aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
muhafazakar sözlük resmi erkek bilgiç giysisidir:
....______....
...(______)....
..(_______)....
...(______)...
....(_____)...
.....|@&@|...
.....|~s~|...
..................o...
................o...o..
...............o.....o.
...............o.....o.
................o...o..
..................o....
.................//\\.
................//..\\
....______....
...(______)....
..(_______)....
...(______)...
....(_____)...
.....|@&@|...
.....|~s~|...
..................o...
................o...o..
...............o.....o.
...............o.....o.
................o...o..
..................o....
.................//\\.
................//..\\
insanlık öldü mü? buyursundur:
....._____________
.....|......................|
.....|.......google......|
.....|...bilgi sözlük...|
.....| bir şeyi çok...|
.....____eeepc____
..../1234567890*-/
.../qwertyuıopğü"/
../..>asdfghjklşi,;/
./.<zxcvbnmöç.:/
/__________/
....._____________
.....|......................|
.....|.......google......|
.....|...bilgi sözlük...|
.....| bir şeyi çok...|
.....____eeepc____
..../1234567890*-/
.../qwertyuıopğü"/
../..>asdfghjklşi,;/
./.<zxcvbnmöç.:/
/__________/
online olmayan üyeler:
- independence
- esrakesh
- elma sekeriiii
- fofay
- mutant
- laughter
- heddodepaso
- alorarola
- emma the gold one
- delirtmeyinlanbeni
- crimson
- tayfa75
- mitili
- rutubet
- greyfurt
- isyankarmuhabir
- periduht
- sipsi
- civeng
- instrument
- nerobianco
- kalimera
şu anda yönetimdem hiç jedi
0 moderatör
(-)1 gammaz
bir o kadar da bot(neydi bu la)
bulunmakta.
at koşturanları sayamıyciz.
- independence
- esrakesh
- elma sekeriiii
- fofay
- mutant
- laughter
- heddodepaso
- alorarola
- emma the gold one
- delirtmeyinlanbeni
- crimson
- tayfa75
- mitili
- rutubet
- greyfurt
- isyankarmuhabir
- periduht
- sipsi
- civeng
- instrument
- nerobianco
- kalimera
şu anda yönetimdem hiç jedi
0 moderatör
(-)1 gammaz
bir o kadar da bot(neydi bu la)
bulunmakta.
at koşturanları sayamıyciz.
kucuk karanlik bir oda, bir adam, bir yatak, bir ekran ve bir ben. once daha genc olani geldi yanima. uzanin buraya dedi. elbisenizi de siyirin.
uzandim. digeri iceri girmekte gecikmedi. odadan yani. elindeki islaklik verici seyden surdu bacagima. kasiklariniza kadar acmaniz lazim dedi sonra. oradan basliycam.
aletini islaklik verdigi kasiklarima surtmeye basladi. asagiya indi sonra. ayagima kadar her yerime degdirdi. guzel gorunuyor dedi ekrana bakarak. ama ben goremiyordum.
simdi arkani don dediginde. nefesini de tut dedi. zaten nefes alamiyordum ki.
kalcamla bacagimin birlestigi yeri de islatti. elindeki alet hassas bir noktada geziniyordu artik. diz kapagimin arkasi.. ve bacagimin tamami..
tamam buyrun bunla silebilirsiniz dedi uc bes tane kagit mendil tutustururken elime. zararsiz bir jel herhalde dedim. bebek icin de surmuslerdi.
sirtustu yatarken neyseydi de yuzustu yatarken ben aysel gurel i hayal ettim mecburen. o neyi hayal etti bilmiyorum.
odadan ciktigimda koltukta oturuyordu. bacagimdaki damarlarin ultrasonografisini ceken doktor. tesekkur ettim ve ayrildim.
uzandim. digeri iceri girmekte gecikmedi. odadan yani. elindeki islaklik verici seyden surdu bacagima. kasiklariniza kadar acmaniz lazim dedi sonra. oradan basliycam.
aletini islaklik verdigi kasiklarima surtmeye basladi. asagiya indi sonra. ayagima kadar her yerime degdirdi. guzel gorunuyor dedi ekrana bakarak. ama ben goremiyordum.
simdi arkani don dediginde. nefesini de tut dedi. zaten nefes alamiyordum ki.
kalcamla bacagimin birlestigi yeri de islatti. elindeki alet hassas bir noktada geziniyordu artik. diz kapagimin arkasi.. ve bacagimin tamami..
tamam buyrun bunla silebilirsiniz dedi uc bes tane kagit mendil tutustururken elime. zararsiz bir jel herhalde dedim. bebek icin de surmuslerdi.
sirtustu yatarken neyseydi de yuzustu yatarken ben aysel gurel i hayal ettim mecburen. o neyi hayal etti bilmiyorum.
odadan ciktigimda koltukta oturuyordu. bacagimdaki damarlarin ultrasonografisini ceken doktor. tesekkur ettim ve ayrildim.
muhafazakar sözlük resmi kadın bilgiç giysisidir:
.....____.....
..../____\....
.../|@_@|\...
../.............\..
./...............\.
.....____.....
..../____\....
.../|@_@|\...
../.............\..
./...............\.
"haydeeeeeeeee hurraaaaaaaaaaa hoppaaaaaaaaaa, imphotep sen mp3 ünü versene yaa benimkinin pili bitti, olm okey e dörtlü lazım da niye demionuz esrakesh, elma şekeriiii, epikuros? haa annadım bunlar yönetim kadrosu ya fani bilgiçlerle oynamazlar, indy yi bekliolar! isyankarmuhabir gel bende psp var oyun oynayalım madem. iyi de mmkurabiye sen napıyosun ya jedi boş bıraktı kızım bırak o bilgisayarı artık! anaaa sipsi ve tayfa 75 jedi bizi boş bıraktı elleriniz_öhöm neyse bana ne yaa! şşş mitili napıon sen sıranın altında o dergiyle yuh! civeng gel çocuğum bu öğretmenin de laptopunun açılış sayfasını porno şeetme ayıp oluyo bak! rumuz pilis tiray egen sen de bırak camdan millete su bombası atmayı hey allahım!" dedikten sonra;
ne yani yok muydu böyle bir komut? şeklinde dersimize döndüğümüz başlıktır.
nerde kalmıştık.. evet.. başlık..
(bkz: sözlük içi şiddet)
ne yani yok muydu böyle bir komut? şeklinde dersimize döndüğümüz başlıktır.
nerde kalmıştık.. evet.. başlık..
(bkz: sözlük içi şiddet)
- seks benim için ikinci planda kalır aysel.
+ bak necati adam gibi 55-60 dakka sevişemiceksen hiç uğraştırma beni.
+ bak necati adam gibi 55-60 dakka sevişemiceksen hiç uğraştırma beni.
camları açtım içerisi havalandı. klavyelerin tozunu pronto multi bilmemne ile aldım. uzun süre toz tutmazlar.
bayadır okunmayan başlıklara naftalin döktüm. mod lara değiştirilecek bir iki başlık çıkardım dolaptan. ütleyip yerine koyuversinler.
masa üstleriniz temiz. geri dönüşüm kutularınız boşaltıldı. terlikleriniz kapı girişinde.
çayın altını da yaktım.
şu danteli de örteyim ekranın üstüne:
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
bayadır okunmayan başlıklara naftalin döktüm. mod lara değiştirilecek bir iki başlık çıkardım dolaptan. ütleyip yerine koyuversinler.
masa üstleriniz temiz. geri dönüşüm kutularınız boşaltıldı. terlikleriniz kapı girişinde.
çayın altını da yaktım.
şu danteli de örteyim ekranın üstüne:
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*o/*>
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
- bayan yanı koridor. tek kişi evet. teşekkürler.
tüm yolculuklarımda koridora bilet alırım ben. ve buna şaşırmayan bir tek firma görevlisi görmedim şimdiye kadar. yahu sevmiyorum işte kapana kısılmış gibi hiç tanımadığım birisinin himayesinde oturmayı.
bir bacağım koltuktan sarkmalı gelip geçen muavine toslamamaya çalışarak. otobüs yavaşladığında kafamı azıcık koridordan yana uzatıp görebilmeliyim yolda ne olup bittiğini. ama en önde de oturmamalıyım. o zaman her gözümü açtığımda yol kenarlarında telef olmuş çeşitli hayvan cesetleri görüyorum nedense. ya tahayyül gücümün bana kötü bir şakası diyorum ya da hayatın gerçeklerinin.
- ben de koridor istemiştim ama siz önce davranmışsınız. bana tek kalan yer bu cam kenarı oldu.
- maalesef ben oturamıyorum cam kenarında.
- ben de.
yanıma oturan insanla muhabbeti oldukça kısa tutmaya çalışırım genelde. çünkü siz nereye gidiyorsunuz, gibi bir soruya cevap vermek gafletinde bulunursanız eğer, ondan sonra gelecek oralı mısınız, aileniz mi orda yoksa neden oraya gidiyorsunuz gibi sorularla tamamen yabancı birine kısa özgeçmişinizi anlatırken buluverirsiniz kendinizi. bu yüzden yüzyılın harika japon icatlarından biri olan walkmanla başlayan serüveni ipodla devam eden taşınabilir müzik çalarınız hayat kurtarıcınızdır.
- ne dinliyosun ipodda?
- ibrahim tatlıses. sen?
- metallica.
- iyiymiş. değişelim mi?
- olur.
otobüslerde asla izlemek istemeyeceğim hatta oynattıkları sinemanın yanından bile geçmeyeceğim filmler gelir bulur beni genelde. bunu, en sık yolculuk ettiğim firmanın eski deyimle muavin yeni deyimle hostlarıyla bir tür zevk uyuşmazlığı yaşadığımız şeklinde de yorumlayabiliriz. bir seferinde ‘kutsal damacana ismini verdikleri ‘şeyi bile izlemek sorunda kalmıştım kulağımda kulaklıklarla. gözümü kapalı tutmaya çalışsam da gördüğüm sahneler bana yetip artmış yolculuk boyunca sinirlenip durmuştum. bir bestseller olan ‘the exorcist isimli romanın aynı adlı filminden sahnelerle dalga geçiyorlardı. oysaki ben yeni yetme çağımda kitabını okurken çok korkup daha sonraları filmini izlerken de bir o kadar etkilenmiştim. bu etkileyici filmle dalga geçen damacanalı kopyası ise haddini bilmez bir komik olmaya çalışma ve saçmalama idi.
- yine mi kutsal damacana yahu?
- ben bu film üzerine ama filmi yine bir otobüste sadece azıcık gördükten sonra bir yazı yazmıştım.
- biliyorum.
- ciddi mi?? nerden?
- okumuştum.
- hadi ya? hâlbuki bir üniversiteli gencin dandik bir blog sayfasında yazıyodum o zamanlar. demek okuyanlar varmış. battı o site biliyo musun? yazılarımı da alamadım.
- biliyorum. ben batırdım.
insan hayatının bir döneminde evde oturup televizyon izlemekten başka işi olmayacak bir pozisyonda yaşayınca çok fazla film ve dizi seyretmek zorunda kalıyor. zorunda kalıyor diyorum ama kimse bir korku filmindeki gibi göz kapaklarınızın altına minik iğnecikler yerleştirip karşınızdaki televizyonu seyretmek zorunda bırakmıyor sizi tabii ki. sadece kendinden bile sıkılan insan bedeni, hayal gücünü kitap sayfalarının arasında ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaya zorlayamıyor. o yüzden üçüncü sınıf hollywood filmleri ile sınıflandırma bile yapamayacağım türk dizileri beni hiç şaşırtmazlar sağ olsunlar. şaşırtan filmlerden birisi de fight clubdır.
- baksana çantalarımız aynı!
- evet. saçın da benimki gibi kokuyo.
- adin ne senin?!?
- adin ne senin?!?
- ?!?!?!?!?!
- ?!?!?!?!?!
- hadi canım! sen çok fazla fight club seyrettin galiba?
- hiç tamamını izlemedim. sonunu tahmin edince sıkıldım.
en uzun yolculuklar bile biter ama insanın kendisi ile çıktığı yolculuk? nafile çaba. cam kenarı veya koridorda oturan bütün yolcular, şoför, muavin, dinlenme tesisindeki tuvaletçi, önünde sıra bekleyen yaşlı kadın, ayran getiren garson, mevlana şekeri satıcısı, köşedeki terminal oyuncakçısı hepsi sensindir. ister istemez bir ‘john malkovich olmak senaryosu döner durur kafanda. nereye kaçsan kendin, hangi aynaya baksan sen, hangi telefonu açsan kendi sesin, rehber, son aramalar ve favoriler listesi baştan aşağı sensindir. ipod hep aynı şarkıda takılı kalmıştır:
“sağıma baksam, soluma baksam?
çıksam dolansam, bilmem ne yapsam?
kimlere sorsam, deli mi olsam, sen!
sen sen sen.
sonunda yine bana yine bana gelsen.”
- benle geliyo musun?
- hayır, ben yol ayrımında inicem.
- inceksen neden geldin o kadar yolu?
- gittiğinden emin olmak için.
tek başınıza kalırsınız, artık ne mustafasınızdır, ne kemal. ayırt edilmeniz gerekmeyince kimse size isim de takmaz. nerede olduğunuzu umursamazken nerede olduğunuzu umursayan birileri var mı acaba diye düşünürsünüz. tekrar bulunabilmek için kaybolmayı tercih edenlerdensiniz. artık yüzlerce beygir gücü ile telaffuz edilen araçların geçtiği katır yolunda her gün bulutlarla domuzların karşıdan karşıya geçişlerini seyredersiniz. bir yarınız bıraktığınız yol ayrımında hayatın daha zorlu bir ligine atlamış olan diğer yarınızın bonservis ödeyerek kendisini getirtmesini bekler. ve maalesef onun futbol hayatını bitirecektir ödenmesi imkânsız yüksek bedeller.
- artık korkmuyorum.
- neden?
- çünkü düştüm.
- nerden?
- yüksekten.
thelo na ziso tin zoi mou ekso ap ta metra
tora pou sklirine i kardia mou san petra
fevgo, tora fevgo.
tüm yolculuklarımda koridora bilet alırım ben. ve buna şaşırmayan bir tek firma görevlisi görmedim şimdiye kadar. yahu sevmiyorum işte kapana kısılmış gibi hiç tanımadığım birisinin himayesinde oturmayı.
bir bacağım koltuktan sarkmalı gelip geçen muavine toslamamaya çalışarak. otobüs yavaşladığında kafamı azıcık koridordan yana uzatıp görebilmeliyim yolda ne olup bittiğini. ama en önde de oturmamalıyım. o zaman her gözümü açtığımda yol kenarlarında telef olmuş çeşitli hayvan cesetleri görüyorum nedense. ya tahayyül gücümün bana kötü bir şakası diyorum ya da hayatın gerçeklerinin.
- ben de koridor istemiştim ama siz önce davranmışsınız. bana tek kalan yer bu cam kenarı oldu.
- maalesef ben oturamıyorum cam kenarında.
- ben de.
yanıma oturan insanla muhabbeti oldukça kısa tutmaya çalışırım genelde. çünkü siz nereye gidiyorsunuz, gibi bir soruya cevap vermek gafletinde bulunursanız eğer, ondan sonra gelecek oralı mısınız, aileniz mi orda yoksa neden oraya gidiyorsunuz gibi sorularla tamamen yabancı birine kısa özgeçmişinizi anlatırken buluverirsiniz kendinizi. bu yüzden yüzyılın harika japon icatlarından biri olan walkmanla başlayan serüveni ipodla devam eden taşınabilir müzik çalarınız hayat kurtarıcınızdır.
- ne dinliyosun ipodda?
- ibrahim tatlıses. sen?
- metallica.
- iyiymiş. değişelim mi?
- olur.
otobüslerde asla izlemek istemeyeceğim hatta oynattıkları sinemanın yanından bile geçmeyeceğim filmler gelir bulur beni genelde. bunu, en sık yolculuk ettiğim firmanın eski deyimle muavin yeni deyimle hostlarıyla bir tür zevk uyuşmazlığı yaşadığımız şeklinde de yorumlayabiliriz. bir seferinde ‘kutsal damacana ismini verdikleri ‘şeyi bile izlemek sorunda kalmıştım kulağımda kulaklıklarla. gözümü kapalı tutmaya çalışsam da gördüğüm sahneler bana yetip artmış yolculuk boyunca sinirlenip durmuştum. bir bestseller olan ‘the exorcist isimli romanın aynı adlı filminden sahnelerle dalga geçiyorlardı. oysaki ben yeni yetme çağımda kitabını okurken çok korkup daha sonraları filmini izlerken de bir o kadar etkilenmiştim. bu etkileyici filmle dalga geçen damacanalı kopyası ise haddini bilmez bir komik olmaya çalışma ve saçmalama idi.
- yine mi kutsal damacana yahu?
- ben bu film üzerine ama filmi yine bir otobüste sadece azıcık gördükten sonra bir yazı yazmıştım.
- biliyorum.
- ciddi mi?? nerden?
- okumuştum.
- hadi ya? hâlbuki bir üniversiteli gencin dandik bir blog sayfasında yazıyodum o zamanlar. demek okuyanlar varmış. battı o site biliyo musun? yazılarımı da alamadım.
- biliyorum. ben batırdım.
insan hayatının bir döneminde evde oturup televizyon izlemekten başka işi olmayacak bir pozisyonda yaşayınca çok fazla film ve dizi seyretmek zorunda kalıyor. zorunda kalıyor diyorum ama kimse bir korku filmindeki gibi göz kapaklarınızın altına minik iğnecikler yerleştirip karşınızdaki televizyonu seyretmek zorunda bırakmıyor sizi tabii ki. sadece kendinden bile sıkılan insan bedeni, hayal gücünü kitap sayfalarının arasında ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaya zorlayamıyor. o yüzden üçüncü sınıf hollywood filmleri ile sınıflandırma bile yapamayacağım türk dizileri beni hiç şaşırtmazlar sağ olsunlar. şaşırtan filmlerden birisi de fight clubdır.
- baksana çantalarımız aynı!
- evet. saçın da benimki gibi kokuyo.
- adin ne senin?!?
- adin ne senin?!?
- ?!?!?!?!?!
- ?!?!?!?!?!
- hadi canım! sen çok fazla fight club seyrettin galiba?
- hiç tamamını izlemedim. sonunu tahmin edince sıkıldım.
en uzun yolculuklar bile biter ama insanın kendisi ile çıktığı yolculuk? nafile çaba. cam kenarı veya koridorda oturan bütün yolcular, şoför, muavin, dinlenme tesisindeki tuvaletçi, önünde sıra bekleyen yaşlı kadın, ayran getiren garson, mevlana şekeri satıcısı, köşedeki terminal oyuncakçısı hepsi sensindir. ister istemez bir ‘john malkovich olmak senaryosu döner durur kafanda. nereye kaçsan kendin, hangi aynaya baksan sen, hangi telefonu açsan kendi sesin, rehber, son aramalar ve favoriler listesi baştan aşağı sensindir. ipod hep aynı şarkıda takılı kalmıştır:
“sağıma baksam, soluma baksam?
çıksam dolansam, bilmem ne yapsam?
kimlere sorsam, deli mi olsam, sen!
sen sen sen.
sonunda yine bana yine bana gelsen.”
- benle geliyo musun?
- hayır, ben yol ayrımında inicem.
- inceksen neden geldin o kadar yolu?
- gittiğinden emin olmak için.
tek başınıza kalırsınız, artık ne mustafasınızdır, ne kemal. ayırt edilmeniz gerekmeyince kimse size isim de takmaz. nerede olduğunuzu umursamazken nerede olduğunuzu umursayan birileri var mı acaba diye düşünürsünüz. tekrar bulunabilmek için kaybolmayı tercih edenlerdensiniz. artık yüzlerce beygir gücü ile telaffuz edilen araçların geçtiği katır yolunda her gün bulutlarla domuzların karşıdan karşıya geçişlerini seyredersiniz. bir yarınız bıraktığınız yol ayrımında hayatın daha zorlu bir ligine atlamış olan diğer yarınızın bonservis ödeyerek kendisini getirtmesini bekler. ve maalesef onun futbol hayatını bitirecektir ödenmesi imkânsız yüksek bedeller.
- artık korkmuyorum.
- neden?
- çünkü düştüm.
- nerden?
- yüksekten.
thelo na ziso tin zoi mou ekso ap ta metra
tora pou sklirine i kardia mou san petra
fevgo, tora fevgo.
olayın akşamında ellerini kendi sikine sarılmak için kullanabilir.
yeni evli bir çift viyana dan paris e gitmek üzere trene binerler. kompartmana yerleşirler. yalnız kalmak için sabırsızlanmaktadırlar fakat kompartman gitgide gelenlerle kalabalıklaşmaktadır.
genç kadın mini eteği olması münasebetiyle kocasının kucağına oturur ve her gelene selam vermek için kalkıp oturarak:
-siz de mi paris e gidiyorsunuz? diye sormaya başlar.
-mösyö siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-madam siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-matmazel siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
genç kadın sonunda dayanamaz ve ellerini çırparak kocasının kucağında zıplamaya başlar:
-yaşasın hepimiz paris e gidiyoruz!
genç kadın mini eteği olması münasebetiyle kocasının kucağına oturur ve her gelene selam vermek için kalkıp oturarak:
-siz de mi paris e gidiyorsunuz? diye sormaya başlar.
-mösyö siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-madam siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
-matmazel siz de mi paris e gidiyorsunuz? der ve kalkar, oturur.
genç kadın sonunda dayanamaz ve ellerini çırparak kocasının kucağında zıplamaya başlar:
-yaşasın hepimiz paris e gidiyoruz!
dünyayı doğu ve batı yarıküre olarak ayırdığımız zaman doğu yarıkürenin bizden çok farklı smiley simgeleri kullandığını görüp şaşırmamıza sebep olan smileylerdir.
(^_^) mutlu olma
(;_;) ağlama
(*o*) şaşırma
(^_~) göz kırpma
(^o^) kahkaha atma
(#^.^#) yüz kızarması
(^^;) utanma
m(_ _ )m özür dileme
(^_^) mutlu olma
(;_;) ağlama
(*o*) şaşırma
(^_~) göz kırpma
(^o^) kahkaha atma
(#^.^#) yüz kızarması
(^^;) utanma
m(_ _ )m özür dileme
1.işten eve gel.
2.küveti doldur.
3.kendine bir duble mutluluk al.
4.müziğini aç.
5.soyun.
6.beynini temizle.
7.banyoya gir.
8.giyinme.
9.öyle kal.
10.kapının çalmasını bekle.
hayalini kurdum da. böylesi daha güzel dedirten saatlerdir. hayat. evet.
2.küveti doldur.
3.kendine bir duble mutluluk al.
4.müziğini aç.
5.soyun.
6.beynini temizle.
7.banyoya gir.
8.giyinme.
9.öyle kal.
10.kapının çalmasını bekle.
hayalini kurdum da. böylesi daha güzel dedirten saatlerdir. hayat. evet.
(bkz: uçan daire)
dün gece hiç tanımadığım bir sözlüğe sırf sana benziyor diye girmişken 30 yaş üstü yazarların sözlüğe bir şey katmamaları gibi bir başlık gördüm. okuyayım dedim yakın gözlüklerimi aradım bulamadım. 17 yaşındaki yeğenim "hala gözlükler gözünde" dedi de allah tan. neyse.
bak evladım, neydi o elmalı pay mıydı kızın adı? "elma şekeriiii hala." hah. benden sana nasihat evlenmeden asla çocuk yapma olur mu şekerim. "hala o bir ay önce evlendi" ay ne bağırıyorsun be! o zaman şu jedi miydi neydi ona söyliyim: independence, bak evladım, öyle bilgisayar milgisayar bak bak nereye kadar? sen artık evlen. çoluk çocuğa karış. mini mini sözlüklerin olsun, ay aman çocukların. he mi yavrum?
nerobianco sen de memleketine dön oğlum. bak ne varsa burda var. ne yoksa da burda yok. amaan ne dedim ben. içim acıyor oralarda çocuğa ne yer ne içer. çay falan demlemeyi bilir mi. hay allah.
isyankarmuhabir sen içmeyi bırak artık oğlum. su iç. meyve suyu iç. süt iç sabahları. nesquik falan kat. yarasın.
rumuz pilis tiray egen sen şiir yaz evladım. bana bir şarkı söyle içinde yosun olsun. o başka bir şeydi ama neyse. hafıza işte.şişede durduğu gibi durmuyor.
alorarola sen arada sırada uğra bana. hovardayım diye.. ah nerdeeeee. gençlikte kaldı hepsi ayol. bak sana anlatayım: sene 1965. incirlik te bir amerikan askeriyle tanışmıştım. adı john du hey gidi hey!
orqn dergide bana bi köşe hazırla evladım. şöyle cereyan yapmayan bir yer olsun. malum dizlerim ağrıyor bir yaştan sonra.
esrakesh güzel kızım benim. bak sana sözlüğe ördüğüm dantel masa örtsünden örüyorum. her ilmikte de dua ediyorum, hayırlısı olsun diye. tu tu tu tu maşallah.
epikuros sen çoluk çocuk babalık işleri moderatörlük derken pek yoruyosun kendini evladım. emekli olunca ailecek bana gelirsiniz. ben çocuklara bakarım siz hanımla gezersiniz biraz. aman saat ondan sonra pek geç kalmayın he mi. sonra çocuklar beni uyutup dışarı falan kaçıyorlar.
hadi yavrum hadi evladım. öhöööö. öhöööööeeaaaaaa. ay ıhlamurum nerde. dizime battaniye getirin. kapatın şu sözlüğün pencerelerini. sırtım terli yahu.
bak evladım, neydi o elmalı pay mıydı kızın adı? "elma şekeriiii hala." hah. benden sana nasihat evlenmeden asla çocuk yapma olur mu şekerim. "hala o bir ay önce evlendi" ay ne bağırıyorsun be! o zaman şu jedi miydi neydi ona söyliyim: independence, bak evladım, öyle bilgisayar milgisayar bak bak nereye kadar? sen artık evlen. çoluk çocuğa karış. mini mini sözlüklerin olsun, ay aman çocukların. he mi yavrum?
nerobianco sen de memleketine dön oğlum. bak ne varsa burda var. ne yoksa da burda yok. amaan ne dedim ben. içim acıyor oralarda çocuğa ne yer ne içer. çay falan demlemeyi bilir mi. hay allah.
isyankarmuhabir sen içmeyi bırak artık oğlum. su iç. meyve suyu iç. süt iç sabahları. nesquik falan kat. yarasın.
rumuz pilis tiray egen sen şiir yaz evladım. bana bir şarkı söyle içinde yosun olsun. o başka bir şeydi ama neyse. hafıza işte.şişede durduğu gibi durmuyor.
alorarola sen arada sırada uğra bana. hovardayım diye.. ah nerdeeeee. gençlikte kaldı hepsi ayol. bak sana anlatayım: sene 1965. incirlik te bir amerikan askeriyle tanışmıştım. adı john du hey gidi hey!
orqn dergide bana bi köşe hazırla evladım. şöyle cereyan yapmayan bir yer olsun. malum dizlerim ağrıyor bir yaştan sonra.
esrakesh güzel kızım benim. bak sana sözlüğe ördüğüm dantel masa örtsünden örüyorum. her ilmikte de dua ediyorum, hayırlısı olsun diye. tu tu tu tu maşallah.
epikuros sen çoluk çocuk babalık işleri moderatörlük derken pek yoruyosun kendini evladım. emekli olunca ailecek bana gelirsiniz. ben çocuklara bakarım siz hanımla gezersiniz biraz. aman saat ondan sonra pek geç kalmayın he mi. sonra çocuklar beni uyutup dışarı falan kaçıyorlar.
hadi yavrum hadi evladım. öhöööö. öhöööööeeaaaaaa. ay ıhlamurum nerde. dizime battaniye getirin. kapatın şu sözlüğün pencerelerini. sırtım terli yahu.
istanbul’da bir karakol amirinin odası:
- amirim çocuk tutukluların bulunduğu cezaevinden bebek bezi istiyorlar. mümkünse ismi uyu ve oyna olan külotlu modelden olacakmış.
- lan oğlum deli misin tepek misin? çocuk esirgeme kurumu mu layn burası?!?!?!
- amirim sakin olun. çocuk mahkumların ihtiyaçlarını karşılamak zorundayız. liste yapıp vermişler.
- ne listesi??!?! mahalle bakkalı mı layn burası?!? hay ebesini zi_
- amirim küfretmeyin. dışarıda çocuk mahkumlar var. kötü örnek olmayalım.
- sen kime kötü örnek diyorsun ulayn!?!??! daha dün bir bugün iki?!?!?!? kimmiş, neymiş istedikleri de hele bakıyım?!
- eeeee öööööö amirim, 4 kutu danette ikilim, bir kutu sütlü pirinçli kaşık maması, bir alt değiştirme ünitesi, bir mama sandalyes_
- yeter?!?! yeter??!?! anasının karnından mı alıp gelmişler ulan bu çocukları?!?! yok mama sandalyesiymiş de, yok ana kucağıymış da?!?! ziktirin yıkılın karşımdan pezevenkler?!?!?!!?
* * *
- yahu naapıcaz?
- neyi naapıcaz?
- görmüyor musun? amirim köpürüyor?!
- olm sen de anlatmadın ki şu işi doğru düzgün! direk liste diye girdin odasına adamın! dur ben şu işi anlatıp geleyim!
* * *
- öhö. amirim!
- hah gel oğlum! neymiş bu çocuk mahkum meselesi sen anlat bakıyım bana!
- amirim, şimdi mahkeme görüldü ya?!
- eeeee?
- eee ööö. şimdi bu ogün 18’inden küçükmüş, ondan dolayı mahkemesi çocuk mahkemesine devredildi amirim.
- kim küçükmüş olm?
- ogün küçükmüş amirim.
- anladım ogün küçükmüş de kimmiş bu olm?
- ogün amirim.
- ne zaman küçükmüş demiyorum olm! kim diyorum saar misin?
- işte var ya hani gazeteci öldürüldü ya amirim?
- uğur mumcu mu olm?
- yok amirim. o eski. bu yenilerden.
- ahmet taner kışlalı mı olm?
- abdi ipekçi mi olm?
- amirim sen de çok eskilere gittin. az beri gel. 21. yüzyıla gel.
- ben şimdi getiririm seni 21. yüzyıla pezevenk! sittir git şurdan!
* * *
- eee naaptın?
- naapıcam olm. memlekette o kadar çok suikaste kurban gitmiş gazeteci var ki, amire hrant dink’i anlatana kadar sabrı bitti amugagoyum!
- hah! bir de bana diyordun anlatamadın diye!
- yok abi. bizde böyle bir adalet sistemi, amirimde de bu anlayış olduktan sonra biz sor anlatırız bu işi ona!
- bir dakka aklıma bişi geldi!
* * *
- amirim hani yengeyle bir filme gitmiştiniz?
- bak zaten neremden soluduğum belli değil! yengesini karıştırıyor bir de!
- bir dakka amirim. bi dinleyin. hani o adam vardı ya, yaşlı doğup gençleşerek bebek olup ölmüştü?
- şu yakışıklı ipneyi diyorsun. bret pit mi ne?
- hah işte amirim. hatta yengeye diyememişsin de sabah gelince ulan herif tersten büyüdüğüne göre babası anasını kimbilir_
- lan sus olm. bi espri bir yerde kalır. eeee nolmuş o filme? gene tepemi attıracaksın benim?
- işte şu ermeni gazeteciyi vuran bi genç vardı ya?
- ogün samast mı?
- evet amirim. ogün de suçu işlediği gün 18’inden küçükmüş işte. dava çocuk mahkemesine transfer oldu. bütün mesele bu!
- sabahtan beri bunu mu anlatmaya çalışıyorsunuz bana?!??!
- eeee ööööö_
- desene olm bizim gibi lafi şeyinden anlayanlar ve anasindan doğduğu anda küçülmeye başlayanlar oldukça bu memlekette daha çok kafasi çalişan adam gömeriz biz!?!?!?
- amirim çocuk tutukluların bulunduğu cezaevinden bebek bezi istiyorlar. mümkünse ismi uyu ve oyna olan külotlu modelden olacakmış.
- lan oğlum deli misin tepek misin? çocuk esirgeme kurumu mu layn burası?!?!?!
- amirim sakin olun. çocuk mahkumların ihtiyaçlarını karşılamak zorundayız. liste yapıp vermişler.
- ne listesi??!?! mahalle bakkalı mı layn burası?!? hay ebesini zi_
- amirim küfretmeyin. dışarıda çocuk mahkumlar var. kötü örnek olmayalım.
- sen kime kötü örnek diyorsun ulayn!?!??! daha dün bir bugün iki?!?!?!? kimmiş, neymiş istedikleri de hele bakıyım?!
- eeeee öööööö amirim, 4 kutu danette ikilim, bir kutu sütlü pirinçli kaşık maması, bir alt değiştirme ünitesi, bir mama sandalyes_
- yeter?!?! yeter??!?! anasının karnından mı alıp gelmişler ulan bu çocukları?!?! yok mama sandalyesiymiş de, yok ana kucağıymış da?!?! ziktirin yıkılın karşımdan pezevenkler?!?!?!!?
* * *
- yahu naapıcaz?
- neyi naapıcaz?
- görmüyor musun? amirim köpürüyor?!
- olm sen de anlatmadın ki şu işi doğru düzgün! direk liste diye girdin odasına adamın! dur ben şu işi anlatıp geleyim!
* * *
- öhö. amirim!
- hah gel oğlum! neymiş bu çocuk mahkum meselesi sen anlat bakıyım bana!
- amirim, şimdi mahkeme görüldü ya?!
- eeeee?
- eee ööö. şimdi bu ogün 18’inden küçükmüş, ondan dolayı mahkemesi çocuk mahkemesine devredildi amirim.
- kim küçükmüş olm?
- ogün küçükmüş amirim.
- anladım ogün küçükmüş de kimmiş bu olm?
- ogün amirim.
- ne zaman küçükmüş demiyorum olm! kim diyorum saar misin?
- işte var ya hani gazeteci öldürüldü ya amirim?
- uğur mumcu mu olm?
- yok amirim. o eski. bu yenilerden.
- ahmet taner kışlalı mı olm?
- abdi ipekçi mi olm?
- amirim sen de çok eskilere gittin. az beri gel. 21. yüzyıla gel.
- ben şimdi getiririm seni 21. yüzyıla pezevenk! sittir git şurdan!
* * *
- eee naaptın?
- naapıcam olm. memlekette o kadar çok suikaste kurban gitmiş gazeteci var ki, amire hrant dink’i anlatana kadar sabrı bitti amugagoyum!
- hah! bir de bana diyordun anlatamadın diye!
- yok abi. bizde böyle bir adalet sistemi, amirimde de bu anlayış olduktan sonra biz sor anlatırız bu işi ona!
- bir dakka aklıma bişi geldi!
* * *
- amirim hani yengeyle bir filme gitmiştiniz?
- bak zaten neremden soluduğum belli değil! yengesini karıştırıyor bir de!
- bir dakka amirim. bi dinleyin. hani o adam vardı ya, yaşlı doğup gençleşerek bebek olup ölmüştü?
- şu yakışıklı ipneyi diyorsun. bret pit mi ne?
- hah işte amirim. hatta yengeye diyememişsin de sabah gelince ulan herif tersten büyüdüğüne göre babası anasını kimbilir_
- lan sus olm. bi espri bir yerde kalır. eeee nolmuş o filme? gene tepemi attıracaksın benim?
- işte şu ermeni gazeteciyi vuran bi genç vardı ya?
- ogün samast mı?
- evet amirim. ogün de suçu işlediği gün 18’inden küçükmüş işte. dava çocuk mahkemesine transfer oldu. bütün mesele bu!
- sabahtan beri bunu mu anlatmaya çalışıyorsunuz bana?!??!
- eeee ööööö_
- desene olm bizim gibi lafi şeyinden anlayanlar ve anasindan doğduğu anda küçülmeye başlayanlar oldukça bu memlekette daha çok kafasi çalişan adam gömeriz biz!?!?!?
sabire abla (gündelikçi, evleri silen süpüren)
ferhat usta (elektrik kablolarını döşedi)
ismail abi (ttnet ten gelip modemi bağladı)
mehmet bey (netbook u aldığım beko bayii)
hüseyin bey (muhasebeci, o olmasa sözlüğü vergiden düşemeyiz)
fırat aydınlatma (gece lambası sponsoru, olmazsa olmaz)
yataşşşşş (yatak yorgan ve nevresim takımından sorumlu tükkan)
hanımeli ev yemekleri (karnımızı doyurdular allah razı olsun)
po (gelmeden önce mazot alsaydık iyiydi, neyse her zaman yanımızda)
murat (kaloriferleri yakmasa sıcacık entrylerimizi yazamazdık)
çeşitli boy ve ebatta kediler (mırıltı ve oyunları ile ev şenlendirme görevi, anlatılmaz, yaşanır)
atacamadesertoğul (yaşanır, anlatılmaz)
çeşitli çap ve ebatta bilgiçler (kendilerini anlatırlar)
modlar (erkekler marstan kadınlar venüsten)
çeşitli çap ve ebatta bir jedi
şu anda sözlüğü kimler geldi kimler geçti okuyor.
ferhat usta (elektrik kablolarını döşedi)
ismail abi (ttnet ten gelip modemi bağladı)
mehmet bey (netbook u aldığım beko bayii)
hüseyin bey (muhasebeci, o olmasa sözlüğü vergiden düşemeyiz)
fırat aydınlatma (gece lambası sponsoru, olmazsa olmaz)
yataşşşşş (yatak yorgan ve nevresim takımından sorumlu tükkan)
hanımeli ev yemekleri (karnımızı doyurdular allah razı olsun)
po (gelmeden önce mazot alsaydık iyiydi, neyse her zaman yanımızda)
murat (kaloriferleri yakmasa sıcacık entrylerimizi yazamazdık)
çeşitli boy ve ebatta kediler (mırıltı ve oyunları ile ev şenlendirme görevi, anlatılmaz, yaşanır)
atacamadesertoğul (yaşanır, anlatılmaz)
çeşitli çap ve ebatta bilgiçler (kendilerini anlatırlar)
modlar (erkekler marstan kadınlar venüsten)
çeşitli çap ve ebatta bir jedi
şu anda sözlüğü kimler geldi kimler geçti okuyor.
"7 cüceler siz şu tarafa geçin, 40 haramiler yanyana uzanın ayakuçlu başuçlu; 7 uyurlar? tamam onlara ellemeyin zaten uyuyorlar. eşek, köpek, kedi horoz siz bremen den geldiniz yorgunsunuzdur şu köşeye kıvrılın. 3 maymun siz de sığışın aralara. fareli köyün kavalcısı, pinokyo ve peter pan siz de yer bulabildiniz mi kendinize? tamam o zaman üstünüzü örtüyorum..."
+ kızım peki bunların hepsiyle birden yatmak zorunda mısın her gece?
- ama ağnnecim onlay oymadan uyuyamıyoyum ki koykuyoyum..
+ kızım peki bunların hepsiyle birden yatmak zorunda mısın her gece?
- ama ağnnecim onlay oymadan uyuyamıyoyum ki koykuyoyum..
+ çok çekiciyim diye işten kovdular!
- ne çekiyordun ki?
+ osbir.
- ne çekiyordun ki?
+ osbir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?