türk yeraltı edebiyatının başyapıtı okunması çok zor ama "kaybedenler klübü" öncesi gerçek "loosers" ları anlatan efsanevi roman...oğuz atayın diğer eseri "korkuyu beklerken" şiddetle tavsiye edilir.
tutunamayanlar
-sevmek nedir olric?
-sevmek sessizliktir efendimiz...
-susarsam bilmez ki sevdiğimi olric?
-susarak haykırınız efendimiz..
-sevmek sessizliktir efendimiz...
-susarsam bilmez ki sevdiğimi olric?
-susarak haykırınız efendimiz..
"aklımdan çıkmıyor olric. aklım çıkıyor, o çıkmıyor.
öyle.."
öyle.."
yalnız hayallerle beslenen bir arkadaşlık ne kadar kısa sürüyordu. günlük meselelerin çözülmesinde bir hayalin ne faydası olabilirdi? zavallı bir ruh, insanı nereye götürebilirdi? insanın ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilirdi? her gün karşınıza çıkan canlı, elle tutulur varlıklarla bir ruh nasıl başa çıkabilirdi? bir ruhla yaşamak, tek başına yaşamak gibi, hayal gücü isteyen davranıştı. uykusu gelen bir insanın, uyanık kalmak için boşuna harcadığı bir çabaydı. sonunda beden, arzulara boyun eğiyordu.
fazlaca abartılmış şizofreni yazısı. zannımca türk edebiyatı içerisinde hiçbir yeri olmaması gerekirken en önemli eserlerden birisi olmuştur. değişik bir ülkedeyiz.
tutunamayanların içindeki bütün karakterlere tutunduğu kitap
yazacak çok şey var.
yazamayacak da çok şey var. belki yorum yazmak bu kitap için bir küstahlık benim için. ama yazmamak da selim ışık gibi içte bir volkan birikmesi ya da turgut özben gibi, bir olric ile konuşmak.
bazen çok saçma geliyor, fırlatıp atmak istiyorsun kitabı ama tam o an ucundan da kıyısından da olsa kendinden bir şey buluyorsun. tam bu ne saçmalık ya diyecekken gerçekten de böyle deyip acaba ben de bir selim ışık mıyım diyorsun. selimin ve turgutun ruh hali çok saçma da gelse çoğu kez , anlaşılmaz olsa da başını bir an olsun kaldırdığında hayata karşı çoğu şeyin aynı olduğunu, hayata ve insanlara karşı hislerinin selim gibi olduğunu görüyorsun.
tutanamayanlar bir okyanus, bu okyanusta girip yüzmeye çalışanların çoğu boğulur bitiremeden atar kitabı elinden, eksik kalır yarım kalır.. içinde bişeyler hiç olmaz
ama inat edersen tutunursan; karakterlere içinde hissedersen onların hayatını, onlar gibi düşünürsen
kitap gibi değil de bir film senaryonusunun içindeymiş gibi kaptırırsan kendini. başrolü de verirsen kendine okyanusun en güzel yerini görürsün kitabın sonunda.. ve hayatın tutunamayanlar öncese ve sonrası diye ikiye ayrılır.
yazacak çok şey var.
yazamayacak da çok şey var. belki yorum yazmak bu kitap için bir küstahlık benim için. ama yazmamak da selim ışık gibi içte bir volkan birikmesi ya da turgut özben gibi, bir olric ile konuşmak.
bazen çok saçma geliyor, fırlatıp atmak istiyorsun kitabı ama tam o an ucundan da kıyısından da olsa kendinden bir şey buluyorsun. tam bu ne saçmalık ya diyecekken gerçekten de böyle deyip acaba ben de bir selim ışık mıyım diyorsun. selimin ve turgutun ruh hali çok saçma da gelse çoğu kez , anlaşılmaz olsa da başını bir an olsun kaldırdığında hayata karşı çoğu şeyin aynı olduğunu, hayata ve insanlara karşı hislerinin selim gibi olduğunu görüyorsun.
tutanamayanlar bir okyanus, bu okyanusta girip yüzmeye çalışanların çoğu boğulur bitiremeden atar kitabı elinden, eksik kalır yarım kalır.. içinde bişeyler hiç olmaz
ama inat edersen tutunursan; karakterlere içinde hissedersen onların hayatını, onlar gibi düşünürsen
kitap gibi değil de bir film senaryonusunun içindeymiş gibi kaptırırsan kendini. başrolü de verirsen kendine okyanusun en güzel yerini görürsün kitabın sonunda.. ve hayatın tutunamayanlar öncese ve sonrası diye ikiye ayrılır.
oyuncu kadrosunda doğu demirkol, ece çeşmioğlu, zafer algöz, şinasi yurtsever, bora akkaş ve bülent çolak gibi isimlerin bulundugu, trt1'in yeni absürd komedi tadindaki dizidi. ilk bolumu yayinlandi ve sıkmaksızın izletti kendisini. bir leyla ile mecnun beklemiyordum elbette ama ona ragmen fazlasi ile tatmin edici bir dizi olmus. umarim bu sekilde devam eder.
8 bölüm izlemiş biri olarak çok tutmadım açıkçası. Tamam kimi yerleri cidden eğlenceli ama yok, yani ısrarla bir şeyler eksik sanki. Beyran çorbasının acı sosu eksik gibi, Adana nın soğanı eksik gibi ne bileyim, bir şeyleri hala eksik bence. Ya da ısrarla leyla ile mecnun a yaklaşık bir dizi aradığımdan sebepli bir eksikliktir, bilemiyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?