sabahtan cemalin seyran eyledim
gönüller perişan elinden sunam
nice bekliyeyim gurbet elleri
hiç bilir yok mudur halinden sunam
sen seher yelisin gider gelmezsin
gelirsen de bize baki kalmazsın
seni uçuranlar murad almasın
seni kim uçurdu gölünden sunam
pir sultan abdalım cemalin güzel
aradım bulmadım bir haber yazar
şimdi senin ismin cennette gezer
kalma bizim için yolundan sunam
soz-muzik: pir sultan abdal
pir sultan abdal
(bkz: su yalan dunyaya)
(bkz: serseri girme maydana)
(bkz: hakikat bir gizli sırdır)
(bkz: bir güzelin aşıkıyım ağlarım)
dermanım ali
eğer yeşeren bir filiz olursam
şu halkın diline destan olursam
kara toprak senden üstün olursam
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
dost elinden dolu içmiş gibiyim
üstü kan köpüklü meşe seliyim
ben bir yol oğluyum yol sefiriyim
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
alınmış abdestim aldırırlarsa
kılınmış namazım kıldırırlarsa
sizde hak diyeni öldürürlerse
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
pir sultan abdalım dünya durulmaz
gitti giden ömür geriye gelmez
gözlerim de hak yolundan ayrılmaz
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
eğer yeşeren bir filiz olursam
şu halkın diline destan olursam
kara toprak senden üstün olursam
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
dost elinden dolu içmiş gibiyim
üstü kan köpüklü meşe seliyim
ben bir yol oğluyum yol sefiriyim
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
alınmış abdestim aldırırlarsa
kılınmış namazım kıldırırlarsa
sizde hak diyeni öldürürlerse
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
pir sultan abdalım dünya durulmaz
gitti giden ömür geriye gelmez
gözlerim de hak yolundan ayrılmaz
ben de bu yerlerden dosta giderim
ali ali ali dermanım ali
ali ali ali yetiş ya ali
türküler,
türküler halkın dili,
gözü, yüreği olan ozanların
of çekmesidir,bozuk düzenlere.
nice ozan,
halkın ozanı olma gereğini
yerine getiremedikleri için,
bugün yaşamıyorlar.
ama bir tanesi var ki halkın sözcüsü
halkın duyan yüreği,
işiten kulağı,
söyleyen dili,
olduğu için pir sultan abdal 400 yıldır yaşıyor...
türküler halkın dili,
gözü, yüreği olan ozanların
of çekmesidir,bozuk düzenlere.
nice ozan,
halkın ozanı olma gereğini
yerine getiremedikleri için,
bugün yaşamıyorlar.
ama bir tanesi var ki halkın sözcüsü
halkın duyan yüreği,
işiten kulağı,
söyleyen dili,
olduğu için pir sultan abdal 400 yıldır yaşıyor...
alevi bektasi tekkelerinde halen ünlü nefesleri dile getirilen ünlü tekke ozanı...
...
karsıdan görünen ne güzel yayla
bir dem süremedim giderim böyle
ala gözlü pirim sen himmet eyle
ben de bu yayladan sah a giderim...
karsıdan görünen ne güzel yayla
bir dem süremedim giderim böyle
ala gözlü pirim sen himmet eyle
ben de bu yayladan sah a giderim...
"onu kim susturabildi ki zaten,tarihin kara zindanları mı,baskı mı,zulüm mü,hangisi?"özgürlüğü ismi olmuş uludur kendisi ,mazlumun yanında haktan yana olmuştur...
http://tinyurl.com/3cbpa9
http://tinyurl.com/3cbpa9
bir rivayete göre asılmadan önce taşlanmiştir. o kadar çok taş atılmış ki etrafı tamamen kaplanmış. o taşlar hala yıldız dağı eteğinde o zmanki gibi duruyormuş.
şu milletin hak sancağı olan ermişlerden.
dostum dostum
bin cefalar etsen almam üstüme oy
gayet şirin geldi dillerin dostum oy
varıp yad ellere meyil verirsen oy
gış ola bağlana yolların dostum dostum
ilahi anmaya yardan ayıran oy
bahçede bülbüller ötüyor uyar oy
kula gölge ise allah’a uyan oy
senden ayrılalı gülmedim dostum dostum
pir sultan abdal’ım gülüm dermişler oy
bu şirin canıma nasıl kıymışlar oy
isterisem dünya malın vermişler oy
sensiz dünya malı neylerim dostum dostum
bin cefalar etsen almam üstüme oy
gayet şirin geldi dillerin dostum oy
varıp yad ellere meyil verirsen oy
gış ola bağlana yolların dostum dostum
ilahi anmaya yardan ayıran oy
bahçede bülbüller ötüyor uyar oy
kula gölge ise allah’a uyan oy
senden ayrılalı gülmedim dostum dostum
pir sultan abdal’ım gülüm dermişler oy
bu şirin canıma nasıl kıymışlar oy
isterisem dünya malın vermişler oy
sensiz dünya malı neylerim dostum dostum
1973 yapimi turk filmi.ba$rolunde fikret hakan oynuyor.
(bkz: pir sultan ölür dirilir)
pîr sultan abdalin yasami uzerine, yazili kaynaklarda pek bilgi yoktur. dogum olum yillari bile bilinmiyor. yasami uzerine bilgiler, genellikle, kendi siirlerinden, halk soylentilerinden, kusaktan kusaga anlatilagelen menkibelerden, bir de yakinlarinin ya da baska ozanlarin onu anlatan siirlerinden cikarilir.
gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmistir, cunku pîr sultan, baglandigi tarikatin din anlayisini, dunya gorusunu yansitmakta ya da derinlestirmek icin soyut siirler yazan bir sanatci degildir, dogrudan dogruya basindan gecenleri, kavgasini, ozlemlerini, katlandigi acilari, yasaminin turlu yonlerini yansitan somut siirler yazmistir.
siirlerden, halk soylentilerinden cikarilan bilgilere gore, pîr sultan sivasin yildizeli ilcesinin circir bucagina bagli banaz koyunde dogmustur. yildizdagi eteklerinde, circira kirk sekiz kilometre uzaklikta, denizden bin yedi yuz metre yuksekte, cogu tek katli kerpic evleri, soguktan korunmak icin yari yariyariya topraga gomulu bir koy...
banazda bugun de pîr sultanin oldugu soylenen bir ev, onunde sairin yasadigi donemden kaldigina inanilan bir sogut agaci, agacin altinda, asâsinin ucuna takip horasandan getirildigine inanilan bir degirmen tasi vardir. pîr sultan yaz aylarinin guzel havalarinda bu tasin ustune oturup karisiyla sohbet edermis. koyluler bu evi, agaci, tasi kutsal sayarlar.
kizinin yaktigi agitta uzun boyluluguna, bicimliligine deginilen sairin asil adi, siirlerinde belirttigine gore, haydardir. bir yerde soyunun yemenli oldugunu, bir yerde peygamberin oz torunu oldugunu soyler, bir yerde de imam zeynel-âbidinden "zeynel dedem" diye soz eder. uzmanlara gore, pîr sultanin bu sozleri soylemesinin nedeni halk uzerindeki etkisini arttirmak icindir. muhammed peygamber soyundan geldiklerini, "seyyid"liklerini ileri surmek tarikat ululari arasinda bir gelenektir. genel kani, sairin iranin dogusundaki turk yurdu horasandan, once iran azerbeycanindaki hoy kasabasina, oradan da anadoluya gocup sivasa yerlesen bir turkmen soyundan geldigi yolundadir.
cocuklugu cobanlikla gecen pîr sultanin okuma yazma bildigi anlasiliyor, ama bilgin bir kisi oldugu soylenemez. tekke egitimi cercevesinde kalmistir. halifeler tarihini, peygamber menkibelerini, evliya menkibelerini, tarikat kurallarini, yunus emreyi, hatâyîyi bilir. bunlar disinda, caginin bilimleriyle ilgilenmedigi gibi, divan edebiyati ile de ilgilenmemistir. siirlerinde yunan mitolojisinin, iran mitolojisinin izleri pek yoktur. ayrica, genel olarak butun tarikatlarin kaynaklandigi tasavvuf felsefesinin yuksek konularina da girmez.
soylentiye gore, pîr sultanin uc oglu, bir kizi varmis. ogullarindan seyyit ali banaz koyunun ust yanindaki cam korusunda,pîr muhammed tokatin daduk koyunde, er gaib de dersimde gomuluymusler. adi sanem olan kizinin pîr sultan asildigi zaman soyledigi agit cok unludur. bazi uzmanlar bu agiti sanemin agzindan bir tarikat ozaninin yazmis olabilecegini belirtirler. pîr muhammmed ise babasi gibi sairdir. delikanli iken attan duserek oldugu, pîr sultanin "allah verdigini almaz dediler / bana verdigini aldi neyleyim" derken bu olaya degindigi soylenir. siirlerinden uzun yasadigi, cok cocugu bulundugu acikca anlasilan sairin, sagliginda iki ogul acisi gormus oldugunu ileri surenler de vardir.
pîr sultan alevî-bektasî tarikatindandir. tarikata girme arkadasi, yani musaibi, ali babadir. baglandigi tekkenin pîri ise, ahmet yesevînin anadoluya gonderdigi dervislerden koyun babanin tekkesinde, bektasîligin kurucusu haci bektas velinin tekkesinde posta oturmus, yani en ust makamlara getirilmis seyh hasandir.
pîr sultan, baglandigi tarikatca yalniz dinsel onder degil, devlet baskani olarak da gorulen iran sahlari adina, anadolu halkini osmanlilara karsi kiskirttigi,ayaklanmaya cagirdigi, belki de bir aayaklanmaya onculuk ettigi icin, sivas valisi hizir pasanin emriyle tutuklanmis, yolundan donmeyecegi anlasilinca da asilmistir.
soylentiye gore, asildigi yer sivasda eskiden kecibulan adini tasiyan, sonra uzun sure daragaci diye anilan, simdi ise kepceli denilen yerdir. bugun sanayi carsisinin karsisinda mal pazari olarak kullanilan bu alanin gazhane bitisiginde, sira sogutlerin bitiminde bulunan, boyu bes metre, eni bir metreden fazla, bakimsiz toprak yigini onun mezaridir. ustundeki moloz taslar, asilmasi sirasinda hizir pasanin emriyle halkin attigi taslardir.
mezarinin, bir menkibeye gore erdebilde, bektasî gelenegine gore de merzifonda oldugu soylenir. daha baska soylentiler de vardir, ama gercege en yakin gorunen soylenti asildigi yere gomuldugu, yakinlarinin, tarikat erlerinin, hukumet baskisi yuzunden olusunu alip koyune bile goturemedikleridir.
siirlerinden, halk soylentilerinden cikarilan bu daginik bilgileri degerlendirebilmek icin, once, pîr sultanin ne zaman yasadigini saptamak gerekir
gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmistir, cunku pîr sultan, baglandigi tarikatin din anlayisini, dunya gorusunu yansitmakta ya da derinlestirmek icin soyut siirler yazan bir sanatci degildir, dogrudan dogruya basindan gecenleri, kavgasini, ozlemlerini, katlandigi acilari, yasaminin turlu yonlerini yansitan somut siirler yazmistir.
siirlerden, halk soylentilerinden cikarilan bilgilere gore, pîr sultan sivasin yildizeli ilcesinin circir bucagina bagli banaz koyunde dogmustur. yildizdagi eteklerinde, circira kirk sekiz kilometre uzaklikta, denizden bin yedi yuz metre yuksekte, cogu tek katli kerpic evleri, soguktan korunmak icin yari yariyariya topraga gomulu bir koy...
banazda bugun de pîr sultanin oldugu soylenen bir ev, onunde sairin yasadigi donemden kaldigina inanilan bir sogut agaci, agacin altinda, asâsinin ucuna takip horasandan getirildigine inanilan bir degirmen tasi vardir. pîr sultan yaz aylarinin guzel havalarinda bu tasin ustune oturup karisiyla sohbet edermis. koyluler bu evi, agaci, tasi kutsal sayarlar.
kizinin yaktigi agitta uzun boyluluguna, bicimliligine deginilen sairin asil adi, siirlerinde belirttigine gore, haydardir. bir yerde soyunun yemenli oldugunu, bir yerde peygamberin oz torunu oldugunu soyler, bir yerde de imam zeynel-âbidinden "zeynel dedem" diye soz eder. uzmanlara gore, pîr sultanin bu sozleri soylemesinin nedeni halk uzerindeki etkisini arttirmak icindir. muhammed peygamber soyundan geldiklerini, "seyyid"liklerini ileri surmek tarikat ululari arasinda bir gelenektir. genel kani, sairin iranin dogusundaki turk yurdu horasandan, once iran azerbeycanindaki hoy kasabasina, oradan da anadoluya gocup sivasa yerlesen bir turkmen soyundan geldigi yolundadir.
cocuklugu cobanlikla gecen pîr sultanin okuma yazma bildigi anlasiliyor, ama bilgin bir kisi oldugu soylenemez. tekke egitimi cercevesinde kalmistir. halifeler tarihini, peygamber menkibelerini, evliya menkibelerini, tarikat kurallarini, yunus emreyi, hatâyîyi bilir. bunlar disinda, caginin bilimleriyle ilgilenmedigi gibi, divan edebiyati ile de ilgilenmemistir. siirlerinde yunan mitolojisinin, iran mitolojisinin izleri pek yoktur. ayrica, genel olarak butun tarikatlarin kaynaklandigi tasavvuf felsefesinin yuksek konularina da girmez.
soylentiye gore, pîr sultanin uc oglu, bir kizi varmis. ogullarindan seyyit ali banaz koyunun ust yanindaki cam korusunda,pîr muhammed tokatin daduk koyunde, er gaib de dersimde gomuluymusler. adi sanem olan kizinin pîr sultan asildigi zaman soyledigi agit cok unludur. bazi uzmanlar bu agiti sanemin agzindan bir tarikat ozaninin yazmis olabilecegini belirtirler. pîr muhammmed ise babasi gibi sairdir. delikanli iken attan duserek oldugu, pîr sultanin "allah verdigini almaz dediler / bana verdigini aldi neyleyim" derken bu olaya degindigi soylenir. siirlerinden uzun yasadigi, cok cocugu bulundugu acikca anlasilan sairin, sagliginda iki ogul acisi gormus oldugunu ileri surenler de vardir.
pîr sultan alevî-bektasî tarikatindandir. tarikata girme arkadasi, yani musaibi, ali babadir. baglandigi tekkenin pîri ise, ahmet yesevînin anadoluya gonderdigi dervislerden koyun babanin tekkesinde, bektasîligin kurucusu haci bektas velinin tekkesinde posta oturmus, yani en ust makamlara getirilmis seyh hasandir.
pîr sultan, baglandigi tarikatca yalniz dinsel onder degil, devlet baskani olarak da gorulen iran sahlari adina, anadolu halkini osmanlilara karsi kiskirttigi,ayaklanmaya cagirdigi, belki de bir aayaklanmaya onculuk ettigi icin, sivas valisi hizir pasanin emriyle tutuklanmis, yolundan donmeyecegi anlasilinca da asilmistir.
soylentiye gore, asildigi yer sivasda eskiden kecibulan adini tasiyan, sonra uzun sure daragaci diye anilan, simdi ise kepceli denilen yerdir. bugun sanayi carsisinin karsisinda mal pazari olarak kullanilan bu alanin gazhane bitisiginde, sira sogutlerin bitiminde bulunan, boyu bes metre, eni bir metreden fazla, bakimsiz toprak yigini onun mezaridir. ustundeki moloz taslar, asilmasi sirasinda hizir pasanin emriyle halkin attigi taslardir.
mezarinin, bir menkibeye gore erdebilde, bektasî gelenegine gore de merzifonda oldugu soylenir. daha baska soylentiler de vardir, ama gercege en yakin gorunen soylenti asildigi yere gomuldugu, yakinlarinin, tarikat erlerinin, hukumet baskisi yuzunden olusunu alip koyune bile goturemedikleridir.
siirlerinden, halk soylentilerinden cikarilan bu daginik bilgileri degerlendirebilmek icin, once, pîr sultanin ne zaman yasadigini saptamak gerekir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?