tornavida falan gibi bir şey bu arkadaş, işin piri olmak lazım
onu taşırken başka kimseye çarpmamak , ne bileyim aynı anda kendini kuru tutmak ve düzgün yürümek zorundasın.
şemsiye
singing in the rain adlı klasikleşmiş filmde gene kelly nin muhteşem şarkısıyla dansettiği yağmursavar aksesuvar.
(bkz: çadır)
(bkz: güncek)
bunu satanlar yagmurlu havalarda istiklal caddesinde manyak para kazanmaktadirlar. 5tl den 100 tane satsa(ki kesinlikle satilir) aha iste yarim saatteki kazan 500 lira. du$ maliyetini, yarim saatte ki kazanc minimum 350 lira.
(bkz: allah bereket versin)
(bkz: allah bereket versin)
(bkz: rubenis)
kullanımı için ehliyet zorunluluğu getirilmesini beklediğim yağmurdan korunma aparatıdır.
ps: evet kabul ediyorum faşizan bir durum olabilir belki ama en azından bu aparat nedeni ile kör olmaktan daha hayırlı bir yaklaşımdır.
ps: evet kabul ediyorum faşizan bir durum olabilir belki ama en azından bu aparat nedeni ile kör olmaktan daha hayırlı bir yaklaşımdır.
fransızların bundan yıllaaar yıllar önce sokakta yürürken kafalarına düşmesi olası boklardan korunmak için icat etmek zorunda kaldıkları eşya yahut aksesuar da diyebiliriz.
yağmurun geliş açısına paralel olarak tutulduğu takdirde işlevini yerine getirebilecek olan kalkan misali korunak.
(bkz: şemsiye çikolata)
bir tür saldırı aparatıdır. hasmınızın gözünü rahatlıkla çıkartabiliyorsunuz ki özellikle yağmurlu havalarda yeterince şahit olabileceğiniz bir durumdur.
aslen "güneşlik" demektir. ama genelde yağmur için kullanılır olmuş zamanla.
vaktiyle fransızlar koca bir tas içine yaptıkları boşaltım sistemi ürünlerini pencereden dışarı boca ederlermiş.yoldan geçenlerin bundan korunması amacı güdülerek şemsiye denen nesneye başvurulmuş...
(bkz: apartman topuk)
(bkz: apartman topuk)
şemşiye diye yanliş bir telaffuzu bulunur.
cocuklarin tufek olarak oynadiklari ve onlarin elindeyken asla kendi gorevini yapamayan sanssiz nesne.
eskiden fransizlar hela niyetine kullanirlarmis ters cevirip
tokyoda hic kullanisli olmayan nesne, her an birisi gozunuzu cikartabilir daracik sokaklarda ilerleken.
yağmur altında yürümenin , ıslnmaktan başka hiç bir anlam ifade etmediğini düşünenlerin ve sünüziti olanların kullandığı eşya.
sunay akının bir şiiridir..
"tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü
nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden
yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye"
"tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü
nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden
yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım hergün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye"
kökü, arapça şems sözcüğünden gelir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?