Bir an önce içsavaş çıkarmak için sabırsızlanan kesimler var. Umarım gerekli her önlem alınır. Sadece yürüyenlerin hayatı değil, geleceğimiz sözkonusu.....!
Ali Kemal Sunal (10 Kasım 1944, İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul), Türk televizyon, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatçı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yönelmiştir. İlk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı "Zoraki tabip"tir.1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını atmıştır. Filmlerinde oynadığı "iyi, saf adam" rolleriyle beğeni kazanmıştır. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da, dram türündeki filmlerde de rol almıştır. Oynadığı filmlerdeki karakterlerin genel özelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekasıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösteren, daima "gülen" adamdır. Kendisini "çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" diyerek tanımlayan Kemal Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en büyük sebeplerinden birisi, filmlerin çekildiği dönemlerde yaşanan sosyolojik-sosyo ekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, geçim sıkıntısı, işsizlik, göç ve töre gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine birçok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, güldürü içerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sanatçı, güldürü filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tüm filmlerde "halkın içinden" "içimizden biri" imajını hiçbir zaman bozmamıştır. Aynı zamanda Kemal Sunal, öğretmenden bekçiye, kapıcılıktan çöpçüye kadar birçok karakteri oynayarak, beğeni kazanmıştır. Yüksek lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli tezi ile yapmıştır. 82 filmde rol almış sanatçının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği uçakta, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Sanatçı, "Gülen adam" lakabıyla anılmaktadır.
Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatçı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yönelmiştir. İlk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı "Zoraki tabip"tir.1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını atmıştır. Filmlerinde oynadığı "iyi, saf adam" rolleriyle beğeni kazanmıştır. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da, dram türündeki filmlerde de rol almıştır. Oynadığı filmlerdeki karakterlerin genel özelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekasıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösteren, daima "gülen" adamdır. Kendisini "çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" diyerek tanımlayan Kemal Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en büyük sebeplerinden birisi, filmlerin çekildiği dönemlerde yaşanan sosyolojik-sosyo ekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, geçim sıkıntısı, işsizlik, göç ve töre gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine birçok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, güldürü içerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sanatçı, güldürü filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tüm filmlerde "halkın içinden" "içimizden biri" imajını hiçbir zaman bozmamıştır. Aynı zamanda Kemal Sunal, öğretmenden bekçiye, kapıcılıktan çöpçüye kadar birçok karakteri oynayarak, beğeni kazanmıştır. Yüksek lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli tezi ile yapmıştır. 82 filmde rol almış sanatçının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği uçakta, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Sanatçı, "Gülen adam" lakabıyla anılmaktadır.
Araştırılması gerek.. araştırılması gerek...araştırılması gerekkkk!!!!
Aklıma nedense, yılmazerdoğan'ın bir demet tiyatro adlı oyunundaki ''feriştah'' karakteri geliyor. Onun da hayal dünyası çok genişti...
Böyle bir annem babam olsun istemezdim....
Benim de tam olarak söylemeye çalıştığım bu. Kimin Allah'ın nazarında nasıl bir kul olduğunu nerden bilebiliriz. Özellikle niyetle başlayan ibadetlerimiz varken. Sen niyetini ortaya koyacaksın ama başka biri oruç tutmuyor diye baskı yapma saçmalığında bulunmayacaksın. Bunu yapanlara da orucunuzu namazınızı, gözümüze sokup, övünürken neden zekat hatta kul hakkı sözkonusu olunca, küçük bir teferruatmış gibi davranıyorsunuz diye sormak istiyorum.
Bu katar
Başımıza iş açar,
İş bilmeyen çavuşlar,
Döner, biyerini avuçlar...
Başımıza iş açar,
İş bilmeyen çavuşlar,
Döner, biyerini avuçlar...
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni
İslamın beş şartından biri olan zekat, hiçbir dindar(!) tarafından kamuoyu önünde yerine getirilmiyor. Demek istediğim bu tatlısu dindarları, diğer dört şart yerine getirilirken, bunu gözümüze sokarlar, oruç tutmayan ve namaz kılmayanla uğraşırlar. Hac ve umreye gittiklerini ballandırarak anlatırlar. Aynı saydamlığı, zekat şartını yerine getirirken de görmek isteriz. Yani mallarının kırkda birini fakirlere verirken. Bu durumda zengin dindarlara bunu ispatlamamaları halinde, oruç tutmayan insanlara yapılan davranışları sergilemek ve müslümanlıklarını sorgulamak gerekir.
Bu arada -haşa- yaratan olmadığım için hiçbir insanın, imanını sorgulamak bana düşmez. Ama günümüzdeki iki yüzlülüğe dikkat çekmek istedim.
Bu arada -haşa- yaratan olmadığım için hiçbir insanın, imanını sorgulamak bana düşmez. Ama günümüzdeki iki yüzlülüğe dikkat çekmek istedim.
Tam anlamıyla köpekleri saldılar, taşları bağladılar memlekette..
Doğrusu uzun adama yakışır bişey olmuş..
Ayıp etmişler, bizim egedeki adalarımıza çıkıp, at koşturuyolar da bizim gıkımız çıkmıyor..!, istanbuldaki ayasofyada bir gece namaz kılındı diye bisürü patırtı koparıyollaa. Herzamanki gibi, yunanistan kim laaa , biz onları var yaa... gibi temiz duygularımızla, görmezden gelebiliriz...
Hakimin madde kullandığından şüpheleniyorum...
Ortalığı karıştırmak isteyenler yine işbaşında. Türkiye'nin gündemi yine değiştirilecek ve ortalığa korku salınacaktı.
Bir değil, iki değil, üç değil, tam beş kere. Bu sözleşmeye imza atan devlet yetkilisini, tam 5 kere gıdayla zehirleyip, sonra ölmek üzereyken geri getireceksin. Bizim askerler kobay mı? Laboratuvar farelerine bile saha insaflı davranıyorlar..... bir devlet yetkilisinin buna imza attığına inanamıyorum.
Şahit olmadım, ama orda olmak isterdim. Bu seneki, boğaziçi üniversitesi mezuniyet töreninde, öğrenciler, konuşma yapmakta olan rektöre sırtlarını dönerek, protesto ettiler. Rektör malum makam tarafından, aday bile olmadığı halde, tepeden inme atanmıştı.
Mutlu olmayı bilen insandır. Bize öğretildiği gibi, mutlu olmak için, ev, araba, milyon tane çıkara dayalı ilişkiler, toplumda var olma çabası, herkese iyi gelmiyor, kendin olamamak yorucu oluyor. Bu insan kendisine en iyi gelen şeyi yapmış, verici olmayı seçmiş, böyle var olmuş, ve mutlu olmuş.
Ona bir ceza verebilseydim çocuk yapmasını engellerdim ya da çocuklarını hak eden başkalarına verirdim. O ne insanlıktan uzaklık ki, beğenmediği insanı, beğenmediği şekilde giyiniyor diye, dövebiliyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?