türkiyede okumak fiilinin öğrenci olmak olarak kullanılması nedeniyle öğrenciyken sevişmek olarak da algılanabilecek başlık.
italyada bir liman şehridir.
italyada bir liman şehridir.
-indipendence çömez mi olmuş?
+aaa independence çömez mi olmuş?
-ben de sana soruyorum olmuş mu?
+aaa independence çömez mi olmuş?
-ben de sana soruyorum olmuş mu?
her duyduğumda gözlerimin dolmasına sebep olan şarkıdır.
(bkz: when you kiss me)
(bkz: at my most beautiful )
rem şarkısı, up albümü...
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile
i read bad poetry
into your machine.
i save your messages
just to hear your voice.
you always listen carefully
to awkward rhymes.
you always say your name,
like i wouldnt know its you,
at your most beautiful.
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile
at my most beautiful
i count your eyelashes, secretly.
with every one, whisper i love you.
i let you sleep.
i know youre closed eye watching me,
listening.
i though i saw a smile.
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile...
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile
i read bad poetry
into your machine.
i save your messages
just to hear your voice.
you always listen carefully
to awkward rhymes.
you always say your name,
like i wouldnt know its you,
at your most beautiful.
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile
at my most beautiful
i count your eyelashes, secretly.
with every one, whisper i love you.
i let you sleep.
i know youre closed eye watching me,
listening.
i though i saw a smile.
ive found a way to make you smile
ive found a way
a way to make you smile...
rem in "the best of rem 1988 2003" albümünden akıllara zarar bir şarkıdır.
"whats the frequency, kenneth?" is your benzedrine, uh-huh
i was brain-dead, locked out, numb, not up to speed
i thought id pegged you an idiots dream
tunnel vision from the outsiders screen
i never understood the frequency, uh-huh
you wore our expectations like an armored suit, uh-huh
id studied your cartoons, radio, music, tv, movies, magazines
richard said, "withdrawal in disgust is not the same as apathy"
a smile like the cartoon, tooth for a tooth
you said that irony was the shackles of youth
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i never understood the frequency, uh-huh
"whats the frequency, kenneth?" is your benzedrine, uh-huh
butterfly decal, rear-view mirror, dogging the scene
you smile like the cartoon, tooth for a tooth
you said that irony was the shackles of youth
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i never understood the frequency, uh-huh
you wore our expectations like an armored suit, uh-huh
i couldnt understand
you said that irony was the shackles of youth, uh-huh
i couldnt understand
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i couldnt understand
i never understood, dont fuck with me, uh-huh
"whats the frequency, kenneth?" is your benzedrine, uh-huh
i was brain-dead, locked out, numb, not up to speed
i thought id pegged you an idiots dream
tunnel vision from the outsiders screen
i never understood the frequency, uh-huh
you wore our expectations like an armored suit, uh-huh
id studied your cartoons, radio, music, tv, movies, magazines
richard said, "withdrawal in disgust is not the same as apathy"
a smile like the cartoon, tooth for a tooth
you said that irony was the shackles of youth
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i never understood the frequency, uh-huh
"whats the frequency, kenneth?" is your benzedrine, uh-huh
butterfly decal, rear-view mirror, dogging the scene
you smile like the cartoon, tooth for a tooth
you said that irony was the shackles of youth
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i never understood the frequency, uh-huh
you wore our expectations like an armored suit, uh-huh
i couldnt understand
you said that irony was the shackles of youth, uh-huh
i couldnt understand
you wore a shirt of violent green, uh-huh
i couldnt understand
i never understood, dont fuck with me, uh-huh
cakein kurucusu john mccrea, 1980lerde sacramentoda çeşitli gruplarla ya da solo çalışan bir müzisyendi. bir süreliğe avrupaya da geldi, önemli bir menajerlik firmasıyla anlaşma imzaladı. 1980lerin sonuna doğru mccreanın müzik endüstrisiyle ilgili fikirlerinde bir takım değişmeler oldu ve kendini göstermeye istekli bir şarkı sözü yazarı olarak los angelesa taşındı. los angelesta, cafelerde gitarıyla şarkılar çalıp söylemeye başladı. mccreanın ilk dönem yapıtları böylece sacramento dışında da duyulmuş oldu. ama los angelesta da yeterli fırsatlar yoktu, mccrea sadece daha fazla para harcıyor ve trafikte daha fazla zaman geçiriyordu. 1991de bir kaç arkadaşıyla cakein omurgasını kurdu ve grup yaz aylarında ilk ez cake adı altında sahneye çıktı. cakein kurucu elemanları sacramentoda biraraya geldiler. hepsi şu ya da bu şekilde önceden tanışan elemanlar, büyük bir heyecanla çalışmaya başladılar. davullarda frank french, trompette vince difiore, gitarlarda greg brown ve bassta sean mcfessel vardı. sean üniversiteye gitmek için sacramentodan ayrılınca yerine gabe nelson geldi.
cakein kurucusu john mccrea, 1980lerde sacramentoda çeşitli gruplarla ya da solo çalışan bir müzisyendi. bir süreliğe avrupaya da geldi, önemli bir menajerlik firmasıyla anlaşma imzaladı. 1980lerin sonuna doğru mccreanın müzik endüstrisiyle ilgili fikirlerinde bir takım değişmeler oldu ve kendini göstermeye istekli bir şarkı sözü yazarı olarak los angelesa taşındı. los angelesta, cafelerde gitarıyla şarkılar çalıp söylemeye başladı. mccreanın ilk dönem yapıtları böylece sacramento dışında da duyulmuş oldu. ama los angelesta da yeterli fırsatlar yoktu, mccrea sadece daha fazla para harcıyor ve trafikte daha fazla zaman geçiriyordu. 1991de bir kaç arkadaşıyla cakein omurgasını kurdu ve grup yaz aylarında ilk ez cake adı altında sahneye çıktı. cakein kurucu elemanları sacramentoda biraraya geldiler. hepsi şu ya da bu şekilde önceden tanışan elemanlar, büyük bir heyecanla çalışmaya başladılar. davullarda frank french, trompette vince difiore, gitarlarda greg brown ve bassta sean mcfessel vardı. sean üniversiteye gitmek için sacramentodan ayrılınca yerine gabe nelson geldi.
ilk albümün kaydedildiği stüdyoya dönen cake elemanları ikinci albümü de aynı yerde ve atmosferde ortaya çıkarmak istedi. 1996da ikinci albüm fashion nugget piyasadaydı. albümden çıkan the distance adlı single, büyük bir liste başarısı kazandı. video klip de her yerde gösteriliyordu. cake elemanları çok da sevmedikleri turnelerden birine çıktılar ve maceralı bir biçimde yollara döküldüler.
1996 noelinde i will survive parçasının cake yorumu piyasaya sürüldü. mtv parçanın klibini çok sevdi, tabii dinleyiciler de. 1997 baharında ilginç bir parça olan frank sinatra single halinde piyasadaydı. tam bu dönemde basçı victor damiani ayrıldığını duyurdu. yerine gabe nelson alındı. yaz aylarında kısa bir turneye çıkan ekip, üçüncü albüm için çalışmaya başlamadan dinlenmek üzere sacramentoya çekildi.
1998de gitarist greg brown ayrıldı. john mccreada grubun yapılanması üzerine yeni fikirler üretmeye koyuldu. bu arada eskiden yzdığı bir parça olan never therei üçüncü albüme koymaya karar verdi. 1998in ağustos ayında üçüncü albüm prolonging the magic piyasaya çıktı. yeni gitarist xan mccurdy turnede grubun yanında yer aldı. avrupa turnesinden de yüzünün akıyla dönen cake, never therein liste başarısının tadını çıkarıyordu.
geçtiğimiz günlerde, grubun son çalışması, dördüncü albüm comfort eagle yayımlandı. abdnin en önemli alternatif topluluklarından biri olan cake, bu yeni albümle de müzik eleştirmenlerinden tam not aldı ve hayranlarının yüzünü güldürdü.
cakein kurucusu john mccrea, 1980lerde sacramentoda çeşitli gruplarla ya da solo çalışan bir müzisyendi. bir süreliğe avrupaya da geldi, önemli bir menajerlik firmasıyla anlaşma imzaladı. 1980lerin sonuna doğru mccreanın müzik endüstrisiyle ilgili fikirlerinde bir takım değişmeler oldu ve kendini göstermeye istekli bir şarkı sözü yazarı olarak los angelesa taşındı. los angelesta, cafelerde gitarıyla şarkılar çalıp söylemeye başladı. mccreanın ilk dönem yapıtları böylece sacramento dışında da duyulmuş oldu. ama los angelesta da yeterli fırsatlar yoktu, mccrea sadece daha fazla para harcıyor ve trafikte daha fazla zaman geçiriyordu. 1991de bir kaç arkadaşıyla cakein omurgasını kurdu ve grup yaz aylarında ilk ez cake adı altında sahneye çıktı. cakein kurucu elemanları sacramentoda biraraya geldiler. hepsi şu ya da bu şekilde önceden tanışan elemanlar, büyük bir heyecanla çalışmaya başladılar. davullarda frank french, trompette vince difiore, gitarlarda greg brown ve bassta sean mcfessel vardı. sean üniversiteye gitmek için sacramentodan ayrılınca yerine gabe nelson geldi.
ilk albümün kaydedildiği stüdyoya dönen cake elemanları ikinci albümü de aynı yerde ve atmosferde ortaya çıkarmak istedi. 1996da ikinci albüm fashion nugget piyasadaydı. albümden çıkan the distance adlı single, büyük bir liste başarısı kazandı. video klip de her yerde gösteriliyordu. cake elemanları çok da sevmedikleri turnelerden birine çıktılar ve maceralı bir biçimde yollara döküldüler.
1996 noelinde i will survive parçasının cake yorumu piyasaya sürüldü. mtv parçanın klibini çok sevdi, tabii dinleyiciler de. 1997 baharında ilginç bir parça olan frank sinatra single halinde piyasadaydı. tam bu dönemde basçı victor damiani ayrıldığını duyurdu. yerine gabe nelson alındı. yaz aylarında kısa bir turneye çıkan ekip, üçüncü albüm için çalışmaya başlamadan dinlenmek üzere sacramentoya çekildi.
1998de gitarist greg brown ayrıldı. john mccreada grubun yapılanması üzerine yeni fikirler üretmeye koyuldu. bu arada eskiden yzdığı bir parça olan never therei üçüncü albüme koymaya karar verdi. 1998in ağustos ayında üçüncü albüm prolonging the magic piyasaya çıktı. yeni gitarist xan mccurdy turnede grubun yanında yer aldı. avrupa turnesinden de yüzünün akıyla dönen cake, never therein liste başarısının tadını çıkarıyordu.
geçtiğimiz günlerde, grubun son çalışması, dördüncü albüm comfort eagle yayımlandı. abdnin en önemli alternatif topluluklarından biri olan cake, bu yeni albümle de müzik eleştirmenlerinden tam not aldı ve hayranlarının yüzünü güldürdü.
r.e.m; athens’de 1979 yılında georgia üniversitesi öğrencilerinden michael stipe’ın (4 ocak 1960 - decatur, georgia, usa) bir müzik dükkanında çalışan peter buck’la (6 aralık 1956 - berkeley, clifornia, usa) tanışması ve kısa bir süre sonra oda arkadaşı olmalarıyla başladı diyebiliriz. ikiliye kısa süre sonra grupta bas çalacak olan mike mills (17 aralık 1958 - orange country, california, usa) ve bateri çalacak olan bill berry’de (31 temmuz1958 - duluth, minnesota, usa) katıldı.
1980 yılının nisan ayında grup “twisted kites” adıyla arkadaşlarına, terkedilmiş bir kilisede konser verdi. aynı yılın yazında, grup sözlükten bakarak buldukları r.e.m adını aldı. bu sırada grup north carolina’da verdikleri bir konser sonucu ilk menajerleri jefferson holt’la tanıştı.
1981 yılının yazında grup, mitch easter’ın drive-in stüdyolarında yanlış kişilerin eline geçtiği için sadece 1.000 kopya satacak olan ilk singleları “radio free europe”u kaydetti. fakat single kolej radyoları tarafından çok başarılı bulundu ve aynı yıl en başarılı bağımsız single ödülünü aldı. single aynı zamanda plak şirketlerinin de dikkatini çekti ve grup 1982 yılında bağımsız bir indie plak şirketi olan i.r.s. records’la anlaşma imzaladı, böylece prodüktörlüğünü mitch easter yaptığı ve zaten hazır olan ep’leri “chronic town”u 1982 yılının ağustos ayında yayınladı. ep’de aynı “radio free europe” gibi çok başarılı oldu. bu ep aynı zamanda grubun 1983 yılının nisan ayında çıkacak ilk albümü “murmur”unda habercisiydi.
murmur’un soundu “chronic town”dan farklıydı ve müzik eleştirmenleri tarafından çok başarılı bulundu. albüm, rolling stone dergisi tarafından 1983 yılının en başarılı albümü seçildi.
r.e.m; 1984 yılının nisan ayında, 12 günde kaydettikleri albüm “reckoning”le geri döndü. albümden “so. central rain (i’m sorry)” adlı single çıktı. grup “reckoning”in tanıtımı için turnelere katılıp, kliplerle ve kolej radyosunun destekleriyle adından sıkça bahsettirmeye başladı. 1985 yılında amerika’da, r.e.m’in sounduna çok yakın; game theory ve rain parade gibi gruplar da çıkmaya başladı.
r.e.m. yarattığı büyük etkiyi 1985 yılında çıkardığı 3. albümü “fables of the reconstruction”la pekiştirdi. albüm londra’da, prodüktör joe boyd’le birlikte kaydedildi. “fables of the reconstruction”, grubun içinde bulunduğu karanlık ruh hali kadar r.e.m’in güneydeki kırsal kesime olan saplantısını da anlatıyordu. albümü desteklemek amacıyla verdikleri konserlerde michael stipe, sahnede gösterdiği tuhaf ve farklı davranışlarla ilgi çektiği kadar saçlarını beyaz sarıya boyaması ve üzerine bir kaç kat kıyafet giymesiyle de tüm dikkatleri üzerinde topluyordu.
grubun gerek konserlerde sergiledikleri garip davranışlar, gerekse verdikleri demeçler “fables of the reconstruction”ı, r.e.m’in çıkardığı en başarılı albüm olmasını engellemedi. albüm sadece amerikada 300.000 kopya sattı.
r.e.m. bir sonraki albümü don gehman’la çıkarmaya karar verdi. “lifes rich pageant” 1986 yılında piyasaya çıktı. lifes rich pageant’dan aylar sonra 1987 yılının baharında grup, “b-sides” ve çok az sayıda basılan “dead letter office”i yayınladı.
grup gün geçtikçe geniş bir hayran kitlesi kazanmaya başladı, bu sebepten dolayı grubun beşinci albümü “document” 1987 yılında piyasaya çıkmasının hemen ardından o yılın en başarılı albümleri arasına girdi. albümün prodüktörlüğünü grubun bundan sonraki on yıl içinde çıkartacağı tüm albümlerinde prodüktörü olacak scott litt üstlendi. albüm amerika albümler listesin’de 10 numaradan giriş yaptı. ayrıca document’tan çıkan single ‘the one i love’ da ingiltere’de grubun o zamana kadar çıkmış en başarılı parçası oldu ve bir platin ödül kazanarak, müzik listelerin’e 40 numaradan giriş yaptı. bir sonraki yıl grup, i.r.s records’la anlaşmasını fes edip warner bros’la anlaşma imzaladı.
grubun yeni plak şirketinden çıkardığı ilk albüm 1988 yılında piyasaya çıkan “green” oldu. albüm document’ın elde ettiği başarıyı devam ettirdi. albümden çıkan single “stan” iki platin ödül kazanırken müzik listelerine 10 numaradan giriş yaptı. r.e.m bu albümü dünya çapında çıktıkları bir turneyle tanıttı. ayrıca bu albüm için r.e.m., amerika’da ilk stadyum konserlerini verdi. stadyum konserinden büyük bir başarıyla ayrılmış olmalarına rağmen grup, avrupa’da barlarda konserler vermeye devam etti.
green albümü için verdikleri konserler sonrasında grup çok yorgun düştü ve 1989 yılına kadar sürecek bir dinlenme dönemine girdiler. bu süre içerisinde grup üyelerinden her biri farklı yan projelerde çalıştı. buck, berry ve mills; warren zevon’la birlikte 1986 yılında “hindu love gods” adlı bir albüm çıkardı.
1990 yılında grup üyeleri tekrar bir araya gelip yedinci albümleri “out of time”ın hazırlıklarına başladı ve albüm 1991 yılının baharında piyasaya çıktı. ingiltere ve amerika listelerine bir numaradan giriş yapan albümden çıkan ‘loosing my religion’ single’ı grubun o zamana kadar çıkarmış olduğu en başarılı parça oldu. ayrıca ‘loosing my religion’ amerika’da müzik listelerine 4 numaradan giriş yaptı. ayrıca albümden çıkan diğer single’lar; ‘shiny happy people’, ‘near wild heaven’ ve ‘radio song’du. green turnesi’nde yaşadıkları yoğun ve yorucu atmosferi göz önünde bulunduran grup, bu sefer albüm tanıtımı için turneye çıkmadı.
bununla birlikte “out of time” grubun çıkan en başarılı albümü oldu. sadece amerikada albüm 4 milyon kopya sattı ve listelerde 2 hafta boyunca bir numarada kaldı.
grup, 1992 yılının sonbaharında derin düşüncelerin anlatıldığı karanlık denebilecek albüm “automatic for the people”ı piyasaya sürdü. grup aslında “out of time”dan sonra bir rock albümü hazırlayacağını söylemişti fakat “automatic for the people”da da yavaş, dokunaklı şarkı sözleri ve melodiler bulunuyordu. hatta bazı parçalar, lez zeppelin’in basçısı john paul jones’un melankolik aranjmanlarıyla hazırlanmıştı. prosedüre uygun olarak “automatic for the people”da dört platin ödül ve albümden çıkan ve müzik listelerinde haftalarca kalan ‘drive’, ‘man on the moon’ ve ‘everybody hurts’le adından sıkça bahsettiren bir albüm oldu.
r.e.m, 1994 yılında “monster” albümüyle bir rock grubu olarak geri dönmeye karar verdi. albümün grubun köklerine bir geri dönüş olarak düşünüldü fakat kayıtlar çok yorucu ve stresli bir şekilde tamamlandı. buna rağmen albüm büyük bir çıkış yaptı,
sonbaharda yayınlanmasına rağmen amerika ve ingiltere müzik listelerine bir numaradan giriş yaptı. albümden çıkan ‘what’s the frequency, kenneth?’ ingiltere müzik listeleri’ne 9 numaradan giriş yaptı. aynı zamanda grup “green” albümleri için çıktıkları turneden sonra ilk defa 1995 yılında bir kez daha turneye çıkmaya karar verdi.
turnede iki ayını geçiren gruptan bill berry, bu esnada kötüleşti ve bir beyin anevrizmesı geçirdi. berry’e acil müdahele edildi ve bir ay içinde toparlanması sağlandı. r.e.m., berry’nin bu hastalığı sebebiyle turneye ara verdi, fakat aslında berry’nin hastalığı monster turnesi içinde geçecek kötü olayların sadece bir başlangıcıydı. gruptan mills, bağırsaklarındaki bir tümörü aldırmak için ameliyat oldu, bu olaydan bir ay sonra stipe fıtık ameliyatı oldu. bütün bu problemlerin yanı sıra turne gruba, büyük finansal destek sağladı ve r.e.m yeni albümlerinin en önemli kısmını bu sayede kaydetti. grubun yeni albümü 1996 sonbaharında piyasaya çıkmadan önce, r.e.m. uzun zamandır menajerleri olan jefferson holt’la yollarını ayırdı.
“new adventures in hi-fi” 1996 yılının eylül ayında piyasaya çıkmadan önce grup warner bros’la bir kez daha anlaşma imzaladı. bu anlaşma dünya tarihine geçecek bir anlaşmadır; çünkü şirket grupla 80 milyon dolara, beş albümlük bir kontrat imzaladı. albüm amerika’da iki, ingiltere’de ise bir numaradan giriş yaptı. “new adventures in hi-fi”dan çıkan ‘be mine’, ‘how the west was won and where it got us’ en başarılı single’lardı. ayrıca patti smith’in de vokallerinin bulunduğu ‘e-bow the letter’, ingiltere single’lar listesinde 5 numaraya kadar çıktı. 1996 yılının başlarında albüm olumlu eleştirilerle müzik listelerinde yükselirken, grup üyeleri kendi bireysel çalışmaları üzerine yoğunlaşmaya başladı. stipe; kendi film şirketi single cell pictures’la, buck; mark eitzel için şarkı sözleri yazıp, tuatara adındaki bir caz grubuyla çalışmaya başladı.
1997 yılının ekim ayında r.e.m; hayranlarını ve basını şok edicek bir açıklamayla tekrar ortaya çıktı. açıklamaya göre grup üyelerinden berry, grupla geçirdiği 17 yıllık beraberliğinin ardından, hayatının geri kalanını bir çiftlikte geçirmek üzere gruptan ayrılıyordu. r.e.m bundan sonraki müzikal hayatına üç kişi devam edecekti. üçlü kısa bir sürede hawai’de tekrar bir araya geldi ve bir sonraki lp’lerinin ön hazırlıklarına başladı. grup, berry’nin yerini ise bir drum machine’le doldurdu. 1998 yılında ise “up” piyasaya çıktı. bu albüm grubun şimdiye kadar piyasaya sürdüğü en deneysel albüm olma özelliğini taşıyordu. albümün prodüktörlüğünü pat mccarthy yaptı. albüm “daysleeper” single’ıyla tanıtıldı ve bu single ingiltere müzik listelerine 10 numaradan giriş yaptı. “up” için verilen turnede gruba screamin trees’in bateristi barrett martin eşlik etti.
bir sonraki yıl grup, andy kaufman’ın biografisi olan film “man on the moon” için bir soundtrack çalışmasında bulundu. bu soundtrack çalışmasından çıkan en önemli parça ise “the great beyond” oldu.
r.e.m’in yeni albümü “reveal” 14 mayıs’ta piyasaya çıktı. albümden çıkan ilk single ise “imıtation of life”
r.e.m’in müzik dünyasına girişi post-punk’un, alternatif rock’a dönüştüğü döneme rastlıyor. 1981 yılında grubun ilk single’ı “radio free europe” çıkması, amerika’da tekrar garaj hareketinin harekete geçeceğine işaret ediyordu. 80’li yılların başında amerika’da hala punk ve hard rock grupları bulunurken r.e.m, müzik dünyasına pop soundunu geri getirdi.
1980 yılının nisan ayında grup “twisted kites” adıyla arkadaşlarına, terkedilmiş bir kilisede konser verdi. aynı yılın yazında, grup sözlükten bakarak buldukları r.e.m adını aldı. bu sırada grup north carolina’da verdikleri bir konser sonucu ilk menajerleri jefferson holt’la tanıştı.
1981 yılının yazında grup, mitch easter’ın drive-in stüdyolarında yanlış kişilerin eline geçtiği için sadece 1.000 kopya satacak olan ilk singleları “radio free europe”u kaydetti. fakat single kolej radyoları tarafından çok başarılı bulundu ve aynı yıl en başarılı bağımsız single ödülünü aldı. single aynı zamanda plak şirketlerinin de dikkatini çekti ve grup 1982 yılında bağımsız bir indie plak şirketi olan i.r.s. records’la anlaşma imzaladı, böylece prodüktörlüğünü mitch easter yaptığı ve zaten hazır olan ep’leri “chronic town”u 1982 yılının ağustos ayında yayınladı. ep’de aynı “radio free europe” gibi çok başarılı oldu. bu ep aynı zamanda grubun 1983 yılının nisan ayında çıkacak ilk albümü “murmur”unda habercisiydi.
murmur’un soundu “chronic town”dan farklıydı ve müzik eleştirmenleri tarafından çok başarılı bulundu. albüm, rolling stone dergisi tarafından 1983 yılının en başarılı albümü seçildi.
r.e.m; 1984 yılının nisan ayında, 12 günde kaydettikleri albüm “reckoning”le geri döndü. albümden “so. central rain (i’m sorry)” adlı single çıktı. grup “reckoning”in tanıtımı için turnelere katılıp, kliplerle ve kolej radyosunun destekleriyle adından sıkça bahsettirmeye başladı. 1985 yılında amerika’da, r.e.m’in sounduna çok yakın; game theory ve rain parade gibi gruplar da çıkmaya başladı.
r.e.m. yarattığı büyük etkiyi 1985 yılında çıkardığı 3. albümü “fables of the reconstruction”la pekiştirdi. albüm londra’da, prodüktör joe boyd’le birlikte kaydedildi. “fables of the reconstruction”, grubun içinde bulunduğu karanlık ruh hali kadar r.e.m’in güneydeki kırsal kesime olan saplantısını da anlatıyordu. albümü desteklemek amacıyla verdikleri konserlerde michael stipe, sahnede gösterdiği tuhaf ve farklı davranışlarla ilgi çektiği kadar saçlarını beyaz sarıya boyaması ve üzerine bir kaç kat kıyafet giymesiyle de tüm dikkatleri üzerinde topluyordu.
grubun gerek konserlerde sergiledikleri garip davranışlar, gerekse verdikleri demeçler “fables of the reconstruction”ı, r.e.m’in çıkardığı en başarılı albüm olmasını engellemedi. albüm sadece amerikada 300.000 kopya sattı.
r.e.m. bir sonraki albümü don gehman’la çıkarmaya karar verdi. “lifes rich pageant” 1986 yılında piyasaya çıktı. lifes rich pageant’dan aylar sonra 1987 yılının baharında grup, “b-sides” ve çok az sayıda basılan “dead letter office”i yayınladı.
grup gün geçtikçe geniş bir hayran kitlesi kazanmaya başladı, bu sebepten dolayı grubun beşinci albümü “document” 1987 yılında piyasaya çıkmasının hemen ardından o yılın en başarılı albümleri arasına girdi. albümün prodüktörlüğünü grubun bundan sonraki on yıl içinde çıkartacağı tüm albümlerinde prodüktörü olacak scott litt üstlendi. albüm amerika albümler listesin’de 10 numaradan giriş yaptı. ayrıca document’tan çıkan single ‘the one i love’ da ingiltere’de grubun o zamana kadar çıkmış en başarılı parçası oldu ve bir platin ödül kazanarak, müzik listelerin’e 40 numaradan giriş yaptı. bir sonraki yıl grup, i.r.s records’la anlaşmasını fes edip warner bros’la anlaşma imzaladı.
grubun yeni plak şirketinden çıkardığı ilk albüm 1988 yılında piyasaya çıkan “green” oldu. albüm document’ın elde ettiği başarıyı devam ettirdi. albümden çıkan single “stan” iki platin ödül kazanırken müzik listelerine 10 numaradan giriş yaptı. r.e.m bu albümü dünya çapında çıktıkları bir turneyle tanıttı. ayrıca bu albüm için r.e.m., amerika’da ilk stadyum konserlerini verdi. stadyum konserinden büyük bir başarıyla ayrılmış olmalarına rağmen grup, avrupa’da barlarda konserler vermeye devam etti.
green albümü için verdikleri konserler sonrasında grup çok yorgun düştü ve 1989 yılına kadar sürecek bir dinlenme dönemine girdiler. bu süre içerisinde grup üyelerinden her biri farklı yan projelerde çalıştı. buck, berry ve mills; warren zevon’la birlikte 1986 yılında “hindu love gods” adlı bir albüm çıkardı.
1990 yılında grup üyeleri tekrar bir araya gelip yedinci albümleri “out of time”ın hazırlıklarına başladı ve albüm 1991 yılının baharında piyasaya çıktı. ingiltere ve amerika listelerine bir numaradan giriş yapan albümden çıkan ‘loosing my religion’ single’ı grubun o zamana kadar çıkarmış olduğu en başarılı parça oldu. ayrıca ‘loosing my religion’ amerika’da müzik listelerine 4 numaradan giriş yaptı. ayrıca albümden çıkan diğer single’lar; ‘shiny happy people’, ‘near wild heaven’ ve ‘radio song’du. green turnesi’nde yaşadıkları yoğun ve yorucu atmosferi göz önünde bulunduran grup, bu sefer albüm tanıtımı için turneye çıkmadı.
bununla birlikte “out of time” grubun çıkan en başarılı albümü oldu. sadece amerikada albüm 4 milyon kopya sattı ve listelerde 2 hafta boyunca bir numarada kaldı.
grup, 1992 yılının sonbaharında derin düşüncelerin anlatıldığı karanlık denebilecek albüm “automatic for the people”ı piyasaya sürdü. grup aslında “out of time”dan sonra bir rock albümü hazırlayacağını söylemişti fakat “automatic for the people”da da yavaş, dokunaklı şarkı sözleri ve melodiler bulunuyordu. hatta bazı parçalar, lez zeppelin’in basçısı john paul jones’un melankolik aranjmanlarıyla hazırlanmıştı. prosedüre uygun olarak “automatic for the people”da dört platin ödül ve albümden çıkan ve müzik listelerinde haftalarca kalan ‘drive’, ‘man on the moon’ ve ‘everybody hurts’le adından sıkça bahsettiren bir albüm oldu.
r.e.m, 1994 yılında “monster” albümüyle bir rock grubu olarak geri dönmeye karar verdi. albümün grubun köklerine bir geri dönüş olarak düşünüldü fakat kayıtlar çok yorucu ve stresli bir şekilde tamamlandı. buna rağmen albüm büyük bir çıkış yaptı,
sonbaharda yayınlanmasına rağmen amerika ve ingiltere müzik listelerine bir numaradan giriş yaptı. albümden çıkan ‘what’s the frequency, kenneth?’ ingiltere müzik listeleri’ne 9 numaradan giriş yaptı. aynı zamanda grup “green” albümleri için çıktıkları turneden sonra ilk defa 1995 yılında bir kez daha turneye çıkmaya karar verdi.
turnede iki ayını geçiren gruptan bill berry, bu esnada kötüleşti ve bir beyin anevrizmesı geçirdi. berry’e acil müdahele edildi ve bir ay içinde toparlanması sağlandı. r.e.m., berry’nin bu hastalığı sebebiyle turneye ara verdi, fakat aslında berry’nin hastalığı monster turnesi içinde geçecek kötü olayların sadece bir başlangıcıydı. gruptan mills, bağırsaklarındaki bir tümörü aldırmak için ameliyat oldu, bu olaydan bir ay sonra stipe fıtık ameliyatı oldu. bütün bu problemlerin yanı sıra turne gruba, büyük finansal destek sağladı ve r.e.m yeni albümlerinin en önemli kısmını bu sayede kaydetti. grubun yeni albümü 1996 sonbaharında piyasaya çıkmadan önce, r.e.m. uzun zamandır menajerleri olan jefferson holt’la yollarını ayırdı.
“new adventures in hi-fi” 1996 yılının eylül ayında piyasaya çıkmadan önce grup warner bros’la bir kez daha anlaşma imzaladı. bu anlaşma dünya tarihine geçecek bir anlaşmadır; çünkü şirket grupla 80 milyon dolara, beş albümlük bir kontrat imzaladı. albüm amerika’da iki, ingiltere’de ise bir numaradan giriş yaptı. “new adventures in hi-fi”dan çıkan ‘be mine’, ‘how the west was won and where it got us’ en başarılı single’lardı. ayrıca patti smith’in de vokallerinin bulunduğu ‘e-bow the letter’, ingiltere single’lar listesinde 5 numaraya kadar çıktı. 1996 yılının başlarında albüm olumlu eleştirilerle müzik listelerinde yükselirken, grup üyeleri kendi bireysel çalışmaları üzerine yoğunlaşmaya başladı. stipe; kendi film şirketi single cell pictures’la, buck; mark eitzel için şarkı sözleri yazıp, tuatara adındaki bir caz grubuyla çalışmaya başladı.
1997 yılının ekim ayında r.e.m; hayranlarını ve basını şok edicek bir açıklamayla tekrar ortaya çıktı. açıklamaya göre grup üyelerinden berry, grupla geçirdiği 17 yıllık beraberliğinin ardından, hayatının geri kalanını bir çiftlikte geçirmek üzere gruptan ayrılıyordu. r.e.m bundan sonraki müzikal hayatına üç kişi devam edecekti. üçlü kısa bir sürede hawai’de tekrar bir araya geldi ve bir sonraki lp’lerinin ön hazırlıklarına başladı. grup, berry’nin yerini ise bir drum machine’le doldurdu. 1998 yılında ise “up” piyasaya çıktı. bu albüm grubun şimdiye kadar piyasaya sürdüğü en deneysel albüm olma özelliğini taşıyordu. albümün prodüktörlüğünü pat mccarthy yaptı. albüm “daysleeper” single’ıyla tanıtıldı ve bu single ingiltere müzik listelerine 10 numaradan giriş yaptı. “up” için verilen turnede gruba screamin trees’in bateristi barrett martin eşlik etti.
bir sonraki yıl grup, andy kaufman’ın biografisi olan film “man on the moon” için bir soundtrack çalışmasında bulundu. bu soundtrack çalışmasından çıkan en önemli parça ise “the great beyond” oldu.
r.e.m’in yeni albümü “reveal” 14 mayıs’ta piyasaya çıktı. albümden çıkan ilk single ise “imıtation of life”
r.e.m’in müzik dünyasına girişi post-punk’un, alternatif rock’a dönüştüğü döneme rastlıyor. 1981 yılında grubun ilk single’ı “radio free europe” çıkması, amerika’da tekrar garaj hareketinin harekete geçeceğine işaret ediyordu. 80’li yılların başında amerika’da hala punk ve hard rock grupları bulunurken r.e.m, müzik dünyasına pop soundunu geri getirdi.
hoşgelmiştir efem, bol bol okusun, arada sırada yazsın, bir an önce bilgiç olsun inşallah.
bssk aldına kucaklıyor ve öpüyorum.
bssk aldına kucaklıyor ve öpüyorum.
(bkz: falling in love again)
atalarımız için gurur kaynağı iken, zamane gençlerinin sallamadığı özelliktir.
(bkz: turklere ozgu aliskanliklar)
(bkz: turklere ozgu davranislar)
(bkz: turklere ozgu hareketler)
(bkz: turklere ozgu olum sekilleri)
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
(bkz: turklere ozgu aliskanliklar)
(bkz: turklere ozgu davranislar)
(bkz: turklere ozgu hareketler)
(bkz: turklere ozgu olum sekilleri)
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?