piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi her şeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile yakuza, ender bir yapıya sahiptir. siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik japon mafyası, işleyiş tarzıyla, rus ve italyan mafyalarını geride bırakır.
yakuzanın, japonyada saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. tamamen geleneksel japon anlayışı üzerine kurulmuş olan yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.
en sert katı kurallarla donatılmış japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır.
kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır.
çünkü japon mafyası yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, japonyanın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. aksine üyeler dostlarını beslerler.
daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan japon mafyası yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı.
tayland, filipinler, kore gibi bazı güney asya ve kolombiya, arjantin, brezilya gibi güney amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde japon erkeklerine bahisle sunularak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. böylesi yerlere, japon olmayan erkekleri almazlar. japon kadınlarının girmesine izin verilmez. bu sektörden korkunç gelir elde eden yakuzaya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez.
kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözü kara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. uyuşturucu trafiğinde çin, iran, pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. bu anlamda, japonyaya yıllar önce gelmiş olan başta iranlılar ve çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. çinliler, halen yakuza ile iç içe olmayı sürdürürken, japonlara göre sert yapıya sahip iranlılarla yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu.
japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrolör görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını söz konusudur.
ayrıca bu yapıdaki elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, her gün göz önünde yaşanan bir gerçektir.
japon organize suç örgütü olarak tarif edilse de aslında diğer suç örgütlerinden bir kaç açıdan çok farklı özelliklere sahip olan topluluktur.
ilk olarak yer altında değil sokaklardadır. ikincisi de siyaset ve polis ile açık ilişki içerisindedir.
küçük mahalle derecesinde yaşamlarını sürdüren japonlar, güvenlik teşkilatının da kurumsallaşmaması sebebiyle suça karşı toplumsal boyutta bir korumaya sahip değillerdir. gündüzleri işlettikleri meyhane, bakkal, seyyar arabalı yemek dükkanlarını akşam olunca hırsızlık gibi suçlara karşı koruma, ertesi güne sağlam bir şekilde mallarını çıkarmak sorunu içindedir japonlar. çözüm olarak işsiz suça eğilimli gençlerden, mahalleyi bekleme, gireni çıkanı kollama, malları, dükkanları geceleri korumaları istenir ve bunun karşılığında belirli bir bedel ödenmesi teklif edilir. mahallenin bıçkın delikanlıları bunu kabul ederler.
verilen bu göre fazlasıyla yerine getirilir ve bu oluşum gittikçe teşkilatlaşmaya baslar ve mahalleyi de asarak bulundukları bölgelerin koruma ve güvenliğini zorla ve bedel karşılığında ellerine geçirmeye başlarlar. bu şekilde yakuza denilen kurum oluşmaya baslar. bu gelişmeler özellikle meiji dönemine (1800”lerin ikinci yarısı) kadar bu şekilde sürer. daha sonrasında ise batılılaşma hareketleri, gelişme, ikinci dünya savaşı sonrasında başlayan hızlı sanayileşme suresi ile birlikte bu oluşum kendini daha da farklı boyutlara (holdingler-siyasilerle ile ilişkiler boyutuna) taşır.
işte bu sebepledir ki, halen günümüzde organize japon suç örgütü bu kadar bariz bir şekilde ortada gezebilmektedir. çünkü bu örgütü temelde kuranlar yine bildiğimiz tarlada çalışan japonlardır ve kendileri için kurmuşlardır.
japon gece yaşantısı içerisinde olmazsa olmazlardan birisidir japon organize suç örgütü. bunun bir sebebi de, japon polisinin - özellikle de karakol polislerinin- adres sorma ve yaşlılara yardim etmekten başka bir ise yaramamalarından kaynaklanmaktadır. tüm gece hayatini ayakta tutan da , göreceli olarak güvenliğini sağlayan da söz konusu japon organize suç örgütüdür. elbette ki bu yaptıkları görev karşılığında mekan sahiplerinden belirli bir bedel almaktadırlar bu isleri yani gece hayatini bizzat idare edenler söz konusu japon organize suç örgütünün alt tayfasıdır. bunlara chinpira denilir. büyük babalar ortalarda gözükmez onlar genelde, diğer büyük grup (kumi) babalarıyla vakit geçirirler.
bu japon organize suç örgütünün en kuvvetli olduğu yerler japonya’nın güney batısı diyebileceğimiz(hiroshima-yamaguchi) çin bölgesi’dir.
20.000 küsur üyesi 600.000 yandaşı olduğu tahmin edilmektedir. devlet bu kadar kalabalık, güçlü, onurlu bir örgütle başa çıkamadığı için iş birliğine girişmiştir. çoğu faaliyetine göz yumulur. tabii ki yakuza’nın sadece japonya’da iş yaptığını düşünmek komiktir. bütün uzak doğuda faaliyet gösterir. abd’deki mafyalarla yakın ilişki içindedir. bir yakuza, içinden kesinlikle çıkılamayacak bir duruma düştüğünde, işkence göreceğini ve ağzından zorla laf alınacağını gördüğünde dişleriyle dilinin altındaki damarı sertçe ısırarak intihar eder.
"yakuza" deyimi hanafunda (çiçek kağıtları) adlı bir tür kart oyunundaki en kötü sonuç olan 20 sayısından türetilmiştir.toplamı 20 sayısını veren üçlü kağıt kombinasyonunun (8,9,3) japoncasıdır yakuza.
"yubitsume" denilen serçe parmağını kesme ise bir hata yada suçu affettirmek için yapılır ve bağlılığın simgesidir. vücuda delicesine yapılmış dövmeler ise bir çeşit mertlik ve cesurluk gösterisidir. tamamı aşırı sağcı olan yakuza aileleri çok katı bir şeflik sistemine göre örgütlenir.
yakuza
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?