david fincher tarafindan cekilen ve facebookun olu$umu ile geli$imini konu eden film. ekim ba$i ile vizyona girmi$. trialeri $urada;
http://www.bilgitube.net/videos/72/the-social-network-trailer.html
the social network
izleyip beğendiğim ancak oscar alırsa üzüleceğim film.
filmini izlemem elzem olan yönetmenlerdendir fincher. çünkü bir blue jean kot ne kadar kötü olabilirse bir david fincher filmi de o kadar kötü olabilir diye düşünürüm. filmi izledim. bir başyapıt değil elbette ama fincher her zaman ki gibi bir standardı yakalamayı başarıyor. arkadaşlarla çerez eşliğinde izlenicek filmlerden değil ama, söyliyim. yalnız gerçeğe dayanan hikayesi dikkat çekici. malumunuz facebooku kuran dahi çocuğun hikayesi anlatılyor.
açıkçası yönetmen fincher olmasa umursayacağım bir film olmazdı. genellikle kapalı mekanlarda ve diyalog ağırlıklı ilerleyen (hatta ve hatta geveze) bir film diyebilirim. filmde aksiyon minimum düzeyde. aksiyon namına görebileceğiniz tek şey 1-2 dk. süren kürek yarışı.. film tümüyle monologlar üzerinden ilerliyor diyebilirim. ama zeki insanların hikayesini konu aldığı için konuşmaları dinlemek zevkli.
bence izlenmeyi hak eden bir yapım olmakla birlikte bir klasik olduğu söylenemez. fincher hikayeyi fazla yönetmenlik şovuna başvurmadan yalın bir dille, arada bi geri dönüşler ve ileri atlamalarla anlatıyor. tıpkı zodiacta olduğu gibi.. hatta orada dahi bir yönetmen olarak elini çok daha fazla belli ediyordu fincher. bu filmde başrol esas olarak hikayenin ta kendisi.
filmin objektif bir dili var. ne mark zuckerbergi dost satan bir hain vs. gibi göstermeye çalışıyor. ne de ona dava açanları bir mazlum ya da fırsatçı gibi gösteriyor. herkes kendine göre haklı aslında. çünkü bu bir haklı-haksız hikayesi değil. zuckerbergi dava etmeden önce harvard duruşundan taviz vermemeye çalışan ikiz kardeşler sonunda dayanamayıp ona tazminat davası açıyor. bunu yaparken bile aylarca düşünüyorlar. ama atı alan üsküdarı geçiyor. bazen içinde bulunduğunuz sistemin kralı olmak için o sisteme karşı çıkmanız gerekir. helede bu sınırları tam çizilmemiş, uyanık olanların hep bir adım önde olduğu kapitalist sistemse... tıpkı mark zuckerbergin yaptığı gibi.. belki bazı insalar ilerde facebook.coma dönüşecek facemashi kurup harvardın internet ağını çökertmesi harvarddan atılmasına neden olduğu için markın hayatının hatasını yaptığını düşünmüştür. onun ilerde dünyanın en genç dolar milyarderi olacağını bilmeyerek...
sonuç olarak film benim beklediğim gibiydi. o yüzden hayal kırıklığına uğramadım. ama fazla bir beklenti içersinde olmayın. facebookun nasıl kurulduğunu merak ediyorsanız (ya da zeki insanların hayatına konuk olmak ilginizi çekiyorsa) ve fincherın iflah olmaz hayranlarındansanız tavsiye olunur.
filmden birde hoşuma giden bir replik söyliyim. henüz sitenin adı thefacebook.com iken sean parker (ki karakter olarak filmde en bayıldığım kişi) marka şöyle diyor;
-theyı çıkart. sadece facebook olsun. daha havalı!
açıkçası yönetmen fincher olmasa umursayacağım bir film olmazdı. genellikle kapalı mekanlarda ve diyalog ağırlıklı ilerleyen (hatta ve hatta geveze) bir film diyebilirim. filmde aksiyon minimum düzeyde. aksiyon namına görebileceğiniz tek şey 1-2 dk. süren kürek yarışı.. film tümüyle monologlar üzerinden ilerliyor diyebilirim. ama zeki insanların hikayesini konu aldığı için konuşmaları dinlemek zevkli.
bence izlenmeyi hak eden bir yapım olmakla birlikte bir klasik olduğu söylenemez. fincher hikayeyi fazla yönetmenlik şovuna başvurmadan yalın bir dille, arada bi geri dönüşler ve ileri atlamalarla anlatıyor. tıpkı zodiacta olduğu gibi.. hatta orada dahi bir yönetmen olarak elini çok daha fazla belli ediyordu fincher. bu filmde başrol esas olarak hikayenin ta kendisi.
filmin objektif bir dili var. ne mark zuckerbergi dost satan bir hain vs. gibi göstermeye çalışıyor. ne de ona dava açanları bir mazlum ya da fırsatçı gibi gösteriyor. herkes kendine göre haklı aslında. çünkü bu bir haklı-haksız hikayesi değil. zuckerbergi dava etmeden önce harvard duruşundan taviz vermemeye çalışan ikiz kardeşler sonunda dayanamayıp ona tazminat davası açıyor. bunu yaparken bile aylarca düşünüyorlar. ama atı alan üsküdarı geçiyor. bazen içinde bulunduğunuz sistemin kralı olmak için o sisteme karşı çıkmanız gerekir. helede bu sınırları tam çizilmemiş, uyanık olanların hep bir adım önde olduğu kapitalist sistemse... tıpkı mark zuckerbergin yaptığı gibi.. belki bazı insalar ilerde facebook.coma dönüşecek facemashi kurup harvardın internet ağını çökertmesi harvarddan atılmasına neden olduğu için markın hayatının hatasını yaptığını düşünmüştür. onun ilerde dünyanın en genç dolar milyarderi olacağını bilmeyerek...
sonuç olarak film benim beklediğim gibiydi. o yüzden hayal kırıklığına uğramadım. ama fazla bir beklenti içersinde olmayın. facebookun nasıl kurulduğunu merak ediyorsanız (ya da zeki insanların hayatına konuk olmak ilginizi çekiyorsa) ve fincherın iflah olmaz hayranlarındansanız tavsiye olunur.
filmden birde hoşuma giden bir replik söyliyim. henüz sitenin adı thefacebook.com iken sean parker (ki karakter olarak filmde en bayıldığım kişi) marka şöyle diyor;
-theyı çıkart. sadece facebook olsun. daha havalı!
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?