kahvaltısı, haftanın diğer günlerine kıyasla daha özeldir.
pazar
(bkz: sanal pazar)
tanrinin kullarim sabahtan aksama aksamdan sabaha kadar yatsin diye yarattigi gun.
tam keyif gunudur, tam ama.
mumkun olsa nefes almaya bile u$enecegim gun. cumartesi gecesinden pazar gecesine kadar bireysel tercih olarak komaya girebilmeli insan. mis gibi yemek yemek icin bile hareket etmek yok oh.
yay kendini yat. akşamdan kalma ol, sabah erken kalkmış ol hiç farketmez. haftanın en güzel günü. vur kafayı yat.
saat 09.00 - 15.00 arası "kalk gidelim" saat 15.00 - 22.00 arası "bok yeme otur" düşünceleriyle bir bakarsınız ki sadece nefes alıp vererek ve aynı koltukta sabit bir şekilde saatlerce oturarak dopdolu geçen bir pazar gününün daha sonuna gelmişsiniz. pazar budur.
evde pineklemek, yataktan asla cikmamak, kimse ile ileti$ime gecmemek anlamini ta$iyan gun. $ahsim adina yataktan kazisalar kazinmam pazar gunleri, o derece.
$ahsim adina vucudunu yataktan dakika olsuın ayirmaksizin gecirilmesi gereken bir gundur. bir insan 24 saat araliksiz yatar mi lan! yatar.
tam yatma ve yayma gunudur. oh$.
sozlugun tamamen bo$landigi gunler siralamasinda birinci siradadir. du$un ki ben bile sozlukte degilim, o derece.
(bkz: pazar sabahı)
bugün kü günün adıdır insanların çoğu evlerinde dinlenmektedir tabi işi gücü olmayanlar birde hafta içi yoğun tempoda çalışıp yorgun olanlar.
sozlugun lanetli gunu. 8 sene once de boyleydi, bugun de boyle. degi$en tek $ey seneler.
aksamuzerine kadar havuza girerek daha sonrasinda ise bahcede mangal ve sarap keyfi yapilarak degerlendirilen gun.
anlamı olmayan tek gündür bence. pazartesi haftanın ilk günüdür, başlangıçtır. salı günü tatile dört kalır, çarşamba üç... oysa ki pazar bitişi anımsatır insana. belki bencilce olacak ama öğrenci kesimi için de bir hayli sıkıcıdır. bana hep beyaz atletiyle mangal yapan amcaları, oradan oraya koşturan çocukları hatırlatır. hele sahil kesimine hiç uğranmaz. trafik de bir o kadar berbattır. nedendir bilinmez, hava da bir o kadar boğucu olur. insanın dışarı çıkası gelmez.
ayrıca pazar gününün tatil olmasının nedeni, museviliğe göre, tanrının dünyayı 6 günde yaratması ve yedinci günde dinlenmesidir.
ayrıca pazar gününün tatil olmasının nedeni, museviliğe göre, tanrının dünyayı 6 günde yaratması ve yedinci günde dinlenmesidir.
tatil günüdür. ve bugünün beni rahatsız eden tarafı da tam olarak bu sanıyorum. çalışan insanların neredeyse 5 te 4 ü, okuyanların ve zaten yapacak hiç bir işi olmayanların tamamı tatil yapar bugün.
insan herkesin tatil yaptığı bir zaman aralığında tatilde olduğunu nasıl anlayabilirki? haftanın 6 günü sabah erken kalkıp uğraşman gereken şeylerin başında bulunmak için evden çıkıyorsun; ama aynı apartmanda senin hemen üst katında oturan komşun da aynı şekilde sabahın çok erken saatlerinde yola çıkıyor. sonra hafta bitiyor, pazar geliyor. sabah nispeten daha geç kalkıp kahvaltı yapıyorsun tek başına. sonra yine, haftanın diğer altı gününden daha geç bir saatte bu sefer tamamen keyfi bir nedenden ötürü evden çıkıyorsun ve onu görüyorsun; aynı apartmanda senin hemen üst katında oturan komşun da o sabah nispeten daha geç kalkmış, kahvaltısını daha geç yapmış ve lanet olsun ki tıpkı senin gibi haftanın diğer altı gününden daha geç bir saatte ve tamamen keyfi bir sebepten ötürü evden çıkıyor.
oldu mu şimdi? ne farkı kaldı senin pazar gününün. yine herkesle aynı şeyleri yapmıyor musun işte?
benzer bir durum senelik izin muhabbetinde de var. sanki yönetmelikte böyle bir madde varmış gibi herkes yazın, özellikle temmuz-ağustos aylarında kullanıyor bu izni. sonra tahminen 20 gün sonra yine hep beraber işlerinin başına dönüyorlar. bir farkı yok ki. 20 gün önce her şey nasılsa şimdi de öyle. sadece biraz daha bronz ve tuz kokulu. düzenli bir işte çalışsaydım kesinlikle sonbahar ya da kış aylarında kullanırdım senelik iznimi; ama şükür ki öyle bir işte çalışmıyorum.
insan herkesin tatil yaptığı bir zaman aralığında tatilde olduğunu nasıl anlayabilirki? haftanın 6 günü sabah erken kalkıp uğraşman gereken şeylerin başında bulunmak için evden çıkıyorsun; ama aynı apartmanda senin hemen üst katında oturan komşun da aynı şekilde sabahın çok erken saatlerinde yola çıkıyor. sonra hafta bitiyor, pazar geliyor. sabah nispeten daha geç kalkıp kahvaltı yapıyorsun tek başına. sonra yine, haftanın diğer altı gününden daha geç bir saatte bu sefer tamamen keyfi bir nedenden ötürü evden çıkıyorsun ve onu görüyorsun; aynı apartmanda senin hemen üst katında oturan komşun da o sabah nispeten daha geç kalkmış, kahvaltısını daha geç yapmış ve lanet olsun ki tıpkı senin gibi haftanın diğer altı gününden daha geç bir saatte ve tamamen keyfi bir sebepten ötürü evden çıkıyor.
oldu mu şimdi? ne farkı kaldı senin pazar gününün. yine herkesle aynı şeyleri yapmıyor musun işte?
benzer bir durum senelik izin muhabbetinde de var. sanki yönetmelikte böyle bir madde varmış gibi herkes yazın, özellikle temmuz-ağustos aylarında kullanıyor bu izni. sonra tahminen 20 gün sonra yine hep beraber işlerinin başına dönüyorlar. bir farkı yok ki. 20 gün önce her şey nasılsa şimdi de öyle. sadece biraz daha bronz ve tuz kokulu. düzenli bir işte çalışsaydım kesinlikle sonbahar ya da kış aylarında kullanırdım senelik iznimi; ama şükür ki öyle bir işte çalışmıyorum.
kamu çalışanları ve bazı işçiler açısından tatil günüdür.
tum sozluk yazarlarinin osura osura uyuduklari gun. saat olmu$ 12:55 ama allahin kulu yok ortaliklarda. vay arkada$.
haftanın en boktan günüdür. pazartesi bile 10 basar kendisine.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?