sevgiye yol acin

faten
hayalleri umuda yol aldırın,
maviyi üstüne örtün sevginin.
çözülmedik bir düğüm bırakmayın,
kini öfkeyi silin beyninizden,
insan olmanın hakkını verin,
yarına bir ışık olsun,
çocuklarınız utanmasın sizden...

ölümün elleri ceplerinde;
her daim hazır, her daim pusuda,
bugün burada, yarın başka bir yerde,
barışın tutuklanıp,
savaşın yargıç olduğu,
toprağına ölüm ekilen yerler;
ister adına kutsallık ekle,
ister vatanseverlik,
ya da adalet,
ölümü ve öldürmeyi meşru kılmaz !
savaşı lanetleyin ,
sevgiye yol açın...

barış ve aşk,
belirsiz bir göç hazırlığında,
gönülsüz göçe "eğer" indirtmek için,
sevgiye yol açın,
bulutların üstüne çıksın.
gündüz güneşin;
gece ayın ışığı olsun.
yarına bir mektup yollayın,
sevgiden, aşktan, barıştan yana
beyninizi yüreğinizi birleştirin,
yalnızlığı kırın,
iziniz kalsın , gülümseten...

yalnızlık, sağır bir sessizlik,
ağlamaklı bir hüzün,
yalnızlığın sesi yok..
tozunu aldırın yalnızlığın,
içinizdeki sağır gürültüyü uyandırın.
bir ses verin hüzzam makamında,
veya bir türkü olsun yalnızlığı yırtan,
orada umutlarınız, umutlarımız saklı,
tam yüreğinden tutunun hayalin,
bir yağmur damlası kadar ıslak,
yarin kucağı kadar sıcak.
umutsuzluk girdaplarını kırın,
gözlerinizde biriktirin denizlerin coşkusunu,
alın tozunu hayalin,
tükürün yüzüne,
savaşın, kinin ve yoksulluğun...
haydi yardım et değelim buluta,
sevgiye yol açılsın dünyada...

(2001)


necat iltaş
aram1
çocuklar...

çocuklar...çocuklar,
yeryüzünün sevda gülleri.
yaşamı anlamlandıran güzeller,
sarısı, beyazı, siyahı ve esmeriyle,
dağda, ovada, adada, sokakta;
ister aç, ister tok,
ister oyuncaklı, ister oyuncaksız,
ister evsiz,
ya da yurtsuz;
hepsi ...ama hepsi,
özgür çiçekleridir, sevgi bahçesinin,
yalnız değilller,
yalnız olmadıklarını biliyorlar,
çünkü gülücükleri aynı, umutları aynı, sevdaları aynı...

zeytin gözlü, boncuk gözlü,
ne güzel gülüyorlar...
gülücükleri;
sevgi dolu, huzur dolu, umut dolu...
barış, kardeşlik ve aşk dolu,
umudun, hayallerin ve sevginin mimarları...

çocuklar...
ipek sarısı,
kömür siyahı,
kıvır kıvır saçlarıyla,
yeryüzünün küçük ama zeki insanları...
yasaksız, yalansız ve savaşsız ,
eğitime değil, öğrenime koşanlar,
merak eden ve soran,
bakır tellerin değil, fiber optik,
abaküsün değil , sibernetiğin,
klavyenin insanları...
bilgi çağının tomurcukları,
tek silahları; gülücükleri...

adları ne olursa olsun,
nerede oturuyor oldukları,
renkleri, cinsiyetleri önemli değil;
çünkü onlar aynı dili konuşur,
gamzelerinde aynı çiçek,
gözlerindeki ışık aynı;
yasaksız, yalansız, savaşsız,
sevgi dolu, aşk dolu, umut dolu...

bütün çocuklar kardeştir,
aynı kaderi paylaşır,
aynı acılara ağlar,
aynı sevinçlere güler,
filler tepişirken ezilen onlar,
soygun düzenlerinde aç kalan ,
savaşlarda ölen,
hastalıklarda en çok kırılan onlar.
belki de bundandır,
çocuklar,
kavgayı, savaşı sevmezler...
hamasi nutuklar onları etkilemez,
ama havada taklabaz bir güvercin,
evde sırnaşık bir kedi,
sokakta sevimli bir köpek,
gülücük yağdırır o küçücük yüzlerine,
sevgiyle parlatır gözlerini,
siyahın, beyazın, sarının ve esmerin,
çünkü bütün çocuklar kardeştir...

kimisi sokakta,
kimisi sırça köşkte,
kiminin anasütünden başka lüksü olmasa bile,
gülücükleri ortak,
gözlerindeki ışık aynı ;
kelebekler gibi özgür,
yunuslar gibi duyarlı,
fırat gibi coşkulu ve yürekli...

çocuklar!..
ne olur hep öyle kalın...
kendinize benzeyin,
bize değil....

necat iltaş
(2000)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol