ayfer tunç un taş kağıt makas isimli kitabındaki dördüncü ve son öyküdür.
suzan defter
-----------------------------spoiler----------------------------:
baba neyse de, insan, annesinin dokunaklı bir aşk hikayesi olsun istiyor. o hikayenin içinde büyüdüğü rahme işlemiş olduğuna, aşkla beslenerek doğduğuna inanmak, günahkarca bile olsa aşkı tatmış bir kadının çocuğu olmak ne güzel bir duygudur kimbilir? (sayfa 120)
karım ise taş kadar soğuk bir gerçek yatağımda.
aşkı aşkın çektiğini bilmiyordum. hamurunda aşk yoksa bir insanın, nafile. (sayfa 122)
’aşk lanet gibidir’ dedi, ’ kuşaklar boyu devam eder.’ (sayfa 124)
evde herkes kendi aleminin burcuna tırmanmış yaşıyordu...
"altı lamba gibiydik, altı ayrı yerinden aydınlatan odayı." (sayfa 132)
ama alışkanlıklar mantığı daima yener, bir de korkular. (sayfa 144)
"gençliğiniz haram olmuş desenize," dedim.
çok şaşırdı, çevresine siyah, kalın sürmeler çektiği gözleri iri iri açıldı:
"insan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar?" dedi.
saçma sözler ettim, ne inandığım, ne inanmadığım sözler; tatmadığı bir duygu hakkında akıl yürütmeye kalkışan zavallı bir adamın acınası çabası.
"ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"kayıp mı? kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"iyi ya, boş değildi kucağım."
"ama yandınız, kül oldunuz."
"ama vardım, kül bunun kanıtı." (sayfa 168)
insan kendini bile bir başkasını severek sevebilir ancak,.. (sayfa 170)
"belki de bir türlü yaşamadığımız için bu kadar büyüdü aşk," dedi, "aslında kısa bir şeydi, zamana yayıldı." (sayfa 180)
-----------------------------spoiler----------------------------
baba neyse de, insan, annesinin dokunaklı bir aşk hikayesi olsun istiyor. o hikayenin içinde büyüdüğü rahme işlemiş olduğuna, aşkla beslenerek doğduğuna inanmak, günahkarca bile olsa aşkı tatmış bir kadının çocuğu olmak ne güzel bir duygudur kimbilir? (sayfa 120)
karım ise taş kadar soğuk bir gerçek yatağımda.
aşkı aşkın çektiğini bilmiyordum. hamurunda aşk yoksa bir insanın, nafile. (sayfa 122)
’aşk lanet gibidir’ dedi, ’ kuşaklar boyu devam eder.’ (sayfa 124)
evde herkes kendi aleminin burcuna tırmanmış yaşıyordu...
"altı lamba gibiydik, altı ayrı yerinden aydınlatan odayı." (sayfa 132)
ama alışkanlıklar mantığı daima yener, bir de korkular. (sayfa 144)
"gençliğiniz haram olmuş desenize," dedim.
çok şaşırdı, çevresine siyah, kalın sürmeler çektiği gözleri iri iri açıldı:
"insan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar?" dedi.
saçma sözler ettim, ne inandığım, ne inanmadığım sözler; tatmadığı bir duygu hakkında akıl yürütmeye kalkışan zavallı bir adamın acınası çabası.
"ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"kayıp mı? kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"iyi ya, boş değildi kucağım."
"ama yandınız, kül oldunuz."
"ama vardım, kül bunun kanıtı." (sayfa 168)
insan kendini bile bir başkasını severek sevebilir ancak,.. (sayfa 170)
"belki de bir türlü yaşamadığımız için bu kadar büyüdü aşk," dedi, "aslında kısa bir şeydi, zamana yayıldı." (sayfa 180)
-----------------------------spoiler----------------------------
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?