1 . duygu ve dusunceleri guclu bir tepki ile disari vurmak, galeyan etmek:
"askerler sevgili efendilerinin yuzunu gorur gormez cosuyorlar."- y. k. beyatli.
2 . doga olaylarindan herhangi biri birdenbire cogalip hizlanmak:
"cosan sele dur diyorsun sen, dadi."- t. oflazoglu.
3 . heyecanlanmak, icten ice kaynamak, asiri duygulanmak.
issiz, bos gezen, avare (kimse).
1 . bir kimsenin acisini veya sikintisini yatistirmak, teselli etmek.
2 . oyalamak.
2 . oyalamak.
1 . koruk, yelpaze gibi araclarin yaptigi yelin etkisinde kalmak.
2 . halk agzinda kalin bagirsaktaki gazi cikarmak, osurmak
2 . halk agzinda kalin bagirsaktaki gazi cikarmak, osurmak
dogrulugu sinanmadan benimsenen, bir ogretinin veya ideolojinin temeli yapilan sav, nas.
editor
isim fransizca éditeur
basici, yayimci, nasir, tâbi.
isim fransizca éditeur
basici, yayimci, nasir, tâbi.
1 . baskalarinin gosterdigi sayginin dayandigi kisisel deger, onur.
2 . erdem, gozu peklik ve yetenekle kazanilmis iyi sohret:
"kolay sohret, guc sanatin serefini daima kiskanmistir."- f. r. atay.
2 . erdem, gozu peklik ve yetenekle kazanilmis iyi sohret:
"kolay sohret, guc sanatin serefini daima kiskanmistir."- f. r. atay.
yeter
sifat
ihtiyaci karsilayacak kadar olan, kâfi.
sifat
ihtiyaci karsilayacak kadar olan, kâfi.
mikrofon
isim fransizca microphone < yunanca
elektrik akimi etkisiyle sesi uzakta bulunan aliciya ulastiran arac.
isim fransizca microphone < yunanca
elektrik akimi etkisiyle sesi uzakta bulunan aliciya ulastiran arac.
1 . din buyruklarini yerine getirmek icin hacca gitmis musluman.
2 . kudus, efes vb. kutsal bir yeri ziyaret etmis olan hristiyan.
2 . kudus, efes vb. kutsal bir yeri ziyaret etmis olan hristiyan.
kadavra
isim (kadavra) italyanca cadavere
tip ogretiminde, uzerinde calismak icin hazirlanmis olu insan veya hayvan vucudu.
isim (kadavra) italyanca cadavere
tip ogretiminde, uzerinde calismak icin hazirlanmis olu insan veya hayvan vucudu.
1 . dik ve derin yamac:
"uc arkadas, arabanin gidebilecegi butun koyleri, dereleri, ucurumlari aradilar."- a. gunduz.
2 . buyuk fark, ayrilik:
"karargâhla siper arasindaki derin ucurumu bu kadar yakindan sezmemistim."- f. r. atay.
3 . mecaz felâketli sonuc:
"bir gun bencileyin, bir ucuruma yuvarlanirsaniz, artik her sey burada bitti, sanmayiniz."- m. s. esendal.
"uc arkadas, arabanin gidebilecegi butun koyleri, dereleri, ucurumlari aradilar."- a. gunduz.
2 . buyuk fark, ayrilik:
"karargâhla siper arasindaki derin ucurumu bu kadar yakindan sezmemistim."- f. r. atay.
3 . mecaz felâketli sonuc:
"bir gun bencileyin, bir ucuruma yuvarlanirsaniz, artik her sey burada bitti, sanmayiniz."- m. s. esendal.
tus
isim fransizca touche
1 . piyano, org gibi muzik aletlerinde veya daktilo, hesap makinesi gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adi:
"piyanonun tuslarindan, kemanin tellerinden ucan sesler, insana, insan olmanin mutlulugunu tattirir."- y. z. ortac.
2 . yagli boya ressamliginda fircadaki boyanin tuvale surulus bicimi.
3 . spor (gureste) oyun sirasinda iki omzun ayni anda yere degmesiyle olusan yenilgi.
4 . spor eskrimde kilicin ucunun karsi oyuncunun gogus ve karin bolgesini koruyan ozel giysinin bir bolumune degmesi.
isim fransizca touche
1 . piyano, org gibi muzik aletlerinde veya daktilo, hesap makinesi gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adi:
"piyanonun tuslarindan, kemanin tellerinden ucan sesler, insana, insan olmanin mutlulugunu tattirir."- y. z. ortac.
2 . yagli boya ressamliginda fircadaki boyanin tuvale surulus bicimi.
3 . spor (gureste) oyun sirasinda iki omzun ayni anda yere degmesiyle olusan yenilgi.
4 . spor eskrimde kilicin ucunun karsi oyuncunun gogus ve karin bolgesini koruyan ozel giysinin bir bolumune degmesi.
portekizde yapilan unlu bir sarap.
vucutta bir bolgede ozellesmis mikrooraganizmalar butunu
sacsiz (bas).
1 . bir anda oluveren, apansiz
2 . zarf ansizin, birdenbire
2 . zarf ansizin, birdenbire
1 . bir esyanin altina kipirdamadan dik durmasi icin yerlestirilen agac kama, kiski.
2 . bir tasitin kaymamasi, kimildamamasi icin tekerlekleri altina yerlestirilen tahta engel.
3 . civi cakmak icin duvarin icine yerlestirilen agac parcasi.
4 . kizaktaki geminin, ustunde oturdugu agaclardan her biri.
5 . lakerda yapilmak icin kesilmis torik baligi parcasi.
2 . bir tasitin kaymamasi, kimildamamasi icin tekerlekleri altina yerlestirilen tahta engel.
3 . civi cakmak icin duvarin icine yerlestirilen agac parcasi.
4 . kizaktaki geminin, ustunde oturdugu agaclardan her biri.
5 . lakerda yapilmak icin kesilmis torik baligi parcasi.
killi kalkerleri ozel firinlarda pisirip ezmekle elde edilen, camuru carcabuk katilasip sertlesen ve yapilara harc olarak kullanilan kul renginde veya beyaz toz.
zebellâ.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?