umut

0 /
cokfecikahkul
zamanla öldüren bir zehir. yanlış durumlarda oluşuyor. bir müzik bi koku bile beni umutlandırmaya yetiyor. hayal kurdurtuyor umudum bana. özlüyorum. yaşamadığım şeyleri özlüyorum. yaşamayı istiyorum bilmediğim şeyleri. tüm bu hayallerde olan kişileri tek tek gözümde büyütüyorum. onları kutsallaştırıyorum. en doğru onlar en güzel onlarmış gibi. gerçeklikten uzak belki de. ulaşınca iğrençleşecek belki de bilmiyorum sadece en güzel haliyle onları umut ediyorum.
onunla olmayı,ona dokunmayı,yüzünü saçlarıma gömmesini,benimle güneşe karşı gün batımında yürümesini,bana şarkı söylemesini,benimle kütüphaneye gelmesini,ona kahve hazırlamayı,onu fiyakalı giydirip işe göndermeyi hayal ediyorum. sesini bana umut veriyor. bu eski binalar bu ankaranın melankolisi bile umuda dönüşüyor. monotonluğu onunla yenmek istiyorum. onun hakimiyetini istiyorum. doyasıya hissetmek istiyorum sesini tüm odada duyulsun.
sadece umut etmiştim beklemiştim bekliyorum. beklemeyi bırakamıyorum. umudum bitiriyor beni. hiç gitmediğim yerleri özlüyorum.
kirmizikaranfil
bugünlerde, çiçek açan ağaçlarda, iyot kokulu deniz kıyısında, bir çocuğun gülen gözlerinde... orada burada arayıp da içimizde bulamadığımız şey..
tasarimharikasi
umut ederek vardığım dikenlerin kendsiiydi senin kucağın, hiç ses etmedim.
acı çekme özgürlüğüydü göğsünde açan çiçekler, bana aitti artık dikenlerin.
kanarken hayal ettim, çünkü umut olmasaydı yaşanmazdı hayaller, gerçek olmazdı.
senden yana düşlenenler bilirim ki yarım kalacaktı.

umutla bekledim, seni düşledim. seni düşlerken, başlı başına sen demekti o zaten.
sipsi
’hiçbir şey değişmeyecek diye düşündüm. bugün yeni bir gün değil. yarın yeni bir gün olmayacak.
... benim hayatımda da olmayacak. bu tükeniş çağının orta sınıf hayaletleri olan bizler için, günün koşullarına göre yeri orta-üstle orta-alt arasında değişen (kriz hali malum, bir sürekliliktir ülkemizde), her gün biraz daha inceltmeye çalıştığı zevklerine sıkı sıkı tutunarak yaşayan biz zavallı hayaletler için yeni bir gün yok artık. umut bitti..’

(bkz: yeşil peri gecesi)
akhillius
garip bir şey. istedikçe senden kaçıyor. yakaladım diyorsun bu sefer istek içerisinde kalamıyorsun. hayatını düzgüne koşmaya çalışıyorsun ama sürekli bir şeyle bu umut denen şeyi kırıyor. ne kırılganmış arkadaş. ota boka cat cut ! ! ! insanın avazı çıktığı kadar susası geliyor. yapcak bir şey yokken, yinede umut yitirmemek iyimserlikmidir yoksa umut mu ? evet.
bir garip muamma
umut etmektir insanı hayata bağlayan. yarının, geleceğin daha iyi olacağına dair umut... durumumuz ne kadar vahim olsa da iyi bir hayata dair hayallerimiz, hedeflerimiz vardır. gerçekleşme olasılığının düşüklüğü önemli değildir. umut etmek yeter. milyonda bir ihtimalin bile bir gün gelip seni bulacağını düşünebilirsin.

ondandır şans oyunlarına dökülen paralar,
defalarca reddedildiği halde sevdiğinin peşinde koşmalar.
küçük bir umut uğruna sırtına evini alıp almanya’ya gitti milyonlarca insanım, keza istabul’a göçüyor insanlar.
bir umuttu kurtuluş destanını yazdıran.

fenerbahçe’nin de umudu var, kupalara dair.
galatasaray’ın da umudu var kadıköy’de fener’i yenmeye dair.
benim de umudum var ülkemi daha aydınlık günlerin beklediğine, geleceğin güzelliklerle dolu olacağına dair. olur ya da olmaz bilmiyorum ama umudum olmazsa hayatın anlamı da olmaz, bunu biliyorum.
sipsi
bir şeylere tutunma çabası. sonucunun zarif bir hüzün olacağını bile bile hayatımızın merkezine koyduğumuz şey.
phoebues
umut;heryerde vardır.insanların zor şartlar altında umutlarını canlı tutması pek kolay değidir.yaşadığımız ülke ile,içinde bulunduğumuz koşullarla ilgili değidir.umut kendi içimizdedir.içimizde bulunduğumuz güzel şeyleri başarma isteğidir.onu taze tuttuğumuz sürece;mahküm hayatı yaşamamız gerekmez.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol