"anlamamız gereken ilk şey anlamadıklarımızdır."
soren kierkegaard
varoluşçuluğun kurucusudur. dünyanın yalnızca hakikat ya da deneyim olmadığını iddia etmiş, her ikisinden oluştuğunu söylemiştir. yani akılcılık rasyonalizm ve deneyimcilik empirizm aslında hatalıdır, her ikisi de doğrunun öğrenilmesi için, bilgiye varılması için iç içe olmalıdır. sorunların çözülmesi, hayatın keşfedilmesi için hem deneyim, hem de akıl eşit miktarda önem taşır.
kierkegaard insan olmanın düşünmekten daha fazla şey ifade ettiği konusunda ısrar etmiştir. insan sadece mantık yürüten akıldan ve ona tutturulmuş bir bedenden ibaret değildir. insan sadece bilen değildir. ayrıca o ister, seçer, eylemde bulunur ve hayatını renklendiren pek çok güçlü duyuyu tecrübe eder. bunların hepsi de insan olmanın ne anlama geldiği ile ilişkilidir. kierkegaard’a göre bu, gerçek felsefenin ne hakkında olması gerektiği ile ilgilidir. bu varoluş felsefesi olmalıdır.
rasyonalistler varoluşçuluğu kendi kuyruğunu yiyen bir yılan gibi görmüş, zaafları olduğu gerekçesiyle başta varoluş felsefesine önem vermemişlerdir. kierkegaard yine de yılmamış, çalışmalarını yapmış; ama bu sırada felsefenin amaç olarak belirlediklerine inancını kaybetmiş, yeni amaçlar çizmiştir. kierkegaard’ın yarattığı varoluşçuluk akımı felsefeyle bu yönden ters düşmüş olmasına rağmen, husserl tarafından geliştirilecek ve jean paul sartre’nin aşık olacağı modern halinin ilk şekline bürünecektir.
(bkz: varoluşçuluk)
(bkz: rasyonalizm)
(bkz: empirizm)
kierkegaard insan olmanın düşünmekten daha fazla şey ifade ettiği konusunda ısrar etmiştir. insan sadece mantık yürüten akıldan ve ona tutturulmuş bir bedenden ibaret değildir. insan sadece bilen değildir. ayrıca o ister, seçer, eylemde bulunur ve hayatını renklendiren pek çok güçlü duyuyu tecrübe eder. bunların hepsi de insan olmanın ne anlama geldiği ile ilişkilidir. kierkegaard’a göre bu, gerçek felsefenin ne hakkında olması gerektiği ile ilgilidir. bu varoluş felsefesi olmalıdır.
rasyonalistler varoluşçuluğu kendi kuyruğunu yiyen bir yılan gibi görmüş, zaafları olduğu gerekçesiyle başta varoluş felsefesine önem vermemişlerdir. kierkegaard yine de yılmamış, çalışmalarını yapmış; ama bu sırada felsefenin amaç olarak belirlediklerine inancını kaybetmiş, yeni amaçlar çizmiştir. kierkegaard’ın yarattığı varoluşçuluk akımı felsefeyle bu yönden ters düşmüş olmasına rağmen, husserl tarafından geliştirilecek ve jean paul sartre’nin aşık olacağı modern halinin ilk şekline bürünecektir.
(bkz: varoluşçuluk)
(bkz: rasyonalizm)
(bkz: empirizm)
yalnızca soyutluğa dayanan felsefe yöntemlerini yetersiz bulan, sorunları dinsel bir çerçeve içinde inceleyen fakat kilisenin dogmalarına karşı çıkan, varoluşçuluğun temeli olan "insanın önceden belirlenmiş bir özü olmadığı; varoluşun özden önce geldiği" fikrini öne süren danimarkalı filozof.
"huzursuzluk özgürlüktür" gibi çok baba bir laf etmiş olan danimarkalı varoluşçu düşünür. modern filozofinini kurucularındandır.
danimarka men$eli varolsucu filozofdur.
kierkegaard’a gore felsefe aristoteles’ten bu yana hep ozlerle, idealarla, her turden mantiksal kurgularla ilgilenmistir. bu yuzden bireyin gercek yasami gozden kacmistir. kierkegaard, ilk elestirilerini bu tutuma ve bu tutumun buyuk temsilcisi hegel’e karsi yapar; ona gore soyut dusuncelere dalmak ile ya da doga bilimlerinde yapildigi gibi olcup bicmekle bireyin varolusu anlasilamaz.
varolus, "somut, oznel ve uyanik insanin yasamidir." varolus terimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur kierkegaard. varolus derken ne anliyor? ilkin soyut dusunmeye karsi somut dusunuse yonelir o. soyut dusunme de varolusla ilgili kaygilariyla birlikte tek kisi unutulmustur. ikinci olarak nesnel dusunceye karsi cikar. nesnel dusunce de kisisel tutkunun, sevgi ve nefretin, ilginin kisaca her icten olan seyin oldugune inanir. nesnel dusunme karsisina, oznel dusunmeyi koyar. oznel dusunen, kendi gecek varolusunun ic yonunu ortaya koyarak felsefe yapar en cok karsi ciktigi filozofta yukarida belirttigimiz gibi "soyut dusunur" hegel’dir.
hegel’de oznel varolusu icinde tek kisinin ortadan kalkmasina dahinin bile dusuncenin surukledigi bos bir yaprak gibi olmasina karsilik, bu yeni felsefesi ile kierkegaard tek kisiyi, kendi, asil varolusunu en uyanik bilinci icinde toplamak ister.
bu felsefe dogrudan dogruya su cagriyi duyurmak ister: "yasamini bosuna harcama, gunlerini oldurme, uyku icinde gecirme, uyan ve insan ol!" kendisi "butun yasamini, doymuslugu icinde uyuklayan insanlari nasil uyandirabilecegini dusunmekle gecirdigini" soyler. belki insanlari biri ciliz biri kanatli –esit olmayan- iki atin cektigi bir arabaya oturup yuru diye bagirsa! belki o zaman uyanacaktir. kanatli at sonsuzluk, ciliz at zaman, arabaci da icimizden her biri. zaman icinde sonsuzlugun kendisine parildadigi kimse, kendi varolusunda uyanmis olan kimsedir. en iyi uyandirma araci da kaygili korku ya da ic-daralmasidir. her insanin icinde bu korku yerlesiktir. ona gore dunya da yapayalniz kalabilecegi, tanri tarafindan unutulmus olabilecegi, milyonlarca is guc arasinda gozden kacmis olabilecegi korkusu. ama korku, bu ic daralmasi korkak ruhlar icin degildir. ancak korkuyu ta yureginde butun uyanikligi ile tutan ve bundan kacmayan kimse, bu korkuyla varolusunun uyanikligini surdurebilir.
boylece varolus sorusuna kierkegaard’in verdigi cevap: varolus, somut, oznel ve uyanik insanin yasamidir. varolus, uyanik insanin yasamini en acik sorumlulugu icinde surdurdugu bir bolumudur, bir parcasidir. ancak varolus, uzerinde dusunmeye elverisli degildir, onu dusundugumuz anda onu ortadan kaldirmis oluruz. "kendisini dusundurmeyen bir sey vardi" diyebiliriz ancak, o da su: varolmus olan. kavranamayan, olaganustu bir sey ona ancak sezerek ve inanarak yakinlasabiliriz.
varolus oyle ise irrasyonel yani us disidir. onu kavramlarimizla kavramaya calisir calisilmaz kacip gider elimizden. oyle ise varolus, paradoksal bir seydir. ancak dusunmeden once veya sonra, ancak tutkular ve eylemlerle bir an icin onu yakalayabiliriz, bir anlik, birden bire olan bir parlama icinde onu gorebiliriz. buyuk ruh hareketlerinde ve tutkulu eylemlerde mantiksal dusunme cozulur, kaybolur. dusunmek ve varolus-olmak birlesemez.
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=358
kierkegaard’a gore felsefe aristoteles’ten bu yana hep ozlerle, idealarla, her turden mantiksal kurgularla ilgilenmistir. bu yuzden bireyin gercek yasami gozden kacmistir. kierkegaard, ilk elestirilerini bu tutuma ve bu tutumun buyuk temsilcisi hegel’e karsi yapar; ona gore soyut dusuncelere dalmak ile ya da doga bilimlerinde yapildigi gibi olcup bicmekle bireyin varolusu anlasilamaz.
varolus, "somut, oznel ve uyanik insanin yasamidir." varolus terimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur kierkegaard. varolus derken ne anliyor? ilkin soyut dusunmeye karsi somut dusunuse yonelir o. soyut dusunme de varolusla ilgili kaygilariyla birlikte tek kisi unutulmustur. ikinci olarak nesnel dusunceye karsi cikar. nesnel dusunce de kisisel tutkunun, sevgi ve nefretin, ilginin kisaca her icten olan seyin oldugune inanir. nesnel dusunme karsisina, oznel dusunmeyi koyar. oznel dusunen, kendi gecek varolusunun ic yonunu ortaya koyarak felsefe yapar en cok karsi ciktigi filozofta yukarida belirttigimiz gibi "soyut dusunur" hegel’dir.
hegel’de oznel varolusu icinde tek kisinin ortadan kalkmasina dahinin bile dusuncenin surukledigi bos bir yaprak gibi olmasina karsilik, bu yeni felsefesi ile kierkegaard tek kisiyi, kendi, asil varolusunu en uyanik bilinci icinde toplamak ister.
bu felsefe dogrudan dogruya su cagriyi duyurmak ister: "yasamini bosuna harcama, gunlerini oldurme, uyku icinde gecirme, uyan ve insan ol!" kendisi "butun yasamini, doymuslugu icinde uyuklayan insanlari nasil uyandirabilecegini dusunmekle gecirdigini" soyler. belki insanlari biri ciliz biri kanatli –esit olmayan- iki atin cektigi bir arabaya oturup yuru diye bagirsa! belki o zaman uyanacaktir. kanatli at sonsuzluk, ciliz at zaman, arabaci da icimizden her biri. zaman icinde sonsuzlugun kendisine parildadigi kimse, kendi varolusunda uyanmis olan kimsedir. en iyi uyandirma araci da kaygili korku ya da ic-daralmasidir. her insanin icinde bu korku yerlesiktir. ona gore dunya da yapayalniz kalabilecegi, tanri tarafindan unutulmus olabilecegi, milyonlarca is guc arasinda gozden kacmis olabilecegi korkusu. ama korku, bu ic daralmasi korkak ruhlar icin degildir. ancak korkuyu ta yureginde butun uyanikligi ile tutan ve bundan kacmayan kimse, bu korkuyla varolusunun uyanikligini surdurebilir.
boylece varolus sorusuna kierkegaard’in verdigi cevap: varolus, somut, oznel ve uyanik insanin yasamidir. varolus, uyanik insanin yasamini en acik sorumlulugu icinde surdurdugu bir bolumudur, bir parcasidir. ancak varolus, uzerinde dusunmeye elverisli degildir, onu dusundugumuz anda onu ortadan kaldirmis oluruz. "kendisini dusundurmeyen bir sey vardi" diyebiliriz ancak, o da su: varolmus olan. kavranamayan, olaganustu bir sey ona ancak sezerek ve inanarak yakinlasabiliriz.
varolus oyle ise irrasyonel yani us disidir. onu kavramlarimizla kavramaya calisir calisilmaz kacip gider elimizden. oyle ise varolus, paradoksal bir seydir. ancak dusunmeden once veya sonra, ancak tutkular ve eylemlerle bir an icin onu yakalayabiliriz, bir anlik, birden bire olan bir parlama icinde onu gorebiliriz. buyuk ruh hareketlerinde ve tutkulu eylemlerde mantiksal dusunme cozulur, kaybolur. dusunmek ve varolus-olmak birlesemez.
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=358
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?