türbanlı first lady

freak
alışverişte boş bulunup elindeki kartla dişlerini temizlemeye kalkan hanımefendidir. keşke o an onu ceken gazetecilerin farkında olsaymış.
adrenokortikotropik
gündemi gereğinden fazla meşgul etmiş bir cumhurbaşkanı eşine uygun görülmüş tamlama, türbanlı first lady..bana kalırsa en az semra özal kadar gereksiz..

sahi bir semra özal vardı? noldu ona? fatih ürek’in kankasıydı falan..turgut özal varken biz suya bu derdik, gündemi takip şeklimiz richie richle, fred çakmaktaşla sınırlıydı hani, pek bilemiyorum o zamanlar gündemde kalma biçimini. ama şimdi bakınca o zamanlarda first lady olmanın hakkını çeşitli magazinsel skandallarla verip eşini kamufle ettiğini düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi..nedense hayrünisa gül’ü alıp semra özal’a çarpmak istedim..

her şey ne kadar da renkli dimi? sophia loren tarzı mı türbanı? efendim resepsiyona katıldı mı? katılcak mı? ıdı mı bıdı mı bik mi? yok abdullah gülle şöyle evlendi, böyle evlendi, mutlular mı değiller mi acaba? eminim seks hayatlarını merak eden de vardır da saygısından sormuyordur..cumhurbaşkanı ya, acaba ne şekilde korunuyor falan?..

ankaraya bir şekilde girmiş ve patlasa masum,belki apolitik, etliye sütlüye karışmayan insanların, torununa bir kaç bir şey almaya gelmiş yaşlı teyzenin, elinden tuttuğu torununu parçalayacak o patlayıcıların ne şekilde, kimler tarafından ne için sokulduğunun hiç bir önemi yok. kendini savunacak gücü olmayan insanların bu şekilde kansızca ve en adi biçimde öldürülmesinin ve bunlara içimizden birileri tarafından müsaade edilmesi ise hiç mühim değil. nasılsa kardeşim oğlum yok askere gidecek, vatan sağolsun diyerek parçalanmış cesedini ucuz bir tabut içinde ve akmış kanının renginden bayrağa sarıp yollayamazlar ya, ben başka örtülerin derdine düşeyim sade..gerisi beni muhattap etmez, modayı takip etmeli, mühim şeyler bunlar..

neyse o değil de bir hande yener vardı noldu ona? evlendi mi romeosuyla?
greyfurt
altındaki entry’leri okuduktan sonra beni bitiren başlıktır.

işi gücü bırakıp, yaklaşıp 100 entry edecek kadar yazı yazdım, her seferinde sildim ve en sonunda bu satırları kaleme aldım.(kimi çok kırıcı oldu, kimi yasalara aykırı oldu, kiminde de üslup dışına çıktım)

en sonunda belli bir bilgi alt yapisi olmayan insanlara tek bir entry’de bir düşünceyi kabul ettirmenin, demokrasiyi özümsetmenin imkansızlığına kanaat getirdiğimdendir ki; bazı entry sahiplerine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmayacağını anlatmak için bazı tavsiyeleri küçük notlar halinde sıraladım.

1- "cumhuriyet’e atılmak istenen gollerden biri" diye düşünenler için ev ödevi;
kurtuluş savaşında bomba taşıyan kadınların görüntüleri 1000’er kere izlenmeli. içlerinden en beğenilen kare 70x100 afiş olarak bastırılmalı ve yaşanılan evin mutfak kapısına asılmalı. (o başı kapalı kadınlar olmasaydı o lokmalar gırtlağımızdan geçmezdi)

2-"kafalarından türbanı atsalar bile beyinleri türbanlı kalacak" diye düşünenler için ev ödevi;
"önyargi", "kültürel farkliliklarin zaaf degil zenginlik oluşu", "din ve inanç hürriyeti" hakkında her biri bir birinden bağımsız 1000’er adet kompozisyon. (o kadar çok yazacaksınki; ister istemez empati yapacaksın)

3-hala bir şey anlamayıp, aval aval bakan arkadaşlar 1000 kere daha dünyaya gelseler düşünceleri gene aynı olurdu heralde...diyemem. diyemem, çünkü bu ön yargı olur.

not: yazmaktan değil, düşünmekten yoruldum. her entry 2 saat alsa bu sözlük ömür törpüsü olur.
her yazar kırıcı,ön yargılı olmamak için çaba sarfetse cennet olur.
zikkiminkoku
su anda ülkenin içine etmeyi misyon edinmiş zihniyetin en basında bulunan insanımsı türün ddişisine verilen ad. bu türün adını iyiye çıkarmak için atatürk’ün cumhurbaşkanlığında çevresindeki yenilikçi
bayanlara da çamur atılmaya çalışılmıştır. olmasalar daha iyidir tabi ama.

(bkz: otuzbir olsan çekilmezsin)
id est
türbansız first lady kadar normal bir kadındır. tercihlerine karışanlara; "siktirin lan! size ne! ister ba$ımı örterim ister kıçımı örterim. istersem dekolte giyerim. ama ne yaparsam kendim yaparım buna siz burnunuzu sokamazsınız dümbelekler." derse hakkıdır.
hepimizhiciz
insanların kafasına ne taktığı değil, kafasında ne beslediği önemlidir.
din kisvesi altında laiklik karalamaları yapan zihniyetlerin eşlerinin de farklı düşünmeyeceği ortadadır. türban bir inanç değil bir sembol haline dönüşmüştür. ve halk(!) ağzımızın payını vermiştir.
mare crisium
hayır da neden bu kadar korkulur türbandan ve türbanlı insanlardan...eşarplarının içinde beyin taşıyorlar..en az bizim kadar...korkmayın....yemezler sizi.insan onlar insan...anlamaya çalışılmalı biraz....
kurabiye
bana ne türbandan, bana ne görüntüden bu ülkede hala insanları şekille şemalle mi yargılıyoruz sorusunu akla getiren entrydir.
tartışılması gereken türban değildir. tartışılması gereken olsa olsa türbanlı firs lady denilen hatunun eşidir.bu arada niyet sadece monologtur.herkesin görüşü kendinedir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol