the guardian yazarı.
ashin ayzdığı makalede fransanın soykırım tasarısı acımasızca eleştiriliyor. hürriyet gazetesinde yeralan bu yazı mutlaka sözlükte olmalı, buyrun okuyun:
ash makalesinde, fransada senatonun gelecek pazartesi günü yapılacak oylamada, ulusal meclisten geçen tasarıyı ifade ve tarihi araştırma özgürlüğü adına reddetmesi gerektiğini söylüyor.
ash, senatonun tasarıya, 1789daki fransız devriminden sonra yayımlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesinin "düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir" diyen 11inci maddesi uyarınca da karşı çıkması gerektiği görüşünde.
fransa parlamentosunun donanimi ve yetkisi yok
"burada mesele, osmanlı imparatorluğunun son yıllarında ermenilerin katlinin korkunç olup olmadığı, ya da türk veya avrupalıların belleğinde kabullenilip, kabullenilmemesi gerektiği değil. korkunçtu ve kabullenilmeli de" diyen yazar şöyle devam ediyor.
"sorun şu, bu korkunç olayların uluslararası hukukta yeri olan "soykırım" ifadesiyle tanımlanmasına karşı çıkmak fransada, ya da başka bir ülkede suç olmalı mı? meşhur osmanlı tarihi uzmanı bernard lewis, ermenilerin çektiği acıları daha az göstermeye çalışmadan, tam da bu noktaya karşı çıkmıştı. peki, fransa parlamentosu dünya tarihi ve diğer ülkelerin geçmişte yaptıkları üzerine kararlar veren bir mahkeme gibi davranacak donanıma ve yetkiye sahip mi? bu iki sorunun da yanıtı hayır."
erdoğan da tutuklanacak mi?
tasarının, sadece soykırımı inkar etmeyi değil, soykırımı "ölçüsüzce minimize etmeyi" suç saydığını belirten yazar şu örnekle devam ediyor;
"türklerin ölen ermeni tahmini 500 bin, ermenilerin ise 1,5 milyonsa, ne minimize etmek sayılacak? 547 bin mi? peki türk başbakanı recep tayyip erdoğan fransaya yapacağı bir sonraki resmi ziyaretinde böyle bir minimize etme suçundan tutuklanmalı mı?"
seçim hesabi
fransa parlamentosunda bu tür yasa tasarılarının ortaya çıkmasıyla, 500 bin ermeni kökenli seçmenin büyük rol oynadığı seçimlerin yaklaşması arasında büyük bir ilgi olduğunu söyleyen timothy garton ash, "aralık 2001de olanları soykırım olarak tanımlayan yasa, tam da parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce çıkmıştı. şimdikine benzer bir tasarı da, 2006da bir sonraki yıl yapılacak seçimlere gidilirken parlamentonun alt kanadından geçmiş, ama senatoda reddedilmişti. bu yıl ne olacak? evet, seçimler" diyor.
türk hükümetinin tepkisinin beklendiği gibi sert olduğunu söyleyen ash, erdoğanın da cezayirde olanlar nedeniyle fransayı soykırımla suçladığını hatırlatıyor. ash şöyle devam ediyor;
siyasi malzeme oldu
böylece, vakur anma törenlerinin ve eldeki kanıtlara ters düşse de, en tutarsız teorileri bile sakince test eden özgür bir tarih tartışmasının konusu olması gereken bir trajedi, siyasi manipülasyon ve siyasetçilerin birbirine sataşma malzemesine dönüştü. dünün cesetlerinin sayısı, yarının oy sayısı için istismar edildi. işler, sen beni soykırımla suçlarsan, ben de seni suçlarım, noktasına geldi. bu arada nobel ödüllü orhan pamuk gibi cesurca ermenilere yapılanların soykırım olduğunu söyleyen entelektüeller de türkiyede soruşturmaya uğradı. yani, fransada devletin buyurduğu doğru, türkiyede devletin buyurduğu yanlış oluyor. "
timothy garton ash
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?