sen ne dilersen

yönetmen:
cem başeskioğlu
oyuncular:
ışık yenersu
fikret kuşkan
ışın karaca
tür:
dram
yapım:
türkiye 2005
süre:
111 dk

hayatı boyunca yalnızlığın bütün yüzlerini yaşamış olan eleni, kızı marika ile birlikte bütün ömrünü geçirdiği istanbul’da bir sabah doktordan aldığı haberle kendini büyük bir sınavın eşiğinde bulur: kanserdir ve bir ay ömrü kalmıştır. ölmekten korkmayan eleni’nin tek düşüncesi kendi ölümünden sonra kızı marika’ya ne olacağıdır. sokakta yaşayan musa abisi zülfikar’a rağmen düştükleri durumdan tanrı’yı sorumlu tutmaktadır. zülfikar’ın uyarılarına rağmen tanrı’nın evlerini soymaya karar verir, yeni hedefi camideki ayakkabı ve kilisedeki mumlardır.
eleni arkasında kiliseye girer ve hayal kırıklığına uğrar; adaklıkta tek bir mum vardır! eleni’nin mumu. musa bir kez daha kadersizliğinde dem vurur tanrıya isyan eder. o tek mumu alıp kiliseden çıkmaya kalkar, ancak her şey o anda olup bitecektir...

bana sorarsanız izlenmesi vakit kaybı sayılmayacak bir film. ayrıca ışın karaca(marika)’nın performansını çok beğendim. reklam sayesinde iş yapan, doğru düzgün bir senaryosu bile olmayan onca amerikan filmini izlemek yerine, bu filmi tercih etmek oldukça akıllıca olacaktır kanımca.

digitürk’ün sinematürk kanalında geçtiğimiz hafta seyrettim ve özellikle ışın karaca’yı çok başarılı buldum. bu haftasonu tekrar yayınlanacağını ümit ediyorum. ölümün size adım adım yaklaştığını anladığınızda gururunuzu nasıl da ayaklar altınıza aldığınızı anlatan, nefret ile sevginin bir anda nasıl yer değiştirebildiğini gösteren, şu anda burada yazması zor izlerken hem eğlendiren hem ağlatan bir çok mesajı bir arada içeren güzel ve mutlaka seyredilmesi gereken bir film.

ağlatırken birden güldürebilen film. ışın karaca bu film için özel eğitim almıştır.

insanın değer verdiği kişiye vermek istediği..

kadrosu ve konusuyla harika bir film.izledikten sonra çokça düşüneceğiniz hayatınızda bazı değişimlere yol açabilecek bu film sadece oyuncu kadrosu nedeniyle bile izlemeye değer.

(bkz: dile benden ne dilersen)

insanın gerçekten ya$am çizgisi üzerindeki detayları gözden geçirmesine neden olan filmdir.

kaybedilen hiç bir $ey geri gelmiyor, geçmi$e dönük degil de gelecege dönük ya$anılabiliyor. filmin ana teması budur.
çokça aglatır burnunuzu çekersiniz, ama tam salya sümük moduna geçerken esaslı bir kahkaha attırır hemen akabindeki sahneler.

yönetmen bilerek yapmı$, agızda buruk ama güzel bir tat bırakmak istemi$, bunu da ba$armı$.

beni en çok güldüren sahne:

küçük kız eleni,ko$arak ortodoks mezarlıgına girer. çıkar mezar ta$ının bir kenarına. ayagını vurarak;
-offffffffffff! a.na koduuugumun otları sarmı$ nenemin mezarını!


(bkz: her türkün hayatında bir kere izlemesi gereken filmler)