propogandanı her gün bedafaya yapıyom
takside günde en az yüz müşteri bağlıyom
taksi plakasina inanki fitim söylüyom
annadın sen onu kankamsın tayyib
eserin tamamı "taksici şair kozzi" den alıntıdır.
ümmetsiz sünnetsize dersini verdi
laikler de ortamı gerdikçe gerdi
tas-haklı lidersin aslanım tayyib.
bülent arınç bey meclis bülbülü
allah göndermiş sana abdullah gül’ü
tüzmen piyasalar yüzün güldürdü
işini bilen devlet adamı, supersin tayyib.
o gün şoferlerini dövesim geldi
arabada kalışında içim cız etti
imdada yetişen balyozu öpesim geldi
mübarek balyozuna sap olam tayyib.
hazineyi unakıtan abi paraya boğdu
dersin ki anasından eknomis doğdu
çuvalla döviz yurdu doldurdu
sırtın yere gelmez pehlivan tayyib..
amerikha israyil, herkeshi kolladın
kindar ab’yi bile yıkayıp yağladın
merkel gibi türk düşmanın bağladın
büyük bağlamacı cambazsın tayyib.
tüm türkiye senlen gurur duyuyor
gısganç layikler kendin yollara vuruyor
kışlası karakolu selam duruyor
siyasette özal’dan feriştah tayyib.
sana gıcık olan bir gıcık muhalefet
baykal, mumcu ise eğer siyaset
korkma sönmez ampulun ilelebet
yürü bee kim tutar seni, padişah tayyib.
bu arada evladın kosteri hayırlı olsun
işleri coşsun, allah paraya boğsun
öyle evlatlara helaller kısmetler olsun
miçoluga bile talibim, abimsin tayyib.
şu gısganç insanlar seni karikoter yapıyor
kah kedi, kahi ördek yılan kene ciziyor
bu şerefsizler madem kimseden korkmuyor
göster kendini şunlara kaplansın tayyib.
(pardon abi kaplansın dedim ağzımdan kaçtı, dava açma.)
farkındayım herkes küpünü doldurdu
cemaatten olan hasılata elini daldırdı
bir işaretin ile kimler, kimler kalkındı
işaret parmaana denk gelem, babamsın tayyib.
diyorlar ki milyarlarca eurosu dalorları var
çalışıp onlar da kazansın, emme büzükleri dar
daha da çok versin önünde zamanların var
sen bence gönlünle karun’sun tayyib.
propogandanı her gün bedafaya yapıyom
takside günde en az yüz müşteri bağlıyom
taksi plakasina inanki fitim söylüyom
annadın sen onu kankamsın tayyib
eserin tamamı "taksici şair kozzi" den alıntıdır.
terk edileni yaratmak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?