saha içi olaylarından çok saha dışında alınan kararlarıyla türk futbol tarihinin dönüm noktası olacak maçtır. baktık takımımız baskı altında gol yedi yiyecek, ne yapıyoruz hop dalıyoruz sahaya, rakibe basıyoruz iki tokat oohh en osmanlısından. zırtt maç tatil, hop federasyon diorki tekrar oynayı off mis gibi. yaşasın adalet.
görmediğim şeye inanmam
bu otobüsün alınması için, ben vergi ödediysem, benim emeğimse; buna en düşük maliyetle hatta bedava binebilmemin adıdır.
öldürülmesini bırakın neredeyse kendisini unutmak üzere olduğumuz gazeteci-yazar.
(bkz: türk halkına balık hafızası monte edilmesi)
(bkz: türk halkına balık hafızası monte edilmesi)
bahriye üçokun neden öldüğünü hepimiz unuttuk, bunları da unuturuz.
meğerse; saltanatın, hilafetin kaldırılmasını sağlayan düzenlemelerin anayasayla güvence altına alınması imiş!!!!
derdi puan almak, internet kalkanına sığınıp, olmadığı bir adam gibi görünüp artı oylar alıp,seks arsuzundaki kişiliğini entellektüel veya liberal kimliğe büründürme derdinde olmayan kişinin sözlük sakinlerine serzenişidir. (bkz: midyat seyfo gülün)
türkiye vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu kendi içinde demokrasiyi sevmediği, atalarından kalan baskıcı rejimi benimsediği için; türkiye demokrasi ile ilgili sorun yaşamaktadır. nedir efendim bu sorun?;
-yani demokratik olammak. benim elimde tuttuğum ve otoriter rejimimden birşeyler alıp gidecekse ben buna karşı çıkarım, ve karşı çıktığım şeyin ne olduğu önemli değildir. çückü benim olan elde etmiş olduğum bir şey den vazgeçmek istemem.
demokrasi kesinlikle bir çoğunluk rejimi değildir, yanlış anlaşılan bir şey var, "çoğunluğun kararını uygulamak" yönetim şeklidir. çoğunluğa dahil olmayanı, aykırı düşüneni tükaka ilan etmek faşizanlıktır. faşizanlık ırk için yapılmaz çıkar için yapılır. türk insanın tamımı demokratikleştiğinde yönetim zaten bu değişimle beraber müdahale olmaksızın bu yönde kendiliğinden değişmiş olacaktır.
-yani demokratik olammak. benim elimde tuttuğum ve otoriter rejimimden birşeyler alıp gidecekse ben buna karşı çıkarım, ve karşı çıktığım şeyin ne olduğu önemli değildir. çückü benim olan elde etmiş olduğum bir şey den vazgeçmek istemem.
demokrasi kesinlikle bir çoğunluk rejimi değildir, yanlış anlaşılan bir şey var, "çoğunluğun kararını uygulamak" yönetim şeklidir. çoğunluğa dahil olmayanı, aykırı düşüneni tükaka ilan etmek faşizanlıktır. faşizanlık ırk için yapılmaz çıkar için yapılır. türk insanın tamımı demokratikleştiğinde yönetim zaten bu değişimle beraber müdahale olmaksızın bu yönde kendiliğinden değişmiş olacaktır.
insanın içinde kötü bir his olmasından daha öte bir durumdur. bir adam iktidara geldiği ilk 2 yıl çıkardığı yasaları son bir yılında lav ediyorsa. hep bişeylerin üstü örtülüyorsa, dokunulmazlıklarından vazgeçemiyorsa. toplumun tamamında büyük bir rahatsızlık yaratması gerekirken, bu sadece bir kesmini etkiliyorsa; seçici rahatsızlık yaratma durumu mu? söz konusudur soru akla geliyor. (bkz: du bakalım ne olcek)
atatürkün bursa nutkunun olmadığını söyleyen, devlet arşivlerini yalanlayan kişidir.
dünyanın yönetim biçimi oligarşidir. yüzyıllardır süre gelen süreçte insanların gözünün içine soka soka oligarşi uygulamak insanların tepkisini çekmiş ve hep özgürlük hareketleri başlamıştır. bunlara karşı uyanan yönetim katmanı, kendilerini ortalıkta hiç göstermeyip normal halkın yaşadığı yerlere yanlışlıkla dahi gitmeyip başka bir dünya yaratmışlardır. bu kişiler beykoz konaklarında, acar kentte yaşaıyp cipleriyle işe gelip benim gibi zavlallıları çalıştırıp para kazanıp, ölmemem içinde bir miktar bana vermektedir. ben bu durumda özgür irademle yaşadığımı düşünüp oligarşinin farkına varamıyorum. işte bu durum bizde olduğu gibi bütün dünyada aynı.
bu konu enteresan bir konudur. kişi güdümlü kurallar ve işimize gelince aradığımız adalet kavramları insan doğasının malesef vazgeçilmezleri arasındadır. bu eğitimle kişinin kendini yetiştirmesiyle aşılabilir bir durumdur. şeriatçılar, sağcılar,faşistler,ırkçılar,hümanistler,nazistler vb. bunların hepsi vardı, var ve var olacaklar.saygı ve tahammül ile geçinebildikleri sürecede bu böyle devam edecek. raftan indirilicek yeni veya eski kanunlar sadece tanımlamakla kalıcak, değiştirmeyecek.
hakkında yazılan çizilen ve içinde bulunan eski taşlardan çok yaşanması gereken şehir. hele üniversite okumak için seçmişseniz yapmış olduğunuz seöimin ne kadar doğru olduğunu oradan ayrılınca anlıyacağınız bir kennttir, nedendir bilinmez ama otobüse binip uzaklaşmaya başlayınca özlersiniz.
merak edilen bir konu vardır, türban gerçekten zinayı önlermi? efendiler, eğer dini baskılar insanlırın kusursuz yaşamasını sağlasaydı, iranda insanlar hırsızlık, tecavüz, cinayet ve zina olaylarına karışmaz ve asılmazlardı. buradan görüyoruz ki bu dinin kuralları bu iş pek çözmemiş hatta azaltmamış bile. o zaman istatistiklere bakılır ve bu işi çözen refah düzeyi yüksek suç oranı düşük ilkeler gibi din kurallarının kişisel hayatta ve ibadethanelerde kalması sağlanır. eğer türban kadını saklamak için değil erkekte merakı uyandırmak için bir tetikleyici omaktadır. bu yüzden kullanımının yaygınlığının oluşturacağı kötü sonuçlar insanlara anlatılmalıdır.
hayal gücüyle yaratılmış yüce yaratıcıyı sosyal ve gelişmiş toplumlar tanrı olarak imgelemişler, gelişmemiş toplumlar put olarak simgelemişlerdir.
terk edileni yaratmak.
seni bu memlekete allah gönderdi
ümmetsiz sünnetsize dersini verdi
laikler de ortamı gerdikçe gerdi
tas-haklı lidersin aslanım tayyib.
bülent arınç bey meclis bülbülü
allah göndermiş sana abdullah gül’ü
tüzmen piyasalar yüzün güldürdü
işini bilen devlet adamı, supersin tayyib.
o gün şoferlerini dövesim geldi
arabada kalışında içim cız etti
imdada yetişen balyozu öpesim geldi
mübarek balyozuna sap olam tayyib.
hazineyi unakıtan abi paraya boğdu
dersin ki anasından eknomis doğdu
çuvalla döviz yurdu doldurdu
sırtın yere gelmez pehlivan tayyib..
amerikha israyil, herkeshi kolladın
kindar ab’yi bile yıkayıp yağladın
merkel gibi türk düşmanın bağladın
büyük bağlamacı cambazsın tayyib.
tüm türkiye senlen gurur duyuyor
gısganç layikler kendin yollara vuruyor
kışlası karakolu selam duruyor
siyasette özal’dan feriştah tayyib.
sana gıcık olan bir gıcık muhalefet
baykal, mumcu ise eğer siyaset
korkma sönmez ampulun ilelebet
yürü bee kim tutar seni, padişah tayyib.
bu arada evladın kosteri hayırlı olsun
işleri coşsun, allah paraya boğsun
öyle evlatlara helaller kısmetler olsun
miçoluga bile talibim, abimsin tayyib.
şu gısganç insanlar seni karikoter yapıyor
kah kedi, kahi ördek yılan kene ciziyor
bu şerefsizler madem kimseden korkmuyor
göster kendini şunlara kaplansın tayyib.
(pardon abi kaplansın dedim ağzımdan kaçtı, dava açma.)
farkındayım herkes küpünü doldurdu
cemaatten olan hasılata elini daldırdı
bir işaretin ile kimler, kimler kalkındı
işaret parmaana denk gelem, babamsın tayyib.
diyorlar ki milyarlarca eurosu dalorları var
çalışıp onlar da kazansın, emme büzükleri dar
daha da çok versin önünde zamanların var
sen bence gönlünle karun’sun tayyib.
propogandanı her gün bedafaya yapıyom
takside günde en az yüz müşteri bağlıyom
taksi plakasina inanki fitim söylüyom
annadın sen onu kankamsın tayyib
eserin tamamı "taksici şair kozzi" den alıntıdır.
ümmetsiz sünnetsize dersini verdi
laikler de ortamı gerdikçe gerdi
tas-haklı lidersin aslanım tayyib.
bülent arınç bey meclis bülbülü
allah göndermiş sana abdullah gül’ü
tüzmen piyasalar yüzün güldürdü
işini bilen devlet adamı, supersin tayyib.
o gün şoferlerini dövesim geldi
arabada kalışında içim cız etti
imdada yetişen balyozu öpesim geldi
mübarek balyozuna sap olam tayyib.
hazineyi unakıtan abi paraya boğdu
dersin ki anasından eknomis doğdu
çuvalla döviz yurdu doldurdu
sırtın yere gelmez pehlivan tayyib..
amerikha israyil, herkeshi kolladın
kindar ab’yi bile yıkayıp yağladın
merkel gibi türk düşmanın bağladın
büyük bağlamacı cambazsın tayyib.
tüm türkiye senlen gurur duyuyor
gısganç layikler kendin yollara vuruyor
kışlası karakolu selam duruyor
siyasette özal’dan feriştah tayyib.
sana gıcık olan bir gıcık muhalefet
baykal, mumcu ise eğer siyaset
korkma sönmez ampulun ilelebet
yürü bee kim tutar seni, padişah tayyib.
bu arada evladın kosteri hayırlı olsun
işleri coşsun, allah paraya boğsun
öyle evlatlara helaller kısmetler olsun
miçoluga bile talibim, abimsin tayyib.
şu gısganç insanlar seni karikoter yapıyor
kah kedi, kahi ördek yılan kene ciziyor
bu şerefsizler madem kimseden korkmuyor
göster kendini şunlara kaplansın tayyib.
(pardon abi kaplansın dedim ağzımdan kaçtı, dava açma.)
farkındayım herkes küpünü doldurdu
cemaatten olan hasılata elini daldırdı
bir işaretin ile kimler, kimler kalkındı
işaret parmaana denk gelem, babamsın tayyib.
diyorlar ki milyarlarca eurosu dalorları var
çalışıp onlar da kazansın, emme büzükleri dar
daha da çok versin önünde zamanların var
sen bence gönlünle karun’sun tayyib.
propogandanı her gün bedafaya yapıyom
takside günde en az yüz müşteri bağlıyom
taksi plakasina inanki fitim söylüyom
annadın sen onu kankamsın tayyib
eserin tamamı "taksici şair kozzi" den alıntıdır.
özellikle müslümanlar (hep onlarla beraber yaşadığım için başka dinleri bilmiyorum); oruç zamanları oruç tutan veya tutmayan kişiler, hemen onunla empati kurar eğer kendisi oruç tutmuyor ise hemen tutar tavır takınır. ticaret yapıp onu bunu çok pis kazıklayan biri, yan komşuyla cumya gittiğinde en kıral müslüman kesilir. işte bu örnekler dini inanışın zorunlu bir empati aracı olduğunu görüyoruz. neymiş efendim, toplumdaki insanlar diğerlerinin ne düşündüğünden utandığı ve dışlanmak istemediği için zaman zaman müslüman taklidi yaparmış. -"nerden mi biliyorum?" vakti zamanında refah partisinin güçlü adamlarının olduğu bir okulda okumak ve o eziyeti çekmek zorunda kaldığım için biliyorum, şimdi kimse çıkıp bana islamiyette zorlama yoktur demesin. çünkü islamiyette teslimiye şarttır ve teslim omayanı zorlamanın adı cihadtır. ancak bende gösterdiği gibi faydalı yönleri de olabiliyor bu din baskısından dolayı, gerçekleri irdeleyebilme sorgulayabilme yeteneği kazanıp, din kavramını yaratanları insanları bir arada tutup koyunların kavala inandığı gibi inanmayı sağlamak olduğunu görebiliyorsunuz.
eksi oy verme konusu ciddi bir sıkıntı yaratmaya başlamakta ve bilgiçler nasıl eksi oy vereceklerini şaşırmaktadırlar, oraya buraya eksi oy vermektedirler. bu sırada akıllara, bu tarz ne yaptığını bimez toplumlar için geliştirilmiş temsili demokrasi tekniği uygulanır. bunun için 550 adet bilgiçvekili ile meclis kurulur. bu vekilleri bilgiçler oylayarak seçtiklerini zannetmelidirler, işin en önemli kısmıda budur zaten.yıllarca bunlar hep başka bilgiç partilerine oy vererek arada bir fikir değiştirerek bu vekilleri değiştirdiklerini zannedeceklerdir ama vekiller hep aynı kalacaktır.bu vekillerin görevi bilgiçlerin kontrolsüzce verdiği artı yada eksileri uzunca süre düşünüyomuş gibi yapıp eksi yada artı oyu onların yerine vermektir. entry’leri okur ve artı yada eksi oy verirler. bu kadar!! bizim yaptığımızı yaparlar, ancak başkası, bizim yaptığımızı bizim yerimize daha önemli bir bok yapıyormuş gibi yapınca bizde aidiyet hissederek olayı sahipleniriz. çünkü bizim gibi sıradan birinin bizim yerimize karar vermesi mantıklı değildir, sıradanı önce yüceltmeli sonra, kendimizi ondan aşağı görmeliyiz ki görevini tam anlamıyla yaptığına inanalım.
memeler
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?