(bkz: ortamlara akmak)
sosyallesmek
eksikliğin, paylaşımın yönlendirdiği sürüye dahil olma isteği.
çok saçma bi kere.
bir süre sonra adını bile unutacağın insanlarla, sırf konuşmuş olmak için havadan sudan muhabbet ediyorsun, bildiğin soruları tekrardan soruyorsun. var mı bundan daha sıkıcı bir şey?
sırf aynı sınıfta ders alıyorsun diye adını bilmediğin tipinden hiç hazzetmediğin bir insana selam vermek zorunda kalıyorsun, allahım korkunç bir şey!
"şunu sorsam kırılır mı, ne düşünür, ne yapsam mutlu olur" diye düşündüğün insanla bir kaç gün içinde bütün bağların kopabiliyor. bağlar kopuk haldeyken başına neler geliyor neler yaşıyor hiç umrunda olmuyor ama tekrar sosyal bağ kurduğunuz an yaşadığı küçük bazı şeyleri bile uzun uzun konuşuyorsunuz. ve bu hoşuna gidiyor insanın, hiç anlayamayacağım ben bunu.
hiç tanımadığın, ilk kez gördüğün ve büyük ihtimalle bir daha da görmeyeceğin insanlara daha iyi görünmek için en güzel şeyleri giymeye çalışıyor, en iyi etkiyi bırakacak şekilde davranmaya çalışıyoruz.
telefonun ucundaki müşteri hizmetleri temsilcisiyle konuşurken bile bi sosyalleşme çabası, rahatsız edici bi yapaylık..
yapaylığın kaynağı ise sosyalleşme gerekliliği dürtüsünün kaynağı olan bencilliği saklama isteği. evet bencillik.
şimdi kimse "lan yarraam, sözlükte on bin tane entryin var, niye paylaştın bunca şeyi insanlarla" demesin. o da bencillik sonuçta. ne independence benim babamın oğlu ne de ben insanlara bilgi verme, onlarla bir şeyler paylaşma arzusuyla yanıp tutuşan bir sevgi kelebeğiyim. neticede mutluyum buraya bir şeyler karalamaktan, canımın en çok sıkkın olduğu zamanlarda bir şeyleri unutmamı, ufkumu açmamı sağlıyor. ha yalnız başıma bi yerlere de yazamaz mıyız bunları? yazarım. ama bu şekilde yapınca daha değerli oluyor, boşa gitmediğini hissediyorsun en azından.
sosyalleşmek de böyle bir şey işte. yalnız başınıza oturup konuşsanız, konuştuklarınız ne kadar mantıklı, ne kadar gerekli şeyler de olsa size takacakları sıfat bellidir. oysa bir başka insanla ne kadar boş ne kadar çok konuşursanız konuşun bu sizin hanenize artı olarak yazılır hep. ve hep sevilir sosyal olma "kaygısı güden" insanlar, o tanımsız yapaylık duygusuyla birlikte.
sosyallik denen şey...aa bi dakika.. arkadaşım yemeğe çağırıyor, gideyim, şampiyonlar ligi finalinin geyiğini yapacağız daha. ehe mehe.
bir süre sonra adını bile unutacağın insanlarla, sırf konuşmuş olmak için havadan sudan muhabbet ediyorsun, bildiğin soruları tekrardan soruyorsun. var mı bundan daha sıkıcı bir şey?
sırf aynı sınıfta ders alıyorsun diye adını bilmediğin tipinden hiç hazzetmediğin bir insana selam vermek zorunda kalıyorsun, allahım korkunç bir şey!
"şunu sorsam kırılır mı, ne düşünür, ne yapsam mutlu olur" diye düşündüğün insanla bir kaç gün içinde bütün bağların kopabiliyor. bağlar kopuk haldeyken başına neler geliyor neler yaşıyor hiç umrunda olmuyor ama tekrar sosyal bağ kurduğunuz an yaşadığı küçük bazı şeyleri bile uzun uzun konuşuyorsunuz. ve bu hoşuna gidiyor insanın, hiç anlayamayacağım ben bunu.
hiç tanımadığın, ilk kez gördüğün ve büyük ihtimalle bir daha da görmeyeceğin insanlara daha iyi görünmek için en güzel şeyleri giymeye çalışıyor, en iyi etkiyi bırakacak şekilde davranmaya çalışıyoruz.
telefonun ucundaki müşteri hizmetleri temsilcisiyle konuşurken bile bi sosyalleşme çabası, rahatsız edici bi yapaylık..
yapaylığın kaynağı ise sosyalleşme gerekliliği dürtüsünün kaynağı olan bencilliği saklama isteği. evet bencillik.
şimdi kimse "lan yarraam, sözlükte on bin tane entryin var, niye paylaştın bunca şeyi insanlarla" demesin. o da bencillik sonuçta. ne independence benim babamın oğlu ne de ben insanlara bilgi verme, onlarla bir şeyler paylaşma arzusuyla yanıp tutuşan bir sevgi kelebeğiyim. neticede mutluyum buraya bir şeyler karalamaktan, canımın en çok sıkkın olduğu zamanlarda bir şeyleri unutmamı, ufkumu açmamı sağlıyor. ha yalnız başıma bi yerlere de yazamaz mıyız bunları? yazarım. ama bu şekilde yapınca daha değerli oluyor, boşa gitmediğini hissediyorsun en azından.
sosyalleşmek de böyle bir şey işte. yalnız başınıza oturup konuşsanız, konuştuklarınız ne kadar mantıklı, ne kadar gerekli şeyler de olsa size takacakları sıfat bellidir. oysa bir başka insanla ne kadar boş ne kadar çok konuşursanız konuşun bu sizin hanenize artı olarak yazılır hep. ve hep sevilir sosyal olma "kaygısı güden" insanlar, o tanımsız yapaylık duygusuyla birlikte.
sosyallik denen şey...aa bi dakika.. arkadaşım yemeğe çağırıyor, gideyim, şampiyonlar ligi finalinin geyiğini yapacağız daha. ehe mehe.
(bkz: asosyallesmek)
azi karar cogu zarar deyimini aklima getiren entry.
insan icine karismak, topluluk hareketlerini kavrar hale gelmek, uyum saglamak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?