hafif bir yağışı, tenine ince ince dokunuşu, sürekli bir şekilde verdiği mutluluk ile hiç bitmemeisi istenilen doğar harikası olay.
bardaktan boşanırcasına değil de hafif yağması yürüyüşünüze ayrı bir zevk katmakla beraber sizi başka alemlere alıp götürür. değişik düşüncelere gark eder insanı. heleki yanınızda sevdiğiniz varlıklardan bir tanesi varsa ki oda yağmurda yürümeyi seviyorsa, o zaman değmeyin keyfe. uzun uzun konuşmalara itekler insanı. olmadığı kadar güzel şeyler yaşatır insana.
ama ne yazıktırki sürekliliği hep tadında kalan bir güzelliktir. zamanı gelince biter ve sizde sanki bir şey olmamış gibi ama içinde farklı bir anlam taşıyan mutluluk ve huzur ile yavaş yavaş dağılırsınız.
yağmurda yürümek
(bkz: yağmurda yürümek güzeldir)
sen yağmurlu günlere yakışırsın
yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
islanan yapraklar gibi yüzün ışır
işırsa beni unutma
alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
bir yer sızlar yanar içimde büsbütün
her şeye rağmen ellerin üşür
üşürse beni unutma
yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
kahredersin başın önüne düşer
düşerse beni unutma.
yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
islanan yapraklar gibi yüzün ışır
işırsa beni unutma
alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
bir yer sızlar yanar içimde büsbütün
her şeye rağmen ellerin üşür
üşürse beni unutma
yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
kahredersin başın önüne düşer
düşerse beni unutma.
yapmayı çok sevdiğim etkinlik. kesinlikle şemsiye kullanmadan yapılmalı ve bünyeyi hasta etmek pahasına da olsa bu mükemmel doğa olayının akışına bırakmalı. sırf bunun için insanın londra ya falan taşınası geliyor nitekim buralarda artık zor görürüz biz yağmuru...
eğerki yağmurun yağması sırasında okuldaysan arkadaşların baskısına dayanamayıp kendini büyük bir hengame içinde bahçeye savurmak ve bu sırada ayağımdada spor ayakkabı var şimdi şıpıl şıpıl olacak kimseye çaktırmadan acaba kaloriferin üzerinde ayakkabıyı ve çorabı kurutabilirmiyim ki ? diye düşünmeme sebeb olabilecek her türlü eylem..yağmurda yürümek , yağmurda koşmak , yağmurda amuda kalkmak , yağmurda güneşlenmek..hiç anlayamamışımdır ayrıca yağmurda yürümenin neresi romantik..
ekranda görünüyorsan pek mümkün olmayan eylem. yağmur bile engelleyemez sana verilen rahatsızlığı.
...
senin gördüğün yanağımdan süzülenler!
asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var!
...
senin gördüğün yanağımdan süzülenler!
asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var!
...
temmuzun ortasında bastırıverir, ben çıkıyorum bile demeden dışarda bulursun kendini. herkes kuytulara, pervazlara kaçışıyordur; gri (5dk içinde siyah) tshirt ve siyah kısa pantolonlu bir kızın sırılsıklam olmasına aldırmadan yürümesini yadırgar, en türk halleriyle (mal mal bakarak) da belli ederler bu yadırgayışlarını. denerler veya belli etmeyi
ama yağmurda yürümektesindir, hedefini ise varana kadar farketmezsin; her şeyini paylaşan moda sahil... yağmurla beraber göz yaşları da özgürdür sanki artık, kulağında space dye vest bitmiş, yerini the last remaining light a bırakmıştır. sahil ıssızdır, moda deniz klübünün ışıklı yolunu geride bırakacakken bekçisi sanki el kol hareketleri yapar, chris cornell kulaklarındayken kimin umrundadır..
zifiri karanlığı bir kaç şimşek deler, playlistteki sonraki şarkıya geçmeden önceki sessizlik gök gürültüsüyle bozulur, ve o bildik piano notaları: 12:5 ten undertow. her cümlesi her zamankinden daha da yakıcı işlerken içine, ruhunun kabukları sıyrılır; yagmura izin verir, yıkanırsın.
eve dönmekte olduğunun farkına denizden uzaklaştığını görünce varırsın, ışıklı sokaklar ve insanlar geri dönmüştür, 4. şarkı bile başlamıştır: comfortably numb. tasvip etmeyen bakışlar ve kafa sallayan teyzelere ragmen sakin, ve epey ıslak girersin içeri.
anneler anlar, seninkisi anlar, "hemen üstünü değiş"eceğini bilir, boşuna darlamaz. müziğini kapatır, teşekkür edersin yağmura, böyle zaman zaman annelik ettiği için.
ama yağmurda yürümektesindir, hedefini ise varana kadar farketmezsin; her şeyini paylaşan moda sahil... yağmurla beraber göz yaşları da özgürdür sanki artık, kulağında space dye vest bitmiş, yerini the last remaining light a bırakmıştır. sahil ıssızdır, moda deniz klübünün ışıklı yolunu geride bırakacakken bekçisi sanki el kol hareketleri yapar, chris cornell kulaklarındayken kimin umrundadır..
zifiri karanlığı bir kaç şimşek deler, playlistteki sonraki şarkıya geçmeden önceki sessizlik gök gürültüsüyle bozulur, ve o bildik piano notaları: 12:5 ten undertow. her cümlesi her zamankinden daha da yakıcı işlerken içine, ruhunun kabukları sıyrılır; yagmura izin verir, yıkanırsın.
eve dönmekte olduğunun farkına denizden uzaklaştığını görünce varırsın, ışıklı sokaklar ve insanlar geri dönmüştür, 4. şarkı bile başlamıştır: comfortably numb. tasvip etmeyen bakışlar ve kafa sallayan teyzelere ragmen sakin, ve epey ıslak girersin içeri.
anneler anlar, seninkisi anlar, "hemen üstünü değiş"eceğini bilir, boşuna darlamaz. müziğini kapatır, teşekkür edersin yağmura, böyle zaman zaman annelik ettiği için.
(bkz: yagmurda yuzmek)
-aşıksan şiirlik
-sevgilin yanındaysa güzel
-erkek grubuyla futbol maçı yapıyosan berbat
-üstünde açık renk takım elbiseyle bi yere yetişiyosan cinnetlik bir durum
-sevgilin yanındaysa güzel
-erkek grubuyla futbol maçı yapıyosan berbat
-üstünde açık renk takım elbiseyle bi yere yetişiyosan cinnetlik bir durum
ıslanmak yalnızca elleri ellerinizdeyse güzeldir ya da aslında hiç yanınızda olamamasına rağmen hayalini kucaklayabildiğiniz kadarıyla hissedersiniz ellerini...yanağınızdan kayıp giden damlalara, yüzünüzü okşayıp geçen rüzgarlara hiç aldırmadan adım adım onda bıraktığınız sonsuzluğunuza gitmektir belki de hissedilen...yağmur saftır ve yağmur en güzel onun varlığında hissedilir.
insanların nesinden hoşlandıklarını anlamakta oldukça güçlük çekilebilecek bir olay..ıslanmanın neresi güzel olabilirki kıyafetlerle diye düşünmemek elde değil..
takla atip fosforlu giysiler giyince cok iyi oluo
şubatın ortasında,akşamüstü suları ayazı yerken aynı zamanda sağanak yağış altında kalmak,ertesi gün finallerin olduğunu bile bile ve artisliğine üzerinde sadece yün bile olmayan bi kazak...deli dedi bazıları ama insan her zaman 20 yaşında olmuyor ve zaten yağmurda yürümeyi her yaşta yapamazsın,yapsan da aynı zevki alamazsın kesinlikle...
yağmur eşlik eder adımlarınıza,
sizi yalnız bırakmaz ucsuz sonsuzlukta,
dinler sizi ve derdinizle yanar yüreği,
şimşek olup gürler dünyaya,
yağmuru giyersiniz üstünüze,
sadece siz ve o,
yürürsünüz buruk bi ıslaklıkla...
sizi yalnız bırakmaz ucsuz sonsuzlukta,
dinler sizi ve derdinizle yanar yüreği,
şimşek olup gürler dünyaya,
yağmuru giyersiniz üstünüze,
sadece siz ve o,
yürürsünüz buruk bi ıslaklıkla...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?