radyo dalgalarinin yankisini alarak cisimlerin yerini ve uzakligini bulabilen, genellikle ucak ve gemilerde kullanilan cihaz.
mecaz icgudu, sezis:
"... buyuk yurt sevgisinin yuce boyutlarini analik radari ile pek iyi sezebilmektedir
on iki parmak barsagi
kucuk ve sevimli.
vucudun killi yerlerinde ureyen bir tur mantarin, killarin dokulmesine yol actigi bulasici bir hastalik.
sifat bu hastaliga tutularak saci dokulmus olan (kimse).
sifat kalitima bagli olarak veya yaslilik sebebiyle saclari dokulmus olan.
sifat, mecaz (doga icin) ciplak, (bitki icin) yapraklari dokulmus:
"yukselip alcaliyor, kel tepelerin etrafini donuyordu."- s. f. abasiyanik.
sifat, mecaz (bitki icin) gelismemis, ciliz.
sifat
sifat bu hastaliga tutularak saci dokulmus olan (kimse).
sifat kalitima bagli olarak veya yaslilik sebebiyle saclari dokulmus olan.
sifat, mecaz (doga icin) ciplak, (bitki icin) yapraklari dokulmus:
"yukselip alcaliyor, kel tepelerin etrafini donuyordu."- s. f. abasiyanik.
sifat, mecaz (bitki icin) gelismemis, ciliz.
sifat
diskilama
1 . sivilarin, ozellikle de ickilerin konuldugu camdan yapilmis, dar agizli uzun kap:
"onunde yarim kiloluk bir sarap sisesi yari yariya bostu."- s. f. abasiyanik.
2 . gaz lambasinda fitil cevresine konulan cam koruyucu.
3 . sifat sisenin aldigi olcude:
"olsa da bu zavalliya hic olmazsa bir sise kan verilse!"- m. s. esendal.
"onunde yarim kiloluk bir sarap sisesi yari yariya bostu."- s. f. abasiyanik.
2 . gaz lambasinda fitil cevresine konulan cam koruyucu.
3 . sifat sisenin aldigi olcude:
"olsa da bu zavalliya hic olmazsa bir sise kan verilse!"- m. s. esendal.
bir seyi en kucuk ayrintilarina kadar arastirmak, gozden veya elden gecirmek:
"annesinin bu meseleyi nasil ince eleyip sik dokuyacagini biliyordu."- o. kemal.
"annesinin bu meseleyi nasil ince eleyip sik dokuyacagini biliyordu."- o. kemal.
(bkz: ince eleyip sik dokumak )
ince
sifat
1 . kendi cinsinden olanlara gore, dar ve kalinligi az olan, kalin karsiti:
"sarisin, kuru, ince bir kadindi."- y. k. beyatli.
2 . sifat taneleri ufak, iri karsiti.
3 . sifat kucuk ayintilari cok olan, asiri ozen gerektiren, kaba karsiti.
4 . (sivilar icin) akiskanligi cok olan, yogun ve koyu olmayan.
5 . mecaz dusunce, duygu veya davranis bakimindan insanin sevgi ve saygisini kazanan, zarif, kaba karsiti.
6 . sifat (ses icin) tiz, pes karsiti:
"ince bir cocuk sesinin hircinlastigi, agladigi isitildi."- r. n. guntekin.
7 . sifat hafif, gucu az:
"hicbir hareket bu gulus kadar belirsiz ve ince degildir."- s. f. abasiyanik.
8 . sifat, mecaz iyiden iyiye, enikonu, ayrintili:
"benim hasta oldugum gunlerde her sey uzun uzun dusunulmus, ince hesaplarla hazirlanmisti."- r. n. guntekin.
sifat
1 . kendi cinsinden olanlara gore, dar ve kalinligi az olan, kalin karsiti:
"sarisin, kuru, ince bir kadindi."- y. k. beyatli.
2 . sifat taneleri ufak, iri karsiti.
3 . sifat kucuk ayintilari cok olan, asiri ozen gerektiren, kaba karsiti.
4 . (sivilar icin) akiskanligi cok olan, yogun ve koyu olmayan.
5 . mecaz dusunce, duygu veya davranis bakimindan insanin sevgi ve saygisini kazanan, zarif, kaba karsiti.
6 . sifat (ses icin) tiz, pes karsiti:
"ince bir cocuk sesinin hircinlastigi, agladigi isitildi."- r. n. guntekin.
7 . sifat hafif, gucu az:
"hicbir hareket bu gulus kadar belirsiz ve ince degildir."- s. f. abasiyanik.
8 . sifat, mecaz iyiden iyiye, enikonu, ayrintili:
"benim hasta oldugum gunlerde her sey uzun uzun dusunulmus, ince hesaplarla hazirlanmisti."- r. n. guntekin.
kalin bagirsagin alt bolumunde ve anuste toplardamarlarin genislemesiyle olusan varis, hemoroit.
boy.
1 . zafer kazanan, fetheden (kimse):
"milletler tarihte fatihlerden fazla adillere baglidirlar."- f. r. atay.
2 . isim, tarih islâm devletlerinde bir ulkeyi veya bir sehri savasarak alan hukumdar ve komutanlara verilen unvan:
"bizans fatihi kartal burunlu ii. mehmet ve misir fatihi yildirim bakisli selim, birer dar cukura nasil sigdilar?"- y. k. karaosmanoglu.
3 . mecaz buyuk ve onemli bir is bitiren kimse:
"gazinoya bir fatih olarak giriyorum."- r. h. karay
"milletler tarihte fatihlerden fazla adillere baglidirlar."- f. r. atay.
2 . isim, tarih islâm devletlerinde bir ulkeyi veya bir sehri savasarak alan hukumdar ve komutanlara verilen unvan:
"bizans fatihi kartal burunlu ii. mehmet ve misir fatihi yildirim bakisli selim, birer dar cukura nasil sigdilar?"- y. k. karaosmanoglu.
3 . mecaz buyuk ve onemli bir is bitiren kimse:
"gazinoya bir fatih olarak giriyorum."- r. h. karay
anadolunun dogu ve kuzey bolgesinde, en cok artvin ve erzurum yorelerinde el ele tutusularak oynanan, agir ritimli bir halk oyunu.
1 . cevresine sarilarak veya bir sey sararak cepcevre basinc altina almak:
"yalniz kalan kadin titriyor, hickirarak kucagindaki yavrusunu sikiyor."- o. seyfettin.
2 . basincla suyunu, yagini, sivi kismini cikarip akitmak.
3 . dar gelmek:
"kemer belimi sikti."- halk turkusu.
4 . basincli bir aracla fiskirtmak, puskurtmek.
5 . tetigi cekip bosaltmak (atesli silâhlar icin):
"kucuk hanim, tabancayi kalbine sikmak istemis."- h. r. gurpinar.
6 . baski altina almak, uzmek, bunaltmak, zorlamak.
7 . sikinti vermek:
"...ihtimal inanmayacaksiniz. fakat ben sizi sikmamak icin uzatmayarak anlatacagim."- o. seyfettin.
"yalniz kalan kadin titriyor, hickirarak kucagindaki yavrusunu sikiyor."- o. seyfettin.
2 . basincla suyunu, yagini, sivi kismini cikarip akitmak.
3 . dar gelmek:
"kemer belimi sikti."- halk turkusu.
4 . basincli bir aracla fiskirtmak, puskurtmek.
5 . tetigi cekip bosaltmak (atesli silâhlar icin):
"kucuk hanim, tabancayi kalbine sikmak istemis."- h. r. gurpinar.
6 . baski altina almak, uzmek, bunaltmak, zorlamak.
7 . sikinti vermek:
"...ihtimal inanmayacaksiniz. fakat ben sizi sikmamak icin uzatmayarak anlatacagim."- o. seyfettin.
ask
isim arapca ¤as®
asiri sevgi ve baglilik duygusu, sevi:
"gonlum dustu bu sevdaya / gel gor beni ask neyledi."- yunus emre
isim arapca ¤as®
asiri sevgi ve baglilik duygusu, sevi:
"gonlum dustu bu sevdaya / gel gor beni ask neyledi."- yunus emre
ask
isim arapca ¤as®
asiri sevgi ve baglilik duygusu, sevi:
"gonlum dustu bu sevdaya / gel gor beni ask neyledi."- yunus emre
isim arapca ¤as®
asiri sevgi ve baglilik duygusu, sevi:
"gonlum dustu bu sevdaya / gel gor beni ask neyledi."- yunus emre
ahiret
isim (a:hiret) arapca ¥¬iret
dinî inanisa gore, insanin oldukten sonra dirilip sonsuza dek kalacagi ve tanriya hesap verecegi yer, obur dunya.
isim (a:hiret) arapca ¥¬iret
dinî inanisa gore, insanin oldukten sonra dirilip sonsuza dek kalacagi ve tanriya hesap verecegi yer, obur dunya.
1 . bir cismin kendini iten veya sikistiran baska bir cisme gosterdigi karsi etki, aksulâmel, reaksiyon.
2 . herhangi bir etkiye cevap olarak dogan soz veya davranis:
"seyircilerin saskinligi gecince tepkisi basladi."- h. taner.
3 . yorum, karsilik verme.
2 . herhangi bir etkiye cevap olarak dogan soz veya davranis:
"seyircilerin saskinligi gecince tepkisi basladi."- h. taner.
3 . yorum, karsilik verme.
1 . merkezde bulunan ve bir eksenin cevresinde donebilir kurs veya cember, teker:
"bozuk duzen taslarin ustunde tikirdayan / tekerlekler yollara bir seyler anlatiyor."- f. n. camlibel.
2 . isim, sifat teker biciminde olan (sey).
"bozuk duzen taslarin ustunde tikirdayan / tekerlekler yollara bir seyler anlatiyor."- f. n. camlibel.
2 . isim, sifat teker biciminde olan (sey).
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?