bir burhan altintop kolay yetismiyii
http://www.facebook.com/group.php?gid=5360513459
özdemir asafın yalnızlık şiirlerini ezbere bilmektir.
"jartiyerinin yanına silah sıkıştıran kadın" modelinin karşısında son derece itici duran bir tavırdır. demek ki yaptığımız hareketler cinsel kimliğimizle de doğru orantılıdır.
(bkz: sigara ve çakmağını çorabına koyan kadın cinsi)
(bkz: sigara ve çakmağını çorabına koyan kadın cinsi)
insanları bilinçlendirmek yerine korku ve hurafeler üzerinden giderek, dini sosyal hayattan soyutlayıp farklı bir şekle büründürten cahilane çaba.
arapça "nahr" kelimesinden türemiştir. nahr, boğazlamak, kesmek anlamlarında kullanılır. kelimenin "intihar" şekliyle dilimizde kullanımı tanzimat dönemine rastlar. bu döneme kadar hiçbir kaynakta intihar eylemine karşılık olarak kullanılan kelime yoktur. zira insanın kendi kendisini öldürmesiyle bir başkasını öldürmesi arasında fark görülmemiştir. her ikisi de cinayet sınıfına girer.
bu dönemden sonra kullanılmasının sebebiyse batı dillerinden yapılan tercümelerden kaynaklanır.
intiharın cinayet addedilmesi batı için de geçerliydi. intihar eden kişi suç işlemiş sayılır ve cesedine çeşitli şekillerde idam metodları uygulanırdı.
batı dillerine, latince "sui homicido" kökünden türeyerek suicide şeklinde takriben 17. yüzyılda yerleşmiştir. özellikle shakespearein eserlerinde intihar etmiş kahramanları görmek mümkündür.
bu dönemden sonra kullanılmasının sebebiyse batı dillerinden yapılan tercümelerden kaynaklanır.
intiharın cinayet addedilmesi batı için de geçerliydi. intihar eden kişi suç işlemiş sayılır ve cesedine çeşitli şekillerde idam metodları uygulanırdı.
batı dillerine, latince "sui homicido" kökünden türeyerek suicide şeklinde takriben 17. yüzyılda yerleşmiştir. özellikle shakespearein eserlerinde intihar etmiş kahramanları görmek mümkündür.
farsça ruspi kelimesinin galatlaşmış halidir. kuzey ve güneydoğu illerimizde hala "ruspi, rospi.." şeklinde telaffuzu da vardır.
arapça "milh" kelimesinden türemiştir. milh, tuz anlamına gelir. melih ise tuzlu demektir. araplar bir şeyin tuzlu olduğunu belirtmek için bu kelimeyi kullanırken, iranlılar aynı kelimeyi "güzel yüzlü, şirin" anlamında kullanmışlardır. bunun sebebiyse, yemeğe tadını veren şeyin tuz; kişiye güzelliğini veren uzvunsa yüz olmasıdır.
şehit "şahit olan" demektir. peki neden vatan/din uğruna ölen kişiler için bu kelime kullanılmıştır? inanışa göre şehitler son nefeslerinde allahın cemalini görüp, ona şahit oldukları için bu isimle anılırlar. bir insan için dünya ve ahiret nimetlerinin en büyüğü allahın cemalini görmektir.
kelime olarak her ne kadar şah ismail tarafından rafizilere, kırmızı başlık taktıkları için bu ad verilmiş olsa da, inanış olarak ilk olarak erdebilli şeyh cüneyt oğlu haydar tarafından ortaya konulmuş ve müritleri kızıl sarık taktıklarından bu isimle bütünleştirilmişlerdir. bir tür teslis inançları vardır. buna göre allah-muhammet-ali birdir.
arapça bir kelime. önceden düşünmeksizin, ağızdan birden bire çıkmış olan güzel söz veya şiirdir. özellikle aşık edebiyatında güzel örnekleri vardır. (bkz: ozan)
doğu karadenizde günümüzde hala devam eden atma türkü geleneği de irticale örnek verilebilir. bunlar işin müzikal tarafı, diğer taraftan irticalen söylenmiş şiirler de vardır. tarihte pek çok örneği olan bu tarz şiirler, aynı zamanda birer ustalık özelliğidir. irticalin en önemli yönü, tabiri caizse "taşı gediğine oturtmak" olarak nitelendirilebilir ki hazır cevaplılık gerektirir.
doğu karadenizde günümüzde hala devam eden atma türkü geleneği de irticale örnek verilebilir. bunlar işin müzikal tarafı, diğer taraftan irticalen söylenmiş şiirler de vardır. tarihte pek çok örneği olan bu tarz şiirler, aynı zamanda birer ustalık özelliğidir. irticalin en önemli yönü, tabiri caizse "taşı gediğine oturtmak" olarak nitelendirilebilir ki hazır cevaplılık gerektirir.
farsçadan dilimize girmiş bir kelimedir. asıl anlamı ise "omuz üzerinde"dir.
ber: üstünde anlamındaki ön ek.
duş: omuz.
serseri olarak ikinci bir manaya gelmesinin sebebiyse, evi barkı olmayan, evi omzunda kimse şeklinde kullanılmasıyla alakalıdır.
ber: üstünde anlamındaki ön ek.
duş: omuz.
serseri olarak ikinci bir manaya gelmesinin sebebiyse, evi barkı olmayan, evi omzunda kimse şeklinde kullanılmasıyla alakalıdır.
arkadaşımın önerisiydi.
(bkz: sim)
mihr-i müaccel ve mihr-i müeccel gibi kavramlarla birlikte bakıldığında bir çeşit evlilik sözleşmesi olduğu görülür.
aslında ilişkileri meşrulaştırırken hem aileyi hem de kadının haklarını koruyan, onu güvence altına alan bir akittir. osmanlı zamanında kağıt üzerinde yapılan bu anlaşma ile modern dünyadaki evlilik sözleşmesi benzerlik göstermekte. ancak medeni kanunla bu anlamda kadına ait bir takım haklar geri alınmıştı. yeni medeni kanun bu eksikliği bir parça gidermiştir.
kadı tarafından akdedilen ve şahitlerin imzasıyla onaylanan bu akitnameyle kadın boşanma durumunda tayin edilmiş olan mihri alabilmekteydi. aynı zamanda nikah esnasında eğer isterse kocasını boşama hakkı kadına da verilebilmekteydi. bu tamamen tercih meselesi idi. örneğin "başka bir kadını nikahlaması durumunda boşama hakkım olmasını istiyorum" derse, bu hak kadına verilebilmekteydi.
yani "imam nikahı sadece erkeğin tasarrufundadır" gibi bir düşünce bilgi eksikliğinden başka bir şey değil.
sonuç olarak bu nikahın -esasen- sadece dini değil, aynı zamanda sosyal ve hukuki bir yönü de vardır.
aslında ilişkileri meşrulaştırırken hem aileyi hem de kadının haklarını koruyan, onu güvence altına alan bir akittir. osmanlı zamanında kağıt üzerinde yapılan bu anlaşma ile modern dünyadaki evlilik sözleşmesi benzerlik göstermekte. ancak medeni kanunla bu anlamda kadına ait bir takım haklar geri alınmıştı. yeni medeni kanun bu eksikliği bir parça gidermiştir.
kadı tarafından akdedilen ve şahitlerin imzasıyla onaylanan bu akitnameyle kadın boşanma durumunda tayin edilmiş olan mihri alabilmekteydi. aynı zamanda nikah esnasında eğer isterse kocasını boşama hakkı kadına da verilebilmekteydi. bu tamamen tercih meselesi idi. örneğin "başka bir kadını nikahlaması durumunda boşama hakkım olmasını istiyorum" derse, bu hak kadına verilebilmekteydi.
yani "imam nikahı sadece erkeğin tasarrufundadır" gibi bir düşünce bilgi eksikliğinden başka bir şey değil.
sonuç olarak bu nikahın -esasen- sadece dini değil, aynı zamanda sosyal ve hukuki bir yönü de vardır.
(bkz: sükun)
farsça menşeli bir kelime. "boş gezen, başıboş, boş söz" gibi anlamları vardır.
eskiden ıyd-ı fıtr, yani fitre bayramı da denilen iki mübarek bayramdan biridir.
(bkz: inkıraz)
başka, gayrı gibi anlamları olan uygur türkçesinden gelen bir kelimedir.
arapça ism-i faildir. yani tasallut eden, sataşan, rahatsız eden gibi anlamları vardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?