(bkz: sonbahar)
yahya kemal beyatli
(bkz: yahya kemal beyatli lisesi)
hayatini uskup, istanbul ve paris te gecirdigi yillar olarak inceleyebilirsiniz.bu uc sehir saire buyuk olcude yon vermistir.eserlerinde de bunu rahatlikla fark edebilirsiniz.
sessiz gemi siiri çok sevilir, bilinir, hatta birileri sarkı yapmıs çok dinlenir.
ona göre sanatın mihveri; yalnız bizim olanı aramaktır.
necip fazılın tarih hocasıdır.
(bkz: suleymaniye de bayram sabahi)
aruz ölçüsüyle eserler veren şair.yalnzca ok şiiri hece ölçüsüdür.
türk şiirinin en önemli isimlerinden. ayrıca ahmet hamdi tanpınara hocalık yapmış şair.
"ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
müşkül budur ki ölmeden çok evvel ölür kişi"
dizelerinin sahibi şiir yazma yeteneğine hayran olunası insan..
müşkül budur ki ölmeden çok evvel ölür kişi"
dizelerinin sahibi şiir yazma yeteneğine hayran olunası insan..
"türk yavrusu hıçkırıklarını zapt edemeyerek türkçe ben bulgarca bilmem dedi."
y.k.b
y.k.b
şiirlerinin müziği işitilir beyatlının.. notalara oturmuş biçimde sunar insana kafiyeleri..aruz ölçüsünün de çok önemli bir yeri vardır lakin..beyatlıdır işte..aşk ve ruh dolu şiirler.. ayrıca sembolizmin en iyi örneklerinden biridir sessiz gemisi..
bir bildiği olan insan.
yürü! hür maviliğin bittiği son hadde kadar.
insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
yürü! hür maviliğin bittiği son hadde kadar.
insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
eserleri
şiir:
kendi gök kubbemiz (1961)
eski şiirin rüzgârıyla (1962)
rubailer ve hayyam rubailerini türkçe söyleyiş (1963)
bitmemiş şiirler (1976)
düzyazi:
aziz istanbul (1964)
eğil dağlar (1966)
siyasi hikayeler (1968)
siyasi ve edebi portreler (1968)
edebiyata dair (1971)
çocukluğum gençliğim siyasi ve edebi hatıralarım (1973)
tarih musahabeleri (1975)
mektuplar-makaleler (1977)
şiir:
kendi gök kubbemiz (1961)
eski şiirin rüzgârıyla (1962)
rubailer ve hayyam rubailerini türkçe söyleyiş (1963)
bitmemiş şiirler (1976)
düzyazi:
aziz istanbul (1964)
eğil dağlar (1966)
siyasi hikayeler (1968)
siyasi ve edebi portreler (1968)
edebiyata dair (1971)
çocukluğum gençliğim siyasi ve edebi hatıralarım (1973)
tarih musahabeleri (1975)
mektuplar-makaleler (1977)
(bkz: bir baska tepeden)
yahya kemalin en bilinen siirlerinden biri olan akincilar asagida paylasima acilmistir.aruz olcusuyle yazilmistir.
bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik
haykirdi ak tolgali beylerbeyi "ilerle
bir yaz gunu gectik tunadan kafilelerle
simsek gibi atildik bir semte yedi koldan
simsek gibi turk atlarinin gectigi yoldan
bir gun yine doludizgin atlarimizla
yerden yedi kat arsa kanatlandik o hizla
cennette bu gun gulleri acmis goruruz de
hala o kizil hatira gitmez gozumuzde
bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik
bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik
haykirdi ak tolgali beylerbeyi "ilerle
bir yaz gunu gectik tunadan kafilelerle
simsek gibi atildik bir semte yedi koldan
simsek gibi turk atlarinin gectigi yoldan
bir gun yine doludizgin atlarimizla
yerden yedi kat arsa kanatlandik o hizla
cennette bu gun gulleri acmis goruruz de
hala o kizil hatira gitmez gozumuzde
bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik
bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik
2 aralik 1884 yilinda uskupte dogdu. asil adi ahmed agâhtir. ilk ogrenimini istanbul’da vefa lisesi’nde tamamladi. paris’e giderek (1903) bir yil bir kolejde fransizca’sini ilerlettikten sonra siyasal bilgiler fakultesi’ne girdi. dokuz yil kaldigi paris’ten dondukten (1912) sonra, istanbul’da universitede cesitli dersler okuttu (1915-1923),urfa milletvekili oldu (1923); varsova (1926), madrid (1929) ortaelciliklerine atandi, tekirdag (1935-1942) ve istanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.
buyukelci olarak pakistan’a gitti (1948), bir yil sonra emekliye ayrilarak yurda dondu (1949). rumelihisari mezarliginda gomulu. spor ve sergi sarayi civarindaki parka bir aniti dikildi (1968) kisiligini paris’te okurken unlu tarihci albert sorel’in derslerinden aldigi tarih zevkiyle, fransiz sairlerinin (jean moreas, baudelaire, verlaine, vb.) olcu ve bicim guzelliklerinde buldu.
paris’e gidisi, ii. abdulhamit baskisindan bir kacis oldugu halde, orada siyasi faaliyetlere katilmayarak sanat cevrelerinde kendini yetistirdi. paris oncesi hamid ve servet-i funun siiri etkisinden kendisini boylelikle kurtardi, klasik divan siirimizi bati siirindeki butunluk anlayisiyla ele aldi. avrupa donusu yeni mecmua’da "bulunmus sayfalar" basligiyla yayimladigi gazel ve sarkilarla tanindi (1918). bu neoklasik siirler, onun cikis noktasinin osmanli tarih ve siiri oldugunu gosterdigi gibi, sonradan yeni sekiller ve sade dille yazdiklarinda da sairin genel olarak osmanli medeniyet ve kulturune bagli kaldigi gorulur.
onda tarih, vatan, millet ve istanbul sevgisi, hep bu acidan islenir. osmanli medeniyeti yuzyillar boyu en yuce eserlerini istanbul’da yarattigi icin, yahya kemal’deki istanbul, bogazici ve turk musikisi hayranligina, tabiat guzellikleri yani sira, tarih degerleri de girer. duygu, dusunce ve hayali ustalikla kaynastiran sair, pek coguna hikaye karakteri verdigi lirik-epik siirlerinin konularini ask, tabiat, deniz, olum ve sonsuzluktan da alir. ic ahengi her seyden ustun tutusu, siiri "musikiden baska turlu bir musiki" kabul edisi; "ok" siiri bir yana, butun siirlerini, bu ahengin saglanmasina daha elverisli gordugu aruzla yazmasina sebep oldu yahya kemal, siirlerini, makale ve hikayelerini sagliginda kitaplarda toplamamis, eserleri dergilerde, daginik kalmisti.
olumunden sonra dostlari ve hayranlari tarafindan bir yahya kemal’i sevenler cemiyeti kuruldugu gibi, istanbul fetih cemiyeti’ne bagli bir de yahya kemal enstitusu ve muzesi acildi (1961). bu enstitu’nun yayimlamaya basladigi yahya kemal kulliyati’nda sairin ilk ucu siirlerini; digeri makale, deneme ve anilarini derleyen su eserleri cikti: kendi gok kubbemiz (1961), eski siirin ruzgariyle (1962), rubailer ve hayyam rubailerini turkce soyleyis (1963), aziz istanbul (1964), egil daglar (1966), siyasi hikayeler (1968), siyasi ve edebi portreler (1968), edebiyata dair (1971), cocuklugum, gencligim, siyasi ve edebi hatiralarim (1973), tarih musahabeleri (1975), bitmemis siirler (1976), mektuplar-makaleler (1977) hakkinda yayimlanan kitaplarin sayisi yirmiyi gecer.
buyukelci olarak pakistan’a gitti (1948), bir yil sonra emekliye ayrilarak yurda dondu (1949). rumelihisari mezarliginda gomulu. spor ve sergi sarayi civarindaki parka bir aniti dikildi (1968) kisiligini paris’te okurken unlu tarihci albert sorel’in derslerinden aldigi tarih zevkiyle, fransiz sairlerinin (jean moreas, baudelaire, verlaine, vb.) olcu ve bicim guzelliklerinde buldu.
paris’e gidisi, ii. abdulhamit baskisindan bir kacis oldugu halde, orada siyasi faaliyetlere katilmayarak sanat cevrelerinde kendini yetistirdi. paris oncesi hamid ve servet-i funun siiri etkisinden kendisini boylelikle kurtardi, klasik divan siirimizi bati siirindeki butunluk anlayisiyla ele aldi. avrupa donusu yeni mecmua’da "bulunmus sayfalar" basligiyla yayimladigi gazel ve sarkilarla tanindi (1918). bu neoklasik siirler, onun cikis noktasinin osmanli tarih ve siiri oldugunu gosterdigi gibi, sonradan yeni sekiller ve sade dille yazdiklarinda da sairin genel olarak osmanli medeniyet ve kulturune bagli kaldigi gorulur.
onda tarih, vatan, millet ve istanbul sevgisi, hep bu acidan islenir. osmanli medeniyeti yuzyillar boyu en yuce eserlerini istanbul’da yarattigi icin, yahya kemal’deki istanbul, bogazici ve turk musikisi hayranligina, tabiat guzellikleri yani sira, tarih degerleri de girer. duygu, dusunce ve hayali ustalikla kaynastiran sair, pek coguna hikaye karakteri verdigi lirik-epik siirlerinin konularini ask, tabiat, deniz, olum ve sonsuzluktan da alir. ic ahengi her seyden ustun tutusu, siiri "musikiden baska turlu bir musiki" kabul edisi; "ok" siiri bir yana, butun siirlerini, bu ahengin saglanmasina daha elverisli gordugu aruzla yazmasina sebep oldu yahya kemal, siirlerini, makale ve hikayelerini sagliginda kitaplarda toplamamis, eserleri dergilerde, daginik kalmisti.
olumunden sonra dostlari ve hayranlari tarafindan bir yahya kemal’i sevenler cemiyeti kuruldugu gibi, istanbul fetih cemiyeti’ne bagli bir de yahya kemal enstitusu ve muzesi acildi (1961). bu enstitu’nun yayimlamaya basladigi yahya kemal kulliyati’nda sairin ilk ucu siirlerini; digeri makale, deneme ve anilarini derleyen su eserleri cikti: kendi gok kubbemiz (1961), eski siirin ruzgariyle (1962), rubailer ve hayyam rubailerini turkce soyleyis (1963), aziz istanbul (1964), egil daglar (1966), siyasi hikayeler (1968), siyasi ve edebi portreler (1968), edebiyata dair (1971), cocuklugum, gencligim, siyasi ve edebi hatiralarim (1973), tarih musahabeleri (1975), bitmemis siirler (1976), mektuplar-makaleler (1977) hakkinda yayimlanan kitaplarin sayisi yirmiyi gecer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?