başında bir ya.. ve sonunda bir ya da kara toğrağın şeklinde de söylenen cümle...fazla idaalıdır.
23 ağustos 2007 itibarı ile hürriyette çıkmış olan haber, kopyalarsak:
"islami kanadın yazarlarından ismail fatih ceylan, çok sayıda gençle görüşerek yazdığı "evlenemeyen kızlar ve evlenmeyen erkekler" adlı kitabında tesettürlü kızların ilginç bir isyanlarını dile getirdi. "herkesin sevgilisi var, eş yok" diyen ceylan, kitabında, istanbul büyükşehir belediyesi’nde çalışan bir grup tesettürlü genç kızın, "biz namuslu olduğumuz için evde kaldık. şimdiki erkekler, namus kavramını önemsemeyen kızlardan hoşlanıyor. bekaretimizi mezara mı saklayacağız" isyanına yer verdi. son 10 yılda sayılarının giderek arttığını söylediği tesettürlü kızların eş bulmakta zorlandıklarını öne süren ceylan, buna dindar erkeklerin "kapalı" yerine "açık" kızlarla evlenmelerini gerekçe gösterdi. ceylan’a göre, dindar camianın dindar erkeklerle evlenmek isteyen kızları, "dindar erkekler açıkları tercih ediyorlar. sebebi, açıkları alıp hidayete erdirmek" diyor."
şimdi bu haberin altına okur yorumu falan da yazabilirdik ya...saçmalığı görülsün isteidm belki... böyle bir ayrıma mı sürüklendik ne oluyoruz? başı açık olan artık bakire mi sayılmıyor? kapanan herkes mi çok edepli yoksa? şekilciliğin dışında artık, açık saçlı gördüklerimizi recm mi edelim zina ediyor diye, bilemiyorum...
"islami kanadın yazarlarından ismail fatih ceylan, çok sayıda gençle görüşerek yazdığı "evlenemeyen kızlar ve evlenmeyen erkekler" adlı kitabında tesettürlü kızların ilginç bir isyanlarını dile getirdi. "herkesin sevgilisi var, eş yok" diyen ceylan, kitabında, istanbul büyükşehir belediyesi’nde çalışan bir grup tesettürlü genç kızın, "biz namuslu olduğumuz için evde kaldık. şimdiki erkekler, namus kavramını önemsemeyen kızlardan hoşlanıyor. bekaretimizi mezara mı saklayacağız" isyanına yer verdi. son 10 yılda sayılarının giderek arttığını söylediği tesettürlü kızların eş bulmakta zorlandıklarını öne süren ceylan, buna dindar erkeklerin "kapalı" yerine "açık" kızlarla evlenmelerini gerekçe gösterdi. ceylan’a göre, dindar camianın dindar erkeklerle evlenmek isteyen kızları, "dindar erkekler açıkları tercih ediyorlar. sebebi, açıkları alıp hidayete erdirmek" diyor."
şimdi bu haberin altına okur yorumu falan da yazabilirdik ya...saçmalığı görülsün isteidm belki... böyle bir ayrıma mı sürüklendik ne oluyoruz? başı açık olan artık bakire mi sayılmıyor? kapanan herkes mi çok edepli yoksa? şekilciliğin dışında artık, açık saçlı gördüklerimizi recm mi edelim zina ediyor diye, bilemiyorum...
bidon kafa...
şaril şarıl bedava su varken, baraj yapacağına, dünyanın en uzun borusunu döşeyip, taaa rusyalardan en pahalı gazı getiriyor...
depo yok.
depo var...
su yok.
suyu bulsa...
boru yok.
boru döşese, o döşeyene kadar zaten su kuruyor.
*
yani darılmayın ama, hakikaten allah cezanızı versin be kardeşim.
*
bakıyorum televizyonlara...
şöhret olmuşsun yahu!
bbc, cnn hep seni gösteriyor.
akmayan çeşme başında, elindeki boş bidonu kameraya sallayarak, "elim kırılsaydı" diye bağırıyorsun.
*
hiç bağırma.
senin paranla sana köfte ekmek ısmarladılar, hizmet sandın... sudan ucuz senin oyun.
hiç bağırma.
*
düşün şöyle bir...
maazallah chp-mhp iktidar olsaydı, ne diyeceklerdi?
"uğursuz bunlar..."
"bereketsizler..."
"geldiler, kuruttular..."
demeyecekler miydi?
diyeceklerdi.
sen de kafanı emme basma tulumba gibi sallayarak, "he valla" demeyecek miydin?
diyecektin.
hatta, şu anda tek satır bile susuzluktan bahsetmeyen liboşları, satılık kalemleri okuyup okuyup, "şerefsiz bu laikler" demeyecek miydin öfkeyle?
diyecektin.
hiç bağırma.
*
bak şimdi sen, çoluk çocuk kokarcaya döndün, afrikalılar gibi fellik fellik yıkanacak dere arıyorsun...
senin sırtından koltuk sahibi olanlar, borsa vurgunu yapanlar, ihale kapanlar, dolar-faiz volisi vuranlar ise, perrierle san pellegrinoyla jakuzide banyo yapıyor, köpük köpük.
*
reinada sular kesik mi sanıyorsun, a benim bidon kafalım?
*
şimdi iyi dinle...
yap elini yumruk.
şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...
ne duydun?
"donk donk" di mi?
*
sen önce onu doldur.
su kolay.
şaril şarıl bedava su varken, baraj yapacağına, dünyanın en uzun borusunu döşeyip, taaa rusyalardan en pahalı gazı getiriyor...
depo yok.
depo var...
su yok.
suyu bulsa...
boru yok.
boru döşese, o döşeyene kadar zaten su kuruyor.
*
yani darılmayın ama, hakikaten allah cezanızı versin be kardeşim.
*
bakıyorum televizyonlara...
şöhret olmuşsun yahu!
bbc, cnn hep seni gösteriyor.
akmayan çeşme başında, elindeki boş bidonu kameraya sallayarak, "elim kırılsaydı" diye bağırıyorsun.
*
hiç bağırma.
senin paranla sana köfte ekmek ısmarladılar, hizmet sandın... sudan ucuz senin oyun.
hiç bağırma.
*
düşün şöyle bir...
maazallah chp-mhp iktidar olsaydı, ne diyeceklerdi?
"uğursuz bunlar..."
"bereketsizler..."
"geldiler, kuruttular..."
demeyecekler miydi?
diyeceklerdi.
sen de kafanı emme basma tulumba gibi sallayarak, "he valla" demeyecek miydin?
diyecektin.
hatta, şu anda tek satır bile susuzluktan bahsetmeyen liboşları, satılık kalemleri okuyup okuyup, "şerefsiz bu laikler" demeyecek miydin öfkeyle?
diyecektin.
hiç bağırma.
*
bak şimdi sen, çoluk çocuk kokarcaya döndün, afrikalılar gibi fellik fellik yıkanacak dere arıyorsun...
senin sırtından koltuk sahibi olanlar, borsa vurgunu yapanlar, ihale kapanlar, dolar-faiz volisi vuranlar ise, perrierle san pellegrinoyla jakuzide banyo yapıyor, köpük köpük.
*
reinada sular kesik mi sanıyorsun, a benim bidon kafalım?
*
şimdi iyi dinle...
yap elini yumruk.
şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...
ne duydun?
"donk donk" di mi?
*
sen önce onu doldur.
su kolay.
başlığı okuma özürlü biri olarak modem olcam derken motor olmak şeklinde okumam sonucu diyebilirim ki, insan ya modemdir aradığınız herşeye ulaştırır sizi, ya da arama motoru gibi arar durursunuz onda bişeyleri. evet yanlış okuyup bir de felsefe yaptım aha buyrun.
penguende çizmeye başlamış yeni çizer.
özellikle 257. sayıdaki hindu esprisi ile pek bir güldürmüştür.
(bkz: tanrıya inanmıyorum ama bir güç var)
özellikle 257. sayıdaki hindu esprisi ile pek bir güldürmüştür.
(bkz: tanrıya inanmıyorum ama bir güç var)
fırınlayacağınız mantar ve tavukla çok iyi gider bu sos.
hazmedemeyenlerin yaşamasına izin verilen tek rejim...hazmedemeyenler idam edilmiyor ya da ülkeden kovulmuyor en azından...
uyutmaz adamı...tam uyumaya başlarken,onun sesi kulağınıza fısıldar isminizi,sanki siz hala onunsunuz gibi. gözleriniz size gerçeği gösterir ancak.
an gelir hayatınıza anlam katar, an gelir sizi yerden yere vurur, sıkıntıya sokar... kimi söyledikçe azaltır hislerini kimi söyledikçe inanır yalanlarına, sadece kalpten geleni en güzelidir bu cümleciğin aslında.
öznesi gizlidir bakın, çekingendir azıcık, söylerken en emin olduğunuz anda bile karşılığını alamama ihtimaliniz mevcuttur. yıkar işte sizi o zaman...
an gelip dağa taşa kazımak istercesine haykırsan da sesinle, sevdiğin kulağıdır ufak bir fısıltıda söylenendir: seni seviyorumdur.
öznesi gizlidir bakın, çekingendir azıcık, söylerken en emin olduğunuz anda bile karşılığını alamama ihtimaliniz mevcuttur. yıkar işte sizi o zaman...
an gelip dağa taşa kazımak istercesine haykırsan da sesinle, sevdiğin kulağıdır ufak bir fısıltıda söylenendir: seni seviyorumdur.
bir şekilde duygusal bir derinlik taşıdığını bildiğim, bugün ise bunu yakından gördüğüm insan.
sadece saçmalayıcı çıkmıyormuş bu adamdan, kocaman bi kalbi varmış; onu korumaya çalışıyormuş bir yandan da.
sadece saçmalayıcı çıkmıyormuş bu adamdan, kocaman bi kalbi varmış; onu korumaya çalışıyormuş bir yandan da.
her izlediğimde yüze gülücükler katan, julisine bilhassa hasta olduğumuz şahane fatih akın filmidir. ayrıca moritz bleibtreunun şahaneliği es geçilemez. başka bir aşk umudunu kovalarken yanında aşkı taşımak gibi bir ironiyi barındırır içinde.
sırtındaki kabuk üzüntülerle kalınlaşan bir yavrudur gençliğinde...zaman aşındırdıkça derisi kalınlaşır ya insanın, öyle işte bir yengecin kendi içine çekilmesi aslında. normal insanlardan daha zor açar kalbini ve açtıysa size eğer, en büyük yarayı vurabilirsiniz o an işte ona. çünkü her o kalbe dokunulduğunda kabuğu daha da sertleşir bir sonraki savaşına.
genelde saatli maarif takviminin arkasına bakarak çözülegelen ev kadını problemi. tabii şöyle bir durumda yaşanabilir:
- hanım bu adam kim masanın ortasındaki?
- ay bey bugün n’apıcam bilemedim takvimin arkasına baktım...
- ee?
- ay erkek olursa arif koyun diyodu, sen de erkeksin o bakımdan
- e yuh?
- hanım bu adam kim masanın ortasındaki?
- ay bey bugün n’apıcam bilemedim takvimin arkasına baktım...
- ee?
- ay erkek olursa arif koyun diyodu, sen de erkeksin o bakımdan
- e yuh?
(bkz: hacıyatmaz)
durmak yok, sabun üretimine devam!
(bkz: hap yapmak)
her konserine kırkpınar meydanına çıkar gibi yağlanareak çıkan insan. bilemiyorum ama tırsıyorum bu kadından, bi’gün "ya allah" nidasıyla arkasındaki orkestraya veya seyircilere saldırmasından.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?