özlenendir. ne sevgili kokusu, ne sevişmek, ne çikolata, ne başka bir şey. ağız bir karış açık salyaları akıta akıta uyumak gibisi var mı? uykucu beremi giyiyorum uyuyamayacağım günlerde, hani şu kuyruğu olan ve ucunda yünden bir top barındıran berelerden. ironilerimin hastasıyım, evet.
(bkz: uyku biraz uyku)
uyumak
uyumak.
“gözlerini kapat.” dedi adam, “ sana sarılmak istiyorum.” . kadın yumdu gözlerini. zaten sırtı dönüktü adama, yeni aldığı gece lambasının minik ışıklarını izliyordu, sessiz. gençken kurduğu hayallerindeki sevgililerden çok uzak olan bir adamlaydı şimdi. birlikte değiller, hayır, sadece aynı yataktalar.
“ saçlarını seviyorum,” diyor adam, ona çoktan arkasını dönmüş kadına sarılırken. kadının uzun saçları omzuna değdiğinde içi ürperiyor, ayışığı yok bu gece. dışarıdan hiç bir ses gelmiyor. göz kapakları ağırlaşıyor, burnuna gelen pudra kokusu daha da belirginleşiyor kadın kıpırdadıkça. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzurlu olmadı adam.
kadın açtı gözlerini. “kalmak istediğine emin misin?” diyecekken adamın nefesinin düzene girdiğini farketti, açtı gözlerini. uyuyabilir her an, evet, sadece kafasını kurcalayan sorulardan kurtulması gerek. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, karnının biraz üstünde uyuyan eli alıp kendi eliyle birleştiriyor, düşünceli bir ifadesi var kadının.
iki hafta. belki üç. “ne kadar çok değiştim,” diye düşünüyor kadın. tüm yaşanmışlıklarından, hayal kırıklıklarından sonra, dalları kırılmış bir ağaç gibi köklerine daha sıkı tutunmuştu o da. mutlu olmayı hak etmediğini düşündü şimdiye dek hep. dışarıdan göründüğü kadar kırılgan değil aslında, bakışları melankolik kadının. artık kimseye bağlanamıyor. içinde, kendisine bile, güven yok.
açtı gözlerini. bu defa farklı bakışları kadının. güvenmiyor adama belki, ama uzun zamandır olmayan bir şey oluyor. kadın mutlu bu gece. doğru kabul ettiği her şey yıkıldı çünkü. aşık olmadan yaşayamam derdi hep. eksik hissetti sevgililerini tek tek öldürdüğünde. ama bu defa farklı bakışları kadının. adamın ılık nefesini hissediyor yanağında. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzulu olmadı kadın. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, adamın gözlerinin de açık olduğunu bilmeden.
“gözlerini kapat.” dedi adam, “ sana sarılmak istiyorum.” . kadın yumdu gözlerini. zaten sırtı dönüktü adama, yeni aldığı gece lambasının minik ışıklarını izliyordu, sessiz. gençken kurduğu hayallerindeki sevgililerden çok uzak olan bir adamlaydı şimdi. birlikte değiller, hayır, sadece aynı yataktalar.
“ saçlarını seviyorum,” diyor adam, ona çoktan arkasını dönmüş kadına sarılırken. kadının uzun saçları omzuna değdiğinde içi ürperiyor, ayışığı yok bu gece. dışarıdan hiç bir ses gelmiyor. göz kapakları ağırlaşıyor, burnuna gelen pudra kokusu daha da belirginleşiyor kadın kıpırdadıkça. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzurlu olmadı adam.
kadın açtı gözlerini. “kalmak istediğine emin misin?” diyecekken adamın nefesinin düzene girdiğini farketti, açtı gözlerini. uyuyabilir her an, evet, sadece kafasını kurcalayan sorulardan kurtulması gerek. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, karnının biraz üstünde uyuyan eli alıp kendi eliyle birleştiriyor, düşünceli bir ifadesi var kadının.
iki hafta. belki üç. “ne kadar çok değiştim,” diye düşünüyor kadın. tüm yaşanmışlıklarından, hayal kırıklıklarından sonra, dalları kırılmış bir ağaç gibi köklerine daha sıkı tutunmuştu o da. mutlu olmayı hak etmediğini düşündü şimdiye dek hep. dışarıdan göründüğü kadar kırılgan değil aslında, bakışları melankolik kadının. artık kimseye bağlanamıyor. içinde, kendisine bile, güven yok.
açtı gözlerini. bu defa farklı bakışları kadının. güvenmiyor adama belki, ama uzun zamandır olmayan bir şey oluyor. kadın mutlu bu gece. doğru kabul ettiği her şey yıkıldı çünkü. aşık olmadan yaşayamam derdi hep. eksik hissetti sevgililerini tek tek öldürdüğünde. ama bu defa farklı bakışları kadının. adamın ılık nefesini hissediyor yanağında. farkında değil, ama hayatında hiç böyle huzulu olmadı kadın. “iyi geceler,” diye mırıldanıyor kendine, adamın gözlerinin de açık olduğunu bilmeden.
matrix e giriş kapısıdır. misdir.
ölümü hissedebileceğimiz tek rahat nokta.
olaylarin farkinda olmamak.
sevgiliye sarılırmışcasına huzur veren, dinlendiren aktivite.
birazdan gerçekleştireceğim eylem.
kafanız doluyken, bişeylere üzgünken çok zor olan eylem.
basini yastiga koymadan once gozlerini kapayip ne kadar cok seye sahip oldugunu dusundukten sonra, yasami artik farkli algilamanin getirdigi mutlulukla daha bir tatli olan eylem. lakin uyanmak olmasaydi uyumanin da tadi olmazdi.
(bkz: en guzel bi sey)
(bkz: en kotu bir sey)
2 saniye icinde gerceklestirmeye ba....
artik yapmak istedigim ama sozlugu birakamayarak yapamadigim eylem.
hayatımızın en çok yer kaplayan ve en zevkli kısmı..göm kafayı yastığa çek yorganı oh..zzzz.
genelde ruh halinin kötü olması durumlarında sığınılan yarı ölüm durumu.uyuyan insanların bir çok şeyi bu buudda bıraktılarına inanıyorum ben.
sanırım bünyemde bağımlılık yaratmış olan şey, bir an insan nasıl uyumaktan aldığı hazzı başka şeylerden alamamaya başlar anlayabilmiş değilim.
insan oglunun severek yaptığı tek şey.
insan oğlunun sevsede sevmesede, göz kapaklarının kapanması suretiyle yapmak zorunda kalacağı şey.
sıkıcı bir pazar gününü yarılamak için yapılacak en zahmetsiz eylem.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?