önce bir bocalama..sonrasında hüsran...hayatı tekrar baştan sorgulamalar...tüm sorgulamaların sonunda sana kız mı yok diye kendi kendini avutmalar...ihtiyacın olanın herhangi biri değil de "o" olduğunu görmezden gelmeler...bitişi kabullenememeler...en sonunda kabullendim sanıp tekrar kendini hayata salıp her bitiş yeni bir başlangıçtır deyip yeni bir sevgili aramaya girişmeler...ite kaka biriyle tekrar bir noktaya gelmek sözkonusuyken o yeni kişiyle önce sanki sevgiliyle konuşuyormuş sevgiliyle berabermiş gibi davranmalar sonrasında o karşındakinin seni geride bırakan sevgili olmadığını farkedip bir şekilde lafı o "sevgili"ye getirmeler hatta bunu karşındaki kişinin başlatması ve bu durumda sözü değiştirmek yerine kendi sevgilinden bahsetme yoluna gitmeler ve olası bir yeni başlangıcı piç etmeler...sonrasında "yalnız birey güçlü birey ulen" diye kendini avutmalar...sonra kendini bir şey sanmaya başlayıp yoldan geçerken bile yoldan geçenin ilgiyle sana baktığını sanmaya başlamalar...daha sonra tanışılan ve hatta karşılaşılan hemen her kızda "sevgili"den bir şeyler bulmalar ve bu sebepten ötürü o kızdan hoşlanmaya başlamalar...bir kızı sevgiliyle aynı boyda diye, bir kızı "sevgili"yle aynı ayakkabı numarasına sahip diye, bir kızı "sevgili"yle saç rengi/uzunluğu aynı diye, bir kızı aynı "sevgili" gibi gülümsüyor diye, bir başkasını ise "sevgili"nin sevdiği yemekleri seviyor diye sevmeye başlamalar...fakat bu yeni sevmelerin hiçbirisinin sevgiliye dönüşememesi, hepsinin içinde patlaması ve bu her yeni platonik aşktan ötürü gerçekleşemeyen sevgililikten ötürü hayıflanmalar hatta üzülmeler...sonra bu üzülmelerin tüm sebebinin aslında o platonik imgelerle birlikte olamamaktan değil "sevgili"den uzak kalmaktan kaynaklandığının anlaşılması ve daha fazla hayata küsmeler...sonra kendine yaklaşımının ters dönmesi ve hiç kimsenin senden hoşlanmadığını, hoşlanmasını gerektirecek bir şeyin de sende olmadığını düşünmeye başlamalar...o "sevgili"yi bir şans olarak görüp o şansı bile değerlendirmekten aciz olunduğu için kendini suçlamalar...karamsarlık ve içine kapanıklık...dışarıya ne kadar gülünse de içinde melankolik bir yapı taşımalar ve bir türlü ne yapılırsa yapılsın gerçek anlamda eğlenememeler... hayatta keyif almak için o "sevgili"ye ihtiyaç duymalar...ve de son olarak fırsatını bulduğunda bu entry de olduğu üzere bütün bu geriye kalanları dışarıya bir şekilde kusma alışkanlığı...
acaba o sevgili bende geriye bu kadar çok şey bıraktığını biliyor muydu terkedip giderken ve acaba benden de onda geriye bir şeyler kaldı mı bunlar ayrı birer merak ve de entry konusudur...
sevgiliden geriye kalanlar
"li"si gider,yalnızca "sevgi"si kalır geriye.
kendiniz..ondan önce olduğu gibi.
keske her sevgiliden geriye; 1.18 increment genislemis akli ve duygu dunyasi ile yeni bir ’sen’ kalsa. esneklesmis, guclenmis, ogrenmis, uygulamis, bakmis, gormus, farketmis, dimdik yeni bir sen. bir sonraki sevgiliden geriye, aglayan savumasiz kucuk bir kiz veyahut kadinlara gonlunu kapamis serseri bir oglan cocugu kalmasina goz yummayacak yeni bir sen...
başınızı yastığa koyduğunuzda hissettiğiniz boşluk kalır sevgiliden geriye.öyle bir boşlık ki içine düşüp kaybolacak gibi hissedersiniz..içinizdekileri anlayacak kimse yoktur.paylaşmak da istemezsiniz zaten.belki bunu sadece kendinize anlatmalısınızdır.kağıtla,kalemle paylaşmalısınızdır.bir şeyler karalayıp rahatlamalısınızdır.
aslında çok zor değil hayata yeniden başlamak
bir çiçeği dalından koparıp akan suya bırakmak
kalbim çok uzaklarda yaralı bir kaçak
yıllar geçse de arasından yine canım yanacak
yüreğim parça parça tutturdum ataçlarla
sen gelmesen de bilirim umut doğar insana
kalbim parça parça tutturdum ataçlarla
sen gelmesen de bilirim zaman iyi gelir insana..
aslında çok zor değil hayata yeniden başlamak
bir çiçeği dalından koparıp akan suya bırakmak
kalbim çok uzaklarda yaralı bir kaçak
yıllar geçse de arasından yine canım yanacak
yüreğim parça parça tutturdum ataçlarla
sen gelmesen de bilirim umut doğar insana
kalbim parça parça tutturdum ataçlarla
sen gelmesen de bilirim zaman iyi gelir insana..
Annesinden kalan bir biblo, anlatayım.
Vakti zamanında "ciddi düşünebilirim "dediğim bir ilişkim olmuştu, ciddi dediysem de "21" yaşında ne kadar olabilirse, o kadar ciddi bir ilişki...
hanım kızımızın ailesi ilişki konularında biraz dar görüşlü ve hatta belki de tamamen kapalı görüşlü diyebileceğimiz bir düşünce yapısına sahipti. Bu nedenden dolayı kırıldık, döküldük ve ayrı düştük. Şehir değiştirip üniversitesini okumaya gitti, geriye " bunu sakın atma, hep sakla e mi ?" Diye rica ettiği, annesinin de ona aynı şekilde tembih ettiği bir küçük biblo kaldı. Tam 7 sene olmuş sözlük, bana sorarsanız upuzun, evrene sorarsanız lafı bile edilmeyecek tam yedi sene... o biblo halen daha sardığın ipek kumaşın içinde duruyor hiç merak etme. Sevgimden olmasa da yaşanmışlıklara olan saygımdan.
Ve eğer olur da buralarda isen, haberin olsun senin üniversiteyi okumak için gittiğin şehire taşıdım evi, emanetin de benimle birlikte 5 ev değiştirdi bugüne kadar
Vakti zamanında "ciddi düşünebilirim "dediğim bir ilişkim olmuştu, ciddi dediysem de "21" yaşında ne kadar olabilirse, o kadar ciddi bir ilişki...
hanım kızımızın ailesi ilişki konularında biraz dar görüşlü ve hatta belki de tamamen kapalı görüşlü diyebileceğimiz bir düşünce yapısına sahipti. Bu nedenden dolayı kırıldık, döküldük ve ayrı düştük. Şehir değiştirip üniversitesini okumaya gitti, geriye " bunu sakın atma, hep sakla e mi ?" Diye rica ettiği, annesinin de ona aynı şekilde tembih ettiği bir küçük biblo kaldı. Tam 7 sene olmuş sözlük, bana sorarsanız upuzun, evrene sorarsanız lafı bile edilmeyecek tam yedi sene... o biblo halen daha sardığın ipek kumaşın içinde duruyor hiç merak etme. Sevgimden olmasa da yaşanmışlıklara olan saygımdan.
Ve eğer olur da buralarda isen, haberin olsun senin üniversiteyi okumak için gittiğin şehire taşıdım evi, emanetin de benimle birlikte 5 ev değiştirdi bugüne kadar
"unutulmazlar"dır, bir köşede hatırlanacağı anı bekleyen , dokunsanız kıyısından kan sızan bir kabuktur ,tüketen sorular öbeğidir ,bazen kahkahadır derin ah ların kaynağı ,nefrete dönüşse dahi güzel zamanların tortularıdır ,başkası sorduğunda umursamazlığın altında yatan delici meraktır ,gezilen mekanların tarihidir ,yürekten geçmiş tapu kadastrodur .
aslında giden li sidir.geriye yanlızca sevgi kısmı kalmıştır.
titreyen,ışığı yanan,çalan telefona oymuş gibi atlama refleksi.
(bkz: özlem)
(bkz: özlem)
sabah uyanır uyanmaz yanında olmamasından dolayı buruk hüzün,dışarı çıkıldığında flashbackler sonrası yaşanan durgunluk,yolda yanınızdan geçen insanları benzetmekten kaynaklı delicesine heyecan,karşılaşılan ortak arkadaşların soruları,acıyan bakışları belki de aslında hiçbiri de öyle zannedip yaşanan ezilme duygusu,ortak akadaşların ondan haber vermesi akabinde kalp ağrısı,sevdiği yemekleri yemek,boğazda kocaman bir yumruyla dolanmak günlerce,sesini duymak,rüyada görüldüğünde tüm günün berbat geçmesi,garip bir şekilde durup dururken kokusunu duymak,yeni sevgilisini anlatan arkadaşınız hevesle yaşadıklarını anlatırken nemli bakan gözleriniz.
ve zaman...
onsuz geçmesi gereken ,bitmek bilmeyen,akıp giden zaman..
ve zaman...
onsuz geçmesi gereken ,bitmek bilmeyen,akıp giden zaman..
eski sevgilim arar:
+ mrb nasılsın ?
- ii ya içioz arkadaşlarla sahilde mehtap harika, dalga sesleri falan ... ha bi de yıldızlar..
+.......
- aaa bak ben en cok parlayaan.. seni de şu... büyük ayı....
+ mrb nasılsın ?
- ii ya içioz arkadaşlarla sahilde mehtap harika, dalga sesleri falan ... ha bi de yıldızlar..
+.......
- aaa bak ben en cok parlayaan.. seni de şu... büyük ayı....
ne zaman dolacağı meçhul olan kocaman bir boşluk.
bir kaç hayal parçası, bir kaç damla ya$, bolca "ke$ke", bir kaçı kıyılamayıp yırtılamamı$ fotoğraf, bir türlü cevaplanamayan sorular, nefret - pi$manlık ekseninde gidip gelen ruh hali, bir kaç sezen aksu parçası, biraz da karanlık...
izler...her manada.
kirik bir kalp.
bir adet ankara-eskişehir bileti,2 adet kullanılmış hatıra niyetine saklanılacak mum,1 adet patilerine mum damlamış köpekcik,bir adet teneke sakız kutusu,bir adet fotoğraf muzlu süt içerken kendisi;sevimli mi sevimli,bir adet sabahın köründe gelmiş;masum mu masum;papatyalardan bahseden mesaj;somut olanlar bunlar soyut olanların külünü savurdum gökyüzüne;tanrı emaneten baksın diye;bana ağır geliyor diye.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?