içinde küfür, hakaret, aşağılama olmadığı halde neden berbat aldığı anlaşılamayan entryleri görünce haykırılan cümle.
sözlükten çıkarken açılan kupe takan erkekler başlığına girilen entryleri görünce birkez daha içim cız etti.özgürlüğün bir yönünü kabul edip hatta yaşayıp, bir diğer yönüne karşı bu kadar öfke ve nefret beslemenin nedenini bulamadım.
genellikle hacı amcaların gittiği, 70-80 yaşlarında arkadaşlarım olan çayocağına, dudak altı sakalımla giderken ben de garipseyen bakışlarla karşılaştım.ama hiçbiri kalkıp da birşey demedi.sadece bana yakıştırmadıklarını anladım.
hacı cuma abim:"biz de çarşıya gidiyoruz, gel beraber gidelim" dedi.bir taziyeye gidiyorlarmış önce oraya gittik.ben içeri girmek istemedim."gel gel" dedi.girdik el fatiha dendi, dualarımızı okuduk, başsağlığı diledik merhumun yakınlarına, çaylarımızı içip çıktık.
nerede mahalle baskısı, malezya geyikleri, konjonktüre göre yayınlanan anketler...türkiyenin tarihinden gelen hoşgörü geleneği hala evet hala yaşıyor.kaşımayı bıraksalar tüm yaralarımız iyileşecek, birileri de tuz basmasa...
genellikle hacı amcaların gittiği, 70-80 yaşlarında arkadaşlarım olan çayocağına, dudak altı sakalımla giderken ben de garipseyen bakışlarla karşılaştım.ama hiçbiri kalkıp da birşey demedi.sadece bana yakıştırmadıklarını anladım.
hacı cuma abim:"biz de çarşıya gidiyoruz, gel beraber gidelim" dedi.bir taziyeye gidiyorlarmış önce oraya gittik.ben içeri girmek istemedim."gel gel" dedi.girdik el fatiha dendi, dualarımızı okuduk, başsağlığı diledik merhumun yakınlarına, çaylarımızı içip çıktık.
nerede mahalle baskısı, malezya geyikleri, konjonktüre göre yayınlanan anketler...türkiyenin tarihinden gelen hoşgörü geleneği hala evet hala yaşıyor.kaşımayı bıraksalar tüm yaralarımız iyileşecek, birileri de tuz basmasa...
insanlık dışı, adice, şerefsizcedir.insanım diye ortada dolanan failleri ve onları alkışlayanların varlığı da utanç vericidir.
senin-benim geyiği bile yapılıyor.yazıklar olsun.#630349
senin-benim geyiği bile yapılıyor.yazıklar olsun.#630349
başını örtenlere bu soru sorulursa onlar, başlarındakinin türban değil başörtüsü olduğunu söyler.
ramazan bayramına şeker bayramı adını takan zihniyet, başörtüsüne de türban adını takmış; karşısındakine önce kendi etiketini yapıştırıyor, sonra da yargılıyor.
hadi madem türban bu kadar kaka, söyleyiverin şu başörtüsü takma şeklini de öyle örtünsün kızcağızlar dersiniz, gene lafı eveleyip gevelemeler...
kimin, neden, nasıl başını örttüğü kimseyi ilgilendirmez. insanları bu yüzden yargılamak da insanlık dışıdır.siyahların yıllarca ayrı okullara, kiliselere gitmesi ayrı otobüslerinin olması vb gibi.
terörü protesto mitinglerine de onlarca başörtülü katılmasına rağmen "türbanlılar nerede?" diye bölücülük yapanlara dahi rastlanılmıştır.
yapmayalım lütfen!onlar da bu ülkenin insanları, onlar da insan herşeyden önce.giyim kuşamından dolayı insanları yargılamak, aşağılamak, onlara ayrımcılık ne tür bir kapalılıktır?
ramazan bayramına şeker bayramı adını takan zihniyet, başörtüsüne de türban adını takmış; karşısındakine önce kendi etiketini yapıştırıyor, sonra da yargılıyor.
hadi madem türban bu kadar kaka, söyleyiverin şu başörtüsü takma şeklini de öyle örtünsün kızcağızlar dersiniz, gene lafı eveleyip gevelemeler...
kimin, neden, nasıl başını örttüğü kimseyi ilgilendirmez. insanları bu yüzden yargılamak da insanlık dışıdır.siyahların yıllarca ayrı okullara, kiliselere gitmesi ayrı otobüslerinin olması vb gibi.
terörü protesto mitinglerine de onlarca başörtülü katılmasına rağmen "türbanlılar nerede?" diye bölücülük yapanlara dahi rastlanılmıştır.
yapmayalım lütfen!onlar da bu ülkenin insanları, onlar da insan herşeyden önce.giyim kuşamından dolayı insanları yargılamak, aşağılamak, onlara ayrımcılık ne tür bir kapalılıktır?
necip fazıl’ın, istanbul şiirindeki:
"...
beyoglu tepinirken
ağlar karacaahmet
..."
mısralarını hatırlatır.
"...
beyoglu tepinirken
ağlar karacaahmet
..."
mısralarını hatırlatır.
insanın iradesi,yapıp edebileceği şeyler...
kul olduğu için cüz i, yani sınırlıdır iradesi.
(bkz: kulli irade)
kul olduğu için cüz i, yani sınırlıdır iradesi.
(bkz: kulli irade)
doldurduğu başlığın ukde olduğunu ve o ukdenin de kendisine ait olmadığını vurgulamak isteyen açıklama.
bir cips markasının ekranlarda dönen reklamındaki lakırdı.
deve times:neyimiz doğru ki?
voltran voltran voltran göndermesiyle houstona dikkatleri çekme amaçlı başlıktır.
ben veya bir başkası, bir entry’de; yanlış bilgi girmiş, yalan yazmış, saçmalamış vs olabiliriz.
bunun üzerine yapılması gereken, üstelik de ilgisiz bir başlığın altına: "şu da şöyle saçmalamıştır, böyle yanlış yazmıştır" diye entry girmek yerine, houston’u kullanarak "özel mesaj" göndermektir.
houston’u kullanalım, kullandıralım.lütfen...
ben veya bir başkası, bir entry’de; yanlış bilgi girmiş, yalan yazmış, saçmalamış vs olabiliriz.
bunun üzerine yapılması gereken, üstelik de ilgisiz bir başlığın altına: "şu da şöyle saçmalamıştır, böyle yanlış yazmıştır" diye entry girmek yerine, houston’u kullanarak "özel mesaj" göndermektir.
houston’u kullanalım, kullandıralım.lütfen...
ölüm anında yapılan şehadet kabul edilmediği için, hak ettiği yere, cehennemin dibine gitmesine engel olmayacaktır.
kafalarında oluşturdukları şablona uymayan kişilere saldıranların birkaç yıldır hakareti, aşağılamayı, dışlamayı reva gördükleri bayan vatandaşlarımızdan biri.
onlar gibi giyinmeli, onlar gibi düşünmeli, onlar gibi yaşamalıdır insanlar.yoksa gericidirler, şöyledirler ve de böyledirler.
onlar gibi giyinmeli, onlar gibi düşünmeli, onlar gibi yaşamalıdır insanlar.yoksa gericidirler, şöyledirler ve de böyledirler.
eliezer wiesel (d.30 eylül 1928), nobel baris odulu sahibi edebiyatçı.
romanya’da dört çocuklu bir yahudi ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdu. 19 nisan 1944’te naziler tarafından ailesiyle beraber auschwitz-birkenau toplama kampına gönderildi. sol koluna dövmeyle a-7713 numarası işlendi. annesi ve en küçük kardeşinin burada öldürüldüğü sanılıyor. 1944 yılının sonunda babası ile beraber buchenwald kampına nakledildi. babası 28 ocak 1945’te açlık ve hastalıktan öldü. o tarihe kadar babası ile beraber kalmayı başardı. kamplarda çalıştırılarak geçirdiği bir yılın ardından, 11 nisan 1945’te buchenwald kampının amerikan ordusu tarafından ele geçirilmesiyle, özgürlüğüne kavuştu
savaştan sonra bir fransız yetimhanesine yerleştirildi ve hayatta kalmayı başaran iki kızkardeşiyle bir araya geldi. 1948’de sorbonne universitesinde felsefe öğrenimine başladı. hayatını gazetecilik yaparak kazandı.
1952 yılında françois mauriac’la tanışana kadar, savaş sırasında yaşadıklarıyla ilgili yazmayı reddetti. daha sonra yakın arkadaşı olan mauriac onu yazmaya ikna etti. bunun üzerine ilk kitabı gece’yi yazdı ve 1958 yılında yayımlattı.
1955’te new york’a taşındı ve 1963’te abd vatandaşı oldu. 1969’da kendisi gibi holokost’tan kurtulmuş olan avusturya doğumlu yazar marion esther rose ile evlendi. 1972’de oğulları shlomo elisha doğdu.
abd’de yaşadığı yıllarda 40’tan fazla kitap yazdı ve birçok edebi ödül aldı. 1986 yılında şiddete ve ırkçılığa karşı duruşuyla nobel barış ödülü aldı.
türkçe’de yayımlanan kitapları:
gündüz, gözlem gazetecilik basın yayın
sürgünler çağı, doğan kitapçılık
şafak vakti, e yayınları
bugünün yahudisi, cep kitapları
iki sesten anılar, can yayınları
romanya’da dört çocuklu bir yahudi ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdu. 19 nisan 1944’te naziler tarafından ailesiyle beraber auschwitz-birkenau toplama kampına gönderildi. sol koluna dövmeyle a-7713 numarası işlendi. annesi ve en küçük kardeşinin burada öldürüldüğü sanılıyor. 1944 yılının sonunda babası ile beraber buchenwald kampına nakledildi. babası 28 ocak 1945’te açlık ve hastalıktan öldü. o tarihe kadar babası ile beraber kalmayı başardı. kamplarda çalıştırılarak geçirdiği bir yılın ardından, 11 nisan 1945’te buchenwald kampının amerikan ordusu tarafından ele geçirilmesiyle, özgürlüğüne kavuştu
savaştan sonra bir fransız yetimhanesine yerleştirildi ve hayatta kalmayı başaran iki kızkardeşiyle bir araya geldi. 1948’de sorbonne universitesinde felsefe öğrenimine başladı. hayatını gazetecilik yaparak kazandı.
1952 yılında françois mauriac’la tanışana kadar, savaş sırasında yaşadıklarıyla ilgili yazmayı reddetti. daha sonra yakın arkadaşı olan mauriac onu yazmaya ikna etti. bunun üzerine ilk kitabı gece’yi yazdı ve 1958 yılında yayımlattı.
1955’te new york’a taşındı ve 1963’te abd vatandaşı oldu. 1969’da kendisi gibi holokost’tan kurtulmuş olan avusturya doğumlu yazar marion esther rose ile evlendi. 1972’de oğulları shlomo elisha doğdu.
abd’de yaşadığı yıllarda 40’tan fazla kitap yazdı ve birçok edebi ödül aldı. 1986 yılında şiddete ve ırkçılığa karşı duruşuyla nobel barış ödülü aldı.
türkçe’de yayımlanan kitapları:
gündüz, gözlem gazetecilik basın yayın
sürgünler çağı, doğan kitapçılık
şafak vakti, e yayınları
bugünün yahudisi, cep kitapları
iki sesten anılar, can yayınları
kompozisyon yarışmasında birinci olmuş bir öğrenciye sırf başı örtülü diye, yapılan haksızlığı tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş leman.üstelik bu olay eğitim camiasından olmayan biri tarafından yapılıyor.
ahmet altan daha hissi davranarak, lafını da esirgememiş:"bu kötü kalplilik mi bilmiyorum ama o çocuğa öyle davrananların da aynı muameleye uğramasını istiyorum. vali, kaymakamı aynı tavırla herkesin önünde sahneden indirtsin, o binbaşıyı “indirin onu oradan” diyerek komutanı utandırsın."
bu ayrımcılık, aşağılama, insan yerine koymama nereye kadar?
hala birileri dinde böyle birşeyin olmadığını, bunun arap kültürüne ait olduğunu, başını örtenlerin niyetinin kötü olduğunu söyleyip duruyorlar.bazen de referans olarak kutsal kitabı kullanıyorlar, başka zaman bundan kıllandıkları halde.
isteyen istediği gibi inanır, istediği gibi giyinir, istediği gibi yaşar.
bu ifade de mi gerici?bu da mı arap kültürünü tercih etmek?bu başkalarının fikirlerine saygı duymamak mı?
senin kılık kıyafetine, yaşayışına kimse birşey demiyorsa ve bunlardan dolayı herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmıyorsan, başkası da senin gibi özgür olsun demenin nesi yanlış?
"adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir.fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı" elie wisel
ahmet altan daha hissi davranarak, lafını da esirgememiş:"bu kötü kalplilik mi bilmiyorum ama o çocuğa öyle davrananların da aynı muameleye uğramasını istiyorum. vali, kaymakamı aynı tavırla herkesin önünde sahneden indirtsin, o binbaşıyı “indirin onu oradan” diyerek komutanı utandırsın."
bu ayrımcılık, aşağılama, insan yerine koymama nereye kadar?
hala birileri dinde böyle birşeyin olmadığını, bunun arap kültürüne ait olduğunu, başını örtenlerin niyetinin kötü olduğunu söyleyip duruyorlar.bazen de referans olarak kutsal kitabı kullanıyorlar, başka zaman bundan kıllandıkları halde.
isteyen istediği gibi inanır, istediği gibi giyinir, istediği gibi yaşar.
bu ifade de mi gerici?bu da mı arap kültürünü tercih etmek?bu başkalarının fikirlerine saygı duymamak mı?
senin kılık kıyafetine, yaşayışına kimse birşey demiyorsa ve bunlardan dolayı herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmıyorsan, başkası da senin gibi özgür olsun demenin nesi yanlış?
"adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir.fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı" elie wisel
ama geldiğin gibi de gitme demektir aynı zamanda.yoksa ne faydası olur gelmenin.
+aloo
-efendim
+555 55 55 mi
-evet
+ee aklımda tutuyom ben numarayı
-?
+sabah 8’de hazır olun gelip alacağız sizi
-siz kimsiniz?
+!?
+reşat?
-yok yanlış numara
-çat!
telefon adabını bilmeyip kendini tanıtmadan dalarsan böyle olur.ha daha önce bikaç kez tersledim böyle dalanları.amca şu bu çıktı ben utandım gene, büyüktür falan diye ama ayıptır.
-efendim
+555 55 55 mi
-evet
+ee aklımda tutuyom ben numarayı
-?
+sabah 8’de hazır olun gelip alacağız sizi
-siz kimsiniz?
+!?
+reşat?
-yok yanlış numara
-çat!
telefon adabını bilmeyip kendini tanıtmadan dalarsan böyle olur.ha daha önce bikaç kez tersledim böyle dalanları.amca şu bu çıktı ben utandım gene, büyüktür falan diye ama ayıptır.
her sabah mesaiye , her cuma törene giderken haykırdığımız söz.
acemilikte söyledikten sonra bir afferim gelirdi.
acemilikte söyledikten sonra bir afferim gelirdi.
küfür yasak olduğu için edilemeyip anladın sen onu ile yetinilen kusmuk.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?