geçen gece öyle bir geğirdi ki meçhul bir şahıs... aman allahım!.. sanırım recep ivedik buralarda bir yerde ikamet ediyor.
son reklamlarında kırmızı, naylona benzer kıyafetle çıkan bir süper kahraman kırması var ki, akıllara ziyan.
az bütçeyle de iyi bir film yapılabileceğinin örneği(sanki filmin muhasebecisiydim).
azerice altyazılı versiyonunda argo kelimeler sansürlenmeden direkt yazılmıştı, lginç...
azerice altyazılı versiyonunda argo kelimeler sansürlenmeden direkt yazılmıştı, lginç...
(bkz: phone booth)
çekirdeğimi çitleyip, kolamı yudumlayacaktım gecenin sessizlğinde film izlerken... yapılır mı bu şimdi...
kesin bana çıkar, tek tabancayım ya...
insanın ve insan yapısı her şeyin içinde yozlaşma (kibir, gurur, kin...)var, bu kesin. independecein bahsettiği olay hiç mi hiç hoş değil ve üzerine artık ne dense bir anlamı yoktur sanırım.
pek aracın da olmadığı zamanlarda, genellikle ve nedense, ne hikmetse, kamu kurumlarının kullandığı tank yavrusu araç.
bu vesile ile sandalyelerin babalarının malı olmadığını anlarlar inşallah.
akp "anayasa benim dediğim gibi değişecek" diye ısrar eder ve uzlaşmaya yanaşmazsa chp ve mhpden destek bulamayacaktır. yalnız bir köşede kendisine kollarını açmış bir bdp bulması daha mümkündür ve muhtemelen önümüzdeki günlerde bunu görüp yaşayacağız.
soldan, daha açık ifadeyle, chpden gelen oylar abartılıyor kanımca. akpye ve diğer sağ partilere gitmiş ya da gitmeyi düşünmüş bazı sempatizanları geri dönmüştür partilerine. elbette chp ve diğer ulusalcı eğilimlere sahip hareket/partilerden de bir miktar kayma olmuştur ama mhpnin barajı geçmesinin "esas" sebebi bu değildir. kaset komploları ters tepmiş, normalde baraj sorunu olması muhtemel mhp barajı rahatlıkla aşmıştır.
terk edip her şeyi, bir dağ başında tek başına yaşamak istiyor insan.
recep tayyip erdoğana mikrofon uzatmak kesin bir yöntemdir. "noktasında" kelimesi bile başlıbaşına yetmekle birlikte; garip gureba, fakir fukara gibi aynı anlama gelen kelimeleri peşpeşe kullanması, benim bakanım, benim müdürüm, benim valim gibi enaniyetin ve dahi kibrin zirvelerinde, türkçe katliyle beraber yol almaktadır.
bugün mecidiyeköy’de rastladığım standda bulunan arkadaşların verdiği bilgiye göre sendikalı olan çalışanları işten atılmışlar.
sıradan bir vatandaş iseniz "ee ne var bunda? onlar da olmayıverselermiş" dersiniz. değilseniz, bir imza atmakla birlikte şöyle bir yöntem öneriyorlar size: burger king’in 444 54 64 nolu çağrı merkezini arayıp 1’i tuşlayıp sendikalı olma mücadelenizi destekliyoruz; sipariş yok destek var diyorsunuz.
sıradan bir vatandaş iseniz "ee ne var bunda? onlar da olmayıverselermiş" dersiniz. değilseniz, bir imza atmakla birlikte şöyle bir yöntem öneriyorlar size: burger king’in 444 54 64 nolu çağrı merkezini arayıp 1’i tuşlayıp sendikalı olma mücadelenizi destekliyoruz; sipariş yok destek var diyorsunuz.
kemal kılıçdaroğlunun yaptığı açıklama, bana martin luther kingin sözlerini hatırlattı: rüzgar eken fırtına biçer.
doğru.
bu rüzgarı, akp ve yandaşları ekti. ağzını açanı dinsiz, ateist, terörist, ergenekoncu, faşist, komünist... diye diye meşrebine göre etiketleyip attılar doldurulmuş mahallelinin önüne.
çok fazla kavram kargaşası var ve at iziyle it izi birbirine fena halde karışmış durumda.
bu yaşananları tasvip etmek mümkün değil. bir defa taş, sopa, molotof vb şeyler bir protesto yöntemi değildir, burada bunlar vardı demek istemiyorum, ne kadarı vardı onu da bilmiyorum, taş olduğunu biliyoruz.
polisin tavrı da gerçekten ürkütücü. öğrenciye, işçiye, protestocuya bu "allah ne verdiyse" diye saldırmak nasıl bir tutumdur. maksadını aşan ve orantısız bir güç kullanımı kesinlikle sözkonusu.
hoş bir olay olmamıştır.
doğru.
bu rüzgarı, akp ve yandaşları ekti. ağzını açanı dinsiz, ateist, terörist, ergenekoncu, faşist, komünist... diye diye meşrebine göre etiketleyip attılar doldurulmuş mahallelinin önüne.
çok fazla kavram kargaşası var ve at iziyle it izi birbirine fena halde karışmış durumda.
bu yaşananları tasvip etmek mümkün değil. bir defa taş, sopa, molotof vb şeyler bir protesto yöntemi değildir, burada bunlar vardı demek istemiyorum, ne kadarı vardı onu da bilmiyorum, taş olduğunu biliyoruz.
polisin tavrı da gerçekten ürkütücü. öğrenciye, işçiye, protestocuya bu "allah ne verdiyse" diye saldırmak nasıl bir tutumdur. maksadını aşan ve orantısız bir güç kullanımı kesinlikle sözkonusu.
hoş bir olay olmamıştır.
bolu tünelini, karadeniz otoyolunu yapan da kendiler onlara bakarsan. bir de hızlı tren geyiği var, aslı "hızlandırılmış" tren olan ve dünyadaki benzerlerinin yanında oyunca tren gibi kalan, ilk seferlerinden birinde de raydan çıkmış birkaç kişi ölmüştü, hiçbişey olmadı tabi.
erdoğan bey bir baraj açılışında da "su akar türk bakar, diyorlardı artık bakmıyoruz" dedi ki bu memlekette ilk barajı da kendileri yaptı.
yahu hatırlarmısın vilma ne günlerdi o günler. acıkınca mamutun peşine düşerdik elimizde sopayla. şimdi akp makarna paketleri bırakıyor sağolsun. hayaldi gerçek oldu.
bu gerzeklikleri de gerçek diye kakalıyorlar ya...
erdoğan bey bir baraj açılışında da "su akar türk bakar, diyorlardı artık bakmıyoruz" dedi ki bu memlekette ilk barajı da kendileri yaptı.
yahu hatırlarmısın vilma ne günlerdi o günler. acıkınca mamutun peşine düşerdik elimizde sopayla. şimdi akp makarna paketleri bırakıyor sağolsun. hayaldi gerçek oldu.
bu gerzeklikleri de gerçek diye kakalıyorlar ya...
aferin demek lazım bu hanımlara. recm de serbest olsun, 18 hatta 15 yaşından önce evlenmek de serbest olsun, köle pazarları da kurulsun. bir de kesin okumuş yazmış biridir bunu yumurtlayan. ne desek boş...
habertürk gazetesinin, kaset skandalının son perdesiyle birlikte, altı mhplinin daha istifa etmesi üzerine bugün attığı başlık: "1 kasetle 6 kurt"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?