aradaki lavuğa; birader ilk dördüne geç bari denebilir. terslik çıkartırsa ağzına çarparsın, buna da güneş çarpması denir.
(bkz: nekropol)
(bkz: akropol)
pırasa-bamya-kereviz üç silahşörler ise, bu da d’artagnandır, toptur, yumoştur. yiyenle de yapanla da keserim selamı sabahı.
kitap reenkarnasyondan, ve aslında astral seyahat’den dem vursa da bir bilim-kurgu romanı değildir. bir mahkumun ağır işkence görürken, hayal kurarak acılarını beynini hapishanenin dışına götürmesi, ve buna bağlı olarak acılarını azaltmasını anlatır.
--------------hafif spoiler--------------
cinayetten yatan darrell standing adlı mahkum, her hayal kurduğunda romanın içinde de başka bir öykünün içinde buluveriyorsunuz kendinizi. sayfalar dolusu okuyup, kendinizi kaptırırsınız; sonra birden demir kapının sesiyle hapishaneye geri dönüverirsiniz siz de darrell standing’le birlikte. (romanın içinde bir sürü ayrı ayrı hikaye var, ve hepsi etkili, sürükleyici.)
ayrıca en ana tema olarak da, jack london insan güdülerini, ve ağırlıklı olarak da öfkeyi inceliyor bu eserde. mahkumun hapishanede olma sebebi ve diğer hayatlarında yaşadığını anlattığı öyküler london’ın tabiriyle kızıl öfke’ye bağlanıyor hep kıyısından köşesinden.
------------hafif spoiler----------------
kitabın arka kapağı:
’’bana engel olmaya çalıştığı için vurmuştum ona. evet burnu da kanadı ve bu yüzden beni asacaklar. benim gibi ölüme mahkum bir tutuklunun böyle büyük bir suç işleyerek thurston gibi bir gardiyana yumruk attığı için ipe gideceği californiya eyalet kanunlarında yazılıdır. gardiyanın topu topu yarım saat acı çektiği muhakkak, ama ben yine de asılacağım.’’
’’budalalar!... kelepçelerle, darağacından sallandıracakları bir iple ölümsüzlüğümü boğazlayabileceklerini sanıyorlar! oysa şu yeryüzüne daha sayısız defalar ayak basacağım, doyasıya yaşayacağım, belki bir prens, belki bir köylü, belki bir bilgin, belki de zavallı bir budala olarak; kah yüksek yerlerde kurularak, kah bir tekerleğin altında inleyerek tekrar tekrar yaşayacağım!’’
--------------hafif spoiler--------------
cinayetten yatan darrell standing adlı mahkum, her hayal kurduğunda romanın içinde de başka bir öykünün içinde buluveriyorsunuz kendinizi. sayfalar dolusu okuyup, kendinizi kaptırırsınız; sonra birden demir kapının sesiyle hapishaneye geri dönüverirsiniz siz de darrell standing’le birlikte. (romanın içinde bir sürü ayrı ayrı hikaye var, ve hepsi etkili, sürükleyici.)
ayrıca en ana tema olarak da, jack london insan güdülerini, ve ağırlıklı olarak da öfkeyi inceliyor bu eserde. mahkumun hapishanede olma sebebi ve diğer hayatlarında yaşadığını anlattığı öyküler london’ın tabiriyle kızıl öfke’ye bağlanıyor hep kıyısından köşesinden.
------------hafif spoiler----------------
kitabın arka kapağı:
’’bana engel olmaya çalıştığı için vurmuştum ona. evet burnu da kanadı ve bu yüzden beni asacaklar. benim gibi ölüme mahkum bir tutuklunun böyle büyük bir suç işleyerek thurston gibi bir gardiyana yumruk attığı için ipe gideceği californiya eyalet kanunlarında yazılıdır. gardiyanın topu topu yarım saat acı çektiği muhakkak, ama ben yine de asılacağım.’’
’’budalalar!... kelepçelerle, darağacından sallandıracakları bir iple ölümsüzlüğümü boğazlayabileceklerini sanıyorlar! oysa şu yeryüzüne daha sayısız defalar ayak basacağım, doyasıya yaşayacağım, belki bir prens, belki bir köylü, belki bir bilgin, belki de zavallı bir budala olarak; kah yüksek yerlerde kurularak, kah bir tekerleğin altında inleyerek tekrar tekrar yaşayacağım!’’
genelde jack londonın en iyi eseri olarak kabul edilir. lakin yıldızlar korsanını okumamış günahkarların gafletidir bu. london yıldızlar korsanında kendini aşar, asıl ruh halini yıldızlar korsanında koyar ortaya.
(bkz: altta kalanlar )
(bkz: açlar ordusu)
(bkz: yıldızlar korsanı)
(bkz: john barleycorn)
(bkz: demir ökçe)
(bkz: acı kuvvet)
(bkz: vahşetin çağrısı)
(bkz: beyaz diş)
(bkz: yol)
(bkz: halk avcısı)
(bkz: deniz kurdu)
(bkz: martin eden)
(bkz: açlar ordusu)
(bkz: yıldızlar korsanı)
(bkz: john barleycorn)
(bkz: demir ökçe)
(bkz: acı kuvvet)
(bkz: vahşetin çağrısı)
(bkz: beyaz diş)
(bkz: yol)
(bkz: halk avcısı)
(bkz: deniz kurdu)
(bkz: martin eden)
sonunda filme alınmış kitaptır; gayet de başarılı olmuştur. kamera açıları zaman zaman yorsa da, kurgu, oyunculuk, senaryo izleyiciyi doyuruyor. ve based on true story olması ise en çarpıcı yanı filmin.
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
christopher’ın bir jack london hayranı olması hepten çekmiştir kendine beni. izledikten sonra bünyeyi dağlara taşlara vurmamak çok zor doğrusu.
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
(bkz: alexander supertramp)
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
christopher’ın bir jack london hayranı olması hepten çekmiştir kendine beni. izledikten sonra bünyeyi dağlara taşlara vurmamak çok zor doğrusu.
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------
(bkz: alexander supertramp)
herbalisttir bunların bir adı da. modern tıpın tmelini oluşturur bu arkadaşlar. zira, kendileri bitkilerin insan vücuduna faydalarını bulmuş, çoğu ilaç da bu buluşlar üzerinden kimyasal hale gelmiştir.
ördek;
soğuk algınlığında nane-limon kaynatan anne herbalist,
asprin veren anne modernisttir.
ikisini aynı potada eriten anne tadından yenmez.
ördek;
soğuk algınlığında nane-limon kaynatan anne herbalist,
asprin veren anne modernisttir.
ikisini aynı potada eriten anne tadından yenmez.
bu hastalığa yakalanmış hatunları psikiyatr yerine, berbere götürüp güzel bir asker traşı yaptırmak hem ekonomik olacak, hem de sorunu kökten çözecektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?