ee benim her daim yaptığım şey.sınavlar yaklaşıyor ve ben ders çalışmak yerine sözlükte cirit atıyorum iyi mi ya kalacağız yine.tanrım kader mi bu...
anadolu üniversitesinde okuyup birçok öğrencinin yaptığı şeydir.
şu anda yaptığım ve yaparken hem keyif aldığım, hem vicdan azabı duyduğum şey...
çalıkuşunun süper yakışıklı, aşık karakteri.
yürek ister! ben bir ikincisine bile cesaret edemezken mazallah arh negatif gibi özel bir kan grubuna sahipken bir damlasından bile olmak istemem...
oldukça seçkin görünüşlü bir bayan uçakla isviçreden dönmekteydi. yanında oturmakta olan rahibe "özür dilerim peder, sizden bir iyilik isteyebilir miyim?" diye sordu. rahip "elbette kızım, senin için ne yapabilirim?" diye cevapladı. kadın açıkladı: "işte problemim; kendime yeni bir epilasyon aleti aldım vebuna oldukça yüklü bir para saydım. sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum.acaba gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir misiniz?" rahip "tabi ki yapabilirim evladım ama biliyorsunuz ki ben yalansöyleyemem." diye yanıtladı kadın "çok temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder, eminim ki size soru filan sormazlar" dedi ve pahalı epilasyon aletini pedere verdi. uçak havaalanına vardı. peder gümrükten geçeceği sırada görevli "peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var mı?" diye sordu. bunun üzerine peder"başımdan kuşağıma kadarki bölümde açıklayacağım herhangi birşey yok, evladım" dedibu yanıtı garip bulan görevli "peki kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?" diye sordu.peder yanıtladı:"kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel, küçük bir alet var, ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı!!"görevli kahkahadan kırılarak:"tamam peder geçebilirsin, sıradaki!..." .
son zamanlarda sözlükte çığ gibi büyüyen bir hadisedir.cömez statüsüne indirilen bilgiçlerin tez zamanda aramıza katılmasını beklemekteyiz ve tabi dilemekteyiz...
ağamak için bahaneye ihtiyaç duymadan gönlümce ağlayabileceğim bir dizi.herşeyiyle muhteşem oyuncular,senaryo,müzikler...bir dizi bu kadar mı güzel olabilir ya izlerken adeta yaşıyor gibi oluyorum...izlemeyenler için söylüyorum herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
e sanırım bazılarımız için "kalbin durması" gibi birşey ifade etse de, bir kısmımız için de "oh be yaşasın dürüstlük" anlamına gelen süper bişey olabilir.hee bir de artık sevgililer bu msn yüzünden ayrılmak zorunda kalmaz ve mutlulukları reelde yaşamanın keyfine varırlar...
sanırım aile bağlarının git gide yokolduğu dünyamızda özlemle hatırlayacağımız güzel bir trt dizisiydi.şimdilerde kanal 1 de devam ediyor fakat bence aynı lezzette değil...
evlenirken neredeydin?
adamın işi varmış, ankaraya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
ses:
- binme, bu uçak düşecek!
dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
ikinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:
- uçak düştü kurtulan olmadı.
koşmuş haydarpaşaya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında:
- binme bu trene, raydan çıkacak!
dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi
açınca tüyleri ürpermiş:
- tren eskişehirde raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses:
- bu otobüse binme, freni patlayacak!
dönmüş yine kimse yok! dayanamamış, sormuş:
- sen kimsin yahu?
- ben senin iyilik meleğinim!
adam iyice kızmış:
- ulan evlenirken neredeydin?!
kumar
adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve las vegasin
yolunu tutar... ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar
kazanır.hemenotel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine
çıkar ve karısına
telefon eder:
- hayatim, evde misin?
- evet kocacığım.
- iyi. hemen hazırlan o zaman. çabuk bavulunu hazırla. kumarhanede tam 3
milyon dolar kazandım.kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- ayyyyyyyyyyy harikasın!! hemen hazırlanıyorum.. peki ama nereye?
paris?; karayipler?; acapulco?; güney amerika?...
adam cevap verir:
- umurumda değil. sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol...
adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve las vegasin
yolunu tutar... ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar
kazanır.hemenotel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine
çıkar ve karısına
telefon eder:
- hayatim, evde misin?
- evet kocacığım.
- iyi. hemen hazırlan o zaman. çabuk bavulunu hazırla. kumarhanede tam 3
milyon dolar kazandım.kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- ayyyyyyyyyyy harikasın!! hemen hazırlanıyorum.. peki ama nereye?
paris?; karayipler?; acapulco?; güney amerika?...
adam cevap verir:
- umurumda değil. sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol...
yaprak dökümünü izliyor musun?
kahretsin ne çabuk halbuki daha yeni uyumuştum...
saçma sapan bir hikayeyle dizi sonlandırılmış olup,bazı kesimlerin reyting uğruna harcadığı herşeyiyle çok güzel olan bir dizi idi,sağlık olsun.atvde bu yakışırdı zaten.silahların patlamaya devam ettiği o yayınlarla başarılar diliyorum tabi olabilirlerse...
cezaevi denetimine adalet bakanlığından bir müfettiş gelir. bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
-" nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.
nazımi odaya getirirler. müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş nazımı tepeden tırnağa süzer ve:
-"demek nazım hikmet sensin," der.
nazıma oturması için yer göstermez.kısa bir konuşma sonrası, "gidebilirsiniz", der.nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
-"ömer hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar. müfettiş hemen atılır:
-"kim duymaz hayyami".
nazım:
-"hayyam zamanında iran hükümdarı kimdi? diye sorar".
müfettiş şaşırır. nazım konuşmasını sürdürür,"görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız.yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin adalet bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.
müfettiş yaptığı yanlışı anlar, nazımı geri çağırır ama nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.
sahi, o dönemin adalet bakanı kimdi?
-" nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.
nazımi odaya getirirler. müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş nazımı tepeden tırnağa süzer ve:
-"demek nazım hikmet sensin," der.
nazıma oturması için yer göstermez.kısa bir konuşma sonrası, "gidebilirsiniz", der.nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
-"ömer hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar. müfettiş hemen atılır:
-"kim duymaz hayyami".
nazım:
-"hayyam zamanında iran hükümdarı kimdi? diye sorar".
müfettiş şaşırır. nazım konuşmasını sürdürür,"görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız.yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin adalet bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.
müfettiş yaptığı yanlışı anlar, nazımı geri çağırır ama nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.
sahi, o dönemin adalet bakanı kimdi?
çömezlik macerasının çok kısa süreceğine eminim çünkü bilgili bilgicimizin söyleyeceği çok söz,kuracağı çok cümle var...
dedikodu
kim söylemiş beni
süheylaya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,
eleniyi öptüğümü,
yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
melahati almışım da sonra
alemdara gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım, fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galataya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz soluğu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, muallayı sandala atıp,
ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
bir orhan veli şiiri olmakla birlikte levent yüksel sesiyle daha da güelleşmiştir...
izlediğim, senaryosundan çok etkilendiğim ve etkisinden günlerce çıkamadığım bir amerikan filmidir.bunların malesef gerçekte de yaşandığını bilmek çok üzücü, bunu bilerek nasıl hala bu kadar duyarsız olabiliyoruz hiç anlam veremiyorum...
güzel bir insandır.kartal belediyesi onunla çok şanslı.kültürel anlamda özellikle çok çalışkan ve başarılı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?