kendisini yalanlamakta gecikmeyen; referandum sonrası tüm bürokratik darbetörlerin ellerini ovuşturarak giriştikleri eylem. 82 anayasasının yüzlerce maddesi değişti bunlar tekrar eski karanlık günlere çevirmeye çalışıyolar.
sivil anayasa
kemalizm ile kemalizmciliği birbirine karıştırmayı huy edinmiş insancıkların köküne kibrit suyu sıkması umulan anayasa hazılığıdır.askeri denetim ile yazılan 82 anayasasının bu haka reva gördüğü zulmu ortadan kaldıracağı ümit edilmektedir.sadece belli kesimleri değil toplumun her kesimini kucaklayacağı beklenmektedir.zira eşitlik dediğimiz de böylece sağlana.
şu haliyle içelik olarak sivil olabilme ihtimali bulunan ancak kamuoyundan saklanarak sivilleşmekten uzaklaşan daha çok bir politik görüşün ürünü olacağından çekindiğim oluşum. sivil anayasa çalışmaları başladığından beri gizli tutulmasına ragmen ortaya çıkan maddeler dikkati başka yöne çekmeye çalıştıklarını kanıtlamaktadır.
detaylara bakarken bütünü gözden kaçırmayalım, anayasalar sadece laiklik ilkesinden oluşmazlar , herşeyin çerçeve yasaları oldukları en az laiklik kadar atatürk ilkeleri kadar önemli yetki ve hakları barındırırlar.
detaylara bakarken bütünü gözden kaçırmayalım, anayasalar sadece laiklik ilkesinden oluşmazlar , herşeyin çerçeve yasaları oldukları en az laiklik kadar atatürk ilkeleri kadar önemli yetki ve hakları barındırırlar.
başlangıç kısmı yine türkiye sınırlarını kapsamıyor, "türk milleti"ne atıfta bulunuyor, üstelik halen bir isme vurgu yapılması dikkatlerden kaçmıyor. ancak daha kısa, yalın bir başlangıç olduğu göze çarpıyor.
-2. maddede ise 82 anayasasında yer alan "insan haklarına saygılı" ibaresi yerine "insan haklarına dayanan" ibaresi getiriliyor ki bu sevindirici bir gelişme. demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti ibaresi aynen olduğu gibi kalıyor. dileriz daha öncekiler gibi sözde olmaz, özde demokratik özde laik özde sosyal özde bir hukuk devleti görürüz.
-1. ve 3. madde olduğu gibi korunuyor. devletin üniter yapısı vurgulanıyor.
-4. madde "değiştirilemeyecek hükümler" gibi saçmasapan ibareler değil, maddi ve manevi terakkiyi amaç olarak gösteren şekilde kaleme alınmış.
-kanun önünde eşitlik 82’deki gibi 10. maddede değil, 9. maddede aynıyla bulunuyor.
-"temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması" ara başlığında bulunan 13. madde için iki farklı alternatif göze çarpıyor. 2. alternatif daha açık, net olduğu için tercih edilebilitesi yüksektir.
-"temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" ara başlığı (yeni 14. madde) 82 anayasasında yer alan 15. madde ile aynı. bir farklılık yok.
-madde 24’e kadar çeşitlik özgürlüklere ilişkin hükümler yer alıyor, 82 anayasasına göre daha "liberal" bir bakış açısıyla kaleme alındığı her halinden belli oluyor.
-madde 24 (din ve vicdan hürriyeti)
1. fıkrası daha geniş ve daha açık yazılmış, 2. ve 3. fıkralar ise bireyin devlete hizmeti değil, devletin birey için varolduğu gerçeğini vurgulaması açısından önemli.
4. fıkrası ise yine 2 alternatifli şekilde hazırlanmış 1. alternatife göre din dersleri isteğe bağlıdır, din dersi almak isteyenler talebe göre değerlendirilir. 2. alternatifte ise din dersleri yine isteğe bağlıdır. ancak bu kez halihazırda varolacak din dersini almak istemeyenler, almak istemediklerini beyan edecekler. her iki alternatif de aynı kapıya çıkan farklı yollar ve hangisini seçerseniz seçin gerçek laiklik kavramına uygun şekilde hazırlanmıştır.
5. fıkra yine 3 alternatifli hazırlanmış ve üçü de "din istismarı" yapılmasına engel olmak amacının farklı şekillerde dile getirilmiş hali.
82 anayasasına göre çok daha laik bir anayasa taslağı olduğu nazarlarımıza sunuluyor.
-25. madde düşünce üzerinden kimseye baskı yapılamayacağını vadediyor. umarız bu madde olduğu gibi yazılır ve yazıldığı gibi uygulanır.
-gelelim 26. maddeye... yani ifade özgürlüğü...
1. fıkrası olduğu gibi duruyor. ancak ifade özgürlüğüne ilişkin anayasada belirtilen hükümlere tck’nın 301 gibi maddeleri bir nevi engel konumunda. bu sebepten anayasanın 26. maddesinin ayrıldığı "ifade özgürlüğü" başlığı tck ile birlikte düzenlenmelidir. tck’ya ilişkin değişiklik önerileri henüz gündeme gelmediğinden yorum yapmak yanlış olur.
2. fıkraya da 82 anayasasının 27. maddesi olan bilim ve sanat hürriyeti başlıklı bölüm taşınmış.
3. fıkrada ise bu özgürlüğün ne şekilde sınırlandırılabileceğine ilişkin açıklamalar bulunuyor. 82 anayasasının özellikle 2001’deki değişiklerinden sonra iyice sündürülmüş haline nazaran bu fıkra anayasanın bu maddesini oldukça rahatlatmış gözüküyor.
bu bölüme kadar 82 anayasasına nazaran daha "özgürlükçü" olduğu göze çarpıyor, bunun dışında "laiklik elden gitti, şeriat geliyor" gibi zırvalıkların yine güç kaybetmeye başlayan oligarşik kesimin tantanalarından başka bir şey olmadığı da ortaya çıkmış oluyor.
not: işbu entry nice ’edit’lere gebedir allah bilir. inceledikçe görüşlerimi ekleyeceğim.
edit: akpye zerre kadar güvenmiyorum, ergun özbudun ve zafer üskül gibi sağlam anayasa hukukçularına güveniyorum.
-2. maddede ise 82 anayasasında yer alan "insan haklarına saygılı" ibaresi yerine "insan haklarına dayanan" ibaresi getiriliyor ki bu sevindirici bir gelişme. demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti ibaresi aynen olduğu gibi kalıyor. dileriz daha öncekiler gibi sözde olmaz, özde demokratik özde laik özde sosyal özde bir hukuk devleti görürüz.
-1. ve 3. madde olduğu gibi korunuyor. devletin üniter yapısı vurgulanıyor.
-4. madde "değiştirilemeyecek hükümler" gibi saçmasapan ibareler değil, maddi ve manevi terakkiyi amaç olarak gösteren şekilde kaleme alınmış.
-kanun önünde eşitlik 82’deki gibi 10. maddede değil, 9. maddede aynıyla bulunuyor.
-"temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması" ara başlığında bulunan 13. madde için iki farklı alternatif göze çarpıyor. 2. alternatif daha açık, net olduğu için tercih edilebilitesi yüksektir.
-"temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" ara başlığı (yeni 14. madde) 82 anayasasında yer alan 15. madde ile aynı. bir farklılık yok.
-madde 24’e kadar çeşitlik özgürlüklere ilişkin hükümler yer alıyor, 82 anayasasına göre daha "liberal" bir bakış açısıyla kaleme alındığı her halinden belli oluyor.
-madde 24 (din ve vicdan hürriyeti)
1. fıkrası daha geniş ve daha açık yazılmış, 2. ve 3. fıkralar ise bireyin devlete hizmeti değil, devletin birey için varolduğu gerçeğini vurgulaması açısından önemli.
4. fıkrası ise yine 2 alternatifli şekilde hazırlanmış 1. alternatife göre din dersleri isteğe bağlıdır, din dersi almak isteyenler talebe göre değerlendirilir. 2. alternatifte ise din dersleri yine isteğe bağlıdır. ancak bu kez halihazırda varolacak din dersini almak istemeyenler, almak istemediklerini beyan edecekler. her iki alternatif de aynı kapıya çıkan farklı yollar ve hangisini seçerseniz seçin gerçek laiklik kavramına uygun şekilde hazırlanmıştır.
5. fıkra yine 3 alternatifli hazırlanmış ve üçü de "din istismarı" yapılmasına engel olmak amacının farklı şekillerde dile getirilmiş hali.
82 anayasasına göre çok daha laik bir anayasa taslağı olduğu nazarlarımıza sunuluyor.
-25. madde düşünce üzerinden kimseye baskı yapılamayacağını vadediyor. umarız bu madde olduğu gibi yazılır ve yazıldığı gibi uygulanır.
-gelelim 26. maddeye... yani ifade özgürlüğü...
1. fıkrası olduğu gibi duruyor. ancak ifade özgürlüğüne ilişkin anayasada belirtilen hükümlere tck’nın 301 gibi maddeleri bir nevi engel konumunda. bu sebepten anayasanın 26. maddesinin ayrıldığı "ifade özgürlüğü" başlığı tck ile birlikte düzenlenmelidir. tck’ya ilişkin değişiklik önerileri henüz gündeme gelmediğinden yorum yapmak yanlış olur.
2. fıkraya da 82 anayasasının 27. maddesi olan bilim ve sanat hürriyeti başlıklı bölüm taşınmış.
3. fıkrada ise bu özgürlüğün ne şekilde sınırlandırılabileceğine ilişkin açıklamalar bulunuyor. 82 anayasasının özellikle 2001’deki değişiklerinden sonra iyice sündürülmüş haline nazaran bu fıkra anayasanın bu maddesini oldukça rahatlatmış gözüküyor.
bu bölüme kadar 82 anayasasına nazaran daha "özgürlükçü" olduğu göze çarpıyor, bunun dışında "laiklik elden gitti, şeriat geliyor" gibi zırvalıkların yine güç kaybetmeye başlayan oligarşik kesimin tantanalarından başka bir şey olmadığı da ortaya çıkmış oluyor.
not: işbu entry nice ’edit’lere gebedir allah bilir. inceledikçe görüşlerimi ekleyeceğim.
edit: akpye zerre kadar güvenmiyorum, ergun özbudun ve zafer üskül gibi sağlam anayasa hukukçularına güveniyorum.
anayasaya sivil demekle anayasa sivil olmaz.anayasanın sivil olabilmesi için böyle kapalı kapılar ardında,yaptık oldu mantığıyla belli kesim tarafından değil,tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarının müdahil olduğu bir platformda uzun tartışmalar sonucu oluşturulması gerekir.elbette 61 ve 82 anayasalarının askeri rejim tarafından yapılmış olması uygunsuzdur fakat 82 anayasası günümüze kadar 13 defa değişikliğe uğramış ve modernize edilmiştir,yani günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilmektedir.bir devletin temel ilkelerini oluşturan anayasanın sadece bir kesim tarafından farklı amaçlarla ortaya konulmasını bir hukukçu olarak içime sindiremiyorum.
kesinlikle türkiye cumhuriyeti çıkarlarına hizmet etmeyecektir, toplumda kamplaşma yaratacaktır. atatürk ilkelerini yok etmek için ortaya sürülen, kemalistlerin canını yakmış olduğu birkaç kuyruk acısı çeken 28 şubat döküntüsü tarafından hazırlanan bir anayasaya güven asla olamaz, hele de kapalı kapılar ardında taslağı hazırlanmış ise, "bütün kuşları siktiniz bir hacı leyleğin yavrusu kaldı" diyeceğim ama... işi işten geçmiş, umarım düşündükleri ters teper de taslakları başlarına mermi gibi çakılır.
(bkz: kemalist sistemle uğraşan zavallıların sonu)
(bkz: kemalist sistemle uğraşan zavallıların sonu)
ilk taslağı çıkmış üzerinde tartışılması için medya organlarına gönderilmiştir.(bkz: http://www.cnnturk.com/turkiye/anayasa.asp )
sivil, kısa, açık, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri parlamenter demokrasiye göre düzenleyen bir anayasadır. temel hak ve özgürlükler konusunda yeni adımlar atılacak; bu alanların kapsamı genişletilecek. anayasadaki yasama, yürütme ve yargı arasındaki yetki karmaşısına son verilecek. hmm ne anlıyoruz, temel(!)türban hakkı(?)ve kamu alanlarında kullanma özgürlüğü konusunda yeni adımlar atılacak ve bu alanların kapsamı genişletilip köşke dahi sokulacak, bir de türk milletinin egemenliği yasama yürütme ve yargıya bağlanıp ordu saf dışı bırakılacak. bir şaşırtın bizi de tüm tükürdüklerimizi yalayalım da nerdeee...
yeni kurulan hukumetin ilk etapta yapmayi planladigi $ey.
yeni anayasaya gore dokunulmazliklar sinirlandirilacak, ko$kun yetkileri azaltilacak ve "universitelerde turban yasagi kaldirilacak".
daha uc gun once bir entrym de "turban bugun ko$kte yarin universitelerde kamu kurum ve kurulu$larinda kisaca her yerde." yazmi$tim.isteyen olursa entry id i ni bulup buraya yazabilirim.
daha uc gun oldu be.
bu anayasa bu hali ile kabul edilmeye kalksin, vallahi zevkten schumi turban takarak gidecektir universiteye.
yeni anayasaya gore dokunulmazliklar sinirlandirilacak, ko$kun yetkileri azaltilacak ve "universitelerde turban yasagi kaldirilacak".
daha uc gun once bir entrym de "turban bugun ko$kte yarin universitelerde kamu kurum ve kurulu$larinda kisaca her yerde." yazmi$tim.isteyen olursa entry id i ni bulup buraya yazabilirim.
daha uc gun oldu be.
bu anayasa bu hali ile kabul edilmeye kalksin, vallahi zevkten schumi turban takarak gidecektir universiteye.
umutla beklenilen...
iktidar vaadlerinden.
bu zihniyetle değil yüz yıl bin yıl dahi geçse türkiyede gerçekleşmesinin imkansız olduğuna inandığım anayasadır.
en acil ihtiyacımız olan toplumsal güvence.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?