tek bir entry yada tek bir kisi uzerine kurulu gibi gozukse de aslinda bir kavramdir sozlukteki fasizm.
fasizm tanim geregi demokratik dusuncenin yerine asiri uluscu ve baski duzeninin uzerine kurulmus bir yonetim demektir.
sozlukteki fasizmin antidemokratik ve baskici eylemlere girebilecek tek grup yonetimdir, , yine de yonetimde olacak kadar otorite meraklisi ve sozlugu modere edicek kadar bol bos zamani olan bu kisiler bile irkcilik gibi orta cagin sonlarina ait ve insancillikla hicbir baglantisi olmayan bir dusuncenin sempatizani dahi olamaz.
sözlükteki faşizm
ailede başlar millete kadar gider bir boka yaramaz
binlerce kişinin ölümüne sebep olmayı faşizm değil karşı koyma olarak algılayan zihniyet bir ülkenin bütünlüğünü bozma düşüncesine düşünce özgürlüğü diyor.
devletin gönderdiğiğ öğretmeni çocuklarının eşinin önünde haince öldürün okulumuz yok öğretmenimiz yok diye şikayet edin.
devletin atadığı doktoru öldürün askeri öldürün sağlık hizmeti yok güvenlik sorunu var diye dert yanın.
sadece kendi etnik kimliğinizden insanların oluşturduğu bir ülke kurmak isteyeceksiniz, bu ilkel etnik milliyetçiliğinizin adını düşünce özgürlüğü koyup kendi düşünceniz dışındaki insanları bebek öldürmenize saygıları yok diye demokratik olmamakla suçlayacaksınız.
demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten ne anladığınızı yeterince çocuk bebek öldürerek açıkça anlattınız.
türkiyenin heryerinde işyeri açma hakkına sahipsiniz devlet diğer vatandaştan istediğinden fazla mı vergi alıyor? hangi anayasal özgürlüğe sahip değilsiniz?
yine de yetmez devlet kuralım diyorsanız onun yeri milyonlarca şehit kanıyla sulanan türkiye toprakları değildir.
bu ülkeyi kimseden haince almadık binlerce yıldır bizimdi: haince almak isteyene de boyun eğmedik.
herhangibir etnik grupla birarada yaşamaktan rahatsız değiliz ama binlerce yıldır bizim olan yurtta bizim varlığımıza tahammül edemeyen zihniyetten rahatsızız.
aksini iddia eden arkadaşlara tavsiyem dağlarda saklanarak yıllarca kaçtıktan sonra yakalandığı zaman "benim annem de türk görev verilirse hizmet etmeye hazırım" diyerek kendisini kahraman zannedenleri şaşırtan şerefsizin değil bir ülkeyi bütün unsurlarıyla kucaklayan, aynı ortak coğrafyada aynı kültürü ve tarihi paylaşan insanları etnik kimliğine bakmaksızın ktsal bir ortak amaç için biraraya getirerek tüm insanlığı şaşırtan ve hala özendiren bir zaferin mimarı mustafa kemal atatürkün millet anlayışını anlamaya çalışsınlar.
devletin gönderdiğiğ öğretmeni çocuklarının eşinin önünde haince öldürün okulumuz yok öğretmenimiz yok diye şikayet edin.
devletin atadığı doktoru öldürün askeri öldürün sağlık hizmeti yok güvenlik sorunu var diye dert yanın.
sadece kendi etnik kimliğinizden insanların oluşturduğu bir ülke kurmak isteyeceksiniz, bu ilkel etnik milliyetçiliğinizin adını düşünce özgürlüğü koyup kendi düşünceniz dışındaki insanları bebek öldürmenize saygıları yok diye demokratik olmamakla suçlayacaksınız.
demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten ne anladığınızı yeterince çocuk bebek öldürerek açıkça anlattınız.
türkiyenin heryerinde işyeri açma hakkına sahipsiniz devlet diğer vatandaştan istediğinden fazla mı vergi alıyor? hangi anayasal özgürlüğe sahip değilsiniz?
yine de yetmez devlet kuralım diyorsanız onun yeri milyonlarca şehit kanıyla sulanan türkiye toprakları değildir.
bu ülkeyi kimseden haince almadık binlerce yıldır bizimdi: haince almak isteyene de boyun eğmedik.
herhangibir etnik grupla birarada yaşamaktan rahatsız değiliz ama binlerce yıldır bizim olan yurtta bizim varlığımıza tahammül edemeyen zihniyetten rahatsızız.
aksini iddia eden arkadaşlara tavsiyem dağlarda saklanarak yıllarca kaçtıktan sonra yakalandığı zaman "benim annem de türk görev verilirse hizmet etmeye hazırım" diyerek kendisini kahraman zannedenleri şaşırtan şerefsizin değil bir ülkeyi bütün unsurlarıyla kucaklayan, aynı ortak coğrafyada aynı kültürü ve tarihi paylaşan insanları etnik kimliğine bakmaksızın ktsal bir ortak amaç için biraraya getirerek tüm insanlığı şaşırtan ve hala özendiren bir zaferin mimarı mustafa kemal atatürkün millet anlayışını anlamaya çalışsınlar.
empati, eşduyumdan bahsedip sonra da çocuk katili ve binlerce askerimizi şehit eden teroristleri "yani o dağlarda dolaşan teröristler dilini, kültürünü, her şeyini aldığınız ama ellerine sadece birer kafa kağıdı tutuşturduğunuz insanlardır" cümlesiyle tanımlayan hasta ruhlu bir zihniyetin açtığı başlık.
kendisine önce faşizmin ne olduğunu öğrenmesini tavsiye ediyorum.
türkiye cumhuriyeti bir ulus devletidir ve diliyle, milletiyle, bayrağıyla bölünmez bir bütündür. bu düşünce özgürlüğü değil, olandır. bunu kabul edip burada yaşamak ya da gidip başka bir ülkede yaşamaktır düşünce özgürlüğü. buyrun özgürsünüz nereye giderseniz gidin o devleti orada kurun, o dili orada yaşayın. burası türkiye kusura bakmayın, yedirmezler. buyrun bu da düşünce özgürlüğü.
kendisine önce faşizmin ne olduğunu öğrenmesini tavsiye ediyorum.
türkiye cumhuriyeti bir ulus devletidir ve diliyle, milletiyle, bayrağıyla bölünmez bir bütündür. bu düşünce özgürlüğü değil, olandır. bunu kabul edip burada yaşamak ya da gidip başka bir ülkede yaşamaktır düşünce özgürlüğü. buyrun özgürsünüz nereye giderseniz gidin o devleti orada kurun, o dili orada yaşayın. burası türkiye kusura bakmayın, yedirmezler. buyrun bu da düşünce özgürlüğü.
faşizmin kötü birşey olduğunu kim söyledi ki...
öncelikle: (bkz: #202804).
çatışmalar çıkmadığı zaman (çatışmadan kasıt iki farklı görüşün çatışmasıdır) diğer kültürlere karşı son derece hoşgörülü olan yazarlarımız, birisi düşünce özgürlüğü kapsamında birkaç söz ettiğinde bir anda faşizan tavır takınıp sözlüğü "ya sev ya terket", kahrol, geber,provokatörlerle donatabilmektedirler. unutmayın ki hoşgörümüzü test eden anlar bu tür olaylardır.evet, bu sözler düşünce özgürlüğü kapsamındadır. zira kimseyi kışkırtma,eyleme kalkıştırma amacı içermemektedir ve hatta ben böyle yapıcam bile dememektedir (kriter "açık ve yakın tehlike"dir, aslında o bile değildir,clear and present danger, yani açık ve "mevcut" tehlike ama yargı kararları ilk söylenileni esas alıyor türkiye de). sadece, örneğin, benim keşke dünya bir olsa, devletler yok olsa diye iç geçirip bunu sözlüğe yazmam gibidir. fakat, buna karşı takınılan tutum direkt bir dayatma niteliği alıyor ve arkasından geliyor "provokatör, ya sev ya terket"ler. iyi de ortaya bir öneri atılmamış ki, neyi eleştirip karşı tez ileri sürüyorsunuz? "bin beşyüz katlı çilekli pastayı çok severim" dediğimde "hayır bin beşyüz katlı pasta olmaz" mı diyeceksiniz. deyin. ama size ne bundan, ben seviyorum. değiştirebilecek misiniz? "zor"la bunu yapmaya çalışırsanız bunun adı da faşizmdir. ve bu tür tepki alan insanların sığınacağı yer de terörizmdir. yani o dağlarda dolaşan teröristler dilini, kültürünü, her şeyini aldığınız ama ellerine sadece birer kafa kağıdı tutuşturduğunuz insanlardır. sözlükten de ya sev ya terket deyip uzaklaştırın, toplumun her kesiminde böyle bir izolasyon olsun, sonra her iki taraftan ölen binlerce insan için gözyaşı dökün. sanırım bu tür sözlere karşı takınılacak tutum, ortamı gerginleştirip düşman yaratma olmamalı. onun yerine empati(eşduyum) yapabiliriz ve zamanında kendi devletini kurmak isteyen, başka milletlerin hükümranlığında hor görülmek istemeyen bizler gibi kendisi için bir yaşam alanı düşleyen ve bunun aracını da kendi milletinin devletinin kurulmasını "arzulayan,hayal eden" insanlara karşı, bunu suç unsuru haline getirmedikçe, hoşgörülü davranabiliriz. arkadaşlar, siz muhatabınızla böyle kötü bir iletişim kurunca onun bir anda bütün düşüncelerinden vazgeçeceğini mi düşünüyorsunuz? sakın aksi olmasın?
bir kısırdöngü, içinden çıkılamayan durum görüyorsanız, buyrun şunun üstünde uzunca düşünün: millet.
çatışmalar çıkmadığı zaman (çatışmadan kasıt iki farklı görüşün çatışmasıdır) diğer kültürlere karşı son derece hoşgörülü olan yazarlarımız, birisi düşünce özgürlüğü kapsamında birkaç söz ettiğinde bir anda faşizan tavır takınıp sözlüğü "ya sev ya terket", kahrol, geber,provokatörlerle donatabilmektedirler. unutmayın ki hoşgörümüzü test eden anlar bu tür olaylardır.evet, bu sözler düşünce özgürlüğü kapsamındadır. zira kimseyi kışkırtma,eyleme kalkıştırma amacı içermemektedir ve hatta ben böyle yapıcam bile dememektedir (kriter "açık ve yakın tehlike"dir, aslında o bile değildir,clear and present danger, yani açık ve "mevcut" tehlike ama yargı kararları ilk söylenileni esas alıyor türkiye de). sadece, örneğin, benim keşke dünya bir olsa, devletler yok olsa diye iç geçirip bunu sözlüğe yazmam gibidir. fakat, buna karşı takınılan tutum direkt bir dayatma niteliği alıyor ve arkasından geliyor "provokatör, ya sev ya terket"ler. iyi de ortaya bir öneri atılmamış ki, neyi eleştirip karşı tez ileri sürüyorsunuz? "bin beşyüz katlı çilekli pastayı çok severim" dediğimde "hayır bin beşyüz katlı pasta olmaz" mı diyeceksiniz. deyin. ama size ne bundan, ben seviyorum. değiştirebilecek misiniz? "zor"la bunu yapmaya çalışırsanız bunun adı da faşizmdir. ve bu tür tepki alan insanların sığınacağı yer de terörizmdir. yani o dağlarda dolaşan teröristler dilini, kültürünü, her şeyini aldığınız ama ellerine sadece birer kafa kağıdı tutuşturduğunuz insanlardır. sözlükten de ya sev ya terket deyip uzaklaştırın, toplumun her kesiminde böyle bir izolasyon olsun, sonra her iki taraftan ölen binlerce insan için gözyaşı dökün. sanırım bu tür sözlere karşı takınılacak tutum, ortamı gerginleştirip düşman yaratma olmamalı. onun yerine empati(eşduyum) yapabiliriz ve zamanında kendi devletini kurmak isteyen, başka milletlerin hükümranlığında hor görülmek istemeyen bizler gibi kendisi için bir yaşam alanı düşleyen ve bunun aracını da kendi milletinin devletinin kurulmasını "arzulayan,hayal eden" insanlara karşı, bunu suç unsuru haline getirmedikçe, hoşgörülü davranabiliriz. arkadaşlar, siz muhatabınızla böyle kötü bir iletişim kurunca onun bir anda bütün düşüncelerinden vazgeçeceğini mi düşünüyorsunuz? sakın aksi olmasın?
bir kısırdöngü, içinden çıkılamayan durum görüyorsanız, buyrun şunun üstünde uzunca düşünün: millet.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?