goruntunun arka planinda rol alirken caktirmadan gulusen oyuncular.
yani gulmemek icin cabalarken filmin goruntulerine girmis oyuncular.
misal: neseli gunler filminden...
sener senin (ziyaa) agabeyinden ayri yasayan karisina, yani yengesine ziyerete gittiginde, sener abi yengesini kucuk evi izlerken bulur.
yengesi diziyi izleyerek olanlara aglamaktadir. bu duruma sener sende dahil olur ve aglamaya baslar.
iste tam bu sirada arka planda olan ve yegen rolunu ustlenmis olan oyuncu, huzunle bakmasi gerekirken sener senin buyuk oyunculuguna kendini kaptirir ve gulmeye baslar...
türk filmlerini güzel yapan ince ayrıntılar
tarık akanın patronunun karısının eski sevgilisi olduğunu görünce hatırladığı anlılardan bir tanesi; sevgilisin sol yanağına tokadı giydirmesi ve onun şiddetiyle 180derecelik açı yapan sevgilsinin sağ yanağını tutması ve aynı filmde yine eski sevgilisini döverken bir tokada 4 tur dönme hadisesi reyting hamdideki gazmanın dayak atış tarzının ilham kaynağı olduğunu düşünmekteyim...
"selvi boylu al yazmalım"da, türkan şoray’ın ve kadir inanır’ın bakışmaları...
ağaçtan ağaca koşmaları ve ağaçlar arasında saklambaçımsı bir oyun oynamaları.gayet ormantik bir hava yaratıyor.
bu güzellik göreceli olmak ve genellikle eski türk filmleri kastedilmek kaydıyla;
türk filmlerinde aklımıza kazınan öyle kareler var ki,bir şekilde çok iyi yansıtılıyor bazı olaylar veya çok güzel işleniyor.işte bunlar ayrıntılarda gizli.
mesela,sokakta kaçak sigara satan tip "malboryo,malboryo" diye bağırır.burda malboryoya gülerken,onu aslında o kadar komik yapan bir etken de adamın burnu tıkalı halde genizinden çıkan bir sesle bunu söylemesidir.
mesela bir örnekte hababam sınıfından verilebilir.bir karede hababam maç yaparken,penaltı kararı verilir.şaban topun başına geçer.topa vurmak için gerilir, gerilir ve tulum hayriye bir tokat patlattıktan sonra koşarak topa vurur. burada o tokatlama sahnesi muhteşem bir güzelliği içinde barındırır.işte hababam gibi filmleri bir milyon kere seyredilebilir kılan içinde böyle ayrıntılar saklaması.ta ki biz tüketene kadar...
türk filmlerinde aklımıza kazınan öyle kareler var ki,bir şekilde çok iyi yansıtılıyor bazı olaylar veya çok güzel işleniyor.işte bunlar ayrıntılarda gizli.
mesela,sokakta kaçak sigara satan tip "malboryo,malboryo" diye bağırır.burda malboryoya gülerken,onu aslında o kadar komik yapan bir etken de adamın burnu tıkalı halde genizinden çıkan bir sesle bunu söylemesidir.
mesela bir örnekte hababam sınıfından verilebilir.bir karede hababam maç yaparken,penaltı kararı verilir.şaban topun başına geçer.topa vurmak için gerilir, gerilir ve tulum hayriye bir tokat patlattıktan sonra koşarak topa vurur. burada o tokatlama sahnesi muhteşem bir güzelliği içinde barındırır.işte hababam gibi filmleri bir milyon kere seyredilebilir kılan içinde böyle ayrıntılar saklaması.ta ki biz tüketene kadar...
(bkz: ask)
sahin k nin sahilden cikarken tam o anda ki repligi sirasinda yani denizin soguk suyu azdirdi beni derken ayaginin tasa takilmasi ve kolunu geriye attiktan sonra tekrardan dengesini saglamasi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?