iyi ol fakat çok iyi olma. birazcık huysuz ol fakat çok değil.içinden geliyorsa dua et.
eğer sana rahatlık veriyorsa arada bir küfür de et. etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol.
eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan;bağır,çağır, kır, dök ve unut!
her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala,en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme.
yaşa herşeyden önce yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için, laf olsun diye günlerini geçirme.
eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin,ruhun ve bedeninle sev!
hayatını o şekilde yasa ki; her an kendi elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan, hiç olmazsa bir şey yap ki; gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine "ben elimden geleni yaptim" diyebilesin.
düşüncelerin neyse hayatın da odur.
hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.
w. shakespeare
william shakespeare
insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
sevilmekten korkuyor, kendisini sevmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
w. shakespeare
sevilmekten korkuyor, kendisini sevmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
w. shakespeare
iyiliğe kötülük etmeden kimse mezara girmez.
"hatıran öyle sonsuz bir hazine ve sevgin öyle büyük mutluluk ki en mağrur hakanların tacını hor görüyorum" diyerek beni benden almış yazar.
hiç bir şeye sahip değilseniz
hiç birşey kaybedemezsiniz
william shakespeare
hiç birşey kaybedemezsiniz
william shakespeare
can yucelin muhtesem cevirilerinden dolayi zamaninda kendisine hayran kaldigim; sonrasinda orijinalini okurken yasadigim iskence sonucu biraz uzaklastigim ancak simdilerde yeniden hasir nesir olmak durumunda kaldigim hakkinda cesitli spekulasyonlar olan, yunan tragedyalarindan sonra en cok tutulan oyunlarin yazari. kariyerinin ilerleyen donemlerinde yazdigi soneler onun aslinda sadece populer olmak isteyen birisi olmaktan cok gercekten edebiyatla ilgilenen biri oldugunu gostermistir. kendisi gibi edebiyat yapmaya calisan ya da diger cagdaslarindan kendisini farkli kilan sey ronesansla beraber gelen yeni dunya duzeni icinde eskinin ve yeninin catismasini bireye temellendirmesinde saklidir. bireyin kendi edimini sorunsallastirmasi ve ic dunyasina dair korkulari oyunlarinda karsimiza cikan hayalet, cadi gibi imgelerin yeryuzune yansimis halleridir. shakespeare daha cok modern dunyayi temsil ederken nasil olur da eskiye, gecmise dayanan bu tarz inanislara oyunlarinda yer veriyor sorusunun en guzel yaniti da bu sekilde verilmektedir. kisi, bilincaltindan asla kacamaz ve bastirmak istedigi kabus ve korkulari farklı formatlarda kendisini bulur.
23 nisan 1564te stratfordda dünayevi hayata göz kırpmıştır.
babası olucak adam john shakespeare şehrin önde gelenlerindendi, bu sebeplede ailenin ekonomik durumu oldukça iyiydi.
william daha 18inde stratfordda anne hathaway adlı hatunla evlendi.lakin o aktör olmak niyetindeydi ve o dönemdede aktörlük mesleği sadece tiyatrolarda icra edilebiliyordu. dönemin en iyi tiyatrolarının londrada olmasından sebep 1957de londraya gitti.
the rose adındaki bir tiyatroda aktör olarak çalışmaya başladı.
daha sonraları aktörler için oyun yazmak onu daha fazla çezbetmiş olacak ki oyun yazarlığına soyundu.
tarihler 1610u gösterdiğinde doğduğu ve ailesinin bulunduğu şehre döndü. nitekim tarih 23 nisan 1610u gösterdiğinde hayata gözlerini kapadı ve bi daha hiç açmadı.
doğum tarihi ay ve gün olaraktan ölüm tarihiyle aynı olan ender şahsiyeterdendir kendileri.
babası olucak adam john shakespeare şehrin önde gelenlerindendi, bu sebeplede ailenin ekonomik durumu oldukça iyiydi.
william daha 18inde stratfordda anne hathaway adlı hatunla evlendi.lakin o aktör olmak niyetindeydi ve o dönemdede aktörlük mesleği sadece tiyatrolarda icra edilebiliyordu. dönemin en iyi tiyatrolarının londrada olmasından sebep 1957de londraya gitti.
the rose adındaki bir tiyatroda aktör olarak çalışmaya başladı.
daha sonraları aktörler için oyun yazmak onu daha fazla çezbetmiş olacak ki oyun yazarlığına soyundu.
tarihler 1610u gösterdiğinde doğduğu ve ailesinin bulunduğu şehre döndü. nitekim tarih 23 nisan 1610u gösterdiğinde hayata gözlerini kapadı ve bi daha hiç açmadı.
doğum tarihi ay ve gün olaraktan ölüm tarihiyle aynı olan ender şahsiyeterdendir kendileri.
william shakespeare 1564-1616 , biyografisi
en büyük oyun yazarlarından biri olarak değerlendirilen ingiliz şair william shakespeare, yarattığı karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır. warwickshireda stratford-upon-avonda doğan shakespearein bunca ününe karşın, yaşamına ilişkin bilgiler çok azdır.
babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı. shakespeare büyük bir olasılıkla stratforddaki ortaokulda öğrenim gördü. 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz yaş büyük olan anne hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi. bu sıralarda stratfordu terk eden shakespearein bundan sonra 1592ye kadarki yaşamına ilişkin bilgi yoktur. bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı bir kitapçıkta shakespeare değinilmesi, hatta onun başkalarının oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, shakespearein bu sırada bir tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir. yılda ortalama iki oyun yazan shakespeare kendi oyunlarında da küçük roller alıyordu. 1594e gelindiğinde chamberlain topluluğunun önde gelen bir oyuncusuydu. aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı. yazdığı oyunların başarısı üzerine kazancı gittikçe artan shakespearein kraliçe i. elizabeth döneminin sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için 1599da londrada yaptırılan globe tiyatrosunun hisselerinin bir bölümünü satın aldığı bilinmektedir. londrada birkaç yıl daha kalan shakespeare, daha sonra stratforda dönerek burada yaşamaya başladı ve büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı. shakespearein, bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu sevgiyi dile getiren soneleri son derece duyarlı ve zengin bir dille kaleme alınmış şiirlerdir.
shakespeare her biri birbirinden değişik komedi ve trajediler kaleme aldı. bir yaz gecesi rüyası adlı komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri shakespearein benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar. trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim yaratabilmiştir. birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri yazmakta ustaydı. ama hiçbiri bunların tümünde birden shakespeare kadar başarılı olamadı.
bu olağanüstü çeşitliliğin yanı sıra, izleyicilerin ve okuyucuların shakespearein oyunlarında en çok hayranlık duydukları şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin "kitap karakterleri" gibi gözükmemesiydi. tersine, bu karakterler bir oyunda değil de yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek kişilerdir. aslında shakespearein kahramanlarından bazıları, o kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir. iriyarı, hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven sir john falstaff bunlardan biridir. yazarın henry iv adlı oyununun birinci ve ikinci bölümlerinde geçen prens halin arkadaşlarıdır. shakespeare henry vte falstaffın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama kraliçe i. elizabethin bu karakteri başka bir oyunda gene görmek istemesi üzerine de windsorun şen kadınları adlı komedisinde falstaff yeniden ortaya çıkmıştır. shakespearein karakterleri arasında özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir kişiliği olan danimarka prensi hamlettir. acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan hamletin ikilemini, shakespeare ünlü "olmak ya da olmamak! işte bütün sorun bu!" dizesiyle dile getirmiştir.
shakespearein hamlet, macbeth ve kral lear gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da zayıflıklarıdır. bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık, bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir. öte yandan shakespeare gene de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar, başlarına gelenlere üzülür. shakespearein böyle canlı karakterler yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı olduğu anlamına gelir. karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile onların inandırıcılığını zedelemez.
komediler
bir yaz gecesi rüyası bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir. atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, periler kralı oberon ile kavgacı hizmetkârı puckın büyüsüne kapılırlar. kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin dük theseusun düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
on ikinci gece de bir yanlışlıklar komedisidir. kadın kahraman violanın gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. erkek kılığına giren ve "cesario" adını alan viola, ülkenin yöneticisi dük orsinonun hizmetine girer. erkek kılığındayken düke aşık olur. orsinonun aşık olduğu zengin kontes olivia da "cesario"ya tutulunca durum karışır. gene en komik sahneler, neşeli sir tobby belch ve arkadaşlarının olivianın kendini beğenmiş ve süslü uşağı malvolioyu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.
venedik taciri de bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir. oyundaki kötü adam yahudi tefeci shylocktur. borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar antoniodan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. shylockun açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
trajediler
shakespearein tüm oyunları arasında en çok sahnelenen romeo ile juliet tir. italyanın verona kentinde yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan romeo ile julietin, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır.
hamlette, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen danimarka prensi hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez. oyun, yalnızca amcası claudiusun değil, kraliçe ve hamletin de öldükleri bir sahneyle biter.
kral lear shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. gururlu ve bencil olan yaşlı kral lear, sadık ve sevgili kızı cordelianın kendisini ne kadar sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine, öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları goneril ve regan arasında paylaştırır. oysa iltifat dolu sözlerine karşın bu iki kardeş zalim ve haindir. çok geçmeden lear onların gerçek yüzlerini görür. fırtınalı bir gecede sokağa atılan lear, cordeliaya yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. sonunda onu kurtarmak için geri dönen cordelia da düşmanları tarafından öldürülür. üzüntüden perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.
tarihsel oyunlar
shakespeare konuların ingiliz tarihindeki olaylardan alan birkaç oyun da yazdı. bunlardan ilki, rakiplerine ve düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur kral iii. rıchardı anlatan kral üçüncü rıchardın tragedyasıdır. kurbanları arasında londra kulesinde öldürülen iki genç prens de vardır. yaşamını yitirdiği bosworth field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda richarda görünür.
tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi oluşturur: the tragedy of king richard ii, henry ivün iki bölümü ile henry v. the tragedy of richard iı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek tacını iv. henry adını alan henry bolingbrokea bırakır. öbür iki oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş gösterir; bu sırada kralın öz oğlu prens hal avare ve savurgan bir yaşam sürer. ama babasının ölümüyle tahta geçerek v. henry adını alan prens halin döneminde düzen yeniden kurulur. v. henrynin orduları fransada büyük zafer kazanır. henrynin fransız prensesiyle evlenmesi her iki ülkeye de barış getirir.
shakespearein, konularını eski yunan ve roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise julius caesardır. bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan brutus, jül sezarın kendisini roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği jül sezarı özgürlük adına öldürür. ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de kendi canına kıyar.
"mutlu son"la biten oyunlar
shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı. bu oyunlardan biri olan kış masalında, leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı hermioneyi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder. perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. sonunda kız, babasına geri döner. kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır.
fırtınada ise olay, düklüğü elinden alınan prosperonun yönetimindeki bir adada geçer. büyü gücüne sahip prospero, hava perisi arieli ve yarı insan yarı canavar calibanı yönetmektedir. yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren prosperonun kardeşi antonio, adanın yakınında bir deniz kazası geçirir. prospero büyü gücüyle kendisine haksızlık edenleri cezalandırır. ama daha sonra onları bağışlar ve kızı mirandanın antonionun oğlu prens ferdinand ile evlenmesine izin verir. oyun prosperonun büyülü değneğini kırması, büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp büyüyle onarılmış gemiyle italyaya yelken açmasıyla sona erer.
en büyük oyun yazarlarından biri olarak değerlendirilen ingiliz şair william shakespeare, yarattığı karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır. warwickshireda stratford-upon-avonda doğan shakespearein bunca ününe karşın, yaşamına ilişkin bilgiler çok azdır.
babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı. shakespeare büyük bir olasılıkla stratforddaki ortaokulda öğrenim gördü. 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz yaş büyük olan anne hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi. bu sıralarda stratfordu terk eden shakespearein bundan sonra 1592ye kadarki yaşamına ilişkin bilgi yoktur. bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı bir kitapçıkta shakespeare değinilmesi, hatta onun başkalarının oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, shakespearein bu sırada bir tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir. yılda ortalama iki oyun yazan shakespeare kendi oyunlarında da küçük roller alıyordu. 1594e gelindiğinde chamberlain topluluğunun önde gelen bir oyuncusuydu. aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı. yazdığı oyunların başarısı üzerine kazancı gittikçe artan shakespearein kraliçe i. elizabeth döneminin sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için 1599da londrada yaptırılan globe tiyatrosunun hisselerinin bir bölümünü satın aldığı bilinmektedir. londrada birkaç yıl daha kalan shakespeare, daha sonra stratforda dönerek burada yaşamaya başladı ve büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı. shakespearein, bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu sevgiyi dile getiren soneleri son derece duyarlı ve zengin bir dille kaleme alınmış şiirlerdir.
shakespeare her biri birbirinden değişik komedi ve trajediler kaleme aldı. bir yaz gecesi rüyası adlı komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri shakespearein benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar. trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim yaratabilmiştir. birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri yazmakta ustaydı. ama hiçbiri bunların tümünde birden shakespeare kadar başarılı olamadı.
bu olağanüstü çeşitliliğin yanı sıra, izleyicilerin ve okuyucuların shakespearein oyunlarında en çok hayranlık duydukları şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin "kitap karakterleri" gibi gözükmemesiydi. tersine, bu karakterler bir oyunda değil de yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek kişilerdir. aslında shakespearein kahramanlarından bazıları, o kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir. iriyarı, hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven sir john falstaff bunlardan biridir. yazarın henry iv adlı oyununun birinci ve ikinci bölümlerinde geçen prens halin arkadaşlarıdır. shakespeare henry vte falstaffın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama kraliçe i. elizabethin bu karakteri başka bir oyunda gene görmek istemesi üzerine de windsorun şen kadınları adlı komedisinde falstaff yeniden ortaya çıkmıştır. shakespearein karakterleri arasında özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir kişiliği olan danimarka prensi hamlettir. acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan hamletin ikilemini, shakespeare ünlü "olmak ya da olmamak! işte bütün sorun bu!" dizesiyle dile getirmiştir.
shakespearein hamlet, macbeth ve kral lear gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da zayıflıklarıdır. bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık, bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir. öte yandan shakespeare gene de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar, başlarına gelenlere üzülür. shakespearein böyle canlı karakterler yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı olduğu anlamına gelir. karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile onların inandırıcılığını zedelemez.
komediler
bir yaz gecesi rüyası bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir. atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, periler kralı oberon ile kavgacı hizmetkârı puckın büyüsüne kapılırlar. kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin dük theseusun düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
on ikinci gece de bir yanlışlıklar komedisidir. kadın kahraman violanın gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. erkek kılığına giren ve "cesario" adını alan viola, ülkenin yöneticisi dük orsinonun hizmetine girer. erkek kılığındayken düke aşık olur. orsinonun aşık olduğu zengin kontes olivia da "cesario"ya tutulunca durum karışır. gene en komik sahneler, neşeli sir tobby belch ve arkadaşlarının olivianın kendini beğenmiş ve süslü uşağı malvolioyu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.
venedik taciri de bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir. oyundaki kötü adam yahudi tefeci shylocktur. borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar antoniodan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. shylockun açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
trajediler
shakespearein tüm oyunları arasında en çok sahnelenen romeo ile juliet tir. italyanın verona kentinde yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan romeo ile julietin, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır.
hamlette, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen danimarka prensi hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez. oyun, yalnızca amcası claudiusun değil, kraliçe ve hamletin de öldükleri bir sahneyle biter.
kral lear shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. gururlu ve bencil olan yaşlı kral lear, sadık ve sevgili kızı cordelianın kendisini ne kadar sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine, öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları goneril ve regan arasında paylaştırır. oysa iltifat dolu sözlerine karşın bu iki kardeş zalim ve haindir. çok geçmeden lear onların gerçek yüzlerini görür. fırtınalı bir gecede sokağa atılan lear, cordeliaya yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. sonunda onu kurtarmak için geri dönen cordelia da düşmanları tarafından öldürülür. üzüntüden perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.
tarihsel oyunlar
shakespeare konuların ingiliz tarihindeki olaylardan alan birkaç oyun da yazdı. bunlardan ilki, rakiplerine ve düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur kral iii. rıchardı anlatan kral üçüncü rıchardın tragedyasıdır. kurbanları arasında londra kulesinde öldürülen iki genç prens de vardır. yaşamını yitirdiği bosworth field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda richarda görünür.
tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi oluşturur: the tragedy of king richard ii, henry ivün iki bölümü ile henry v. the tragedy of richard iı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek tacını iv. henry adını alan henry bolingbrokea bırakır. öbür iki oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş gösterir; bu sırada kralın öz oğlu prens hal avare ve savurgan bir yaşam sürer. ama babasının ölümüyle tahta geçerek v. henry adını alan prens halin döneminde düzen yeniden kurulur. v. henrynin orduları fransada büyük zafer kazanır. henrynin fransız prensesiyle evlenmesi her iki ülkeye de barış getirir.
shakespearein, konularını eski yunan ve roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise julius caesardır. bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan brutus, jül sezarın kendisini roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği jül sezarı özgürlük adına öldürür. ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de kendi canına kıyar.
"mutlu son"la biten oyunlar
shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı. bu oyunlardan biri olan kış masalında, leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı hermioneyi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder. perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. sonunda kız, babasına geri döner. kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır.
fırtınada ise olay, düklüğü elinden alınan prosperonun yönetimindeki bir adada geçer. büyü gücüne sahip prospero, hava perisi arieli ve yarı insan yarı canavar calibanı yönetmektedir. yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren prosperonun kardeşi antonio, adanın yakınında bir deniz kazası geçirir. prospero büyü gücüyle kendisine haksızlık edenleri cezalandırır. ama daha sonra onları bağışlar ve kızı mirandanın antonionun oğlu prens ferdinand ile evlenmesine izin verir. oyun prosperonun büyülü değneğini kırması, büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp büyüyle onarılmış gemiyle italyaya yelken açmasıyla sona erer.
orijinal dilince okunduğunda insanı öldürür, çok zordur anlamak, gerek ingilizce konuşanlar gerek konuşmayanlar için aynıdır bu durum. ancak anladıkça sayfalara, cümlelere aşık olur insan.
türkçesi okunduğunda ise, yine çok güzeldir ancak aynı etkiyi yaratamayabilir çeviriler.
türkçesi okunduğunda ise, yine çok güzeldir ancak aynı etkiyi yaratamayabilir çeviriler.
hosca kal! degerin cok yuksek, tutamam seni,
biliyorum kendine ne paha bictigini;
ozgurluge kavustun alip deger belgeni,
iptal ettik sendeki hakkimin senedini
nasil tutarim seni, saglamadan iznini,
neyim var hak edecek senin zenginligini,
bu essiz armagana kim layik gorur beni?
bana verilmis berat, donup buldu vereni.
sen vermistin kendini, bilmeden degerini
ya da bana vermekle hata isledigini,
bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;
ama, o yine buldu hatayi duzelteni
sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.
ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum
87.sone
biliyorum kendine ne paha bictigini;
ozgurluge kavustun alip deger belgeni,
iptal ettik sendeki hakkimin senedini
nasil tutarim seni, saglamadan iznini,
neyim var hak edecek senin zenginligini,
bu essiz armagana kim layik gorur beni?
bana verilmis berat, donup buldu vereni.
sen vermistin kendini, bilmeden degerini
ya da bana vermekle hata isledigini,
bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;
ama, o yine buldu hatayi duzelteni
sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.
ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum
87.sone
hala dünyanın birçok yerinde birçok insan tarafından eserleri okunuyor.. bu da aslında ölümsüzleştiğinin kanıtı bence..
(bkz: hamlet)
(bkz: macbeth)
ayrıca "vay bee o devirde herifte ne hayal gücü varmış.." dedirtir okununca..
(bkz: hamlet)
(bkz: macbeth)
ayrıca "vay bee o devirde herifte ne hayal gücü varmış.." dedirtir okununca..
(bkz: 18inci sone)
bazı iddialara göre aslında hiç shakespeare diye birinin olmadığı, eserlerinin de başkaları tarafından yazıldığı söyleniyor. tabi bunlar tamamiyle iddia ama tüm dünyada birçok insanın tartıştığı bir konu.
zira okuma yazma bilmeyen, doğru dürüst imza atmasını beceremeyen bir kasap çırağının nasıl olup da elimizdeki şaheserleri yazabildiği merak ediliyor. bu durumda eserleri yazan kişi shakespeare imzasıyla kendisini mi gizledi diye düşünülüyor. faizle borç verdiği bir alacaklısına yazdığı mektuptan başka, kendi el yazısından tek satır bulunmayan sheakpeare’in mezar taşına da ne ilginçtir ki yazar değil tüccar yazılmış.
bir tek gün okula gitmeyen, okuma yazma bilmeyen, ingiltere dışına adımını atmamış, kitap okumayan, yaşadığı bölgede kitap ve kütüphane bile bulunmayan, bulsa bile latince kitaplar basıldığı bir zamanda onları okuyamayacak durumda olan bu stratfordlu kasabın eserlerinde 15-20 bin civarında kelime kullanmış olması, kesif tarih bilgisi, ingiliz, fransız, italyan, hatta rus saraylarında geçen en hurda ayrıntılardan haberdar olması ve sanatların en zoru kabul edilen trajedi yazmayı öğrenmesi, masonlukla ilgili pek çok sembolik ayrıntıyı eserlerinde hakkıyla ve yerinde kullanması, tıp, tarih, çiçek ilmi, felsefe, fransızca biliyor olması... bütün bunlar shakespeare muammasına yeni karanlık sayfalar ekliyor.
peki bu eserleri kimin yazdığı düşünülüyor; bu noktada kimilerine göre en güçlü ismin francis bacon olduğu söyleniyor, kimilerine göreyse oxford beyi de vere. marlow diyenler de var, ben johnson da.
bu noktada kesin bir ittifaka varılamamış ancak, bu ismin takma olduğu ve bu kasap eskisi ve oyunculuk meraklısının isminin, eserleri sahneletebilmek için piyeslerin üzerine kamuflaj amacıyla yazıldığı iddialar arasında.
ve mark twain’den charles dickens’a, schlegel’den coleridge’e, walt whitman’dan emerson’a... hepsi bacon’ın gereçk shakespeare olduğuna inanmışlar.
zira okuma yazma bilmeyen, doğru dürüst imza atmasını beceremeyen bir kasap çırağının nasıl olup da elimizdeki şaheserleri yazabildiği merak ediliyor. bu durumda eserleri yazan kişi shakespeare imzasıyla kendisini mi gizledi diye düşünülüyor. faizle borç verdiği bir alacaklısına yazdığı mektuptan başka, kendi el yazısından tek satır bulunmayan sheakpeare’in mezar taşına da ne ilginçtir ki yazar değil tüccar yazılmış.
bir tek gün okula gitmeyen, okuma yazma bilmeyen, ingiltere dışına adımını atmamış, kitap okumayan, yaşadığı bölgede kitap ve kütüphane bile bulunmayan, bulsa bile latince kitaplar basıldığı bir zamanda onları okuyamayacak durumda olan bu stratfordlu kasabın eserlerinde 15-20 bin civarında kelime kullanmış olması, kesif tarih bilgisi, ingiliz, fransız, italyan, hatta rus saraylarında geçen en hurda ayrıntılardan haberdar olması ve sanatların en zoru kabul edilen trajedi yazmayı öğrenmesi, masonlukla ilgili pek çok sembolik ayrıntıyı eserlerinde hakkıyla ve yerinde kullanması, tıp, tarih, çiçek ilmi, felsefe, fransızca biliyor olması... bütün bunlar shakespeare muammasına yeni karanlık sayfalar ekliyor.
peki bu eserleri kimin yazdığı düşünülüyor; bu noktada kimilerine göre en güçlü ismin francis bacon olduğu söyleniyor, kimilerine göreyse oxford beyi de vere. marlow diyenler de var, ben johnson da.
bu noktada kesin bir ittifaka varılamamış ancak, bu ismin takma olduğu ve bu kasap eskisi ve oyunculuk meraklısının isminin, eserleri sahneletebilmek için piyeslerin üzerine kamuflaj amacıyla yazıldığı iddialar arasında.
ve mark twain’den charles dickens’a, schlegel’den coleridge’e, walt whitman’dan emerson’a... hepsi bacon’ın gereçk shakespeare olduğuna inanmışlar.
beğendiğiniz bedenlere, hayallerinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz demiştir.
"size nasıl geliyorsa" adlı oyununda jacques karakterinin tiradı şöyle başlar...
bütün dünya bir sahnedir,
ve kadın erkek ancak birer oyuncu:
sırası gelen girer,
sırası gelen çıkar.
nice roller oynar ömür boyu
yedi perdelik bir ömürdür
yedisinden yetmişine
bir erkeğin oyunu…
not:devamını buraya editleyeceğim fakat internette doğrusunu bi türlü bulamadım kitaptan aktarıcam..he derseniz ulan bari kitabı bul öyle aktar diye döverim valla çünkü ne zaman bulurum bilmem..
bütün dünya bir sahnedir,
ve kadın erkek ancak birer oyuncu:
sırası gelen girer,
sırası gelen çıkar.
nice roller oynar ömür boyu
yedi perdelik bir ömürdür
yedisinden yetmişine
bir erkeğin oyunu…
not:devamını buraya editleyeceğim fakat internette doğrusunu bi türlü bulamadım kitaptan aktarıcam..he derseniz ulan bari kitabı bul öyle aktar diye döverim valla çünkü ne zaman bulurum bilmem..
en iyilerinden biridir bu;
yagmuru seviyorum diyorsun
yagmur yaginca semsiyeni açiyorsun
günesi seviyorum diyorsun
günes açinca gölgeye kaçiyorsun
rüzgari seviyorum diyorsun
rüzgar çikinca pencereni kapatiyorsun
iste bunun için korkuyorum
beni de sevdigini söylüyorsun?
william shakespeare
yagmuru seviyorum diyorsun
yagmur yaginca semsiyeni açiyorsun
günesi seviyorum diyorsun
günes açinca gölgeye kaçiyorsun
rüzgari seviyorum diyorsun
rüzgar çikinca pencereni kapatiyorsun
iste bunun için korkuyorum
beni de sevdigini söylüyorsun?
william shakespeare
çok sevdiğim bir sözü ; insanlar göründükleri gibi olmalılar,eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi *othello’dan*
kendimi her zaman mutlu hissederim. neden biliyor musunuz? çünkü kimseden bir şey ummam. beklentiler daima yaralar.
ruha ve dile iyi gelen edebiyatçıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?